Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/6538 E. , 2020/5897 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/6538
Karar No: 2020/5897
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …. 8- …
VEKİLLERİ : Av. ..
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Av. ….
MÜDAHİLLER (DAVALI YANINDA) : 1- ….
2- …
3- …
İSTEMLERİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları olan ...'un mantar zehirlenmesi sonucunda getirildiği Çay Devlet Hastanesindeki teşhis ve tedavi sürecinde hizmet kusuru işlenerek ölümüne sebebiyet verildiği iddiasıyla, ölen ...'un eşi ... için 25.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi, torunları ... ve ...'in her biri için ayrı ayrı 25.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi, çocukları ..., ..., ..., ... ve ... için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 75.000,00 TL maddi ve 205.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu'nca yapılan inceleme sonucu hazırlanan 24/09/2014 tarihli ve 3792 sayılı raporda özetle; Pratisyen Hekim Dr....’ün kusurlu olduğu, Pratisyen Hekim ...’e hastayı muayene ettiği, laboratuar tetkikleri ile değerlendirildiği ve tedavinin devamı için bir üst hastaneye sevki sağlamış olması nedeniyle atfı kabil kusur bulunmadığı, kişinin tedavisinin yapıldığı Çay Devlet Hastanesine hizmet kusuru atfedilemeyeceği tespitlerine yer verildiği; dosyada mevcut 13-14 Aralık 2012 tarih ve 2012/112 sayılı Yüksek Sağlık Şurası kararında da benzer tespitlere yer verildiği; her ne kadar Adli Tıp Kurumu raporunda, meydana gelen ölüm olayında Çay Devlet Hastanesinin bir kusurunun olmadığı yönünde görüş beyan edilmiş ise de, raporda Pratisyen Hekim Dr. ...’ün kusurlu olduğunun kabul edilmiş olması karşısında, bu şekilde bir tespitin davalı idarenin kusurunu ortadan kaldırmayacağı; ayrıca, Dr. ...'ün taksirle ölüm ve yaralamaya sebebiyet vermekten dolayı yargılandığı … Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile kusurlu bulunarak mahkum olduğu, verilen bu mahkumiyetin ….Ceza Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:…. sayılı ilamı ile onandığı hususları da verilen hizmetin kusurlu olduğunu gösterdiği; taraflarca bilirkişi raporuna yapılan itirazların hazırlanan raporu kusurlandırıcı nitelikte görülmediği ve söz konusu raporun karara esas alınabilecek nitelikte olduğu; davacılardan, (ölen ...'un torunları) ... ve ...'in babalarının daha önceleri öldüğü ve anneleri ….'un da davamıza konu mantar zehirlenmesi sonucu öldüğü, böylelikle dedelerinin desteğinden de yoksun kaldıkları, ...'un da kocasını yitirmekle desteğini de yitirdiği sabit olup, maddi tazminat istemi için bu davacıların uğradığı destek kaybının tespiti amacıyla hazırlanan raporda, davacılardan ...'un destek zararının 73.939,25 TL, ...'un 27.637,82 TL, ...'in 13.230,04 TL olarak hesaplandığı ve rapora yapılan itirazlar yerinde görülmeyerek anılan raporla tespit edilen maddi tazminat miktarlarının hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte bulunduğu; mantar yemeye bağlı zehirlenmeden ölen davacılar yakını ...'un ölüm riski bulunmasına ve bunu bilmesine karşın doğada topladığı mantarları yediği, zehirlenme belirtileri görülür görülmez sağlık kuruluşuna müracaat etmeyerek tedavinin başlamasını geciktirdiği, bu gecikmenin ölüm riskini artırdığı, böylelikle ölüm olayında müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek hesaplanan maddi tazminat miktarından takdiren 1/4 oranında indirim yapılarak ...'a 25.000,00 TL (taleple bağlı kalınarak), ...'a 20.728,36 TL, ...'e 9.922,53 TL maddi tazminat verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı; davacıların manevi tazminat istemi yönünden, davacılar yakını ...'un ölümünde idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğu ve davacılar tarafından duyulan manevi acının makul miktarda verilecek manevi tazminatla giderilmesi gerektiği kanaatine varıldığı; bu bakımdan, yakınlarının ölümünden duyulan manevi elem ve ızdırabın karşılığı olarak takdiren, davacılardan ölen ...'un eşi ... için 30.000,00 TL, çocukları ..., ..., ..., ... ve ...'in her biri için ayrı ayrı 5.000,00 TL, torunları ... ve ...'in her biri için 2.500,00 TL manevi tazminat verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve hükmolunan maddi ve manevi tazminatların idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının gerçek zararlarını karşılamaya yetmeyecek kadar az olduğu; davalı idare tarafından ise, davacıların kendi toplamış oldukları mantarı yemeleri sonucunda zehirlendiklerinden ve hastaneye geç başvurmuş olmalarından dolayı meydana gelen zarar ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığı ve manevi tazminatın sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde fahiş olarak belirlendiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının redde yönelik kısmına yapılan temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmuş; davalı yanında müdahiller ve davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ….
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İdare Mahkemesi kararının davacılara ödenmesine karar verilen manevi tazminat miktarları ile davacılardan ...'a ödenmesine karar verilen maddi tazminat miktarı yönünden yapılan inceleme;
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davacılara ödenmesine karar verilen manevi tazminata ilişkin kısmı ile davacılardan ...'a ödenmesine karar verilen maddi tazminata ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, tarafların dilekçelerinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
İdare Mahkemesi kararının davacılardan ... ve ...'a ödenmesine karar verilen maddi tazminat miktarı yönünden yapılan inceleme;
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılardan ... ve ... ile ölen ... (davacılardan ...'un kızı, ... ve ...'in annesi, diğer davacıların kardeşi) ve ... (davacılardan ...'un eşi, ... ve ...'in dedesi, diğer davacıların babası) 17/10/2008 tarihinde saat 16:00 sıralarında Afyonkarahisar ili, Çay ilçesinde kırda topladıkları mantarları pişirerek yedikten sonra akşam saatlerinde fenalaşmaları üzerine Çay Devlet Hastanesi'ne müracaat etmiş, yapılan tetkik ve tedavilere rağmen durumlarında düzelme olmaması üzerine 18/10/2008 tarihinde saat 15:00 sıralarında Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevkleri yapılmış, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen ... 20/10/2008 tarihinde saat 19:50'de, ... ise 21/10/2008 tarihinde saat 21:30'da hayatını kaybetmiş, tedavide görevli hekim ...'ün taksirle ölüm ve yaralamaya sebebiyet vermekten dolayı … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … tarihinde ceza davası açılması üzerine, ...'un ölümünde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davacılar tarafından bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Diğer taraftan, idarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu da tartışmasızdır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Manevi zararın varlığı, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere ya da kişilerin vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlık haline veya ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmayıp, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymaları manevi zararın varlığı ve manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyası ve Dairemizin E:2019/6537 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden, meydana gelen mantar zehirlenmesi olayında davacılar ... ve ...'un anneleri ...'un da hayatını kaybettiği ve bu nedenle davacılar tarafından açılmış olan davada … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, davacılardan ... ve ... lehine anneleri ölen ...'un desteğinden yoksun kalmış olmaları nedeniyle maddi tazminata hükmedildiği ve anılan kararın da Dairemizin 07/12/2020 tarih ve E:2019/6537, K:2020/5892 sayılı kararıyla onandığı görülmektedir.
Temyize konu işbu davada da, davacılardan ... ve ...'un, dedeleri ölen ...'un desteğinden yoksun kaldıkları iddiasıyla maddi tazminat istemlerinin olduğu görülmekte ve İdare Mahkemesince destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanarak adı geçen davacılara ödenmesine karar verilmiş olmakla birlikte; davacılardan ... ve ...'un, dedeleri ...'un desteğini aldıklarını ispatlayacak herhangi bir bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, annelerinin desteğinin yanında dedelerinden de destek aldıklarını ispatlamaları halinde, davacılardan ... ve ...'un dedeleri ...'un desteğinden yoksun kaldıkları için de maddi tazminata hükmedilebileceği açık olmakla birlikte; davacılar tarafından, belirtilen ispat yükümlülüğü yerine getirilmediğinden ve davacılardan ... ve ...'un dedeleri ...'dan önce anneleri ...'dan destek göreceğinin kabulü gerektiğinden ve anneleri ...'un ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldıkları için de taraflarına tazminat ödenmesine karar verildiği görüldüğünden, işbu temyize konu kararın davacılardan ... ve ...'a maddi tazminat ödenmesine yönelik kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının, davacılardan ... ve ...'a maddi tazminat ödenmesine yönelik kısmının BOZULMASINA, davacılara manevi tazminat ödenmesine ve davacılardan ...'a maddi tazminat ödenmesine yönelik kısımlarının ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.