Hukuk Genel Kurulu 2019/310 E. , 2022/86 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesince verilen davanın husumetten (sıfat yokluğundan) reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin acentesi olan dava dışı ... Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şirketinde servis danışmanı olarak çalışmakta iken 15.03.2008 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda ağır yaralandığını, kaza sonrası El Mikrocerrahi ve Travmatoloji Hastanesinde ameliyat edildiğini ve üç ay istirahat verildiğini, ancak iyileşememesi üzerine muhtelif sağlık kurulu raporları ile istirahat süresinin uzatıldığını, son olarak Atatürk Devlet Hastanesince düzenlenen raporda rahatsızlığının sürekli olduğunun belirtildiğini, uzun süre yatağa ve çevresine bağımlı kaldığını, 03.05.2011 tarihinde ikinci kez ameliyat olduğunu, davacının meydana gelen kazadan dört ay sonra davalı tarafından işten çıkartıldığını, oysa ki kaza tarihinde test sürüşü ile görevlendirilmiş olan müvekkilinin işi gereği kaza yapan araca binmiş olduğunu, müvekkilinin kendi kusurundan kaynaklanmayan bu kaza sonrasında maddi ve manevi sorunlarla karşı karşıya bırakıldığını, kazanın üzerinden üç yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen gün içerisinde hareket ettiği saatler arttıça yürümekte zorlandığını, bu nedenle psikolojisinin bozulduğunu, şu an işsiz olan müvekkiline Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından maluliyetinin %10’un altında olması nedeni ile gelir bağlanmadığını ileri sürerek maluliyetinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000TL maddi, 20.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
5. Davacı vekili yargılama aşamasındaki beyanlarında; ... Ltd. Şti’nin davalı ... Otomotiv A.Ş’nin yetkili satıcısı olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hem 85. maddesi gereği hem de asıl işveren-alt işveren sorumluluğu gereği davalının dava dışı ... Oto Ltd Şti’de çalışan davacının uğradığı iş kazası sebebiyle her türlü zarardan müteselsilen sorumlu olduğunu belirtmiştir.
Davalı Cevabı:
6. Davalı ... Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. (... Otomotiv A.Ş.) cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin Volkswagen, Audi, Porsche..vb. marka araçların Türkiye distrübütörü/ithalatçısı olup davacı taraf ile hukukî ve fiili bir ilişkisi bulunmadığını bu nedenle öncelikle davanın taraf sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini öte yandan davacının dava dilekçesinde kazanın dava dışı ... Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şirketinde çalışmış olduğu sırada meydana geldiğini ikrar ettiğini, bu şirketin müvekkili şirketin acentesi olmadığını, anılan şirketin müvekkili şirketin ...’deki yetkili satıcısı ve yetkili servisi olarak hizmet verdiğini, davacının işvereninin dava dışı ... Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şirketi olduğunu, sözü edilen şirketin ise tamamen ayrı bir tüzel kişiliğe sahip, tüm ticarî faaliyetini, personel istihdamını, malî, idari, vergisel işlemlerini kendi nam ve hesabına yapan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin ...’de herhangi bir işyeri bulunmadığı gibi ticarî bir organizasyonunun da mevcut olmadığını, davacının dava dilekçesinde haksız şekilde işten çıkarıldığından bahsettiğini, bu iddianın tamamen asılsız olduğunu, bu nedenle müvekkili şirkete açılan davanın haksız kazanç elde etme gayesine yönelik olduğunu, davanın dava dışı ...ye ihbar edilmesini talep ederek davanın sıfat ve esas yokluğu yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemenin Kararı:
7. ... İş Mahkemesinin 10.12.2015 tarihli ve 2011/835 E., 2015/714 K. sayılı kararı ile; davacının, davalı ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. adına yetkili servis ve satış hizmeti veren ... Otomotiv Bilişim İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’nde satış ve servis danışmanı olarak çalıştığı sırada işyerine araç almak için gelen müşteriler ... ve ... ile birlikte 15.03.2008 tarihinde test sürüşü yapmak için gittiği yarış pistinde uğradığı iş kazasında davalı şirket ile dava dışı ... Otomotiv Bilişim İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında herhangi bir organik bağ tespit edilemediği, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalıya yapılan harcamaların tazmini için ... Otomotiv Bilişim İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve müşteri ... aleyhine açılan ... İş Mahkemesinin 2013/361 E., 2013/541 K. sayılı dosyasında davalılardan ...’ın % 80, ... Otomotiv Bilişim İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin % 20 oranında kusurlu olduklarının ve sigortalının % 9 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği gerekçesiyle Kurumca yapılan masrafların her iki davalıdan müştereken müteselsilen tahsiline yönelik verilen kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, yargılama sırasında alınan 27.04.2014 ve 24.12.2015 (2014) tarihli kusur raporları ile de kaza olayında davalı şirketin işveren sıfatı ve kaza nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun tespit edilemediği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle (taraf sıfatı yokluğundan) reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
8. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
9. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 09.04.2018 tarihli ve 2016/13782 E., 2018/3594 K. sayılı kararı ile; “..Dava, iş kazası maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, davalı ... Otomotiv AŞ adına yetkili servis olan ve satış hizmeti veren dava dışı ... Otomotiv Ltd.Şti. bünyesinde satış ve servis danışmanı olarak çalışan davacı, iş yerine araç almak için gelen müşterinin test sürüşü yaptığı esnada meydana gelen kaza ile yaralanmış ve %9 malul kalmıştır. Temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen ... İş Mahkemesi'nin 2013/361 esas 2013/541 karar sayılı dosyasında, SGK Başkanlığı tarafından ... Otomotiv Tic. Ltd. Şti. işveren ve kazaya sebebiyet veren müşteri ... hakkında açılan davada, davalı ...'in %80, davalı ... Ltd.Şti.’nin %20 oranında kusurlu ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiştir. İş kazası tahkikatını yapan İş Müfettişi raporunda, ... Motorlu Araçlar Ltd. Şti. işveren olarak tespit edilmiştir.
HMK'nın 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş, dosya kapsamı ve yukarıdaki tespitler kapsamında doğru hasmın belirlenmesi ile neticeye varılmasından ibarettir.
Davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır..” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. ... İş Mahkemesinin 08.11.2018 tarihli ve 2018/257 E., 2018/496 K. sayılı kararı ile; davacı vekili tarafından süre tutum dilekçesi sonrası verilen gerekçeli temyiz dilekçesinin başka dosyaya ait olduğu ve bu davada verilen karar yönünden gerekçeli temyiz nedenlerinin açıklanmadığı, davacı tarafın yargılamanın başından sonuna kadar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi kapsamında hata ve yanılgıya dayalı usulüne uygun bir taraf değişikliği talebi bulunmayıp tam tersine asıl sorumlunun davalı ... Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. olması gerektiği yönünde ısrarlı itiraz ve taleplerinin olduğu, dava dışı şirket ile davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelendiği ve her iki şirketin de faal olup aralarında bir organik bağ tespit edilemediği, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen ... İş Mahkemesinin 2013/361 E., 2013/541 K. sayılı davasında aynı olaya ilişkin olarak davalı şirketin sorumlu olduğuna ilişkin bir tespit bulunmadığı, dava dışı ... Motorlu Araçlar Ltd. Şti.'nin davada taraf olabilmesi için ayrı bir dava açılması gerektiği ancak hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir davanın mevcut olmadığı, davalı ... Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş.'nin iş kazası yönünden kusur ve sorumluluğunun ve de dava dışı sorumlu ... Otomotiv Bilişim İnşaat San. ve Tic. Ltd. ile bir bağlantısının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ...ye karşı açılan iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemli, mahkemece husumetten (sıfat yokluğundan) red kararı verilen eldeki davada, davacı tarafın davalı taraf konusunda hata ve yanılgısının bulunup bulunmadığı ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenleme ve kavramlar üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
14. Genel anlamda bir mahkemenin görevi; belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir.
15. Bir yerdeki ilk derece mahkemeleri; genel mahkemeler ve özel mahkemeler olmak üzere ikiye ayrılır. Genel mahkemeler ise asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev; bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir.
16. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur.
17. Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, Cilt 1, s.164).
18. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
19. Genel mahkemelerin kuruluşunda olduğu gibi özel mahkemelerin (veya ihtisas mahkemelerinin) kuruluşu da mutlaka ayrı (özel) bir kanun hükmü ile düzenlenir. Özel mahkemelerin kuruluşunun tabiî hâkim ilkesine aykırı düşmeyeceği 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 37. maddesinde belirtilmiştir.
20. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142. maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (05.12.1977 tarih ve 1977/4E., 1977/4K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı gerekçesinden). Yine, 23.05.1960 tarihli ve 11/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, ayrık hükümlerin dar olarak yorumlanması yoruma ilişkin temel bir kuraldır.
21. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Görevin belirlenmesi ve niteliği” kenar başlıklı 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü mevcut olup HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir.
22. Gelinen bu noktada İş mahkemelerinin görevine kısaca değinilmelidir. Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun (5521 sayılı Kanun) 1. maddesine göre;
“İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.
Bu mahkemeler:
A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)
B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar”.
23. Diğer taraftan 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 5. maddesinde iş mahkemelerinin görevi;
“İş mahkemeleri;
a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4'üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
24. Yukarıda açıklandığı üzere iş mahkemelerinin görevleri istisnaî nitelik taşıdığı için, görevlerinin geniş yoruma değil dar yoruma tabi tutulması esastır (08.12.1982 tarihli 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
25. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup görev itirazı yargılamanın her aşamasında usul hukukuna ilişkin hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın taraflarca ileri sürülebileceği gibi, davayı gören mahkeme de bu yönde bir itiraz olmasa bile görevli olup olmadığını kendiliğinden değerlendirmekle yükümlüdür. Her dava, usul hukukunun kamu düzenine ilişkin kurallarının gösterdiği görevli mahkeme hangisi ise o mahkemede görülmelidir.
26. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinde, “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir” tanımlaması yapılmıştır. Belirtmek gerekirse, 4857 sayılı İş Kanunu’nda “hizmet akdi” sözcüğü terkedilmiş, yerine “iş sözleşmesi” ifadesi kullanılmıştır.
27. Hizmet sözleşmesinin, “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder” şeklindeki tanımı mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 313/1. [6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 393] maddesinde yapılmıştır. Bu tanımda sadece hizmet ve ücret unsurları belirginken, 4857 sayılı İş Kanunu’nda, daha önce Anayasa Mahkemesi ve öğretinin de kabul ettiği gibi “bağımlılık” unsuruna da yer verilmiştir. Bağımlılık, iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasında temel bir ilke olup, bu unsur, hizmetini işverenin gözetimi ve yönetimi altında yapmayı ifade eder. Ne var ki, iş hukukunun dinamik yapısı, ortaya çıkan atipik iş ilişkileri, yeni istihdam modelleri, bu unsurun ele alınmasında her somut olayın niteliğinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Zaman unsuru, bir kimsenin günlük belirli bir zaman dilimi içerisinde iş gücünü bir işverenin emrine tahsis etmesi anlamını taşır. Hizmet akdini oluşturan bir diğer unsur olan ücret ise görülen iş karşılığı işverenin belli bir zaman dilimi için ödemiş olduğu bedeldir.
28. Somut olayda dava dışı ... Otomotiv Bilişim İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’ye ait işyerinden 04.10.2004-05.01.2009 tarihleri arasında hizmet bildirimi bulunan davacının 15.03.2008 tarihinde ... adresindeki otomobil yarış pistinde trafiğe kapalı olarak düzenlenen parkurda ... marka otomobillerin müşterilere test sürüşü yaptırıldığı sırada dava dışı otomobil sürücüsü ...’ın kullandığı aracın beton hendeğe düşmesi ile gerçekleşen kazada yaralanması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazmini için eldeki dava açılmıştır.
29. Dava dışı işveren ... Otomotiv Ltd. Şti. tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna iş kazası bildiriminde bulunulması üzerine 30.05.2008 tarihinde düzenlenen Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı iş kazası inceleme raporunda olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, dava dışı ... Otomotiv Ltd. Şti. ile davalı ... Otomotiv A.Ş. arasında yetkili satıcılık sözleşmesinin düzenlendiği, sigorta poliçe bilgilerinden kazada kullanılan aracın davalı ... Otomotiv A.Ş. adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
30. Mahkemece yargılama sırasında alınan 27.04.2014 ve 24.12.2014 tarihli kusur raporlarında dava dışı ... ile yine dava dışı ... Otomotiv Ltd.Şti’nin kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ... İş Mahkemesinde açılan rücuen tazminat davasında da davalılardan ...’ın % 80, davalı işveren ... Otomotiv Bilişim İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti’nin % 20 oranında kusurlu olduklarının kabulü ile %9 oranında meslekte kazanma gücünü kaybeden sigortalı için davacı Kurumca yapılan masrafların her iki davalıdan müteselsilen tahsiline ilişkin verilen karar Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir.
31. Şu hâlde yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yukarıda da belirtildiği üzere mahkemece davalı şirketin işveren sıfatının bulunmadığı yine Özel Daire tarafından da işverenin ... Otomotiv Ltd. Şti. olduğunun kabul edildiği, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi gereğince işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yerinin iş mahkemeleri olduğu gözetildiğinde taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığından iş mahkemelerinin değil, genel mahkemelerin görevli olacağı, bu nedenle yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken ve kamu düzeninden olan görev kuralları gereği görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın husumetten (taraf sıfatı yokluğundan) reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
32. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında davacı tarafın yargılamanın hiçbir aşamasında yanıldığını belirtmediği aksine davalı şirketin sorumlu olduğu iddiasında bulunduğundan HMK’nın 124. maddesinin uygulanma yeri olmadığı, bu nedenle direnme kararının uygun olup dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği belirtilmişse de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
33. Hâl böyle olunca, direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
IV. SONUÇ:
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
Direnme Uygun Daireye
KARŞI OY
Davacı dava dilekçesinde davalı şirketin acentası olan ... Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şirketinde servis danışmanı olarak çalışmakta iken geçirdiği iş kazası sonucu ağır yaralandığını, oysa ki kaza günü test sürüşü için kura ile görevlendirilmiş olup, işi gereği kaza yapan araca binmiş olduğunu da belirterek davalı aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmıştır.
Davalı tarafın cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunması üzerine davacı taraf beyanlarını biraz açmış ve cevaba cevap dilekçesinde test sürüşüne ilişkin organizasyonun davalı tarafından düzenlendiğini, organizasyonda giyilen formaların da davalı tarafından diktirildiğini, test sürüşü için kura ile görevlendirme yapıldığını belirtmiştir.
Davacı taraf 24.12.2014 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarında da bu beyanlarına uygun biçimde test sürüşüne ilişkin organizasyonun ... marka araçların tanıtımına ilişkin davalı tarafça yapılan organizasyon olduğunu, aracın davalı adına trafikte kayıtlı olduğunu, davalı şirketin ... Pazarlama Müdürü ...’ın hazırlık ifadesinde 15.03.2008 günü ile 16.03.2008 gününde ... ilinde bulunan yarış pistinde ... Araçları ile ilgili olarak test sürüşü tanıtım programımız bulunmaktadır şeklinde beyanı olduğunu, test sürüşüyle ilgili sözleşmelerde araç sahibi olarak davalı ünvanının yer aldığını ve test sürüşü sözleşmelerinin de davalı ile ilgili olduğunu, kazanın davalı tarafın kendi menfaatine yarar sağlamak amacıyla düzenlenen organizasyon kapsamında meydana geldiğini belirtmiştir.
Davacı tarafça da belirtildiği üzere kazaya karışan aracın trafik sicilinde davalı şirket adına kayıtlıdır.
Davalı taraf ise test sürüşü organizasyonunu kendisinin yapmadığını ve bu aracın test sürüşü için davacı işverenine gönderildiğini, davacının işvereninin kendisinin alt işvereni olmadığını asıl işveren sıfatı bulunmadığını iddia etmektedir.
Tarafların ileri sürdüğü bu vakıalar da gözetilerek dayanılan hukukî sebepler ve görevli mahkeme belirlenmelidir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 1. maddeye göre madde istina tutulanlar hariç olmak üzere iş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanuna dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesinde iş mahkemesi görevlidir.
6100 sayılı HMK 2/1. maddeye göre ise dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
İş mahkemesi özel mahkeme, asliye hukuk mahkemesi ise genel mahkeme olup davaya bakmaya özel mahkemenin görevli olmaması hâlinde genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır.
Hâkim, Türk hukukunu re'sen uygular (HMK 33/1). Bu hükmün sonucu olarak; doğru hukukî sebebi bulmak hâkimin görevidir. Hukukî sebep uyuşmazlıkta dayanılan veya hâkim tarafından kendiliğinden uygulanacak hukuk kurallarıdır. Davacı dava sebebini oluşturan vakıaları açıklamak ve bunlara dayanmak durumunda ise de kendisine hukukî korunmayı sağlayacak olan kuralları açıklamak ve göstermek zorunda değildir. Çünkü hukuku kendiliğinden uygulamakla görevli olan hâkim dayanılan vakıalar karşısında uygulanacak hukuk kurallarını da belirleyip uygulamak zorundadır. Bu şekilde belirlenecek hukukî sebep çoğu kez görevli mahkemeyi de belirleyecektir.
Davacının yukarıda özetlenen iddiaları üç ayrı sebebe dayanmaktadır. Bunlardan birisi kendisinin işvereni olan ... Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şirketi ile davalı arasında alt işveren üst işveren ilişkisi olduğu ve davalının asıl işveren olarak sorumlu olduğu iddiasıdır.
İşveren sorumluluğunun dayanağı olarak 4857 sayılı İş Kanunu 77. maddede; işverenlerin işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü olduğu hükmü bulunmaktadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nun 3/g maddesinde ise “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olayın, iş kazası olduğu düzenlenmiştir.
Davalının asıl işveren olarak sorumlu olduğu iddiası bakımından dava; hizmet akdine dayalı olarak işçi tarafından işveren olduğu iddia olunan davalıya karşı işverenin hizmet akdi kapsamında sorumlu olduğu iddiasıyla açılmış olduğundan dayanılan bu hukukî sebep yönünden davaya bakmaya iş mahkemesi görevlidir.
Davacının diğer iddiası ... Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şirketinde çalışmakta iken ... ilinde davalı tarafından düzenlenen iki günlük test sürüşü organizasyonunda çekilen kura sonucu görevlendirilmesi ve bu görevlendirmeye bağlı çalışırken kazanın meydana geldiği ve davalının sorumlu olduğu iddiasıdır.
Davalının iddia edildiği gibi asıl işveren olmaması hâlinde davalının düzenlediği organizasyonda işvereni tarafından görevlendirildiği iddiasının değerlendirilmesi gündeme gelecektir.
Davacının bu iddiası 4857 sayılı İş Kanununun 7. maddesinde düzenlenen geçici iş ilişkisi kapsamında değerlendirilmelidir.
Maddenin 1. fıkrasında, İşverenin, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi; holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olacağı, bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesine geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu. geçici iş ilişkisi kurulan işverenin işçiye talimat verme hakkına sahip olup, işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Maddenin 4. fıkrasında ise; “İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumludur. İşçinin geçici sözleşmesinden aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemeler geçici iş ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
Davacı gerçekten işvereni tarafından başka bir işverenin işinde geçici olarak görevlendirilmiş ve işi görülmek üzere, emanet işçi (ödünç işçi) alan işverenin kusuruna dayalı olarak işçi zarar görmüş ise zararın tazmini bakımından bu 7. madde devreye girebilecektir. Zira geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlü olduğu gibi, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemeler geçici iş ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.
Geçici iş ilişkisi ile ödünç işçi alan ile, işçi arasında hizmet akdi kurulmaz ve ödünç işçi veren taraf işveren olmaya devam eder. Bu yönüyle bakıldığında açılan dava hizmet akdine dayalı değil ise de 7. maddeye dayalı bir talep içermekle İş Kanuna dayanan hak iddiası söz konusu olduğundan davaya bakmaya yine iş mahkemesi görevlidir.
Davalının işveren olarak veya geçici iş ilişkisi kapsamında sorumluluğu yanında işleten olarak da sorumluluğu bulunabilir. Yani sorumluluk nedenleri çakışabilir. Bu durumda hakların yarışması (hakların telahuku) gündeme gelir. Bu durumda davacı bunlardan herhangi birine dayanarak dava açabilecektir. Bu gibi hâllerde davacının hangi nedene dayandığını açıklamaksızın dava açmış olması yani hangi hukukî sebebe dayanıldığı konusunda tereddüt bulunması hâlinde davacının en lehine sonuç veren hukukî sebebe dayanmış olacağı kabul edilerek sonuca gidilecektir. Hakların yarışması sonucu işletenin sorumluluğu hukukî sebebinin daha lehe olduğu belirlenerek sonuca gidilse bile bu durum iş mahkemesinin görevli olmaması sonucunu doğurmaz.
Hizmet akdi bulunduğu veya geçici iş ilişkisi kurulduğu ispatlanamamış ise bu kez salt işletenin sorumluluğu gündeme gelecek ve bu yönüyle davaya bakmaya asliye hukuk mahkemesinin görevli olacağı düşünülebilir ise de dayanılan iki vakıaya göre özel mahkeme olarak görevli olan iş mahkemesinin bu vakıaların ispatlanıp ispatlanmadığını da değerlendirdikten sonra dayanılan üçüncü vakıaya göre de inceleme yapıp karar vermesi mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta işleten sorumluluğu nedeniyle dahi iş mahkemesinin davaya bakabilecek olmasının nedeni özel mahkemenin görevinin genel mahkemenin görevinden önce gelmesidir. Bunun sonucu olarak açılan dava bir yönüyle özel mahkemenin diğer yönüyle genel mahkemenin görevine girmekte ise özel mahkeme uyuşmazlığın tamamına bakmakla görevlidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın bir bütün olduğu gözetilerek davaya bakmaya iş mahkemesinin görevli olduğu ve bu mahkemece verilen direnme kararının esasının incelenmesi gerektiği görüşünde olduğumdan asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle değişik bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.