8. Hukuk Dairesi 2018/5418 E. , 2020/6938 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Haksız İşgal Tazminatı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne, karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili, davalı ... ve davacılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, tarafların murisi ...'ün19.09.2009 tarihinde vefat ettiğini, vefatinden sonra murise ait taşınmazları ve aracı davalıların kullandıklarını, vekil edenlerinin kullanmalarına izin vermediklerini ileri sürerek, dava konusu bir adet araç, 438 ada 7 parsel üzerindeki 6 adet bağımsız bölüm ile ... kasabası 10 parça taşınmaz için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 11.800,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların hak edeceği ecrimisil bedelinin 15.096,42 TL olduğu belirtilerek taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 11.800 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... vekili, davalı asıl ... ve davacılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Davalı ... vekili, davalı asıl ... ve davacılar vekilinin araca yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; Muris ... adına trafikte kayıtlı çekişmeli aracın davalıların kullanımında olduğu, mahkemece, murisin terekesindeki taşınmaz ve taşınırlara yönelik Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesinde davacılar ..., ... ve dava dışı ... tarafından davalılar ..., ... ve dava dışı ...'ya yönelik 30.12.2010 tarihinde açılan ortaklığın giderilmesi davasının davalılara tebligat tarihi olan 11.01.2011 tarihinden eldeki dava tarihi olan 19.11.2012 tarihinden kadar olmak üzere 2011 yılı için 7.972,00 TL, 2012 yılı için bulunan 6.946,00 TL'nin toplamı 14.918,00 TL'den davacıların 6/20 hissesine düşen 4.475,40 TL ecrimisile hükmettiği anlaşılmaktadır.
HUMK'un 275 ve devamı, 6100 sayılı Yasa'nın 266. maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi, raporunu hazırlarken dayanaklarını göstermek zorundadır. Ancak bu şekilde hazırlanmış rapor hüküm kurmaya yeterli olup, denetimi mümkündür.
Somut olayda 15.12.2014 tarihli bilirkişi raporu; piyasa araç kiralama şirketleri fiyatlarına göre hazırlandığı belirtmiş olmasına rağmen, raporda hiçbir somut veriye dayanılmadığı, emsal değerlendirmesi yapılmadan hesaplamanın hangi yıllar için neye göre, hangi bedeller üzerinden belirlendiği açıklanmadan sadece ilk yıl aylık kira getirisinden sözedilip bedel belirtilmek ve gelecek yıllar da endeks oranında artırılmak suretiyle tanzim edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu yetersiz ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığından, belirlenen somut verilerle, dava konusu aracın, yaşı ve modeli benzer araçların dava tarihi itibarı ile rayiç getirisi emsal kira sözleşmeleri ile desteklenmek sureti ile Yargıtay denetimine uygun bir rapor alınarak, sonucuna göre davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2. Davalı ... vekili, davalı asıl ... ve davacılar vekilinin dava konusu bağımsız bölümlere ilişkin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 438 ada 7 parselde bulunan dava konusu 1,2,3,4 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin kayıt malikinin tarafların ortak miras bırakanı ... olduğu, 4. kattaki yapının tapuya kayıtlı olmadığı, dava konusu taşınmazlardan 438 ada 7 parsel üzerindeki dava konusu 3 nolu bağımsız bölümün garaj olarak, 4 nolu bağımsız bölümün mesken olarak davalılar tarafından, 4 kattaki ruhsatsız yapının davalılardan ... tarafından kullanıldığı, 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin davalılardan ... tarafından kiraya verildiği, mahkemece 1, 2, 3 ve 4 nolu bağımsız bölümler için talep dönemi olan 19.09.2009-19.11.2012 tarihleri için toplam 26.876,00 TL ecrimisil bedelinin davacıların paylarını dikkate alarak toplamda 8.062,08 TL ecrimisile hükmedildiği, 7 nolu bağımsız bölüm ve 4. kattaki ruhsatsız yapıya ilişkin ecrimisil alacağına ilişkin hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
HMK'nin 297/2. maddesi, 'Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir ' hükmünü içermektedir. Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2). Somut olayda; davacı vekilinin, 7 nolu bağımsız bölüm ve 4. kattaki ruhsatsız yapıya ilişkin olarak ecrimisil talebinde bulunmasına rağmen, bu parseller hakkında olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesi 6100 sayılı HMK’nin az yukarıda açıklanan ilkelerine aykırı olup, hükmün bu yönüyle bozulması gerekmiştir.
Somut olayda, her kadar Mahkemece, dava konusu 1, 2, 3, 4 nolu bağımsız bölümlerle ilgili 19.09.2009-19.11.2012 tarihleri arası için 8.062,08 TL ecrimisile hükmedilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesinde davacılar ..., ... ve dava dışı ... tarafından davalılar ..., ... ve dava dışı ... 'a yönelik 30.12.2010 tarihinde açılan ortaklığın giderilmesi davasının davalılara tebligat tarihi olan 11.01.2011 tarihinde intifadan men olgusunun gerçekleştiğinin kabulünün gerekeceği, mahkemece intifadan menin gerçekleştiği 11.01.2011 tarihinden eldeki dava tarihi olan 19.11.2012 tarihinden kadar dava konusu edilen 1, 2, 3 ve 4 nolu bağımsız bölümlere ilişkin yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda, (taşınmazın büyüklüğü, niteliği, yöredeki rayiç ve çevre özellikleri de nazara alınarak) bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, her bir davalının kullandığı daire ile sorumlu tutulabileceği gözetilmeksizin dairelerin tamamı yönünden açıklanan şekilde hatalı hesaplama ile her iki davalının sorumlu tutulması doğru değildir.
3-Davalı ... vekili, davalı ... ve davacılar vekilinin dava konusu ... kasabası 81, 169, 1835, 1788, 1480, 1479, 1087, 1177, 3277 ve 3326 nolu nolu parsellere ilişkin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; eksikten getirilen tapu kayıtlarına göre talep dönemi olan 19.09.2009-19.11.2012 tarihleri arasında davacıların dava konusu edilen 169, 1177, 1087 ve 1788 nolu parsellerde 1/2 hisseye, 81, 1479 ve 1480 nolu parsellerde 1/3 hisseye, 3277 ve 3326 nolu parsellerde 1/4 hisseye, 1835 parselin tamamında diğer mirasçılarla birlikte elbirliği mülkiyeti ile malik oldukları, 81, 169, 1177, 1087, 1788, 1479, 1480 ve 1835 nolu parsellerin tarla vasfı ile, 3277 nolu parselin arsa vasfı ile, 3326 nolu parselin avlulu ahşap ev vasfı ile tapuda kayıtlı olduğu, Muris ...'nin 19.09.2009 tarihinde vefat ettiği, davacı yanca sunulan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından elbirliği mülkiyetine konu taşınmazların murisin vefatından sonra 2010 yılında davalılar tarafından ekildiği, davalılardan ...'nin taşınmazları 2011 yılında ve sonrasında tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan tanık ...' a icara verdiği, 2011 yılında tarlaların nadasa bırakıldığı, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin icar gelirinin mirasçılara payları oranında verildiği, mahkemece 2010 yılına ilişkin tarla vasfındaki 8 adet taşınmazın bilirkişilerce hesaplanan 17.294,83 TL' nin davacılardan birinin miras hissesi olan 3/20 pay için hesaplanan 2.594,22 TL'nin kabulüne karar verildiği, 3277 ve 3326 parsellerin ecrimisil alacağına ilişkin hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
HMK'nin 297/2. maddesi, 'Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir ' hükmünü içermektedir. Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2). Somut olayda; davacı vekilinin, 3277 ve 3326 nolu parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak ecrimisil talebinde bulunmasına rağmen, bu parseller hakkında olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesi 6100 sayılı HMK’nin az yukarıda açıklanan ilkelerine aykırı olup, hükmün bu yönüyle bozulması gerekmiştir.
Somut olayda, her kadar Mahkemece, dava konusu 8 adet tarla vasfındaki taşınmazlarla ilgili 2010 için 2.594,22 TL ecrimisile hükmedilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece, hükme esas alınan tanık ... beyanında davalı ...'ye ait olan ve hisseli olmayan taşınmazları 2011 yılından itibaren ortakçı olarak davalılardan ... ile yapılan sözleşme gereği ekip biçtiğini beyan ettiği, dava konusu taşınmazlardan hangilerinin icra sözleşmesine konu olduğunun tespit edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, dava konusu taşınmazlarda taraflar paydaştırlar. Mahkemece davacıların payına karşılık taşınmazda kullandığı veya kullanabileceği yer bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; tarla vasfındaki taşınmazlar için hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; tarım arazisi niteliğindeki çekişmeli taşınmazda ürün gelir metodu uyarınca ecrimisil hesaplanması gerekirken (raporda tarla nitelendirilmesi yapılmasına rağmen) kira getirisi hesaplama yönetimi baz alınarak sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Dava konusu taşınmazların ecrimil bedelinin tasarruf eden davalıdan alınmak üzere dava konusu edilen her bir taşınmaz için davacıların hissesi oranında ecrimisil bedeli hesap edilip karar verilmesi gerekir iken, davacıların murisinin hissesi ve talep döneminin 19.09.2009-19.11.2012 tarihleri arası olduğu dikkate alınmaksızın 2009 (12 aylık) ve 2012 (12 aylık) yıllarının tamamı ve taşınmazların tamamı için belirlenen yanlış hesaplamaya dayalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece yapılması gereken; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, dava konusu tarla vasfındaki taşınmazlar için tarım ürünlerinin neler olduğunun tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulması, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlarının getirtilmesi, mahallinde yeniden keşif yapılarak, tarım arazileri için bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazların nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmesi, icar sözleşmesine konu taşınmazların zeminde tespit edilmesi için tanık ...'nin taşınmazların başında dinlenmesi, tanık ...'nin icar sözleşmesine istinaden kullandığı yerlerin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ecrimisil talep edilen döneme ilişkin bahse konu taşınmazlarda davacıların kullanabileceği bir yer olup olmadığı ya da taşınmazların tamamının davalılar tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanıyor ise ne zamandan beri kullandığı ve miktarlarının ayrı ayrı değerlendirilerek intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise hangi tarihte gerçekleştiğinin belirlenmesi, bilirkişi heyetinden Dairece belirlenen ilkeler ve olgular doğrultusunda, bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, dava konusu edilen taşınmazlarda davacıların kullandığı yer varsa, paydaşın sorununu kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekeceğinden davanın reddine karar verilmesi, davacıların kullandığı yer yoksa ve davalılar payından fazlasını kullanıyorsa, davacıların payıyla orantılı olarak ecrimisile hükmetmek olmalıdır.
Tüm bu hususlar değerlendirilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması yanlış olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekili, davalı asıl ... ve davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 09.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.