1. Hukuk Dairesi 2022/1126 E. , 2022/4594 K.
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECEMAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 28. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası sonunda İlk Derece Mahkemesinde davanın reddine karar verilmiş; istinaf incelemesinde Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, temyiz incelemesi sonucunda Dairece bozulmuş; ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiş, karar, süresi içinde davalı vekilince duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 07.06.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dilendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilhare dosya incelenerek gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ...’in bekar ve çocuksuz olarak ölümüyle yasal mirasçıları olduklarını, mirasbırakanın 2009 yılından itibaren akrabalarından uzaklaştığını ve mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı şekilde 24.08.2010 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle tüm mal varlığını mirasçısı olmayan davalıya bıraktığını, anılan sözleşmeden sonra mirasbırakanın dört parça taşınmazını ise dava dışı bir vakfa satış yoluyla devrettiğini, mirasbırakanla müşterek murisleri olan ...’dan mirasbırakana intikal edecek payı da davalının istediğini ileri sürerek anılan sözleşme uyarınca davalı adına kayıtlı olan dava konusu 1271 ada 162 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2, 5, 6 no’lu bağımsız bölümler ile 2956 ada 116 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 no’lu bağımsız bölümün ve 1586 ada 3 parsel sayılı taşınmazın devir işlemlerinin iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı taktirde güncel değerlerinin faiziyle birlikte ödenmesini, mirasbırakan ...’e kök murisleri ...’dan intikal edecek tüm malların kendilerine aidiyetinin tespiti ile yasal miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, saklı paylı mirasçı olmayan davacıların taraf sıfatı bulunmadığını, mirasbırakanla komşuluk ettiğini ve 1997 yılından 2010 yılına kadar aralıksız bir şekilde mirasbırakana baktığını, çok çeşitli hastalıklarla mücadele eden ve yalnız yaşayan mirasbırakanın kendisine en iyi şekilde bakılacağı inancıyla ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmak istediğini, davacıların ise mirasbırakanın varlığından dahi haberdar olmadıklarını, 2013 yılından itibaren mirasbırakanı evine getirip baktığını, bakım görevini en iyi şekilde yaptığını, sağlık güvencesi olmayan mirasbırakanın tedavi giderleri ve taşınmazlarından dolayı icralık borçları nedeniyle dava dışı 988 ada 11-12-13-14 parsel sayılı arsalarını ölünceye kadar bakma sözleşmesinden sonra dava dışı vakfa sattığını, mirasbırakanın, ... isimli kişinin mirasçısı da olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2018 tarihli 2016/371E., 2018/444K. sayılı kararıyla, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmakta haklı ve makul nedenleri bulunduğu, asıl amaç ve iradesinin mirastan mal kaçırmak değil, bakımını temin etmek olduğu, anılan sözleşme uyarınca davalıya yapılan temliklerin muvazaalı olmadığı, mirasbırakanın ... isimli kişiyle mirasçılık ilişkisi ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; murisin geride hiçbir malını mirasçılarına bırakmadığını, mal kaçırmak amacıyla muvazaalı temlik yapıldığını, mirasçılara sadece gayrimenkullerden vergi borçlarının kaldığını, mahkemenin yeterli incelemeyi yapmadığını, ölünceye kadar bakım akdi ile aynı gün ve saatte davalının oğluna taşınmaz satış vekaleti vererek 4 taşınmazını sattığını, sözleşmenin yapıldığı tarihte 80 yaşında olduğunu, mirasbırakanla aralarında husumet olmadığını, tüm malvarlığını tek seferde davalıya niçin ve neden devredildiği hususunun aydınlatılamadığını, sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ile ilişkilerinin, mirasbırakanın sözleşme yapmaya ihtiyacı olup olmadığı tespiti açısından önemli olduğunu, bu tür davalar için sözleşmeye konu taşınmazların toplam malvarlığına oranının önemli olduğunu, davalının oğlu tarafından dava dışı dört taşınmazın satılmasının ve davalının buna engel olmamasının da hukuka ve görünürdeki somut hale aykırı bulunduğunu, yapılan işlem ile çeliştiğini, dava konusu işlemlerde ''tıbbi heyet raporu'' gerekli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.04.2019 tarihli ve 2019/473E., 2019/644K. sayılı kararıyla; davalıya yapılan temlikin mal kaçırma amacı ile değil, gerçekten bakılmak amacı ile yapıldığı, mirasbırakan yaşadığı süre boyunca bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığı, davalının bakım borcunu yerine getirdiği, muvazaanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.1 maddesi gereğince davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 24.11.2020 tarihli 2019/2856Esas, 2021/1866Karar sayılı kararıyla; “...Somut olaya gelince, sözleşme tarihinde 80 yaşında olup, yalnız yaşayan ve çok çeşitli hastalıkları bulunan mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle tüm mal varlığını mirasçısı olmayan ancak bakımıyla ilgilenen davalıya temlik ettiği, mirasbırakanın kayden maliki olduğu dava konusu dört adet daire ile bir adet bahçeli ahşap dükkan vasıflı taşınmazın ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca davalı adına tescil edildiği, mirasbırakanın maliki olduğu dava dışı dört parça arsa vasıflı taşınmazın ise ölünceye kadar bakma sözleşmesinden sonra davalının dava dışı oğlu ...tarafından mirasbırakana vekaleten hareketle dava dışı bir vakfa satıldığı, mirasbırakanın başkaca taşınmazı bulunmadığı, dava konusu taşınmazların devir tarihi itibariyle toplam değerinin 15.400.000,00 TL, dava dışı vakfa satılan taşınmazların değerinin ise 3.683.200,00 TL olarak keşfen saptandığı, dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazlar ile dava dışı vakfa satılan taşınmazların toplam değerinin 25.504.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Değinilen somut olgular ve yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca, sözleşme tarihinde mirasbırakanın içinde bulunduğu durum ve koşullar nazara alındığında bakıma ihtiyacı olduğunda tereddüt bulunmamakla birlikte, dava konusu taşınmazların kıymeti oldukça yüksek olup, mirasbırakanın taşınmazlarının geliri ile ya da tek bir taşınmazını devretmek suretiyle bakımını temin edebilecekken, bütün mal varlığını davalıya temlik etmiş olması gözetildiğinde bunun makul karşılanabilecek sınırı aştığı kuşkusuzdur. Üstelik sözleşme tarihinden sonra mirasbırakanın dava dışı dört parça taşınmazının satış yoluyla dava dışı vakfa devredilmesinin de ölünceye kadar bakma sözleşmesindeki muvazaayı ortaya koyduğu açıktır. Hal böyle olunca, ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle davalıya temlik edilen dava konusu taşınmazlar yönünden temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 26.10.2021 tarihli ve 2021/152Esas, 2021/168Karar sayılı kararla; temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4.Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu beş taşınmazın dışında dava dışı vakfa devredilen taşınmazların değeri eklenerek aleyhe fazla harç ve vekalet ücreti takdirinin doğru olmadığını, mirasbırakanın bakıma ihtiyacı olduğu ve davalı tarafından bakıldığının sabit olduğunu, bakım yükümlülüğünün yerine getirildiğini, muvazaanın söz konusu olmadığı, taşınmazlar dışında geliri olmadığından tedavi masrafları, giderleri ve borçları için dört adet taşınmazının satıldığını, iddianın ispatlanamadığını, bakım alacaklısının bakımı karşısında duyduğu minnet duygusu ile ölünceye kadar bakım akdi yaptığını, karma bağışlamanın söz konusu olmadığını, mirasbırakanın davacılardan haberi dahi olmadığını, mal kaçırma durumunun söz konusu olmayacağını, belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
6.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, taşınmaz ya da taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden yargılama gideri ve harca hükmedilmesi gerekir. Taşınmazlarla ilgili davalarda vekalet ücretine esas olan değer ya dava dilekçesinde gösterilen değer veya mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir. Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre de, taşınmazın keşif sonucu belirlenen değeri üzerinden eksik harç tamamlanmamış ise, davacı taraf için vekalet ücreti dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden takdir edilir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Kararın (V/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
6.3.2. Davalının harç ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, dava 60.000TL değer gösterilerek açılmış, keşfen dava konusu taşınmazların dava tarihinde değeri 20.900.000TL tespit edilerek harç ikmal edilmiş olup, alınması gereken karar ilam harcı ve vekalet ücretinin bu değer üzerinden belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde, dava dışı vakfa devredilen taşınmazların değeri de eklenerek fazla harç ve vekalet ücretine karar verilmesi doğru değildir. Ancak, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; İlk Derece Mahkemesi kararının harca dair 2. fıkrası hükümden çıkarılarak, yerine “Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 1.427.679,00 TL harçtan peşin alınan 1.024,65 TL ile 355.895,10 TL tamamlama harcı toplamı 356.919,75 TL’nin mahsubu ile, bakiye 1.070.759,25 TL'nin davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına” cümlesinin yazılmasına, hükmün vekalet ücretine dair 3. fıkrası hükümden çıkarılarak yerine “Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca hesaplanan 297.625,00 TL ücreti vekaletin davalı taraftan alınarak davacılara ödenmesine” cümlesinin yazılmasına, davalı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınmasına, 07.06.2022 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ-
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mal kaçırma kastı ile yapıldığının ispatlanamadığı, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmakta haklı ve makul nedenleri bulunduğu anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun hükmün esasına ilişkin onama kararına katılmyorum.