DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2374 E. , 2021/2894 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2374
Karar No : 2021/2894
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 1990'lı yıllarda yapılan uygulama imar planı ve bu plana dayalı olarak yapılan parselasyon işlemi kapsamında tapuda arsa vasıflı olarak tescil edilen, Samsun İli, 19 Mayıs İlçesi, … Mahallesi, … ve … parsel sayılı taşınmazların, … İdare Mahkemesi nezdinde açılan davalarda anılan imar uygulama işlemlerinin iptaline karar verilmesine rağmen tapudaki vasıflarının tarla olarak düzeltilmemesi ve arsa vasıflı kalmaları nedeniyle, 2004-2012 yılları arasında, tarımsal desteklemeden eksik yararlanıldığından bahisle, mahrum kalındığı iddia edilen tarımsal destekleme zararlarına karşılık 60.537,00-TL'nin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davacı tarafından, dava konusu taşınmazları arsaya dönüştüren imar uygulamaları yargı kararlarıyla iptal edildiği halde, taşınmazların tapuda tarla vasfına dönüşümü yapılmadığından bahisle 2002-2014 yılları arası tarımsal desteklemeden 77.537,50-TL yerine 17.000,00-TL alındığı iddiasıyla, aradaki 60.537-TL'nin tazmini istemiyle, ilk olarak, … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, davanın idari yargının görev alanında olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar verildiği,
Görev ret kararı üzerine, aynı istemle, … İdare Mahkemesinin E:… sayılı doyasında açılan davanın ise, görev ret kararın kesinleşmesinden itibaren 30 günlük süre içinde açılması gerekirken, kararın kesinleşmesinden itibaren 30 günlük sürenin dolmasından sonra 26/02/2014 tarihinde açıldığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle reddedildiği, bu kararın da temyiz edilmeyerek (temyiz süre ret kararı üzerine) 15/04/2014 tarihinde kesinleştiği,
Aradan geçen sürede idareye yapılan herhangi bir başvuru olmadan 26/09/2014 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı,
Bu durumda, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan, Mahkemelerinin E:… sayılı esasına kayden açılan ve … tarih ve K:… sayılı karar ile süre aşımı nedeniyle reddine karar verilen dava ile aynı olduğundan, bakılmakta olan davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı,
gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 03/04/2017 tarih ve E:2015/4657, K:2017/2196 sayılı kararıyla;
… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararının, iptali istenilen işlemin unsurlarına yönelik hukuki denetim sonucu verilmiş esasa yönelik bir karar olmadığı, anılan kararın şekli anlamda hüküm teşkil ettiği, daha sonra açılacak davaların esastan incelenmesine engel olabilecek maddi açıdan kesin bir hükmü içermediği,
Öte yandan, iptal davalarında usule yönelik davanın reddi kararlarının kesin hüküm niteliği taşımadığının idare hukukunun genel ilkelerinden olduğu,
Dolayısıyla, davanın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararıyla; davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ısrar kararının Danıştay Altıncı Dairesi kararında yer alan gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, Samsun İli, 19 Mayıs İlçesi, … Mahallesi, … ve … parsel sayılı taşınmazların vasfını arsaya dönüştüren imar uygulamaları yargı kararlarıyla iptal edildiği halde, taşınmazların tapuda tarla vasfına dönüşümü yapılmadığından bahisle 2002-2014 yılları arası tarımsal desteklemeden 77.537,50-TL yerine 17.000,00-TL alındığı iddiasıyla, aradaki 60.537-TL'nin tazmini istemiyle, ilk olarak, … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış, anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, davanın idari yargının görev alanında olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Görev ret kararı üzerine, aynı istemle, … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada ise, görev ret kararın kesinleşmesinden itibaren 30 günlük süre içinde açılması gerekirken, kararının kesinleşmesinden itibaren 30 günlük sürenin dolmasından sonra 26/02/2014 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar, temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddedilmesi sonrasında, 15/04/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 'Hak arama hürriyeti' başlıklı 36. maddesinde 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz' kuralı, 'Mahkemelerin bağımsızlığı' başlıklı 138. maddesinin dördüncü fıkrasında ise 'Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.' kuralı yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fırkasında 'Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır. Ancak, davanın ihbarı Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır. Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişiler hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.' hükmüne yer verilmiştir.
04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun’un 447. maddesinin ikinci fıkrasında ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun'un dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde 'Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması', aynı fıkranın (i) bendinde ise 'Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması' hükmüne yer verilmek suretiyle 'derdestlik' ve 'kesin hüküm' dava açma şartları arasında sayılmış; 115. maddesinde, mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde davayı usulden reddedeceği kurala bağlanmış; 303. maddesinin birinci fıkrasında ise 'Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.' hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda “kesin hüküm” koşulları ve hukuksal sonuçlarına yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi; aynı Kanun'un 31. maddesinde 'kesin hüküm' konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na herhangi bir gönderme de bulunmamaktadır.
Ancak, bir toplumun yürürlükte bulunan hukukunun işlerliğinin ve güvenliğinin sağlanmasının, o toplumun hukuk düzeni içinde yargı yerlerince verilecek yargısal kararlara “kesinlik” tanınmasıyla olacağı açıktır.
Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasındaki hüküm de bu gereğin sağlanmasını amaçlamaktadır.
Bu anlamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 'kesin hüküm' koşulları ve hukuksal sonuçlarına yönelik düzenlemelerinin, kıyas yoluyla da olsa idari yargı yerlerince de kabul edilmesi gerekmektedir.
Hukuk düzeninde istikrarı ve hukuk güvenliğini sağlama amacı taşıyan 'kesin hüküm' ise, şekli ve maddi anlamda kesin hüküm olmak üzere iki başlıkta ele alınmalıdır.
Şekli anlamda kesin hükümle, ilk derece mahkemesince verilen karara ilişkin olağan kanun yollarının öngörülmemesi veya olağan kanun yollarına ilişkin başvuru sürelerinin kaçırılması ya da olağan kanun yolu başvurusunun mahkemesince reddedilmesi üzerine davanın şeklen sona ermesi kastedilmektedir. Şekli anlamda kesin hüküm, maddi anlamda kesin hüküm için zorunlu bir ön şarttır.
Maddi anlamda kesin hüküm ise, uyuşmazlığın esasını çözen nihaî yargı kararlarının, kimse tarafından değiştirilememesini ve daha sonra açılan dava bakımından bağlayıcı olmasını; diğer bir anlatımla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir daha dava konusu yapılamamasını ve bunun gelecek için devamlı nitelik taşımasını ifade etmektedir.
Buna göre, bir kararın maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıması hâlinde; tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yeni bir dava açılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Şekli anlamda kesin hüküm niteliği taşımakla beraber, uyuşmazlığı esastan çözmeyen, yani maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımayan hükümlerin ise, tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yeni bir dava açılmasına engel oluşturmayacağı ve varılan bu sonucun, hak arama hürriyeti bağlamında adil yargılanma hakkının da bir gereği olduğu açıktır.
Dolayısıyla, bu türden uyuşmazlıklarda, idarî yargı yerlerince verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıyıp taşımadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan, Mahkemelerinin E:… sayılı esasına kayden açılan ve … tarih ve K:… sayılı karar ile süre aşımı nedeniyle reddine karar verilen dava ile aynı olduğundan, bakılmakta olan davanın, kesin hüküm nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmiş ise de, …. İdare Mahkemesince verilen ve 15/04/2014 tarihinde kesinleşen, … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararın, uyuşmazlığın esasına yönelik hukuki denetim sonucu verilmiş bir karar olmadığı, anılan kararın sadece şekli anlamda kesin hüküm teşkil ettiği, daha sonra açılacak davaların esastan incelenmesine engel olabilecek maddi açıdan kesin bir hükmü içermediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, tarafları, sebebi ve konusu aynı olmakla birlikte, maddi anlamda kesin hüküm niteliği bulunmayan 'davanın süre aşımı nedeniyle reddi' yolundaki karar esas alınmak suretiyle, davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, davanın öncelikle usule ilişkin hususlar yönünden incelenmesi ve bu hususlarda mevzuata aykırılık bulunmaması durumunda uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2021 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; … İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun olduğu, davacı tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.