Ceza Genel Kurulu 2017/686 E. , 2020/278 K.
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 18. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 1008-1098
Sanık ...'ın, görevi yaptırmamak için direnme suçundan TCK'nın 265/1-3 ve 53. maddeleri uyarınca 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince 14.10.2010 tarih ve 639-813 sayı ile verilen hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 08.02.2012 tarih ve 7477-2293 sayı ile;
'...a) Başka suçlar nedeniyle soruşturma yapılmak üzere gözaltına alınan diğer sanıkların götürülmesine kızan sanık ...'ın 'Sıkıyorsa beni de alın...' gibi kelimeler kullanması şeklinde kabul edilen olayda; görevi yaptırmamak için direnme suçunun cebir veya tehdit öğelerinin nasıl oluştuğu tartışılıp denetime olanak sağlayacak şekilde açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi,
b) Kabule göre de; Sanığın, görevi yaptırmamak için direnme suçunu birden fazla polise karşı tek bir fiille işlemesi karşısında, sanık hakkında TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmaması' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu Yerel Mahkemece 05.07.2012 tarih ve 367-1026 sayı ile aleyhe değiştirme yasağı da gözetilerek sanığın anılan suçtan TCK’nın 265/1-3, 43/2 ve 53. maddeleri uyarınca 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Hükmün sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 30.10.2014 tarih ve 19066-31128 sayı ile;
'Bozmaya uyulmasına rağmen, sanığın, arkadaşının göz altına alınması nedeniyle görevli polis memurlarına 'Sıkıyorsa beni de alın.' demekten ibaret eyleminde tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden görevi yaptırmamak için direnme suçundan yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkûmiyet kararı verilmesi' isabetsizliğinden bozulmasına,
Yerel Mahkemece ise 30.12.2015 tarih ve 1008-1098 sayı ile bozma kararına direnilerek önceki karardaki gibi sanığın cezalandırılmasına,
Karar verilmiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2016 tarihli ve 146251 sayılı 'Bozma' istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelen dosya 14.12.2016 tarih ve 724-1714 sayı ile 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26.01.2017 tarihli ve 18-2965 sayılı görevsizlik kararı üzerine inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince 04.04.2017 tarih ve 1210-3692 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ile inceleme dışı sanık... hakkında hakaret suçundan verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin, inceleme dışı sanık ... Kaymaz hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak, inceleme dışı sanık... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise temyiz isteğinin Özel Dairece reddi suretiyle kesinleşmiş olup inceleme sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
11.04.2009 tarihli olay tutanağına göre; aynı tarihte saat 16.30 sıralarında yaya olarak devriye görevi ifa etmekte olan görevli polis memurlarınca Konak İskelesi önünde inceleme dışı sanık ... Kaymaz’ın kalabalık insan topluluğu arasında 'Buraların kralı benim, hepinizi sinkaf ederim, o…çocukları!' şeklinde bağırdığının görüldüğü, görevlilerce inceleme dışı sanık ...’ın yanına gidilip, kimlik gösterilerek etrafa rahatsızlık vermemesi hususunda uyarıldığı, ancak inceleme dışı sanık ...’ın 'Ne yapabilirsiniz bana o...çocukları? En fazla alkolden 60 TL ceza verirsiniz, ...ünüz yiyorsa beni alın karakola götürün!' diyerek karşılık verdiği, bunun üzerine hakkında işlem yapılmak üzere görevlilerce kolundan tutulup karakola götürülürken inceleme dışı sanık ...'ın şikâyetçi...’ya hitaben 'Lan oğlum sizi buralarda yaşatmam, ...ünüz yiyorsa beni karakola götürürsünüz.' dediği, olay yerinde bulunan diğer inceleme dışı sanık...’ın şikâyetçi ...’in kolunu tutarak 'Bırakın arkadaşımı, aşırı alkollü, alabiliyorsanız beni de alın.' dediği esnada inceleme dışı sanık ...’ın şikâyetçileri itekleyerek kaçmaya çalıştığı, biber gazı sıkılıp zor kullanılarak inceleme dışı sanık ...'ın tutulduğu, her iki inceleme dışı sanığın da karakola götürülürken görevlileri itekleyerek zorluk çıkarmaları nedeniyle telsizle yardım istendiği, bu arada sanık ...’ın 'Sıkıysa beni de alın.' demesi üzerine memurların görevini engellediğinden bahisle sanık hakkında da işlem yapıldığı, karakola intikal ettirildikleri sırada inceleme dışı sanık ...’ın saldırgan tavırlarına devam ederek 'Kemeraltı beni tanır, sizin ağzınıza s…' şeklinde bağırdığı,
Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü Kemeraltı Polis Merkezi Amirliğinin 11.04.2009 tarihli görev listesine göre; şikâyetçiler ... ve...’nın Kemeraltı Bölgesi suç araştırma timinde, saat 11.00-19.00 arasında görevli oldukları,
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesince 11.04.2009 tarihinde düzenlenen 10547073-74 ve 75 sayılı genel adli muayene raporlarına göre; inceleme dışı sanık...’da yeni lezyon saptanmadığı, inceleme dışı sanık ...’ın sırtında, sağ-sol ön kollarında … (okunamadı), boğaz ön yüzünde ve yanlarında kızarıklık, sanık ...’in ise göğüs kafesinin arka sağ alt tarafında 5 cm ebatında kırmızı ekimoz, sağ biceps üzerinde ve sol biceps dış yanında kızarıklık olduğu,
Anlaşılmıştır.
Şikâyetçiler Eyup ve Fatih aşamalarda; olay günü devriye görevi icra ettikleri sırada Konak İskelesi önünde inceleme dışı sanık ...’ın bağırarak küfürlü konuşmak suretiyle etrafa rahatsızlık verdiğini gördüklerini, şahsı uyardıklarında 'Bize en fazla para cezası yazarsınız, ...ünüz yiyorsa beni karakola götürün.' dediğini, şahıs yakalanıp işlem yapılmak üzere polis merkezine götürülmek istendiğinde, inceleme dışı sanık...’ın şikâyetçi Eyup’ün elini tutup inceleme dışı sanık ...’ın götürülmesini engelleyerek 'Arkadaşımı bırakın, alabiliyorsanız beni alın.' diye söylediğini, bu arada inceleme dışı sanık ...’ın ellerinden kurtularak kaçmaya çalışması üzerine şikâyetçi Fatih tarafından biber gazı sıkıldığını, her iki şahıs da tutulup polis merkezine götürülmeye çalışıldığı sırada sanık ...’in 'Sıkıysa beni de alın.' dediğini, bu esnada yardım için çağrılan ekiplerin gelmesi üzerine sanık ile inceleme dışı sanıkların karakola intikal ettirildiğini, ayrıca şahısların karakola getirilirken 'İkinizin de ağzına s…, Kemeraltı beni tanır.' diye söylediklerini,
Şikâyetçi Fatih kovuşturma aşamasında önceki beyanlarına ek olarak; şahısların karakola getirilirken kendilerine hitaben 'Kemeraltı bizi tanır, sizin ağzınıza yapacağız.' dediğini,
Beyan etmişlerdir.
İnceleme dışı sanıklar ... ve... ile sanık ... aşamalarda; olay tarihinde Konak İskelesinde birlikte oldukları sırada gelen sivil giyimli polis memurlarının kendilerinden kimlik sorup uzaklaştığını, inceleme dışı sanık ...’ın ailevi nedenlerden ötürü morali bozuk olduğundan telefonla yüksek sesle konuşması üzerine şikâyetçi Fatih’in, bu sebeple inceleme dışı sanık ...’ın yanına gelerek 'Neden bağırıyorsun?' deyip sonra boynunu koltuğunun altına aldığını, ardından 'Bizden daha büyük kimse yoktur!' dediğini, inceleme dışı sanık... ile sanık ...’in polislere 'Ne yapıyorsunuz? Onun sorunları var.' dediğini, ancak polislerin biber gazı sıkıp kendilerini karakola götürdüğünü,
İnceleme dışı sanık ... kovuşturma aşamasında önceki savunmalarına ek olarak; görevlilerin kimlik sormasının ardından 'Bizi mi buldunuz kimlik soruyorsunuz?' dediğini, üzerlerinin arandığını ancak bir şey bulunamadığını, olay yerinden kalkıp gidecekleri sırada yine aynı polislerin gelerek tekrar üzerlerini arayacaklarını söylediklerini, şikâyetçilere yanlış yaptıklarını ifade ettiğini, ancak polislerin kendisini iteklediğini, polislerin kendilerini karakola götürmek istemesi üzerine 'Suçumuz yok!' ve 'Bizi götüremezsiniz!' dediklerini,
Savunmuşlardır.
TCK’nın 'Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler' başlıklı dördüncü kısmının, 'Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar' başlıklı birinci bölümünde, 'Görevini Yaptırmamak İçin Direnme' başlığı ile düzenlenen 265. maddesi;
'(1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
(4) Suçun, silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.' şeklindedir. Seçimlik hareketli olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; kamu görevlisine, yerine getirdiği görevini yaptırmamak amacıyla cebir veya tehdit veyahut her ikisinin birden kullanılması gerekir.
Bu suçla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesi dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 765 sayılı TCK’nın yürürlüğü sırasında Ceza Genel Kurulu'nun 26.11.2002 tarihli ve 279-406 sayılı kararında; 'Bu suç ile korunan hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almaktır.' denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır (Osman ...-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. Bası, 6. Cilt, Ankara, 2014, s. 7956-7957).
Uyuşmazlık konusunun açıklığa kavuşturulabilmesi için esasen TCK'da bağımsız suç tipleri olarak düzenlenen ancak görevi yaptırmamak için direnme suçunda hareket unsuru olarak öngörülen tehdit kavramı üzerinde de durulmalıdır.
'Gözdağı verme' anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M.Emin Artuk-A.Gökcen, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 17. Baskı, s. 340).
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup, saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için de mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya mağdurun bundan korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili 'korkutmak amacıyla' yapmış olmasıdır (Majno, C. II, s. 127; A.Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C.II, s. 517 ve 873).
Öte yandan Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü'nde 'sıkıysa' deyişi; 'Kendine güveniyorsa, yürekliyse' şeklinde tanımlanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Olay tarihinde inceleme dışı sanık ...’ın cep telefonuyla yüksek sesle ve küfürlü konuşarak çevreye rahatsızlık vermesi üzerine o bölgede yaya olarak devriye görevi icra etmekte olan görevli polis memurlarınca müdahalede bulunularak şahsın uyarıldığı, bu duruma tepki gösteren inceleme dışı sanık ...’ın şikâyetçi polis memurlarına hitaben 'Ne yapabilirsiniz bana o...çocukları, en fazla alkolden ceza yazarsınız, ...ünüz yiyorsa beni alın karakola götürün.' gibi sözler söylemesi üzerine hakkında görevlilerce işlem yapılmak istenip kolundan tutulduğu, bu esnada diğer inceleme dışı sanık...’ın, arkadaşının götürülmesini engellemek için şikâyetçi Fatih’in kolundan tutarak 'Bırakın arkadaşımı, aşırı alkollü, alabiliyorsanız beni de alın.' şeklinde sözler söylediği, inceleme dışı sanık ...’ın şikâyetçileri itekleyerek kaçmaya çalışması üzerine biber gazı sıkılıp zor kullanılarak etkisiz hâle getirildiği, inceleme dışı sanık...’ın da hakkında işlem yapmak isteyen şikâyetçileri iteklemek suretiyle mukavemet gösterdiği, sanık ...’in bu sırada şikâyetçilere 'Sıkıyorsa beni de alın!' dediği, ardından her üç şahsın da yardıma gelen ekiplerle birlikte karakola intikal ettirildiği anlaşılan olayda;
Görevli polis memurlarınca inceleme dışı sanıklar hakkında işlem yapılmak istenmesi üzerine olaya müdahil olan ve şikâyetçilere 'Sıkıyorsa beni de alın!' demekten başka bir eylemi bulunmayan sanığın kullanmış olduğu bu ifade muhatapların bir zarara veya kötülüğe uğratılacağı anlamına gelmeyip objektif olarak şikâyetçiler üzerinde ciddi bir endişe veya korku yaratacak mahiyette olmadığından, görevi yaptırmamak için direnme suçunun tehdit unsurunun somut olayda oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnmeye konu kararının atılı suçun unsurlarıyla oluşmaması nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu üyesi; 'sanığa atılı görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurlarıyla oluştuğu' düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.12.2015 tarihli ve 1008-1098 sayılı kararının direnmeye konu sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün, atılı suçun unsurlarıyla oluşmaması nedeniyle BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.06.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.