14. Hukuk Dairesi 2018/911 E. , 2019/3250 K.
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.08.2014 tarihinde verilen dilekçeyle vasiyetnamenin iptali olmadığı halde tenkis talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 08.03.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi taraf vekilleri tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce davacı vekili ve feri müdahil vekilinin istinaf taleplerinin reddine, davacılar vekillerinin feri müdahil ile ilgili istinaf talebinin reddine, ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf taleplerinin kabulüne, ihtiyati tedbire ilişkin ara kararın kaldırılmasına dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, feri müdahil vekili, katılma yoluyla davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.04.2019 günü için yapılan tebilgat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ..., feri müdahil vekilleri Av. ... ve Av. ... , davalılar ... vekili ve ... vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilhare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, TMSF Yönetim Kurulunun 20.12.2000 tarihli ve 36 sayılı kararına göre ... hakkında ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2001/4 esas sayılı dosyası ile iflas davası açıldığını, mahkemece ...'in şahsi iflasına ve iflasın 31.12.2008 günü açılmasına karar verildiğini, iflas tasfiye işlemlerinin ilk olarak ... 1. İflas Müdürlüğü'nün 2009/1 sayılı dosyası ile yürütülmeye başlandığını, daha sonra Fon Kurulunun 19.02.2009 tarih, 2009/47 sayılı kararı ile Egebank AŞ hakim ortağı müflis ...'in iflas tasfiye işlemlerinin 5411 sayılı Kanunun geçici 11.maddesinin yollaması uyarınca alacaklılar toplantısı, iflas dairesi, iflas idaresi görev ve yetkilerine haiz olarak Fon tarafından yürütülmesine karar verildiğinden Fon Kurulunun iş bu kararı ... 1. İflas Müdürlüğü'nün 2009/1 sayılı dosyasına ibraz edilerek tasfiye dosyası ile içeriği belge asıllarının TMSF'ye teslim edilmesinin talep edildiğini, iflas tasfiye dosyasının ... 1. İflas Müdürlüğünden 16.04.2009 tarihinde teslim alındığını ve iflas tasfiye işlemlerinin TMSF-HUK 2009/1 sayılı dosyasından yürütüldüğünü, iflas alacaklarının genel toplamının 22.727.728.187,85 TL olduğunu ve masanın 5.018.828,86TL'lik nakit mevcudunun söz konusu alacakları karşılamayacağını, İİK’nın 184. maddesi: 'İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.' şeklinde düzenlendiğinden mirasın açılması ile müflis ...'e intikal eden miras payının iflas masası dahiline girdiğini, İİK’nın 266. maddesi gereğince masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğunu, müflis ...'in babası ...'in 09.05.2016 tarihinde vefat ettiğini ve muris ...'in vefatı sonrasında iki adet vasiyetname bıraktığını, bu vasiyetnameler ile yapılan tasarruflar neticesinde müflis ...'in mirastan ıskat edildiğini, söz konusu iki adet vasiyetnamenin hukuka aykırı olup iptali gerektiğini, mirastan ıskat sebebi olarak gösterilen iddiaların yersiz olduğunu, müflis ...'e Medeni Kanunun 562. maddesi uyarınca tasarrufların iptali ve tenkisi ile ilgili olarak yasal yollara başvurması hususunda süre verilerek aksi halde bu davanın açılacağının ihtarname ile bildirildiğini, ihtarname tebligatının iade edildiğini, muris ...'in oğlu ... ile hiçbir iş ilişkisinin ve ortaklığının bulunmadığı yönündeki 07.04.2015 tarihli vasiyetnamede yer alan iddiaların gerçeği yansıtmadığını, ... ailesi ve ... grubu şirketleri ile Egebank AŞ arasında fiili ve organik bağın bulunduğunu, yine 07.04.2015 tarihli vasiyetnamede ileri sürülen müflis ... sahte vekaletnameler kullanarak ... Holding AŞ.'ye Egebank AŞ'nin ortağı gibi gösterdiği ve bu sebeple maddi ve manevi olarak zarara uğrattığına ilişkin iddiasının temelsiz olup fiili durumla bağdaşmadığını, ... ve arkadaşları ile Fon arasında imzalanan sulh ve ibra sözleşmesinin ...'in Egebank AŞ ile olan bağını kanıtladığını ve ...'in tüm iddialarının haksız olduğunu belirterek ... 2. Noterliğince düzenlenen 03.12.2010 tarih, 14472 yevmiye sayılı vasiyetname ve ... 7. Noterliğince düzenlenen 07.04.2015 tarih, 06108 yevmiye sayılı vasiyetnamelerin iptalini, bu mümkün olmadığı takdirde ... 7. Noterliğince düzenlenen vasiyetname ile yapılan tasarrufun tenkisini, iptale konu tasarruflar gereğince mirasın paylaşılmasını ve iflas idaresinin zarara uğramasını engellemek amacıyla ...'in terekesinden müflis ...'e intikal edecek miras payına ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
TMSF vekili feri müdahillik talepli dilekçesinde, TMSF’nin ... iflas masasında en büyük alacaklısı durumunda olduğunu, bu sebeple dava sonucuna göre elde edilecek tahsilat miktarı bakımından menfaatinin söz konusu olduğunu, davanın iflas idaresi lehine sonuçlanması ve miras payının masa malvarlığına dahil olması durumunda, iflas alacaklılarına payları oranında dağıtım yapılacağından, fonun masadan yapacağı tahsilat tutarı artmış olacağını, bu sebeple fonun iddia ve savunmalara ilişkin davacı taraf yanında açıklama ve beyanların davanın seyri açısından önemli olacağı ve hukuki menfaatleri bulunduğundan davaya feri müdahil olarak katılmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ortak cevap dilekçelerinde, davacının iptal davası açma hakkının bulunmadığını, davalıların yanlış gösterilmiş olduğunu, vasiyeti yerine getirme görevlilerinin ve atanmış mirasçıların da davalı olarak gösterilmesi gerektiğini, henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle ilk vasiyetnamenin iptal davasına konu olamayacağını, mirasçılıktan ıskat sebeplerinin vasiyetnamede detaylı olarak açıklandığını, ıskat sebeplerinin var olmadığını ispat yükünün davacıda olduğunu, ıskat edilenin murise ve murisin yakınlarına karşı ağır bir çok suç işlediğini, aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, vasiyetnamenin iptali şartlarının gerçekleşmemiş olduğu, tenkis davasının iptal davası ile birlikte terditli olarak açılamayacağını, tenkis davası ön koşullarının da yerine getirilmediğini, ıskat halinde ıskat edilen kişinin tenkis hakkı bulunmadığını, ...'in mirastan ıskat edilmiş olduğuna göre ikinci vasiyetname iptal edilmediği müddetçe mirasçılık hakkını kazanamamış olacağını, davacının tenkis davasının kapsamının MK 562/ 1–2 ve MK 512/3 ilk cümlesi ile sınırlı olduğunu, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin itiraz etme imkanını kullanmaması durumunda ise MK 562/2 ile iflas idaresi veya alacaklıların tenkis davası açabilmesi imkanı bulunduğunu, mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda iflas idaresi veya alacaklıların, MK m. 561/1 deki aynı koşullarla tenkis davası açabileceğini, alacaklıya MK 562/2 ile tanınan hakkın sadece “tenkis” davası açma hakkı olduğunu, tenkisin ise tasarrufun saklı payı aşan kısmının indirilmesi demek olduğundan, davacının hiç bir zaman “çıkarmanın geçersiz” olduğunu iddia edemeyeceğini, koşulları gerçekleşir ise tasarrufun saklı paya tecavüz eden kısmının kaldırılmasını isteyebileceğini, muris ...'in ikinci vasiyetnamesinde ıskat sebeplerini gayet açık ve net olarak sıraladığını, bu sebepler hakkında herhangi bir yanılma içerisinde olmadığını, davacının böyle bir iddiasının da bulunmadığını, murisin ...’in çeşitli borçlarını ödediğini, savunma masraflarını üstlendiğini ve ...’in suç ve eylemleri nedeniyle ...’in malvarlığına gelen zararların rakamsal toplamının ...’in terekedeki saklı payının çok üstünde olduğunu, bu nedenle ...’in saklı payına tecavüz ettiğinden bahsedilemeyeceğini savunarak davanın usulden ve esastan reddine ve ihtiyati tedbir kararının da kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkemece, davacının vasiyetnamelerin iptalini dava etme hakkı bulunmadığı, tenkis davası için Medeni Kanunun 562.maddesinde öngörülen ve dava şartı kabul edilen ihtar koşulunu yerine getirmediğinden davanın usulden reddine, mahkemece konulan ihtiyati tedbirin hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiştir.
Taraf vekilleri istinaf talebinde bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince davacı vekilinin ve davacı yanında istinaf kanun yoluna başvuran feri müdahilin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.03.2017 tarih ve 2016/512 Esas 2017/59 karar sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun reddine, davalılar vekillerinin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.03.2017 tarih ve 2016/512 Esas 2017/59 Karar sayılı dava dosyasında feri müdahil olan ...'nun feri müdahale talebinin ilk derece mahkemesince kabulüne dair kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun reddine, davalılar vekillerinin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.03.2017 tarih ve 2016/512 Esas 2017/59 karar sayılı dava dosyasında 01.09.2016 tarihli ara kararın 9 nolu bendi ile verilen ihtiyati tedbir ara kararına itirazlarının kabulü ile, ihtiyati tedbire itiraz üzerine, hükümle birlikte ihtiyati tedbirin hükmün kesinleşmesine kadar devamına dair ilk derece mahkemesince verilen kararın ve ihtiyati tedbire ilişkin ara kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, feri müdahil vekili ve katılma yoluyla davalılar vekilleri hükmü temyiz etmiştir.
Somut olayda; İİK’nın 184. maddesindeki; 'İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.' düzenleme gereğince mirasın açılması ile müflis ...'e intikal eden miras payının iflas masası dahiline girmiştir. Bu sebeple iflas idaresinin vasiyetnamenin iptali davasını açma hakkı vardır.
Davacı vekilinin ikinci kademedeki talebi olan tenkis için dava şartı olarak öngörülen ihtar, yargılama aşamasında giderilebilecek bir dava şartıdır. HMKnın 115/2. maddesinde; “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır. Dava açılmadan önce müflise gönderilen ... 34. Noterliğinin 16.08.2016 tarih 10531 yevmiye numaralı ihtarnamesi 18.08.2016 tarihinde tebliğ edilemediğinden merciine iade edilmiştir. İstinaf aşamasında müflise gönderilen ... 18. Noterliğinin 23.03.2017 tarih 06882 yevmiye numaralı ihtarnamesi ise Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre muhtara tebliğ edilerek dava şartı noksanlığının giderildiği anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece dava şartı olan ihtarın gerçekleştiği gözetilerek işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi, bölge adliye mahkemesince de davacı vekilinin ve davacı yanında istinaf kanun yoluna başvuran feri müdahilin istinaf başvurusu yerinde görülmeyerek ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.03.2017 tarih ve 2016/512 Esas 2017/59 karar sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve feri müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 2.037,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 09.04.2019 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Genel olarak her dava için aranması gereken dava şartları, genel dava şartlarıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde dava şartları sayılmış özel kanunlarda yer alan dava şartları ise saklı tutulmuştur. Bu şartlar yoksa bir davanın esastan incelenmemesi gerekir.
Dava şartlarının bulunması davanın esasının incelenmesi için gerekli olduğundan davanın başından sonuna kadar var olmalıdır. Hakim dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden inceleyecek olup bu konudaki tarafların talepleri ile bağlı değildir.
Dava açılırken bir dava şartı noksan olmasına rağmen davanın esasına girilmiş ve bu sırada, eksik olan dava şartı tamamlanmışsa başlangıçta eksik olan dava şartından dolayı dava reddedilmez, esas hakkında hüküm verilir (HMK m. 115/3). Ancak dava şartlarının her halükarda nihai karar anında tam olması gerekir. Karar verildikten sonra, başta eksik olan dava şartının tamamlanmış olması, dava şartı eksikliğine dayanan red kararına karşı istinafa başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi bu sebepten dolayı verilen kararı kaldıramaz. Zira karar verildiği anda, dava şartı esikliği gerekçesi gerçek durumu yansıtan, hukuka uygun bir gerekçedir.
Türk Medeni Kanununun 562. maddesi gereğince miras bırakan, tarasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflası halinde iflas dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflas idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler.
Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflas idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler.
Muris ..., ölüme bağlı tasarruf ile mirasçısı (borçlu) ...’i mirasçılıktan çıkarmıştır. Alacaklı davacılar çıkarmanın iptalini yahut saklı payı oranında tenkisini talep etmektedirler. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, 08.03.2017 tarihinde verilen karar ile Türk Medeni Kanununun 562. maddesinde belirtilen ihtar dava koşulunun yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacılar (alacaklılar) tarafından, ilk derece mahkemesinin kararından sonra 24.03.2017 tarihinde borçlu mirasçıya Türk Medeni Kanununun 562. maddesi gereğince tenkis davası açmak üzere ihtarname gönderilmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere nihai karar anında olması gereken dava şartının sonradan tamamlanmış olması davanın karar verildiği anda hukuka uygun gerekçenin ve buna ilişkin kararın kaldırılmasını gerektirmez.
Bu nedenlerle, ilk derece mahkeme kararına yönelik istinaf itirazlarının reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 29.09.2017 tarihli kararına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile BAM kararının onanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamamaktayım.