19. Ceza Dairesi 2016/13 E. , 2016/14688 K.
5510 sayılı ..... Sigortası Kanunu’na muhalefet eyleminden dolayı ....... San. ve Tic. A.Ş. hakkında, anılan Kanun’un 102/1-e maddesi gereğince .... .... İl Müdürlüğünün 27/08/2014 tarihli ve 4263189 sayılı yazısı ile uygulanan 13.608,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun reddine dair .... 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 15/10/2014 tarihli ve 2014/245 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin .... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/558 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 27/05/2015 gün ve 34491 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/06/2015 gün ve KYB.2015-206734 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmesi üzerine;
Dairemizin 12/11/2015 gün ve 2015/8959 Esas, 2015/7058 sayılı kararıyla;
“5510 sayılı .... Sigortası Kanunu’na muhalefet eyleminden dolayı ....... San. ve Tic. A.Ş. hakkında, anılan Kanun’un 102/1-e maddesi gereğince .... .... İl Müdürlüğünün 27/08/2014 tarihli ve 4263189 sayılı yazısı ile uygulanan 13.608,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun reddine dair .... 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 15/10/2014 tarihli ve 2014/245 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin .... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/558 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 27/05/2015 gün ve 34491 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/06/2015 gün ve KYB...... sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 5510 sayılı .... Sigortası Kanunu’nun 102/4. maddesinde yer alan 'İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.' şeklindeki düzenleme karşısında, idari para cezasına itiraz hakkında görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde esastan inceleme yapılarak karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden .... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/558 değişik iş sayılı kararının CMK.nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına,” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/12/2015 gün ve KYB-2015/206734 sayılı yazısı ile;
' İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık;
İdari yaptırım kararma yönelik itirazın kabulüne, idari yaptırım kararının kaldırılmasına dair kararın, kanun yararına bozulmasına karar verilmesi halinde, Özel Dairece, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca mı yoksa (c) bendi uyarınca mı işlem yapılacağının, yani idari para cezasının iptaline ilişkin mahkeme kararlarının kanun yararına bozulması durumunda, bozmanın aleyhe sonuç doğurup doğurmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hakim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir yasa yoludur.
5271 sayılı Kanun'un 309.maddesinin 4.fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle 'karar’ ve 'hüküm’ ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkumiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasım çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309.maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hakim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkumiyete ilişkin hükmün, davanın esasım çözmeyen yönüne veya savunma hakkının kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, 'tekriri muhakeme’ yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4’üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemece yeni bir inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılmayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu maddede sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir.
Kanuni düzenleme ile kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama belirlenirken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkumiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Yargılamanın değişik aşamalarında gerek hakimlik makamı gerekse mahkemeler tarafından farklı nitelikte kararlar verilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223.maddesinde bu kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; 'mahkumiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları’ birer hükümdür. Yine 'adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları’ da yasa yolu bakımından hüküm sayılır.
Bunlardan mahkumiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır.
03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme nedenlerinden birine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının da davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardan olduğu vurgulanmıştır.
Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları, yasa yolu bakımından hüküm sayılmakla birlikte, davanın esasını çözen nitelikteki kararlardan değildir. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223.madde sinde sayılan hüküm çeşitleri arasında yer almayan durma kararlarının da davanın esasını çözen kararlardan olmadığı açıktır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi gerekince bozma, aynı Kanun'un 223.maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Kararı veren mahkeme veya hakimce bozma doğrultusunda yeniden bir karar verilmesi yasa gereği zorunludur. Ayrıca bu tür kararların kanun yararına bozulmasının ilgililer aleyhine sonuç doğurmayacağına dair bir kurala ilgili maddede yer verilmemiştir. Uygulamada Yargıtay tarafından (a) bendi kapsamına giren kararların kanun yararına bozulmasına ve anılan bent uyarınca bozma kararı doğrultusunda karar veren hakim veya mahkemece gereken kararın verilmesini sağlamak üzere 'müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine' karar verilmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesinin 4.fıkrasının (c) bendi gereğince kanun yararına bozma istemi, davanın esasını çözüp de mahkumiyet dışında kalan hükümlere ilişkin ise, aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılama da yapılamaz.
Mahkumiyet hükmünde, bozma sonrası yapılacak uygulamalar bozma nedenine göre farklı düzenlendiği halde, mahkumiyet dışındaki davanın esasını çözen kararların bozulmasının sonuçları açısından bozma nedenine göre bir ayrım yapılmamıştır. Mahkumiyet hükmü dışında kalan davanın esasını çözen hükümlerin hangi nedenle olursa olsun kanun yararına bozulması, aleyhe tesir etmeyecek ve yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmeyecektir. Bu hükümlerin, kanun yararına bozulmasının aleyhe sonuç doğurmayacağı ve yeniden yargılama yapılmayacağı yasanın açık hükmü gereğidir.
Uyuşmazlık konusunun, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca başvuru üzerine yerel mahkeme tarafından verilen 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına ilişkin olması nedeniyle 5326 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun arasında bağlantı bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla 5326 sayılı Kanunda hüküm bulunmaması halinde CMK hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
5326 sayılı Kanunda kabahatler yönünden hem maddi ceza hukuku, hem de usul hukuku konularına yer verilmiş, bazı konularda ise 5237 ve 5271 sayılı Kanun hükümlerine atıf yapılmıştır.
Kabahatler Kanununun getirdiği kendine özgü sistem nedeniyle idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararına başvuru ya da itiraz üzerine adli mercilerce verilen kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunup bulunulamayacağı tartışmalara ve yargısal kararlara konu olmuş, Ceza Genel Kurulunun 07.12.2010 gün ve 235-247, 19.10.2010 gün ve 166-197 ile 19.10.2010 gün 167-195 sayılı kararlarıyla, bu kararlara karşı da kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği kabul edilmiştir. Bu kararların sonucu olarak CMK’nda öngörülen karar ve hükümlere uygun olarak düzenlenmiş olan 309. maddesinin, Kabahatler Kanunu uyarınca verilen kararlar açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira tamamen kendine özgü bir sistem getiren Kabahatler Kanununa göre verilen kararların, eza Muhakemesi Kanununda ver alan düzenlemeye göre değerlendirilerek 309. madde açısından sonuçlar çıkarılması, hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına yol açabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
.... .... İl Müdürlüğünce kabahatli ....... San. Ve Tc. A,Ş. hakkında 5510 sayılı ...... Sigortası Kanunu’nun 102/1-e maddesi uyarınca hükmedilen idari para cezanın iptali amacıyla, Kabahatler Kanunu uyarınca yapılan başvuru üzerine .... 1. Sulh Ceza Hakimliğince yapılan başvurunun reddine dair 15/10/2014 tarih ve 2014/245 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan itirazın kabulü ile verilen idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin .... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2014 tarih ve 2014/558 değişik iş sayılı kararın, CMK’nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından ve 309. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan dört bendin hiç birisinin doğrudan kapsamına girmediğinde tereddüt bulunmamaktadır.Ancak kendine özgü bir sistem getiren Kabahatler Kanununa göre, idari yaptırım kararlarına karşı yapılan başvuru üzerine yerel mahkemece verilen idari yaptırımın kararının iptaline ilişkin kararın, davanın esasını çözen bir karar olduğu gözardı edilmemelidir. Bu durum karşısında 5510 sayılı .... Sigortası Kanunu'na aykırılıktan kabahatli .... .... Yatırım San. Ve Tic. A.Ş. hakkında 13.608,00 TL idari para cezası uygulanmasına dair .... ... Müdürlüğünce düzenlenen 27.08.2014 tarih ve 4263189 sayılı idari para cezasına yönelik başvurunun reddine dair .... 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 15/10/2014 tarihli ve 2014/245 Değişik İş sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile hükmedilen idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin .... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/558 Değişik îş sayılı kararının, davanın esasını çözmesi ve mahkumiyet hükmü olmaması nedeniyle CMK’nun 309. Maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilmesi, hakkaniyete uygun bir kabul olacaktır.
Nitekim Ceza Genel kurulunun 11.06.2013 gün ve 1360-290 sayılı, 17.09.2013 gün ve 2012/7-1359 Esas, 2013/365 Karar, 01/10/2013 gün ve 2012/7-1395 Esas, 2013/406 Karar sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel mahkemece itiraz üzerine verilen itirazın kabulü ile verilen idari yaptırım kararının kaldırılmasına ilişkin .... 2. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 20/11/2014 tarih ve 2014/558 Değişik iş sayılı kararın Özel Dairece CMK’nun 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek üzere kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekirken, CMK’nun 309/4. maddesi uyarınca bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıklanan nedenle;
Dairenizin, 12/11/2015 gün ve 2015/8959 esas, 2015/7058 sayılı kararının kaldırılması,
Adalet Bakanlığının haklı nedene dayanan kanun yararına bozma isteminin kabulü ile, .... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/558 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesinin 4.fıkrasının (c) bendi uyarınca “aleyhe tesir etmemek Üzere bozulmasına” karar verilmesi,
İtirazın, Dairece, yerinde görülmemesi halinde ise de, dosyanın, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesi,
İtirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/12/2015 gün ve KYB-2015/206734 sayılı itiraz yazısı ile dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- KARAR
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02/06/2009 tarih ve 2009/7-121 Esas, 2009/148 sayılı ve 09/06/2009 tarih ve 2009/7-120 Esas, 2009/152 sayılı kararlarında belirtildiği üzere idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin kararın CMK’nın 223. maddesinde sayılan kararlardan olmaması nedeniyle aleyhe bozma yasağının söz konusu olmayacağının kabul edilmesi ve 5271 sayılı CMK’nın 7. maddesinde yer alan “Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür.” şeklindeki hüküm uyarınca adli yargının görevli olmadığı bir hususta verilen kararların da hükümsüz sayılması gerektiği gözetilerek;
Dairemizin 12/11/2015 gün ve 2015/8959 Esas, 2015/7058 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE,
6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 07/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.