1. Hukuk Dairesi 2022/314 E. , 2022/2917 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02/12/2021 tarihli ve 2021/146 Esas - 2021/306 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 105 ada 1 ( eski 6 ) ve 9 ( eski 51 ) sayılı parsellerin tamamı ile 1028 ada 7 ( eski 94 ) sayılı parselin ¼ payını oğlu ...’ya vekalet vererek davalıların mirasbırakanı ...’a ( murisin oğlu ) satış suretiyle temlik ettiğini, ...’in ölümü ile davalılara intikal ettiğini, muris ... tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, daha önce muris muvazaası nedeniyle Ünye Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/21 Esası üzerinden açılan davada temlikin muvazaalı olduğunun saptandığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Yargılama sırasında 02.05.2014 tarihli dilekçe ile davacılar, eldeki davaya konu tüm hak ve yetkilerini ... ...’a devir ettiklerini beyan etmeleri üzerine, dava ... ... tarafından takip edilmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ve ..., miras hakkından kaynaklanan dava açmamaları konusunda davacılar ile anlaşmaları neticesinde maliki oldukları 13 parça taşınmazı davacı ...’a devir ettiklerini, devri bedel almadan yaptıklarını, ...’ın diğer kardeşlerinin haklarını vereceğini söylediğini, eldeki davanın haksız ve kötüniyetli açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
2. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/12/2015 tarihli ve 2013/556 Esas - 2015/633 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun daha önce açılan davalarda kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, çekişmeli taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptaline ve davacıların miras payları oranında ... ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 07/02/2019 tarihli ve 2016/3801 Esas - 2019/759 Karar sayılı kararıyla; “Yargılama sırasında dosya içine sunulan 02.05.2014 tarihli dilekçe ile, ...’ın kendi adına asaleten, ... ile ... adına vekaleten ve ...’ın da kendi adına asaleten, küçük çocukları ... ile ...’a velayeten eldeki davanın konusu olan tüm hak ve yetkilerini ... ...’a devir ettikleri, bu devri de ... ...’ın kabul ettiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, 02.05.2014 havale tarihli mahkemeye hitaben yazılan devir sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183. ( 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 162 vd. ) ve devam eden maddelerinde öngörülen ‘alacağın devri’ niteliğinde kabul edilemez. Anılan yasal düzenlemelerde öngörülen ve devri mümkün olan hak bir alacağa ilişkindir. Oysa, eldeki davada yapılan devrin koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin nakline ilişkin olduğu açıktır. Böylesine taşınmazların mülkiyetinin devrini öngörecek nitelikte yapılan devir sözleşmesinin yasal olduğunu da söyleyebilme olanağı yoktur. Öte yandan, gerek 1086 sayılı HUMK’da gerekse 6100 sayılı HMK’da dava hakkının devrine ilişkin bir düzenleme yer almayıp, dava konusunun devrine ilişkin HUMK'da 186. madde HMK'da ise 125. madde düzenlenmiştir. 02.05.2014 havale tarihli sözleşmenin yasanın açık hükmü karşısında ... ...’a davayı takip yetkisi vermediği kuşkusuzdur. Bu nedenle temlik alan ... ...’ın davada yasal açıdan sıfatının varlığı da kabul edilemez. Davanın davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... huzurunda görülerek, dava şartlarından olan taraf teşkilinin sağlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın ... ... huzurunda görülerek onun adına tescile karar verilmesi hatalıdır” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 05/03/2020 tarihli ve 2019/149 Esas - 2020/111 Karar sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle davacıların miras payları oranında iptal – tescile karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 29/03/2021 tarihli ve 2020/3154 Esas - 2021/1799 Karar sayılı kararıyla; 'Somut olaya gelince; davalılar tarafından ibraz edilen; davacı ... ... tarafından 10.08.2012 tarihinde, davacı ... tarafından ise 06.08.2012 tarihinde imzalanan belgelerle ilgili ... ve ...’ın Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/593 Esas sayılı dosyasındaki beyanlarının değerlendirilmediği, bu durumda söz konusu belgelerin asıllarının temin edilip, söz konusu belgelerdeki imzaların davacılara ait olması halinde; belge içeriğinde belirtilen tapu kayıtlarının incelenerek davalılardan davacılara taşınmazların intikal ettiğinin tespiti halinde davanın reddine, aksi halde ise şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.' gerekçesiyle karar ikinci kez bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 02/12/2021 tarihli ve 2021/146 Esas - 2021/306 Karar sayılı kararıyla; usulüne uygun ihtarat içeren davetiyeye rağmen davacı ...'ın duruşmaya gelmediği, bu nedenle 06/08/2012 tarihli belgenin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiş sayıldığı, diğer davacı ...'in ise duruşmaya gelerek 10/08/2012 tarihli belgenin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, anılan belgelerde belirtilen 13 parça taşınmazdan 12 parçasının davalılar tarafından davacı ...'a devredildiği, her ne kadar 105 parsel sayılı taşınmaz halen davalılar adına kayıtlı ise de taşınmaza davalılarla birlikte birden çok kişinin elbirliği mülkiyet halinde malik oldukları, bu sebeple davalıların paylarını tek başlarına devretmesinin mümkün olmadığı, davacıların 105 parsel sayılı taşınmaza yönelik bir taleplerinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, bozma ilamının gereğinin tam olarak yerine getirilmediğini, bütün davacılar tarafından belge düzenlenmediğini, ... dışındaki davacılara taşınmaz temlik edilmediğini, belge altındaki imzanın davacı ...'e ait olduğu kabul edilse dahi davalılar tarafından davacı ...'e intikal ettirilmiş bir taşınmaz bulunmadığını, bozma ilamında açıkça 'davalılardan davacılara' ibaresinin kullanıldığını, davacılardan ..., ... ve ... ile davalılar arasında düzenlenmiş bir belge bulunmadığı gibi bu davacılara davalılar tarafından intikal ettirilmiş bir taşınmazın da bulunmadığını, 105 parsel sayılı taşınmazın davacı ...'a dahi temlik edilmediğini, diğer davacılara taşınmaz verilmemesinin haklı bir gerekçesinin olmadığını, taşınmazın iştirak halinde olmasının temlike engel teşkil etmediğini, Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/593 Esas sayılı davasında şahit ve aynı zamanda sözleşmenin tarafı olan ...'a isticvap davetiyesi gönderilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
9.2.2. Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir ( 09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).
9.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 171. maddesinde, “(1) İsticvabına karar verilen kimseye bizzat davetiye gönderilir ve belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere hazır bulunması gerektiği belirtilir. Davetiyede, ayrıca, isticvap konusu vakıalar gösterilir; ilgili tarafın geçerli bir özrü olmaksızın gelmediği veya gelip de sorulara cevap vermediği takdirde, isticvap konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı ihtarı da yapılır. (2) Çağrılan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıalar ikrar edilmiş sayılır.' düzenlemesine yer verilmiştir.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’ın 105 ada 9 parsel sayılı taşınmazı ile 1028 ada 7 parseldeki 12/48 payının tamamını 04.07.1979 tarihinde oğlu ...’e (davalıların mirasbırakanı), 105 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 04.02.1959 tarihinde dava dışı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, ...’ın mirasbırakandan edindiği taşınmazı 11.09.1959 tarihinde mirasbırakanın oğlu ...’e devrettiği, 1903 doğumlu mirasbırakanın 15.07.1984 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak ölen oğlu ...’ın mirasçıları olan davacılar, ölen oğlu ...’in mirasçıları olan davalılar ile dava dışı çocukları ..., ... ve ölen kızı ...’in mirasçılarının kaldığı anlaşılmaktadır.
9.3.2. Dava konusu taşınmazlar için dava dışı mirasçılar ... ve ... tarafından davalıların mirasbırakanı ... aleyhine açılan muris muvazaası hukuki sebebine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil davasında, Ünye Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.11.1995 tarihli, 1993/21 Esas, 1995/1353 Karar sayılı kararıyla muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verildiği, kararın derecattan gerçerek kesinleştiği anlaşılmakla; anılan kararın eldeki davada güçlü delil teşkil ettiği gözetildiğinde, mirasbırakan tarafından davaya konu taşınmazların davalıların mirasbırakanı ...’e temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sabittir.
9.3.3. Davacı ... tarafından 10.08.2012 tarihinde, davacı ... tarafından ise 06.08.2012 tarihinde imzalanan “belge” başlıklı iki ayrı belgede; “...105, 125, 133, 140, 194, 229, 230, 231, 238, 240, 241, 256 ve 703 parseldeki tüm hak ve hisseleri ..., ..., ...’tan devralıyorum. Devraldığım taşınmazlara karşılık ...105 ada 1, 105 ada 9 ve 1028 ada 7 parsele karşılık dava açmayacağımı, dava haklarımı 3. kişilere devretmeyeceğimi taahhüt ederim...” beyanlarına yer verildiği, Dairenin ikinci bozma kararından sonra, anılan belgeler altındaki imzaların taraflarına ait olup olmadığı hususunda isticvap edilmeleri için davacı ... ve ...’a 6100 sayılı HMK’nın 171. maddesi gereğince ihtaratlı isticvap davetiyesi tebliğ edildiği, davacı ...’ın duruşmaya katılmadığı, davacı ...’in ise duruşmaya katılıp, belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği görülmektedir.
06.08.2012 tarihli belge altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığının tespiti için isticvap olunmak üzere usulünce davet edilmesine rağmen özürsüz olarak duruşmaya gelmediği anlaşılan davacı ... belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiş sayılır. Kaldı ki, Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/593 Esas sayılı dosyasında görülen davanın 07.02.2017 tarihli duruşmasında “davalı” sıfatıyla dinlenen ... 06.08.2012 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu açıkça beyan etmiştir.
9.3.4. Dairenin ikinci bozma kararından sonra dosya içerisine getirtilen kayıtlardan; davalıların, 06.08.2012 tarihli belgede belirtilen 12 parça taşınmazdaki paylarının tamamını 05.10.2012 tarihinde davacı ...’a devrettikleri anlaşılmaktadır. Sözü edilen belge uyarınca, davalılar tarafından davacı ...’a devri gerektiği halde devredilmeyen, geriye kalan tek parça (105 parsel sayılı) taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle ortaklar dışında bir kişiye devrin mümkün olmadığı, hukuki imkansızlık bulunduğu dikkate alındığında davacı ...’ın davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
9.3.5. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; her ne kadar davacı ... tarafından 10.08.2012 tarihli belge imzalanmışsa da, davalılardan davacı ...’e intikal eden taşınmaz bulunmamaktadır. Ayrıca, davacılar ... ve ... tarafından imzalanmış herhangi bir belge de mevcut değildir. Belirtilen nedenle davacılar ..., ... ve ...’nun davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ:
Davacılar vekilinin açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.