20. Ceza Dairesi 2019/1720 E. , 2020/179 K.
Yüksek Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli, 2015/719 esas ve 2016/528 sayılı kararı ile Ankara 22.Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli, 2018/602 esas ve 2018/803 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 21/06/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında 14/11/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 09/03/2015 tarihli ve 2015/17983 soruşturma, 2015/770 sayılı kararı ile beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına aynı Kanun'un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın 30/04/2015 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği, 01/06/2015 tarihinde infazı için Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 09/06/2015 tarihli 2015/9833 DS sayılı çağrı yazısının 22/06/2015 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüpheliye tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 20/08/2015 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verilerek dosyanın 08/09/2015 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan tebligata rağmen denetimli serbestlik ihtarına uymadığı belirtilerek 15/09/2015 tarihli, 2015/130729 soruşturma, 2015/35814 esas ve 2015/30840 sayılı iddianame ile, sanığın TCK’nın 191/1-4 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- Kanun yararına bozma istemine konu Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli, 2015/719 esas ve 2016/528 sayılı kararı ile; sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa, önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı,bu tebligat üzerine öngörülen süre içerisinde başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı uyarısı ile yeniden tebligat yapılması,bu tebligata rağmen de başvurmaması halinde sanık hakkında dava açılması gerektiği, bu nedenle suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçesiyle sanığın atılı suçtan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verildiği, kararın 31/10/2016 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
5- Sanığın 28/03/2018 tarihinde yeniden uyuşturucu madde ile yakalanması üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13/06/2018 tarihli, 2018/94385 soruşturma, 2018/31953 esas ve 2018/20214 sayılı iddianamesi ile; 28/03/2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191/1-4b, 6 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
6- Kanun yararına bozma istemine konu Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli 2018/602 esas ve 2018/803 sayılı kararı ile; Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/719 esas ve 2016/528 karar sayılı dosyasında (sanığın yükümlülüğünü ihlal etmediğinden bahisle yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre DURMA kararı yerine) beraat kararı verildiği, 28/03/2018 tarihinde gerçekleşen eylemin Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin davasına konu olan yükümlülüğün ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle atılı suçtan sanığın beraatine karar verildiği, kararın 15/10/2018 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/03/2015 tarihli ve 2015/17983 soruşturma, 2015/770 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın kesinleşmesini müteakip, şüphelinin yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiğinden bahisle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonunda sanığın beraatine dair Ankara 6. Asliye Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli ve 2015/719 esas, 2016/528 sayılı kararı ile anılan kararı mütekaip şüphelinin 28/03/2018 tarihinde işlediği benzer nitelikteki eyleminden dolayı yapılan yargılama sonucunda sanığın beraatine ilişkin Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2018/602 esas, 2018/803 sayılı kararını kapsayan dosyalar incelendi.
1-Ankara 6. Asliye Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli ve 2015/719 esas, 2016/528 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2)Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde;“(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir...3)Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği, somut olayda ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 09/06/2015 tarihli ve 2015/9833 DS sayılı yazıyı içeren çağrı kağıdının 19/09/2015 tarihinde tebliğ edilmesini müteakip sanığın yasal süre içerisinde anılan Müdürlüğe müracaat etmediğinden bahisle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak sanık hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ise de, çağrı yazısının tebliğine rağmen görüşmeye gitmeyen sanığa bu kez de uyarı yazısının tebliğ edilmesi gerektiği, uyarı yazısına rağmen de görüşmeye gitmediği takdirde hakkında ilgili Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenebileceği, bu kapsamda sanığın fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için en az 1 kez daha yazılı ihtar yapılmış olması ve sanığın usulüne uygun ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerektiği gözetilmeden, Mahkemesince tebligat işlemlerinin tamamlanabilmesi amacıyla durma kararı verilmesi gerekirken açılan kamu davası hakkında yargılamaya devamla işin esasına girilerek sanığın beraatine karar verilmesinde,
2-Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2018/602 esas, 2018/803 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;
Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesince verilen karardan önce sanığın beraatine dair kararı veren Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli ve 2015/719 esas, 2016/528 sayılı kararının hatalı olduğu kanaatine varılması halinde, hukuka aykırı olduğu düşünülen kararın bozulması amacıyla ihbarda bulunması gerektiği ve ihbar sonrası yapılacak işlemlerin sonucunun beklenerek karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli, 2015/719 esas ve 2016/528 sayılı kararı ile Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli, 2018/602 esas ve 2018/803 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
İncelenen dosyada; şüpheli ... hakkında, 14/11/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/03/2015 tarihli ve 2015/17983 soruşturma, 2015/770 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında şüphelinin yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açıldığı, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli ve 2015/719 esas, 2016/528 sayılı kararı ile; yükümlülükleri ihlalde ısrar şartının oluşmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği, şüphelinin 28/03/2018 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2018/602 esas, 2018/803 sayılı kararı ile sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Ankara 6. Asliye Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli ve 2015/719 esas, 2016/528 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, 'bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.', 191/3. maddesinde 'erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.' ve 191/4. maddesinde yer alan, “Kişinin, erteleme süresi zarfında;a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8 maddesinde 'Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.' şeklindeki düzenlemeler ile;
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2)Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde;“(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir...3)Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Sanık hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta 'ısrar' ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa 'önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı' uyarısı ile yeniden tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı dikkate alındığında, somut olayda; sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde başvurmasına ilişkin Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 09/06/2015 tarihli ve 2015/9833 DS sayılı çağrı yazısı 22/06/2015 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüpheliye tebliğ edilmiş, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunca dosyanın kapatılmasına karar verilerek sanık hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ise de; müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmediği, bu nedenle kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla işin esasına girilerek sanığın beraatine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
2-Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2018/602 esas, 2018/803 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;
Sanık hakkında 14/11/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda verilen sanığın beraatine ilişkin Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli ve 2015/719 esas, 2016/528 sayılı kararının hatalı olduğu kanaatine varılması halinde, hukuka aykırı olduğu düşünülen kararın bozulması amacıyla ihbarda bulunulması gerektiği ve ihbar sonrası yapılacak işlemlerin sonucunun beklenerek karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünde, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli, 2015/719 esas ve 2016/528 sayılı kararı ile Ankara 22.Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli, 2018/602 esas ve 2018/803 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
08 /01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.