Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2020/1937 E. , 2022/1525 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/1937
Karar No:2022/1525
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Evleri Site Yönetimi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Belediye Başkanlığı…
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesi'nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Avcılar ilçesi, …Mahallesi, …Caddesi, …ada, …parsel yanında bulunan 41.951,14 metrekare alan içerisinde yer alan 404,00 metrekare kafeteryanın (…Evleri) 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca açık teklif usulüyle kiraya verileceğine ilişkin Encümen kararı ile bu karara karşı yapılan …tarih ve …sayılı başvurunun reddine ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacı site yönetiminin davalı idareye yaptığı …tarih ve …sayılı başvurusunda, dava konusu taşınmazın kiraya verilmesine ilişkin ihaleden haberdar olduğu, söz konusu itirazda taşınmazın ihaleye açılmasına yönelik itirazların dile getirildiği, söz konusu …tarih ve …sayılı başvurunun davalı idarenin …tarih ve …sayılı işlemiyle reddine karar verildiği, bu ret kararının davacı tarafa 31/12/2019 tarihinde tebliğ edildiğinin dava dilekçesinde ifade edildiği, dava konusu edilen işlemlerin ihale işi olduğunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı görülmekle, davacı tarafça kiralama ihalesine ilişkin Encümen kararı ile ihaleye karşı yaptığı itirazın reddine ilişkin işlemin iptali talebiyle 31/12/2019 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde en geç 30/01/2020 tarihinde dava açılabileceği anlaşıldığından, dava açma tarihi geçirildikten sonra 19/02/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin ilanı gereken düzenleyici bir işlem olduğu, dolayısıyla dava açma süresinin ilan tarihi olan 01/02/2020 tarihinden itibaren başlaması gerektiği ve davanın süresinde olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
İstanbul ili, Avcılar ilçesi, …Mahallesi, …Caddesi, …ada, …parsel yanında bulunan 404,00 metrekare kafeteryanın (…Evleri) 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca açık teklif usulüyle yapılacak ihaleyle kiraya verileceğine ilişkin Encümen kararı ile bu karara karşı yapılan …tarih ve …sayılı başvurunun reddine ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'Dava açma süresi' başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında, ' Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.'; ikinci fıkrasında, 'Bu süreler; idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar.' dördüncü fıkrasında ise, 'İlânı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresi, ilân tarihini izleyen günden itibaren başlar.'; 'İvedi yargılama usulü' başlıklı 20/A maddesinde ise;
'1. İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır: a) İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri
...
2. İvedi yargılama usulünde:
a) Dava açma süresi otuz gündür.
b) Bu Kanunun 11' inci maddesi hükümleri uygulanmaz. ... ' kuralına yer verilmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dava konusu kafeteryanın kiraya verileceğine ilişkin ihalenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında açık teklif usulüyle 25/02/2020 tarihinde yapılacağına ilişkin ilan 10/12/2019 tarihinde yayınlanmıştır. Davacının, ihalenin iptaline yönelik olarak yaptığı başvuru tarihinde henüz ihale yapılmamış, ihalenin yapılacağı ilan edilmiştir.
Davacı site yönetimi tarafından, …Evleri olarak belirtilen taşınmaza ait yapı kayıt belgesinin taraflarınca alındığı belirtilerek, bu taşınmazın kira ihalesine açılmasına dair Encümen kararının iptali istemiyle …tarih ve …sayılı dilekçeyle davalı belediyeye başvuru yapılmıştır.
Bu durumda, davacı site yönetimi tarafından, dava konusu taşınmaza ilişkin kira ihalesinin yapılacağından en geç taşınmazın kira ihalesine açılmasına dair Encümen kararının iptali istemiyle davalı Avcılar Belediye Başkanlığı'na yapılmış olan 25/12/2019 tarihli başvuru itibariyle haberdar olunduğu görüldüğünden, bu tarihten itibaren işlemeye başlayacak dava açma süresine göre en geç 24/01/2020 tarihinde dava açılması gerekirken, Encümen kararına yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin tebliğ edildiği 31/12/2019 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde en geç 30/01/2020 tarihinde dava açılması gerektiği belirtilen temyize konu Mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki …İdare Mahkemesi'nin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 07/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anayasa'nın 125. maddesinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin 'yazılı bildirim' tarihinden başlayacağı belirtilmiştir.
20/01/1982 tarihinde yürürlüğe giren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda idari yargıda uygulanan “genel yargılama usulü” ve 7. maddesi ile devamı maddelerde de “genel dava açma süreleri” düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan 7. maddesinde, özel süre gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin 'altmış gün' olduğu ve bu sürenin yazılı bildirim tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen 20/A maddesiyle, bir kısım işlemlere karşı açılan davalarda, genel yargılama usulünden farklı olarak, gerek dava, gerekse temyiz aşamasında uygulanacak “ivedi yargılama usulü” getirilmiş; ayrıca, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin 'otuz gün' olduğu ve bu Kanun'un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür. Anılan maddede, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı işlemler arasında sayılmıştır.
Genel yargılama usulünün uygulandığı uyuşmazlıklarda, ilgililere dava açmadan önce, 2577 sayılı Kanun’un 10, 11, 12 ve 13. maddeleriyle “idari başvuru” seçeneği getirilmişken, ivedi yargılama usulünün uygulandığı işlemlere karşı doğrudan dava açma zorunluluğu getirilmiş ve 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca yapılacak idari başvurunun dava açma süresini durdurmayacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca idarenin yükümlülüğünün, ivedi yargılama usûlüne tâbi bir idarî işlem söz konusu olduğunda, ilgilinin yanılgıya düşmemesi açısından özel dava açma süresi içerisinde doğrudan dava açmak zorunda olduğunun, işleme karşı idarî başvuruda bulunularak itiraz edilmesinin dava açma süresini durdurmayacağının bildirilmesini de kapsadığı kuşkusuzdur. Ancak kendisine herhangi bir yazılı bildirim yapılmayan ya da yapılan yazılı bildirimde işleme karşı başvuru yolu ve süresi belirtilmeyen, uyuşmazlığın ivedi yargılama usûlüne tabi olduğu, 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca itirazda bulunmasının dava açma süresini durdurmayacağı, doğrudan dava açması gerektiği bildirilmeyen ilgililerin hangi yargılama usûlünün uygulanacağı ve hangi sürede dava açacakları konusunda karışıklık yaşamaları ve yanılgıya düşmeleri mümkün bulunmaktadır. Mevzuattan kaynaklanan bu karışıklığın Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan mahkemeye erişim hakkını ihlal eden sonuçlara ulaşmasını engellemek yargı yerine düşen bir görevdir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında, usul kurallarının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makûl bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine hâlel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Bu durumda, ilgililere herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığı ve idari işlemin bir şekilde öğrenilmesi üzerine dava açıldığı durumda, bu kişilerin mevzuattan kaynaklanan bu karışıklık nedeniyle kaç gün içinde hangi merciye başvuracaklarını bilmeleri beklenemeyeceğinden, ayrıca uyuşmazlığın genel yargılama usulüne mi yoksa ivedi yargılama usulüne mi tabi olduğu noktasında tereddüt yaşamaları olası bulunduğundan, dava açma süresi hesaplanırken öğrenme tarihinin başlangıç alınması ve aynı şekilde özel dava açma süresinin değil açık, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olan genel dava açma süresinin işletilmesi gerekir.
Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararıyla da; yazılı olarak bildirilen ve özel dava açma süresine tabi olan bir işlemde, başvuru yolunun ve dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda genel dava açma süresinin işletilmesi gerektiği yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmiştir.
Diğer taraftan Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen, hangi kanun yolları ve mercilere başvurulacağının ve sürelerinin belirtilmesi zorunluluğunun bütün idari işlemler için değil, kişilerin haklarını, özgürlüklerini veya menfaatlerini zedeler nitelikte olan ve yazılı olarak ilgilisine bildirilen işlemler için geçerli olduğunun kabul edilmesi gerekir, İhale ilanları ve ihale şartnameleri yapılacak olan ihaleye katılım ve yeterlik kurallarını düzenleyen bir işlem olduğundan başvuru yolları ve süresinin belirtilmesini zorunlu kılan bir özelliğe sahip değildir.
Olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 2886 sayılı Kanun kapsamında açık ihale usulü ile kiraya verilmesine ilişkin Encümen kararının 10/12/2019 tarihinde ilan edilerek yayınlandığı ve ihale tarihi olarak 25/02/2020 tarihinin belirlendiği, davacının söz konusu taşınmaza ilişkin yapı kayıt belgesi sahibi olduklarını iddia ederek ihale açılmaması için 25/12/2019 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunduğu, bu başvurunun 27/12/2019 tarihli işlem ile reddedildiği ve bu işlemin 31/12/2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bunun üzerine uyuşmazlık konusu taşınmazın kiralama ihalesine çıkarılmasına ilişkin Encümen kararının ve bu karara yaptığı itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 19/02/2020 tarihinde davanın açıldığı görülmektedir.
Davacı şirketin ihaleye katılacak bir kişi olmadığı, aksine ihaleye çıkılmaması için itiraz başvurusunda bulunduğu, ihale ilanına yaptığı itirazın reddine ilişkin işlemde ve bu işlemin tebliğine ilişkin bildirimde yargı yolu ve süresinin gösterilmediği için özel dava açma süresi içerisinde dava açamadığı, genel dava açma süresine göre dava açtığı, ayrıca davanın ihale yapılmadan önce açıldığı, bu açıdan davanın ihaleye karşı açılan bir dava olarak nitelendirilmesinin de mümkün olduğu görülmektedir.
Bu durumda, uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu ve dava açma süresinin otuz gün olduğu, uygulanan bu usulde idareye yapılan başvurunun dava açma süresini durdurmayacağı yolunda kendisine yazılı bildirim yapılmayan davacının, hangi tarihten itibaren dava açması gerektiği hususunda tereddüt yaşadığı ve yanılgıya düştüğü, mevzuattan kaynaklanan bu karışıklığın davacının özel süresi içerisinde dava açmasını zorlaştırdığı anlaşıldığından, mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmemesi açısından uyuşmazlıkta özel yargılama usulü ve süresinin değil genel yargılama usulü ve süresinin uygulanması gerektiği, davanın uyuşmazlık konusu ihale ilanına yapılan itiraz başvurusunun reddine ilişkin işlemin tebliği üzerine genel dava açma süresi içerisinde açıldığı göz önünde bulundurulduğunda, davanın süresinde açıldığının kabulü gerekirken, süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.