4. Ceza Dairesi 2020/2642 E. , 2020/9217 K.
Tehdit suçundan sanık ...'ın (... oğlu), 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Acıpayam 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/03/2017 tarihli ve 2015/112 esas, 2017/82 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 20/05/2020 gün ve 94660652-105-20-7594-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/06/2020 gün ve 2020/48902 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire'ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı tehdit suçunun karar tarihinden önce 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesi ile uzlaşma kapsamına alındığı, her ne kadar sanık tehdit suçu yanında 5237 sayılı Kanun'un 86/2 ve 86/3-e maddelerinde düzenlenen ve uzlaşma kapsamına girmeyen silahla basit yaralama suçundan da mahkûm edilmiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/3. maddesi uyarınca 'uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde' uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağının belirtilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/12/2018 tarihli ve 2018/3-112 esas, 2018/635 karar sayılı ilâmına göre birlikte işlenen suçtan söz edilebilmesi için suçlar arasında zaman ve mekân birlikteliğinin bulunması gerektiği nazara alındığında, somut olayda, Dalaman Açık Ceza İnfaz kurumundan izinli olarak çıkan sanığın kendisini karşılayan şahısların aracıyla seyir halinde iken telefonla aradığı mağdur ...'ya, 'Acıpayam'a gelmek üzereyim bu konuyu konuşacağız ya sen beni vuracaksın ya da ben seni vuracağım' şeklinde tehdit ettiği, aynı gün 20:00 sıralarında yanındakilerle birlikte mağdurun evi önüne giderek hakaretlerde bulunduğu ve aşağı inen mağdur ... ve diğer mağdurlarla karşılıklı olarak birbirlerini silahla basit yaralama suçuna vücut verecek şekilde darp ettikleri göz önüne alındığında tehdit ve yaralama suçları arasında zaman ve mekân birlikteliğinin bulunmadığı cihetle, tehdit suçu yönünden 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usûllere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ...'ın (... oğlu), 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Acıpayam 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/03/2017 tarihli ve 2015/112 esas, 2017/82 sayılı kararının, sanığın üzerine atılı tehdit suçunun karar tarihinden önce 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesi ile uzlaşma kapsamına alındığı, her ne kadar sanık tehdit suçu yanında 5237 sayılı Kanun'un 86/2 ve 86/3-e maddelerinde düzenlenen ve uzlaşma kapsamına girmeyen silahla basit yaralama suçundan da mahkûm edilmiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/3. maddesi uyarınca 'uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde' uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağının belirtilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/12/2018 tarihli ve 2018/3-112 esas, 2018/635 karar sayılı ilâmına göre birlikte işlenen suçtan söz edilebilmesi için suçlar arasında zaman ve mekân birlikteliğinin bulunması gerektiği nazara alındığında, somut olayda, Dalaman Açık Ceza İnfaz kurumundan izinli olarak çıkan sanığın kendisini karşılayan şahısların aracıyla seyir halinde iken telefonla aradığı mağdur ...'ya, 'Acıpayam'a gelmek üzereyim bu konuyu konuşacağız ya sen beni vuracaksın ya da ben seni vuracağım' şeklinde tehdit ettiği, aynı gün 20:00 sıralarında yanındakilerle birlikte mağdurun evi önüne giderek hakaretlerde bulunduğu ve aşağı inen mağdur ... ve diğer mağdurlarla karşılıklı olarak birbirlerini silahla basit yaralama suçuna vücut verecek şekilde darp ettikleri göz önüne alındığında tehdit ve yaralama suçları arasında zaman ve mekân birlikteliğinin bulunmadığı cihetle, tehdit suçu yönünden 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usûllere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ...'ın (... oğlu) TCK'nın 106/1-1. cümlesine uyan tehdit eylemi yönünden, uzlaştırma işlemlerinin yapılmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından,bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... (... oğlu) hakkında, mağdur ...'ya yönelik olarak TCK'nın 106/1-1. cümle, mağdurlar ......'ya yönelik olarak da aynı Kanun'un 125/1, 43/2, 86/2, 86/3-e (3 kez) maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle 20.02.2015 tarihinde kamu davası açıldığı, yargılama neticesinde Acıpayam 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/03/2017 tarihli ve 2015/112 esas, 2017/82 sayılı kararıyla sanık hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasının şikayet yokluğundan düşürülmesine, mağdur Harun'a yönelik tehdit eylemi nedeniyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, yine adı geçen mağdurlara yönelik olarak anılan Kanun'un 86/2, 86/3-e, 62. maddeleri uyarınca üç kez 5'er ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın 20.03.2017 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurduğu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi'nin 13.11.2017 tarihli, 2017/1831 esas, 2017/1854 sayılı kararıyla tehdit ve yaralama suçlarından verilen hükümlere yönelik istinaf başvurusunun esastan reddedildiği, bu şekilde hükümlerin 13.11.2017 tarihinde kesinleştiği, sanığın infaz aşamasında Afyonkarahisar E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla vermiş olduğu 05.11.2018 tarihli dilekçesiyle uzlaşma talebinde bulunduğu, talebinin kabul edilmemesi üzerine yapmış olduğu itiraz başvurusunun, Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.12.2018 tarihli ve 2018/1254 değişik iş sayılı kararıyla reddedildiği, yine sanığın aynı mahiyette 21.02.2019 tarihli dilekçesi üzerine verilen ret kararına 01.03.2019 tarihinde yapmış olduğu itiraz başvurusuyla ilgili olarak, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18.03.2019 tarihli ve 2019/331 değişik iş sayılı kararıyla, daha önce aynı konuda karar verildiğinden itiraz konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına, sanığın 01.03.2019 tarihli dilekçesinin, Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.12.2018 tarihli ve 2018/1254 değişik iş sayılı kararına yönelik olarak, kanun yararına bozma başvurusu olarak değerlendirilmesine karar verildiği, yapılan inceleme sonucunda ise sanık hakkında tehdit suçundan verilen Acıpayam 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/03/2017 tarihli ve 2015/112 esas, 2017/82 sayılı kararına yönelik olarak kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık ...'ın (... oğlu) 20/03/2017 tarihli dilekçesiyle istinaf talebinde bulunması, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi'nin 13.11.2017 tarihli, 2017/1831 esas, 2017/1854 sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında, hükmün istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından, tehdit suçundan sanık ...'ın (... oğlu), 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, istinaf incelemesinden geçerek kesinleşen Acıpayam 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/03/2017 tarihli ve 2015/112 esas, 2017/82 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan, sanık ...'ın (... oğlu) 20/03/2017 tarihli dilekçesiyle istinaf talebinde bulunmasının ardından, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi'nin 13.11.2017 tarihli, 2017/1831 esas, 2017/1854 sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması karşısında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesinde yer alan ve hukuka aykırılık iddiasını içeren hususlarla ilgili olarak, 05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giren, 7035 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen CMK'nın 308/A maddesine göre, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığınca, sanık lehine süre sınırı olmaksızın itiraz başvurusunda bulunabileceği düzenlemesinin getirilmesi nedeniyle, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi'nin 13.11.2017 tarihli, 2017/1831 esas, 2017/1854 sayılı kararına karşı bu prosedürün işletilebileceği, yine, sanığın infaz aşamasında Afyonkarahisar E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla vermiş olduğu 05.11.2018 tarihli dilekçesiyle uzlaşma talebinde bulunduğu, uyarlama talebinin kabul edilmemesi üzerine yapmış olduğu itiraz başvurusunun, Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.12.2018 tarihli ve 2018/1254 değişik iş sayılı kararıyla reddedildiği, sanığın aynı mahiyette 21.02.2019 tarihli dilekçesi üzerine verilen ret kararına karşı 01.03.2019 tarihinde yapmış olduğu itiraz başvurusuyla ilgili olarak, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18.03.2019 tarihli ve 2019/331 değişik iş sayılı kararıyla, daha önce aynı konuda karar verildiğinden itiraz konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına, sanığın 01.03.2019 tarihli dilekçesinin, 'Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.12.2018 tarihli ve 2018/1254 değişik iş sayılı kararına yönelik olarak, kanun yararına bozma başvurusu olarak değerlendirilmesine' karar verildiğinin anlaşılması karşısında, mercii Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.12.2018 tarihli ve 2018/1254 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararına yönelik olarak kanun yararına bozma başvurusunda bulunulup bulunulmayacağının mahallinde değerlendirilebileceği mümkün görülmüştür.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozmanın ön koşulu olan istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşme şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, tehdit suçundan sanık ...'ın (... oğlu) cezalandırılmasına dair, Acıpayam 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/03/2017 tarihli ve 2015/112 esas, 2017/82 sayılı kararına yönelik, kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK'nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, 08.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.