Hukuk Genel Kurulu 2017/882 E. , 2021/952 K.
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
1. Taraflar arasında “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 8. ... Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Türk-... ile Hükümet arasında imzalanan Kamu Toplu ... Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolleri ile getirilen zamların 01.01.2005 ve 01.01.2007 tarihlerinden itibaren uygulanması gerekirken 2005 yılı Çerçeve Protokolünün 08.08.2005, 2007 yılı Çerçeve Protokolünün 01.09.2007 tarihinden itibaren uygulandığını, ayrıca 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14. Dönem Toplu ... Sözleşmeleri (TİS) ve 30.07.1990 tarihli Protokol ile getirilen zamların, kıdem terfi, seyyanen zam ve kıdem zammının davacıya ödenmediğini ya da eksik ödendiğini iddia ederek ücret, ilave tediye, ikramiye ve teşvik primi fark alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacıya hak ettiği alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini, Çerçeve Anlaşma Protokolleri ile getirilen zamların geçmişe dönük uygulanmasının ise mümkün olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı:
6. ... 8. ... Mahkemesinin 24.04.2012 tarihli ve 2009/480 E., 2012/321 K. sayılı kararı ile; bilirkişi raporundaki tespit, değerlendirme ve hesaplamalar esas alınarak davacının 2005 ve 2007 tarihli Protokollerin gereği gibi uygulanmadığı iddiası ile 01.01.2005-08.08.2005 ve 01.01.2007 - 30.08.2007 dönemine ilişkin ücret, ilave tediye ve ikramiye farkı alacağı taleplerinin; ayrıca taraf sendika üyesi olmayan ve dayanışma aidatı ödemeyen davacının 01.01.2005-31.12.2007 dönemi teşvik primi talebinin akdi ve yasal dayanağının bulunmadığı, ancak davacının ücretine, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14. Dönem Toplu ... sözleşmeleri ve 30.07.1990 tarihli Protokol ile getirilen zamlar ile toplu ... sözleşmelerinin Ek-2/A cetvelinde öngörülen kıdem terfileri, ücret artışları, seyyanen zam ve kıdem zamlarının gereği gibi uygulanmadığı gerekçesi ile ücret, ikramiye ve ilave tediye farklarının kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. ... 8. ... Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 13.12.2012 tarihli ve 2012/22588 E., 2012/42701 K. sayılı kararı ile; davacı işçinin mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönem için kıdem terfi zammı uygulanarak yevmiye tespitinin hatalı olduğu, dosya içerisinde istek konusu dönemlerin tamamını kapsayan toplu ... sözleşmeleri ile toplu ... sözleşmelerinde değişiklik öngören protokollerin yer almadığı, toplu ... sözleşmeleri ve protokoller getirtilerek davalının rapora karşı somut itirazlarını karşılar mahiyette bilirkişiden rapor alınması gerektiği ve özellikle 01.07.1991 tarihinde uygulandığı belirtilen %26,1 oranındaki ücret artışı yönünden 7. Dönem Toplu ... Sözleşmesi ve Protokol hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiği, ücret farkı ve ikramiye alacakları için toplu ... sözleşmesinde belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren faize karar verilmişse de mahkemece yapılacak inceleme sonunda bakiye bir hakkın varlığının belirlenmesi durumunda kabul edilen ücret ve ikramiye miktarlarının ayrı ayrı hüküm fıkrasında gösterilerek faiz başlangıçlarının da denetime elverişli şekilde gösterilmesi gerektiği gerekçeleri ile karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. ... 8. ... Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen 06.11.2014 tarihli ve 2013/262 E., 2014/2144 K. sayılı kararı ile; bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra davacının mevsimlik işçi statüsünde çalıştırıldığı dönem bakımından kıdem terfilerinden yararlandırılmadığı, emsal nitelikteki dosyalarda %26,1 enflasyon farkı uygulamasıyla yapılan hesaplamalar sonucu verilen kararların onandığı, %26,1 enflasyon farkının 31.12.1991 tarihli ücrete eklenmesiyle oluşan fark tutarlar üzerinden hesaplamanın isabetli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. ... 8. ... Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.05.2015 tarihli ve 2015/12310 E., 2015/17375 K. sayılı kararı ile; “…Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık 7. dönem toplu ... sözleşmesine dayalı ikinci yıl ikinci altı aylık ücretin tespiti noktasında ortaya çıkmaktadır. 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. dönem toplu ... sözleşmesinin ücret zammını düzenleyen 40/ll-c maddesinde, toplu ... sözleşmesinin ikinci yılında gerçekleşecek Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsünün (1987-100 bazlı) Kentsel Yerler Tüketici Eşya Fiyatları Türkiye Geneli endeks artış oranı (Aralık 1991 endeks sayısı/Aralık 1990 endeks sayısı) % 45’i aştığı takdirde aşan kısım 01.01.1992 tarihi itibariyle yeni dönem toplu ... sözleşmesinde dikkate alınacaktır, şeklinde düzenleme yer almaktadır. Görüldüğü üzere sözü edilen hükümde 01.01.1992 tarihi için bir zam öngörülmemiş ve enflasyon farkının takip eden dönem toplu ... sözleşmesi ile karşılanacağı kararlaştırılmıştır.
01.01.1992-31.12.1992 yürürlük süreli 8. dönem toplu ... sözleşmesinin yine ücret zammına ilişkin 40/l maddesinde ise, toplu ... sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce işyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin 31.12.1991 tarihindeki günlük ücretlerine 01.01.1992 tarihinden geçerli olmak üzere % 50 oranında zam yapıldığı düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere 8. dönem toplu ... sözleşmesi ile 7. dönem toplu ... sözleşmesinin 40/ll-c maddesinde ifade edilen enflasyon farkı dikkate alınarak ücretlere zam yapılmıştır. Bu durumda 7. dönem toplu ... sözleşmesine göre ücret zammı olarak % 26,1 artış oranının uygulanması hatalıdır. Bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda % 26,1 oranındaki zammın söz konusu olmadığı belirtilerek hesaplamaya gidilmiş ve davaya konu fark isteklere hak kazanılmadığı belirlenmiştir. Daha sonra alınan farklı bilirkişi raporunda ise salt % 26,1 oranında zamma dayalı olarak hesaplamaya gidilmiştir. Yapılan açıklamalara göre işyerinde uygulanan toplu ... sözleşmelerinde 01.01.1992 tarihinde ayrı bir % 26,1 oranında ücret artışı öngörülmediğinden, davaya konu isteklerin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. ... 8. ... Mahkemesinin 24.12.2015 tarihli ve 2015/500 E., 2015/1572 K. sayılı kararı ile, emsal nitelikte açılan çok sayıdaki davada %26,1 enflasyon farkı uygulamasının kabul edildiği ve bu kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, uygulamada farklılık yaratmamak ve hukukî güvenlik ilkesi de gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, toplu ... sözleşmesi hükümlerinin uygulanması açısından Yargıtay 7. ,9. ve 22. Hukuk Daireleri arasında görüş aykırılıkları bulunmasının hukukî istikrarı etkilememesi gerektiği, aynı koşullarda çalışan işçiler açısından açılan davalarda farklı sonuçların elde edilmesinin sosyal ... ve sosyal barışı da olumsuz etkilediği, ayrıca 7. Dönem Toplu ... Sözleşmesinin 40/II-c maddesine göre %26,1 enflasyon farkının kendiliğinden oluştuğunu, kabul edilen %50 artış oranını da aştığını, toplu ... sözleşmesinde yer alan %50 artış oranının enflasyon farkını dışlar nitelikte olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda fark alacak miktarlarının tespiti bakımından yapılan yevmiye tespiti sırasında 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. Dönem ve 01.01.1992-31.12.1992 yürürlük süreli 8. Dönem Toplu ... Sözleşmelerinin ücret zammını düzenleyen hükümleri karşısında davacı işçinin 01.01.1992 (31.12.1991) tarihindeki yevmiyesine %26,1 oranında endeks sayısı eklenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; somut olay bakımından hüküm altına alınan 664,21TL ücret farkı, 108,14TL ikramiye farkı, 93,72TL ilave tediye farkı alacaklarının toplam miktarının 866,07TL olduğu gözetildiğinde, direnme kararının verildiği 24.12.2015 tarihi itibariyle 2.080,00TL olan temyiz kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
16. 01.10.2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
17. Bu bağlamda HMK’nın Geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.). Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 47. maddesi ile Geçici 3. maddenin ikinci fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
18. Yukarıdaki düzenlemelerden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar HUMK’nın 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
19. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
20. Somut olayda, Özel Daire bozma kararı sonrasında mahkemece yapılan yargılama sonucunda direnme kararının verildiği 24.12.2015 tarihinde bu miktar 2.080,00TL’dir.
21. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un Geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
22. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
23. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, ücret, ilave tediye, ikramiye ve teşvik primi fark alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
24. Mahkemece davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Daire tarafından davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece Özel Daire kararına karşı direnme kararı verilmiştir.
25. Davalı vekili, davacının 30.10.2006 tarihinde emekli olduğunu ileri sürmüş, davalı vekili tarafından sunulan “hizmet belgesi cetveli”nde de davacının çalışmasının 30.10.2006 tarihinde sona erdiği görülmüştür. Öte yandan hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplama 30.10.2006 tarihine kadar yapılmış olup, davacı vekili 19.09.2013 tarihli bilirkişi ek raporuna itiraz dilekçesinde davacının 30.10.2006 tarihinde emekli olduğuna ilişkin tespite itiraz etmemiştir. 30.10.2006 tarihine kadar olan dönem için 664,21TL ücret farkı, 108,14TL ikramiye farkı, 93,72TL ilave tediye farkı alacakları hesaplanmıştır. Mahkemece davalı aleyhine 664,21TL ücret farkı, 108,14TL ikramiye farkı, 93,72TL ilave tediye farkı olmak üzere toplam 866,07TL hüküm altına alınmıştır.
26. Bu durumda kararı temyiz eden davalı aleyhine hüküm altına alınıp tespit edilen ve uyuşmazlık konusu olan toplam alacak miktarı olan 866,07TL, açık biçimde kararın verildiği 24.12.2015 tarihinde geçerli 2.080,00TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
27. Şu hâlde davalı vekilinin mahkeme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.07.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.