19. Ceza Dairesi 2016/126 E. , 2016/14689 K.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 65/1-b maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı muteriz.... Nak. Gıda ve Dış Tic. Ltd. Şti. hakkında .... Bölge Trafik Denetleme .... Amirliğinin 09/02/2013 tarihli ve .... sayılı idari yaptırım kararı ile uygulanan 2.558,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun kabulüne dair.... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 06/06/2014 tarihli ve 2014/148 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 18/05/2015 gün ve 32343 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/06/2015 gün ve KYB...... sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmesi üzerine;
Dairemizin 25/11/2015 gün ve 2015/8929 Esas, 2015/7783 sayılı kararıyla;
“2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 65/1-b maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı muteriz.... Dağ. Nak. Gıda ve Dış Tic. Ltd. Şti. hakkında .... Bölge Trafik Denetleme .... Amirliğinin 09/02/2013 tarihli ve .... sayılı idari yaptırım kararı ile uygulanan 2.558,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun kabulüne dair.... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 06/06/2014 tarihli ve 2014/148 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 18/05/2015 gün ve 32343 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/06/2015 gün ve KYB...... sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, muteriz şirket yetkilisi tarafından 23/10/2013 tarihinde mahkemeye ibraz edilen itiraz dilekçesinde şirkete ait ..... plaka sayılı kamyona 09/02/2013 tarihinde..... seri numaralı trafik ceza tutanağı ile yazılan 2.558,00 TL idari para cezasının iptalinin talep edildiği, dilekçe ekinde ibraz edilen .... Başkanlığı'nın internet sitesi motorlu taşıtlar sorgulama ekranına ilişkin çıktıda 09/02/2013 itiraza konu 2.558,00 Türk Lirası bedelli trafik para cezasına ilişkin dayanak belgenin .... numaralı tutanak olarak sistemde kayıtlı olduğu, keza ..... Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından mahkemeye sunulan 22/11/2013 tarihli cevabi yazıda, itiraza konu trafik cezasının ..... Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü görevlilerince tanzim edildiğinin bildirildiği, gönderilen cevabi yazıya ekli belgede de .... sayılı tutanak ile 09/02/2013 tarihinde saat 09:45'te muterize ait.... plaka sayılı araca 2.558,00 Türk Lirası idari para cezası uygulandığının anlaşıldığı, buna karşın mahkemece ..... Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Denetleme Şube Müdürlüğünden itiraz edilen idari para cezasına ilişkin dayanak belgelerin istenildiği, Şube Müdürlüğü'nün 01/05/2014 tarihli cevabi yazısında ise, muterize ait araca 09/02/2013 tarihinde uygulanan idari para cezasına dayanak olarak .... numaralı tutanağın gösterildiği, yazı ekinde gönderilen bu tutanak ile muterize ait 35 K 00157 plaka sayılı kamyona 09/02/2013 tarihinde saat 09:45 itibariyle 2.558,00 Türk Lirası idari para cezası uygulandığının görüldüğü, yazı cevabı ve gönderilen tutanak itibari ile mahkemece yapılan inceleme neticesinde .... sayılı tutanak ile uygulanan idari para cezasının iptaline karar verildiği, bu kez de .... Bölge Trafik Denetleme ....Amirliğinin, 18/06/2014 tarihli mahkemeye hitaben yazdığı müzekkere ile iptaline karar verilen ..... sayılı tutanak ile
....plaka sayılı araca idari para cezası uygulandığının bildirildiği, hal böyleyken resmi kurumlar tarafından sunulan belgeler arasındaki çelişki giderilip muterize ait kamyona 09/02/2013 tarihinde uygulanan 2.558,00 Türk Lirası idari para cezasının dayanak belgelerinin kesin olarak tespiti ile dosya arasına alındıktan sonra yapılacak inceleme neticesinde hasıl olacak sonuca göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde idari para cezasına vaki itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden,.... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 06/06/2014 tarihli ve 2014/148 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/01/2016 gün ve KYB-.... sayılı yazısı ile;
'İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık;
İdari yaptırım kararına yönelik itirazın kabulüne, idari yaptırım kararının kaldırılmasına dair kararın, kanun yararına bozulmasına karar verilmesi halinde, Özel Dairece, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesinin 4,fıkrasının (a) bendi uyarınca mı yoksa (c) bendi uyarınca mı işlem yapılacağının, yani idari para cezasının iptaline ilişkin mahkeme kararlarının kanun yararına bozulması durumunda, bozmanın aleyhe sonuç doğurup doğurmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hakim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir yasa yoludur.
5271 sayılı Kanun'un 309.maddesinin 4.fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle 'karar’ ve 'hüküm’ ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkumiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasım çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309.maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hakim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkumiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkının kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, 'tekriri muhakeme’ yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4’üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir
Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemece yeni bir inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılmayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu maddede sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Kanuni düzenleme ile kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama belirlenirken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkumiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Yargılamanın değişik aşamalarında gerek hakimlik makamı gerekse mahkemeler tarafından farklı nitelikte kararlar verilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223.maddesinde bu kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; 'mahkumiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları’ birer hükümdür. Yine 'adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları’ da yasa yolu bakımından hüküm sayılır.
Bunlardan mahkumiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır.
03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme nedenlerinden birine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının da davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardan olduğu vurgulanmıştır.
Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları, yasa yolu bakımından hüküm sayılmakla birlikte, davanın esasını çözen nitelikteki kararlardan değildir. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223.madde sinde sayılan hüküm çeşitleri arasında yer almayan durma kararlarının da davanın esasını çözen kararlardan olmadığı açıktır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi gerekince bozma, aynı Kanun'un 223.maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Kararı veren mahkeme veya hakimce bozma doğrultusunda yeniden bir karar verilmesi yasa gereği zorunludur. Ayrıca bu tür kararların kanun yararına bozulmasının ilgililer aleyhine sonuç doğurmayacağına dair bir kurala ilgili maddede yer verilmemiştir. Uygulamada Yargıtay tarafından (a) bendi kapsamına giren kararların kanun yararına bozulmasına ve anılan bent uyarınca bozma kararı doğrultusunda karar veren hakim veya mahkemece gereken kararın verilmesini sağlamak üzere 'müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine' karar verilmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesinin 4.fıkrasının (c) bendi gereğince kanun yararına bozma istemi, davanın esasını çözüp de mahkumiyet dışında kalan hükümlere ilişkin ise, aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılama da yapılamaz.
Mahkumiyet hükmünde, bozma sonrası yapılacak uygulamalar bozma nedenine göre farklı düzenlendiği halde, mahkumiyet dışındaki davanın esasını çözen kararların bozulmasının sonuçları açısından bozma nedenine göre bir ayrım yapılmamıştır. Mahkumiyet hükmü dışında kalan davanın esasını çözen hükümlerin hangi nedenle olursa olsun kanun yararına bozulması, aleyhe tesir etmeyecek ve yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmeyecektir. Bu hükümlerin, kanun yararına bozulmasının aleyhe sonuç doğurmayacağı ve yeniden yargılama yapılmayacağı yasanın açık hükmü gereğidir.
Uyuşmazlık konusunun, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca başvuru üzerine yerel mahkeme tarafından verilen 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına ilişkin olması nedeniyle 5326 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun arasında bağlantı bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla 5326 sayılı Kanunda hüküm bulunmaması halinde CMK hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
5326 sayılı Kanunda kabahatler yönünden hem maddi ceza hukuku, hem de usul hukuku konularına yer verilmiş, bazı konularda ise 5237 ve 5271 sayılı Kanun hükümlerine atıf yapılmıştır.
Kabahatler Kanununun getirdiği kendine özgü sistem nedeniyle idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararına başvuru ya da itiraz üzerine adli mercilerce verilen kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunup bulunulamayacağı tartışmalara ve yargısal kararlara konu olmuş, Ceza Genel Kurulunun 07.12.2010 gün ve 235-247, 19.10.2010 gün ve 166-197 ile 19.10.2010 gün 167-195 sayılı kararlarıyla, bu kararlara karşı da kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği kabul edilmiştir. Bu kararların sonucu olarak CMK’nda öngörülen karar ve hükümlere uygun olarak düzenlenmiş olan 309. maddesinin, Kabahatler Kanunu uyarınca verilen kararlar açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira tamamen kendine özgü bir sistem getiren Kabahatler Kanununa göre verilen kararların, eza Muhakemesi Kanununda ver alan düzenlemeye göre değerlendirilerek 309. madde açısından sonuçlar çıkarılması, hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına yol açabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
.... Bölge Trafik Denetleme .... Amirliğince kabahatli....... Nak. Gıda ve Dış Tic. Ltd. Şti. hakkında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 65/1-b maddesi uyarınca hükmedilen idari para cezanın iptali amacıyla, Kabahatler Kanunu uyarınca yapılan başvuru üzerine.... 4. Sulh Ceza Mahkemesince Hakimliğince yapılan başvurunun kabulü ile verilen idari para cezasının kaldırılmasına dair 06/06/2014 tarih ve 2014/148 Değişik iş sayılı kararın, CMK’nun 223, maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından ve 309. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan dört bendin hiç birisinin doğrudan kapsamına girmediğinden tereddüt bulunmamaktadır Ancak kendine özgü bir sistem getiren Kabahatler Kanununa göre, idari yaptırım kararlarına karşı yapılan başvuru üzerine yerel mahkemece verilen idari yaptırımın kararının iptaline ilişkin kararın, davanın esasını çözen bir karar olduğu gözardı edilmemelidir. Bu durum karşısında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa aykırılıktan kabahatli.... Dağ. Nak. Gıda ve Dış Tic. Ltd. Şti. Hakkında 2.558,00 TL idari para cezası uygulanmasına dair .... Bölge Trafik Denetleme .... Amirliğince düzenlenen 09/02/2013 tarih ve GT 04841S sayılı İdari para cezasına yönelik başvurunun kabulü ile hükmedilen idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin.... 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/06/2014 tarihlî ve 2014/148 Değişik iş sayılı kararının, davanın esasını çözmesi ve mahkumiyet hükmü olmaması nedeniyle CMK’nun 309. Maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilmesi, hakkaniyete uygun bir kabul olacaktır.
Nitekim Ceza Genel kurulunun 11.06.2013 gün ve 1360-290 sayılı, 17.09.2013 gün ve 2012/7-1359 Esas, 2013/365 Karar, 01/10/2013 gün ve 2012/7-1395 Esas, 2013/406 Karar sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel mahkemece itiraz üzerine verilen itirazın kabulü ile verilen idari yaptırım kararının kaldırılmasına ilişkin.... 4. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 06/06/2014 tarih ve 2014/148 Değişik iş sayılı kararın Özel Dairece CMK’nun 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek üzere kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekirken, CMK’nun 309/4. maddesi uyarınca bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıklanan nedenle;
Dairenizin, 25/11/2015 gün ve 2015/8929 esas, 2015/7783 sayılı kararının kaldırılması,
Adalet Bakanlığının haklı nedene dayanan kanun yararına bozma isteminin kabulü ile,.... 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/06/2014 tarihli ve 2014/148 değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 4. fikrasının (c) bendi uyarınca aleyhe tesir etmemek üzere bozulmasına” karar verilmesi,
İtirazın, Dairece, yerinde görülmemesi ide dosyanın, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesi,
İtirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/01/2016 gün ve KYB..... sayılı itiraz yazısı ile dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- KARAR
Yerel Mahkeme kararının işin esasını çözmediği ve ortaya çıkan sorunun ancak yargılama sonucu çözüme kavuşturulabileceği, yine kabahatlinin kanun yararına bozma başvurusu yaptığı hususları gözetildiğinde aleyhe tesir etmemek üzere bozulmasına karar verilmesinin kabahatli aleyhine durum yaratacağı gözetilerek;
Dairemizin 25/11/2015 gün ve 2015/8929 Esas, 2015/7783 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE,
6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 07/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.