4. Ceza Dairesi 2019/4505 E. , 2019/15211 K.
Tehdit, basit yaralama ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, tehdit suçundan beraatine, basit yaralama ve hakaret suçları yönünden şikayet yokluğu nedeniyle hakkındaki kamu davasının düşürülmesine, sanığın kendisini vekille temsil ettirdiğinden bahisle vekâlet ücretinin müşteki sanık ...'dan alınarak müşteki sanık ...'e verilmesine dair... 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/10/2018 tarihli ve 2016/180 esas, 2018/297 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 21/05/2019 gün ve 94660652-105-44-7608-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 27/05/2019 gün ve 2019/4505 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
'Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16/04/2019 tarihli ve 2015/1297 esas, 2019/7011 karar sayılı ilâmında, '...sanık hakkında yargılandığı aynı davada tehdit suçundan beraat, hakaret suçundan ise düşme kararı verilmiş olması karşısında, sanık müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığından, beraat kararı nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesinde kanuna aykırılık görülmediği,...' şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda, yapılan yargılama sonunda sanık hakkında üzerine atılı tehdit suçundan beraat, hakaret ve basit yaralama suçlarından düşme kararı verildiği, sanık müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığı anlaşılmakla, beraat kararı nedeniyle vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde, kabule göre de; Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 02/04/2018 tarihli ve 2018/2629 esas, 2018/2195 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 1136 Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/4. maddesinde yer alan, “beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, beraat eden sanık lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hazineden alınmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde katılandan tahsiline karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit, basit yaralama ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, tehdit suçundan beraatine, basit yaralama ve hakaret suçları yönünden şikayet yokluğu nedeniyle hakkındaki kamu davasının düşürülmesine, sanığın kendisini vekille temsil ettirdiğinden bahisle vekâlet ücretinin müştekinden alınarak sanığa verilmesine dair... 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/10/2018 tarihli ve 2016/180 esas, 2018/297 sayılı kararının 'Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16/04/2019 tarihli ve 2015/1297 esas,
./..
.2.
2019/7011 karar sayılı ilâmında, '...sanık hakkında yargılandığı aynı davada tehdit suçundan beraat, hakaret suçundan ise düşme kararı verilmiş olması karşısında, sanık müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığından, beraat kararı nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesinde kanuna aykırılık görülmediği,...' şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda, yapılan yargılama sonunda sanık hakkında üzerine atılı tehdit suçundan beraat, hakaret ve basit yaralama suçlarından düşme kararı verildiği, sanık müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığı anlaşılmakla, beraat kararı nedeniyle vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde, kabule göre de; Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 02/04/2018 tarihli ve 2018/2629 esas, 2018/2195 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 1136 Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/4. maddesinde yer alan, “beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, beraat eden sanık lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hazineden alınmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde katılandan tahsiline karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ...'un mağdur ...'e yönelik basit yaralama ve hakaret eylemlerinden dolayı şikayet yokluğu nedeniyle düşme, tehdit eyleminden dolayı ise delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi neticesinde, sanık ...'un kendisini vekille temsil ettirdiğinden bahisle vekalet ücretinin mağdur ...'ten alınarak sanık ...'a verilmesine dair... 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/10/2018 tarihli ve 2016/180 esas, 2018/297 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK'nın 'Yargılama giderleri' başlıklı 324. maddesi; '(1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir. (2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir...' şeklinde düzenlenerek, avukatlık ücretlerinin yargılama giderleri kapsamında olduğu açıkça belirtilmiştir.
Konuyla ilgili 26.05.1935 gün ve 111-7 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararında ise; 'Ceza davalarındaki yargılama giderlerinin hükmün tamamlayıcı bir parçası olduğu' sonucuna ulaşılmıştır.
CMK'nın 'Sanığın yükümlülüğü' başlıklı 325. maddesi;
'(1)Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir.
(2)(Değişik fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.27.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
./..
.3.
(3)Yargılamanın değişik evrelerinde yapılan araştırma veya işlemler nedeniyle giderler meydana gelmiş olup da, sonuç sanık lehine ortaya çıkmış ise, bu giderlerin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında mahkeme, bunların kısmen veya tamamen Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verir.
(4)Hüküm kesinleşmeden sanık ölürse, mirasçılar giderleri ödemekle yükümlü tutulmazlar.' biçiminde,
Anılan Kanun'un 'beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi hâlinde gider ' başlıklı 327. maddesi;
'(1) Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir.
(2)Bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler, Devlet Hazinesince üstlenilir. ' şeklinde, düzenlenmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununu 168. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan ve 2 Ocak 2017 tarihli ve 29936 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2017 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 'Ceza Davalarında Ücret' başlıklı 14. maddesi;
'(1)Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine tarifenin ikinci kısmın ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir.
(2)Ceza hükmü taşıyan özel kanun, tüzük ve kararnamelere göre yalnız para cezasına hükmolunan davalarda tarifeye göre belirlenecek avukatlık ücreti hükmolunan para cezası tutarını geçemez.
(3)4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve devamı maddelerine göre tazminat için Ağır Ceza Mahkemelerine yapılan başvurularda, tarifenin üçüncü kısmı gereğince avukatlık ücretine hükmedilir. Şu kadar ki, hükmedilecek bu ücret ikinci kısmın ikinci bölümünün onikinci sıra numarasındaki ücretten az olamaz.
(4)Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.
(5)Ceza mahkemelerinde görülen tekzip, internet yayın içeriğinden çıkarma, idari para cezalarına itiraz gibi başvuruların kabulü veya ilk derece mahkemesinin kararına yapılan itiraz üzerine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması halinde işin duruşmasız veya duruşmalı oluşuna göre ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörüldüğü şekilde avukatlık ücretine hükmedilir. Ancak başvuruya konu idari para cezasının miktarı tarifenin ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörülen maktu ücretin altında ise idari para cezası kadar avukatlık ücretine hükmedilir.' şeklindedir.
Vekalet ücreti, avukatın müvekkiline karşı üstlendiği savunma görevinin yerine getirilmesi sonucu hak kazandığı değerdir. Şüphesiz ki bu ücret, vekil eden ile avukat arasında gerçekleşen sözleşme ilişkisinden kaynaklanır. Avukatın müvekkiline sunmuş olduğu avukatlık hizmeti; dava dışı bir danışmanlık, mütalaa veya idari bir başvuru gibi pek çok hukuki temsil işlemi olabileceği gibi, uyuşmazlık konusu olayda olduğu şekliyle bir ceza yargılamasının tarafı olan müvekkiline yargı organları önünde temsil veya savunma hizmeti sunulması şeklinde de gerçekleşebilir. Yargı organları nezdinde kişilerin haklarını savunmak
./..
.4.
ve hakkın ortaya çıkarılmasını sağlamak amacıyla avukatlar tarafından sunulan hukuki yardımla birlikte yargılama süreci lehine sonuçlanan taraflar için kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri halinde gerek hukuk gerekse ceza yargılamasında haksız çıkan taraf aleyhine vekalet ücretine hükmedileceği tartışmasızdır. Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 19.02.2013 tarihli ve 2011/5.MD-137 esas, 2013/58 sayılı kararında belirtildiği üzere, hükmün tamamlayıcı parçası olan yargılama giderlerinin hüküm ve kararlarda gösterilmesi, giderlerin kim tarafından karşılanacağının belirtilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mahkemece yargılama giderleri içerisinde bulunan avukatlık ücretleri de kararda gösterilmeli ve ücretlerin hangi tarafça karşılanacağı belirtilmelidir. Aksine bir uygulama 5271 sayılı CMK'nın 324. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 09.10.2012 gün ve 301-1800 sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır. Diğer taraftan, aynı davada yargılandığı bir suçtan beraat eden, diğer suçtan ise mahkum olan sanık hakkında, müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığından beraat ettiği suç açısından da vekalet ücretine hükmedilmesine gerek yoktur. Bu husus Dairemizin 16/04/2019 tarihli ve 2015/1297 esas, 2019/7011 karar sayılı ilamında, '...Sanık hakkında yargılandığı aynı davada tehdit suçundan beraat, hakaret suçundan ise düşme kararı verilmiş olması karşısında, sanık müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığından, beraat kararı nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesinde kanuna aykırılık görülmediği,...' şeklinde belirtildiği ve yine Dairemizin 20/06/2019 tarihli ve 20158867 esas, 2019/11361 karar sayılı, 25/06/2019 tarihli ve 2015/10927 esas, 2019/11721 karar sayılı ilâmlarında da benzer şekilde açıklandığı anlaşılmakadır.
İncelenen dosyada;
Mağdur sanık ... hakkında mağdur sanık ...'a yönelik basit yaralama eylemi ile mağdur sanık ... hakkında mağdur sanık ...'e yönelik basit yaralama ve hakaret eylemleri nedeniyle şikayet yokluğundan düşme ile mağdur sanık ... hakkında mağdur sanık ...'e yönelik tehdit suçundan ise delil yetersizliğinden CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği, mağdur sanık ... müdafiinin 23/10/2018 tarihli 13. duruşmada 'eğer müvekkilim hakkında beraat kararı verilecekse vekalet ücreti talebimiz yoktur.' şeklindeki istemine rağmen Mahkemece 'sanığın kendisini vekille temsil ettirdiğinden bahisle vekâlet ücretinin müşteki sanık ...'dan alınarak müşteki sanık ...'e verilmesine' şeklindeki kararın mağdur sanıklar ile müdafiilerin yüzüne karşı verildiği ve verilen kararın istinaf kanun yoluna müracaat edilmeksizin 20/11/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda sanık ... hakkında üzerine atılı tehdit suçundan beraat, hakaret ve basit yaralama suçlarından düşme kararı verildiği, sanık müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığı, ayrıca sanık ... müdafiinin 23/10/2018 tarihli 13. duruşmada 'eğer müvekkilim hakkında beraat kararı verilecekse vekalet ücreti talebimiz yoktur.' şeklindeki istemi karşısında, beraat kararı nedeniyle vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde, kabule göre de; 1136 Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesinin 14/4. maddesinde yer alan, “beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, beraat eden sanık lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hazineden alınmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mağdur ...'ten tahsiline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Tehdit suçundan sanık ... hakkında,... 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/10/2018 tarihli ve 2016/180 esas, 2018/297 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca istem gibi kanun yararına BOZULMASINA,
2-Sanık ... hakkında tehdit suçundan verilen beraat kararında ”kendisini vekille temsil ettirdiğinden bahisle vekâlet ücretinin müşteki sanık ...'dan alınarak müşteki sanık ...'e verilmesine' ilişkin kısmın hükümden çıkartılmasına,
3-(1) numaralı bozma nedenine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ihbarnamesinde yer alan (2) numaralı bozma talebi konusunda bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
4-Karardaki diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 07/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.