18. Ceza Dairesi 2019/3603 E. , 2019/8371 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
KARAR
Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, atılı suçtan mahkumiyetine dair, Suluova Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 27/03/2008 gün ve 2006/260 (E) ve 2008/127 (K) sayılı hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması talebi üzerine,
Dairemizin 08/01/2019 gün ve 2018/3602 esas, 2019/588 karar sayılı ilamıyla;
“... sayılı CMUK'nın 325. maddesi 'Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbiki kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından istifade ederler.' şeklindedir.
Maddenin uygulanabilmesi için
-Birden fazla sanığın aynı suçu işlemiş olması,
-Aynı mahkemede yargılanıp aynı ilamla mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
-Hükmün temyiz edilebilir nitelikte olması,
-Kanuna muhalefet edilmesi nedenine dayalı bozma kararının, sanıkların lehine olması, gerekir.
Bozma kararının, hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayet ettirilmesi için bu hususun açıkça bozma kararında belirtilmesine ya da sanığın talep etmesine gerek yoktur. Mahkemenin kendiliğinden anılan düzenlemenin gereğini yerine getirmesi mümkündür.
İnceleme konusu somut olayda; görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanıklar ..., ... ve ... hakkında kamu davası açıldığı, sanıkların aynı mahkemede yargılanıp birlikte TCK'nın 265/1. maddesi uyarınca mahkum oldukları, hükmün temyizi kabil olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 01/11/2012 tarih 2010/18517 Esas ve 2012/22193 sayılı kararı ile sanıklar ... hakkında kurulan hükümlerin, “ 1- Sanık savunmaları, mağdur ... ve tanık ...'in aşamalarda değişmeyen anlatımlarında polis memuru ...'in sanıklara sövdüğü ve ...'ye vurduğu yönündeki anlatımları ve polis memurunun mağdur sanık ...'yü yaralama eyleminden ceza almış olması karşısında; sanıkların görevi yaptırmamak için direnme eylemlerinde TCK'nın 29 ve sanık ...'nün hakaret eyleminde TCK'nın 129. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, 2- Sanıkların birlikte birden fazla görevliye direnmesi karşısında, TCK'nın 265/3 ve 43/2 maddelerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, ” gerekçesiyle hükmü temyiz eden sanıklar ... yönünden bozulduğu, diğer sanık ... hakkında ise temyiz isteminde bulunmaması nedeniyle cezasının kesinleştirildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 01/11/2012 tarih 2010/18517 Esas ve 2012/22193 sayılı kararı ile haksız tahrik, zincirleme suç ve nitelikli hal hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin yapılan bozmanın, aynı suçu sanık ... ile birlikte işleyen sanık ...'ın hukuki durumunu da etkilemesi nedeniyle, temyiz davası açma hakkından yararlanamayan sanığın yasal şartları oluştuğundan ... sayılı CMUK'nın 325. maddesi gereğince, bozma kararının sirayet ettirilmesi suretiyle mahallinde yargılamaya devam edilebilecektir. Bozma ilamına uyulması veya farklı gerekçeyle karara direnilmesi yönünde yeni bir hüküm kurulması da mümkündür.
İncelenen dosyada, yasaya aykırılığı, hükmün kesinleşmesini ve infazını engelleyen usule ilişkin yasal düzenleme mevcut iken, bu yolun kullanımına başvurulmaksızın, olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE' oy birliğiyle karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/04/2019 gün ve 2018/37042 sayılı yazısı ile;
“ Yüksek Daire ile Başsavcılığımız arasında itirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanıklar ..., ...'nın cezalandırılmasına dair Suluova Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2008 tarihli 260-127 sayılı kararının sanık ... yönünden temyiz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra, anılan kararın diğer sanıklar... yönünden temyiz edilmesi sonucu Yargıtay tarafından bozulması üzerine ... sayılı CMUK'nın 325. maddesi gereğince, bozma kararının sanık ...'a sirayet ettirilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ve sanık ... yönünden görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükümde ... sayılı TCK'nın 29, 265/3 ve 43/2. maddelerinin uygulanmaması nedeniyle ihbar edilen kanun yararına bozma talebinin kabul edilip edilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
... sayılı CMUK'nın ... sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken “Hükmün bozulmasının diğer maznunlara sirayeti” başlıklı 325. maddesi; “Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbikı kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade ederler” şeklinde, benzer düzenlemeyi içeren ... sayılı CMK'nın “Hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi” başlıklı 306. maddesi ise; “Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar” biçiminde düzenlenmiş olup, hükmü temyiz etmeyenlerin veya temyiz istemi reddedilenlerin, temyiz edenlerden daha ağır bir ceza ile cezalandırılmaları adaletsizliğini gidermek amacı ile yasaya konmuştur. Bu suretle temyiz edenler lehine oluşacak durumdan, temyiz etmeyenlerin de istifadesi sağlanmış olacaktır. Bozmanın sirayetinde yerel mahkeme hükmü, temyiz etmeyen sanık yönünden bozulmamakta, anılan maddeler uyarınca sanık, bozma kararının sonucundan yararlandırılmaktadır. Ancak sirayetin mümkün olabilmesi için 'uygulanması olanağının' bulunması gerekmektedir.
Dosya kapsamına göre; sanık ... ve inceleme dışı sanıklar ...'nın görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkûmiyetlerine ilişkin hükümlerin sanıklar... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından 01/11/2012 tarihli 2010/18517 esas, 2012/22193 karar sayılı ilamıyla sanıklar... yönünden bozulmasına karar verildiği, sanık ... yönünden verilen hükmün ise temyiz edilmeksizin kesinleştiği, Adalet Bakanlığınca sanık ... yönünden kesinleşen yerel mahkeme hükmünün kanun yararına bozulması istemiyle talepte bulunulduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesi üzerine anılan talebi inceleyen Özel Dairece; bozmanın, yerel mahkemece sanık ...'a sirayet ettirilerek, buna göre hüküm kurulması mümkün olduğundan, bu yol tüketilmeksizin de kanun yararına bozmaya başvurulamayacağı belirtilerek kanun yararına bozma talebinin reddine karar verildiği anlaşılmış ise de;
Suluova Asliye Ceza Mahkemesi tarafından sanıklar ... yönünden Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 01/11/2012 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ancak temyiz dışı sanık ...'a bozmanın sirayet ettirilmediği, bozma doğrultusunda anılan mahkemenin 18/09/2013 tarihli 2013/25 esas, 2013/242 karar sayılı kararı ile sanıklar...'ün mahkûmiyetlerine hükmolunduğu, sanıkların temyizi nedeniyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21/01/2015 tarihli 2014/35922 esas, 2015/1713 karar sayılı ilamıyla hükümlerin ONANMASINA karar verildiği, bu şekilde görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanıklar ... hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin 21/01/2015 tarihinde kesinleştiği, aynı suçtan verilen 27/03/2008 tarihli ilk kararın ise sanık ... yönünden temyiz edilmeksizin 23/05/2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ...'nın birlikte işledikleri aynı suç nedeniyle mahkûmiyetlerine karar verilmesi, yerel mahkemece haklarında verilen hükümlerin temyiz edilebilir nitelikte olması ve inceleme dışı sanıklar ... hakkındaki bozmanın sanığı etkilemesi nedenleriyle Özel Daire kararındaki söz konusu bozma sebebinin sanığa sirayet ettirilebileceği kural olarak kabul edilse dahi, bozma kararından sonra yerel mahkemece inceleme dışı sanıklar ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmesi karşısında, mahkûmiyet hükmüne ilişkin anılan bozma nedenlerinin sanık ...'a sirayet ettirilmesi olanağı ortadan kalkmış olduğundan, sanık ... hakkında Suluova Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kurulan 27/03/2008 tarihli ve 2006/260 esas, 2008/127 karar sayılı hükme yönelen kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin Yüksek 18. Ceza Dairesinin kararının isabetli olmadığı kanaatine varıldığından olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Açıklanan gerekçelerle;
1) Yüksek Dairenizin, 08/01/2019 tarihli ve 2018/3602 esas, 2019/588 sayılı KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE dair kararının kaldırılması,
2) Suluova Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2008 tarihli ve 2006/260 esas, 2008/127 karar sayılı kararına yönelik Adalet Bakanlığının, haklı nedene dayanan kanun yararına bozma talebinin KABULÜNE karar verilmesi,
3) Yüksek Daireniz aksi kanaatte ise dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, ... sayılı CMK'nin 308. maddesi uyarınca itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, görevi yaptırmamak için direnme suçundan, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararının kanun yararına bozulması talebinin reddine ilişkin, Dairemizin 08/01/2019 gün ve 2018/3602 esas, 2019/588 karar sayılı ilamına ilişkindir.
III- KARAR
... sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan ... sayılı CYUY’nın 325. maddesinde; “hüküm, cezanın tatbikinde kanuna muhalefet edilmesinden dolayı sanık lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunmamış olan diğer sanıklara da tatbiki kabil olursa bu sanıklar dahi temyiz talebinde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından istifade ederler” hükmüne yer verilmiş, 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren ... sayılı CYY’nın 306. maddesinde de; “hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar” şeklinde benzer bir düzenleme getirilmiştir.
Temyiz incelemesinin yapılabilmesi için kural olarak süre ve istek koşullarının yerine getirilmesi gerekir. Sanıklardan birinin talebi diğer sanıkların da isteği yerine geçemez. İlgililer tarafından yasa yoluna başvurulmadığı takdirde hüküm kesinleşecektir. Ancak yasa koyucu, temyiz etmeyen sanıkların, hükmü temyiz edenlerden daha ağır bir ceza ile cezalandırılmasını önlemek, adli yanılgılara engel olmak ve adaleti sağlamak için genel kuraldan ayrılmış, temyiz isteminde bulunulmuş gibi inceleme yapılmasında yarar görmüş ve bu amaçla “bozmanın sirayetini” kabul etmiştir. ... sayılı Yasanın 325. maddesi uyarınca, “cezanın uygulanmasında kanuna aykırılık nedeniyle hüküm bozulduğu takdirde, temyiz etmeyen sanıklar dahi temyiz isteminde bulunmuş gibi hükmün bozulmasından yararlanacaklardır.”
... sayılı CYUY’nın 325. maddesine benzer şekilde düzenlenmiş bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunca, “cezanın belirlenmesinde hukuka aykırılıktan dolayı” ibaresi metinden çıkartılmak suretiyle kabul edilen ... sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 306. maddesinin uygulanma koşulları, anılan madde gerekçesinde; “mahkemece verilen hüküm, temyiz etmeyen sanık yönünden kesinleşir ve infaz edilebilir hâle gelir. Kural bu olmakla beraber aynı mahkemece aynı hükümle cezalandırılan sanıklar hakkında birbiriyle çelişen sonuçların doğmasının önlenmesi, adalet düşüncesiyle ve bazı koşullarda Yargıtay’ın bozma kararından temyiz etmeyen sanıkların da yararlandırılması uygun görülmüştür.
Bunun için;
1. Aynı mahkemece aynı kararla birden çok sanığın hükümlendirilmesi,
2. Sanıkların fiilinde 8 inci maddede tanımlanan nitelikte bağlantı bulunması,
3.Hükmün Cumhuriyet savcısı, katılan veya sanıklardan bir veya birkaçınca ve sanıkların tümünü kapsamayacak şekilde temyiz edilmiş olması,
4.Hükmün cezanın belirlenmesinde hukuka aykırılık nedeniyle sanık yararına bozulması,
5. Bu bozmanın hükmü temyiz etmeyen veya kendileriyle ilgili temyiz bulunmayan sanıklara da uygulanma olanağına sahip olması gerekecektir.
Suç unsurlarının oluşmaması, fiilin suç olmaması, cezanın azaltılması veya ortadan kaldırılmasını gerektiren nedenler de cezanın belirlenmesinde hukuka aykırılıktır.
Temyiz etmeyen deyimine; temyiz yoluna hiç başvurmayan, süresinden sonra başvuran, temyiz istemi reddolunanlar dâhildir.
Yargıtay, bozma kararında, temyiz etmeyen sanıklardan hangilerinin yararlanacağını gösterir; ancak gösterilmemiş olması yararlanmayı önlemez. Mahkeme kanun gereği olarak bu durumu gözetmek zorundadır.
Bu bozmayla temyiz yoluna başvurmayan sanıklar hakkında kesinleşen hüküm de ortadan kalkar, aynı sanıklarla ilgili olarak yeniden hüküm kurmak gerekir” şeklinde ifade edilmiştir.
Görüldüğü gibi, ... sayılı CYUY’nın 325 ve ... sayılı CYY’nın 306. maddesinde düzenlenen sirayet kurumunun; “aynı hükümle cezalandırılan sanıklar hakkında birbirileriyle çelişen hükümlerin verilmesinin önlenmesi ve temyiz yoluna başvurmamış bulunanlar aleyhine doğabilecek adaletsizliklerin önlenmesi” olmak üzere başlıca iki amacı bulunmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanıklar ..., ... ve ... hakkında kamu davası açıldığı, sanıkların aynı mahkemede yargılanıp birlikte TCK'nın 265/1. maddesi uyarınca mahkum oldukları, hükmün temyizi kabil olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 01/11/2012 tarih 2010/18517 Esas ve 2012/22193 sayılı kararı ile sanıklar ... hakkında kurulan hükümlerin, “ 1- Sanık savunmaları, mağdur ... ve tanık ...'in aşamalarda değişmeyen anlatımlarında polis memuru ...'in sanıklara sövdüğü ve ...'ye vurduğu yönündeki anlatımları ve polis memurunun mağdur sanık ...'yü yaralama eyleminden ceza almış olması karşısında; sanıkların görevi yaptırmamak için direnme eylemlerinde TCK'nın 29 ve sanık ...'nün hakaret eyleminde TCK'nın 129. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, 2- Sanıkların birlikte birden fazla görevliye direnmesi karşısında, TCK'nın 265/3 ve 43/2 maddelerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, ” gerekçesiyle hükmü temyiz eden sanıklar ... yönünden bozulduğu, diğer sanık ... hakkında ise temyiz isteminde bulunmaması nedeniyle cezasının kesinleştirildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 01/11/2012 tarih 2010/18517 Esas ve 2012/22193 sayılı kararı ile haksız tahrik, zincirleme suç ve nitelikli hal hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin yapılan bozmanın, aynı suçu sanık ... ile birlikte işleyen sanık ...'ın hukuki durumunu da etkilemesi nedeniyle, temyiz davası açma hakkından yararlanamayan sanığın yasal şartları oluştuğundan ... sayılı CMUK'nın 325. maddesi gereğince, bozma kararının sirayet ettirilmesi suretiyle mahallinde yargılamaya devam edilebilecektir. Bozma ilamına uyulması veya farklı gerekçeyle karara direnilmesi yönünde yeni bir hüküm kurulması da mümkündür.
İncelenen dosyada, yerel Mahkemece, sanık ... hakkında sirayet hükümleri uygulanmadan, diğer sanıklar ... hakkında hükümler kurulması ve bu hükümlerin Yargıtay incelemesi neticesinde onanmasına karar verilmesi, sanık ... hakkında sirayet hükümlerine dayanarak hüküm kurulmasına engel teşkil etmemekte olup, yerel Mahkemece resen inceleme yapılıp her zaman hüküm kurulabilecektir. Bahse konu yasaya aykırılığa yönelik, hükmün kesinleşmesini ve infazını engelleyen usule ilişkin yasal düzenleme mevcut iken, bu yolun kullanımına başvurulmaksızın, olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hukuka aykırıdır.
Bu itibarla; Dairemizin 08/01/2019 gün ve 2018/3602 Esas, 2019/588 Karar sayılı kanun yararına bozma talebinin reddi kararındaki gerekçeye göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden İTİRAZIN REDDİNE, ... sayılı Yasanın 99/3 maddesiyle ... sayılı CMK nun 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine, 07/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.