7. Ceza Dairesi 2018/12217 E. , 2021/3388 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 4733 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I) Sanık ... ve malen sorumlu vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
1. 05.02.2011 tarihinde ...’ın ihbar üzerine semt pazarında 155 paket kaçak sigara ile yakalandığı ve 28.03.2011 tarihinde ...’ın yolcu otobüsünde 65 karton kaçak sigara ile yakalandığı, bu olaylarla ilgili dinleme kararı doğrultusunda kayıt altına alınan konuşmalara dayanarak sanık ... hakkında da suça iştirak ettiği iddiasıyla açılan davanın, 13.02.2011 tarihinde sanığın 613 karton kaçak sigara ile yakalanması olayı ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle işbu dosya kapsamında birleştirilmesine karar verilerek sanık hakkında atılı suçlardan hüküm tesis edildiği anlaşılmakla; sanığın aşamalarda atılı suçları kabul etmediği ve sigaralarla ilgisinin bulunmadığını beyan etmesine karşın mahkeme tarafından sanık hakkında dinleme kayıtları doğrultusunda 4733 sayılı Yasaya muhalefet suçundan zincirleme suç hükümleri uyarınca mahkumiyet hükmü tesis edildiği görülmüştür.
Sanığa atılı eylemin suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre, 5752 sayılı Yasa ile değişik 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesine aykırılık suçunu oluşturduğu ve CMK'nun 135/6. maddesinde 4733 sayılı Yasa kapsamında kalan suçlar ile ilgili olarak dinleme yapılabileceğine ilişkin düzenleme bulunmaması karşısında, iletişimin tespiti tutanaklarının tek başına delil olarak kabul edilemeyeceği nazara alınarak, dava konusu kaçak sigaralar ile yakalanmayan ve aşamalardaki savunmalarında atılı suçu işlemediğini beyan eden, müsnet suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli başka bir delil de bulunmayan sanık hakkında 05.02.2011 ve 28.03.2011 tarihli eylemler bakımından beraat kararı ile 13.02.2011 tarihli eylem bakımından 4733 sayılı Yasa uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
2. Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen 'Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.' şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/18- son cümle delaletiyle anılan Yasa'nın 3/5.madde ve fıkrası uyarınca temel cezanın belirlenmesinden sonra 3/10.madde ve fıkrası gereğince uygulama yapılması ve yine aynı Yasanın 3/22 ile 5/2.maddelerinin de uygulama şartlarının oluşup oluşmadığının somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
3. Dairemizce kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08.04.2014 tarih, 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar ve 16.05.2017 tarih, 2015/398 Esas, 2017/272 Karar sayılı ilamlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
İncelemeye konu iş bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 13.02.2011, iddianame düzenlenme tarihinin 01.03.2011 olduğu,
Sanığın Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/308 Esas sayısında derdest dosyasında suç tarihinin 12.02.2011, iddianame düzenlenme tarihinin 01.03.2011 olduğu anlaşılmakla,
Suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre sanığın eylemlerinin TCK'nun 43. maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından dosyaların incelenmesi, gerektiğinde birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve malen sorumlu vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II) Sanık ...’ın temyiz talebinin incelenmesinde;
13.02.2011 tarihli olay tutanağına göre; alınan istihbari bilgiler doğrultusunda ... plakalı aracın ... beldesi ... sk No:17 adresinden kaçak sigara aldığı ve Aydın istikametinde olduğu bilgisiyle aracın seyir halinde görülerek durdurulduğu ve ...’ın araçta 613 karton kaçak sigara ile yakalandığı, bu kapsamda aynı gün bahse konu adreste de arama yapıldığı ve ...’ın bulunduğu ikamette suç unsuruna rastlanılmadığı, sanık ...’ın aşamalarda suçu kabul etmediği, yakalanan sanık ...’ın da sanık ...’ı tanımadığını, yakalanan kaçak sigaraları kendisinden almadığını beyan ettiği, dosya kapsamında dinlenen tutanak tanıkları ve diğer tanık beyanlarına göre arama yapılan adresin ...’a ait olan başka bir adres olduğu, istihbari bilgiye konu adres olmadığı da gözetildiğinde sanığın suça iştirak ettiğine dair yeterli, kesin ve inandırıcı delil olmadığından beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,
Kabule göre de,
Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen 'Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.' şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/18- son cümle delaletiyle anılan Yasanın 3/5. madde ve fıkrası uyarınca temel cezanın belirlenmesinden sonra 3/10. madde ve fıkrası gereğince uygulama yapılması ve yine aynı Yasanın 3/22 ile 5/2. maddelerinin de uygulama şartlarının oluşup oluşmadığının somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
III) Sanık ... müdafiinin temyiz talebinin incelenmesinde;
1. 12.02.2011 tarihinde ...’ın 59 karton kaçak sigara ile yakalandığı hakkında yargılamanın ayrıca yürütüldüğü ve 13.02.2011 tarihinde 613 karton kaçak sigara ile yakalandığı ve işbu dosya kapsamında dava açıldığı, sanık ...’ın ise dinleme kararı doğrultusunda kayıt altına alınan konuşmalara dayanarak sanık ...’ın kaçakçılık eylemine iştirak ettiği iddiasıyla açılan davanın işbu dava ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle birleştirme kararı verildiği, sanığın aşamalarda üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği ve sigaralarla ilgisinin bulunmadığını beyan etmesine karşın mahkeme tarafından da sanık hakkında dinleme kayıtları doğrultusunda 4733 sayılı Yasaya muhalefet suçundan hüküm kurulduğu görülmüştür.
İletişimin tespiti, kayda alınması, dinlenmesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesiyle ilgili 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135. maddesindeki iletişim tespiti karar tarihlerinde yürürlükte olan düzenleme;
'Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir.Cumhuriyet Savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet Savcısı tarafından derhâl kaldırılır.'
Şeklinde olup, yine aynı maddenin 6.fıkrası da,
'Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir,
a)Türk Ceza Kanununda yer alan;
1.Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (Madde 79, 80),
2.Kasten öldürme (Madde 81, 82, 83),
3.İşkence (Madde 94, 95),
4.Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, Madde 102),
5.Çocukların cinsel istismarı (Madde 103),
6.Uyuşturucu veya uyarıcı Madde imal ve ticareti (Madde 188),
7.Parada sahtecilik (Madde 197),
8.Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, Madde 220)
9.Fuhuş (Madde 227, fıkra 3),
10.İhaleye fesat karıştırma (Madde 235),
11.Rüşvet (Madde 252),
12.Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (Madde 282),
13.Silahlı örgüt (Madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (Madde 315),
14.Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (Madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları,
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (Madde 12 ) suçları,
c) Bankalar Kanunu'nun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 68 ve 74'üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz.' biçimindedir.
Anılan yasal düzenlemeler ışığında bir suç soruşturması nedeni ile dinleme kararı alınabilmesi için suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmamasının gerekli olduğu gibi, aynı zamanda soruşturması yapılan suçların da 6. fıkrada düzenlenen suçlardan olması gerekmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/10-283 Esas, 2013/599 Karar ve 10.12.2013 tarihli kararında da, 'İfade alma ve sorgunun 5271 sayılı CMK'nun 148. maddesinde sayılan şekillerde yapılması, tanıklıktan çekinme hakkı olan kişiye bu hakkının hatırlatılmaması delil elde etme yasaklarına; duruşmada tanıklıktan çekinen tanığın önceki ifadesinin okunamaması, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında elde edilen delillerin aynı Kanunun 135. maddesinin altıncı fıkrasında sayılanlar dışında bir suçun soruşturma ve kovuşturulmasında kullanılmaması ise delil değerlendirilmesi yasaklarına örnek olarak gösterilebilir.' şeklinde belirtilen yasak delil niteliğinde olan kanıtların hükme esas alınamayacağı ifade edilmiştir.
Bu itibarla,
Sanığa atılı eylemin suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre, 5752 sayılı Yasa ile değişik 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesine aykırılık suçunu oluşturduğu ve CMK'nun 135/6. maddesinde 4733 sayılı Yasa kapsamında kalan suçlar ile ilgili olarak dinleme yapılabileceğine ilişkin düzenleme bulunmaması karşısında, iletişimin tespiti tutanaklarının tek başına delil olarak kabul edilemeyeceği nazara alınarak, dava konusu kaçak sigaralar ile yakalanmayan ve aşamalardaki savunmalarında atılı suçu işlemediğini beyan eden, müsnet suçu işlediğine dair cezalandırılmalarına yeterli başka bir delil de bulunmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.