Ceza Genel Kurulu 2019/528 E. , 2021/539 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 93-143
Temyiz Edenler : Sanık ... müdafisi ile Cumhuriyet savcısı
Sanık ...'in katılan ... ...'e yönelik nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK'nın 82/1-d, 35/2, 62/1, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 11 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.07.2012 tarihli ve 365-174 sayılı hükmün sanık ... müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.03.2014 tarih ve 3838-1894 sayı ile;
“...Oluşa ve dosya içeriğine göre, mağdure ... ile sanık ...'in 1984 yılında evlendikleri, bu evlilikten iki çocuklarının olduğu, ancak aralarındaki problemler nedeniyle mağdurenin 09.06.2011 tarihinde boşanmak üzere Mecitözü Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığı, olay tarihinde mağdure ve sanığın birlikte bu mahkemenin duruşmasına katıldıkları, mahkemenin 26.10.2011 tarihli hükmü ile tarafların boşanmasına karar verildiği, duruşma çıkışında mağdurenin adliyeden çıkarak eve gitmek üzere yürüdüğü sırada, sanığın mağdureyi takip etmeye başladığı, takip edildiğini anlayan mağdurenin hızla yürümeye başlayarak öğrenci yurdunun bahçesine girdiği, sanığın mağdureyi öğrenci yurdunun girişinde bulunan merdivenlerde yakalayarak 'Nereye kadar kaçacaksın' diyerek, mağdureyi darbetmeye başladığı, daha sonra üzerinde bulundurduğu bıçağı çıkararak mağdureyi sağ meme başı medialinden, sağ meme üst dış kadrandan, sol göğüs lateral arka aksiller hattan ve sol el 3. parmaktan hayati tehlike geçirmeksizin basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladığı, mağdurenin sanığın elinden kurtularak yurdun içine girip kapıyı kapattığı, sanığın ise bahçe duvarının yanına olayda kullandığı bıçağı atarak kaçtığı olayda;
Tanıklar ..., ... ve ...'ın beyanları ile olaya ilişkin güvenlik kamerası görüntüleri dikkate alındığında sanığın ciddi bir engel neden olmamasına karşın eylemine kendiliğinden son vermesi, mağdure ...'da meydana gelen yaraların yerleri, yaraların tespit edilen özellikleri ve nitelikleri dikkate alındığında, sanığın ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğu anlaşılmakla kasten bıçakla yaralama suçundan hüküm kurulması yerine, suç vasfında hataya düşülerek, öldürmeye teşebbüs suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 10.06.2014 tarih ve 93-143 sayı ile;
'... Sanığın daha önce de mağdura karşı 21.01.2007 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan Mecitözü Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2007/17 Esas, 2007/29 Karar numaralı kararı ile mahkûmiyetine karar verildiği, ayrıca sanığın 05.05.2011 tarihinde mağdura karşı ölümle tehdit suçunu işlediği iddia edilerek Mecitözü Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 30.05.2011 tarih ve 2011/80 Esas numaralı iddianamesi ile, yine sanığın 25.05.2011 tarihinde mağdura karşı kasten yaralama, sair tehdit ve 430 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarını işlediği iddia edilerek Mecitözü Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 01.06.2011 tarih ve 2011/85 Esas numaralı iddianamesi ile kamu davalarının açılmış olduğu, gerek sanık ile mağdure arasında bir süredir mevcut olan ve adli makamlara da yansıyan geçimsizliğin bulunması ve gerekse olay günü sanığın mağdureyi kovalayıp yakalayarak göğüs bölgesine bıçakla birden fazla kez vurması ve mağdurenin direnerek kaçıp kurtulması sonucu sanığın eylemini tamamlayamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kastının mağdureyi öldürmeye yönelik olduğu, sanık ile mağdurenin olay günü mahkemece boşanmalarına karar verilmiş ise de boşanma kararının 23.12.2011 tarihinde kesinleşmiş olması nedeniyle olay günü sanık ile mağdurenin hâlen resmi nikâhlı olarak evli oldukları anlaşılmakla, sanığın, eşini kasten öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği sabit olduğundan eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 82/1-d, 35/2. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir. Mağdureden sanığa yönelik tahrik oluşturacak bir davranışın bulunmaması nedeniyle sanığa verilecek cezada haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır. Mağdurun beyanı ile tanıklar ..., ..., ... ve ...'ın beyanları ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde sanığın adliye çıkışından itibaren mağduru peşinden takip ettiği, kız yurdunun bahçesinde boğuşmaya başladıkları, mağdurun kendisini 'kurtarın beni' diyerek yurdun içine doğru kaçtığı, yurdun içine girdikten sonra sanığın da olay yerinden uzaklaştığı, dolayısıyla sanığın mağdurun yurdun içerisine girmesi nedeni ile eylemine devam etmeyerek uzaklaştığı, sanığın daha öncede eşine karşı kasten yaralama suçunu işlemesi nedeni ile hakkında Mecitözü Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2007/17-Karar numarası ile mahkûmiyetine karar verildiği, mağdurun kendisini savunması nedeni ile oluşmuş elinde çok sayıda kesi bulunduğu, sanığın eylemine kendiliğinden son vermesinin söz konusu olamayacağı anlaşıldığından yukarıda gerekçe kısmında da belirtildiği gibi mahkememizce sanığın eyleminin kasten öldürmeye dönük olduğu kanaatine varılarak mahkememizce daha önce verilen 2011/365-E. 2012/174-K sayılı kararında direnilmesine karar verilerek' bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık ... müdafisi ile sanık lehine olacak şekilde Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.09.2015 tarihli ve 286940 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 766-1203 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.02.2017 tarih ve 36-586 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilmiş, Ceza Genel Kurulunca 09.04.2019 tarih ve 2017/1-256 ve 2019/ 295 sayı ile;
'...Dosyanın, Yerel Mahkemece sanığın katılan ... ...'e yönelik nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen 10.07.2012 tarihli ve 365-174 sayılı mahkûmiyet hükmü ile bozma üzerine verilen direnme kararına konu 10.06.2014 tarihli ve 93-143 sayılı mahkûmiyet hükmünün Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine,' karar vermiştir.
Yapılan tebligat sonrası Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz talebinde bulunulmamış olup, Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;
Sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüs mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
26.10.2011 tarihinde saat 15.40'ta düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 15.15 sıralarında polislerin Cumhuriyet İlköğretim Okulunun çıkış güvenliğini sağladığı sırada bir bayanın Dedekorkut Çocuk Kreşi önünde bıçaklandığının bildirilmesi üzerine bahse konu yere intikal edildiği, olay yerinde elinden kanlar akan bir bayanın görülmesi üzerine ekip otosuna alındığı, Mecitözü Devlet Hastanesine intikal ettirildiği, yaralı bayanın isminin ..., boşanmak üzere olduğu eşi ... tarafından bıçaklandığını beyan ettiğinin belirtildiği,
26.10.2011 tarihli olay tutanağında; aynı tarihte saat 15.10 sıralarında ... Öğrenci Yurdu bahçesinde meydana gelen ...'in bıçakla yaralanması olayının şüphelisi ...'in olay yerinden kaçtığı esnada Çetinler Sokak üzerinde boş tarlada yakalandığı, Polis Merkez Amirliğine intikal ettirildiği, tekrar olay yerine gidilerek kamera kayıtlarının incelendiğinde, şahsın suç aletini öğrenci yurdunun batı tarafından çıkışı kısmında bulunan duvarın yanına bıraktığının görüldüğü, bahse konu yere gidildiğinde suç aleti bıçağın ağzı kapalı vaziyette olduğunun görüldüğü, bıçağın bulunduğu yerden alındığı, Polis Merkez Amirliğine intikal edildiği, bıçağın kilitleme sistemli olduğu, açıldığında namlu kısmının sabitlendiği, namlu kısmının 9,5 cm uzunluğunda, üzerinde 'EAGLE' ibaresinin bulunduğu, ayrıca namlu üzerinde kan lekesine benzer kırmızı renkli bir maddenin bulunduğu, sap kısmının 11,5 cm uzunluğunda ağaçtan yapılmış kahverengi renkli olduğu tespitlerine yer verildiği,
26.10.2011 tarihli muhafaza altına alma tutanağında; aynı tarihte meydana gelen eşe karşı silahla kasten yaralama olayı ile ilgili olarak olay yeri çevresinde yapılan aramalar neticesinde ... Öğrenci Yurdunun batı kısmında duvar dibinde bulunan 1 adet açılır kapanır tipte emniyet mandallı bir ağzı keskin namlu kısmının uzunluğu 9,5 cm, üzerinde 'EAGLE' ibaresi ve kana benzer leke bulunan, sap kısmı 11,5 cm uzunluğunda ağaçtan kahverengi renkli bıçağın Cumhuriyet savcısının talimatları gereğince muhafaza altına alındığının belirtildiği,
26.10 2011 tarihli kamera inceleme tutanağında; aynı tarihte ... Öğrenci Yurdu bahçesinde meydana gelen bıçakla yaralama olayı ile ilgili olarak alınan kamera görüntülerinin incelenmesinde, 1 numaralı kamerada sanık ... katılanın Menekşe Sokak üzerinden saat 14.55.33 itibarıyla kamera görüntüsüne girdiği, görüntüde sanığın katılanı kovaladığı ve yurdun bahçesinde yakaladığında katılana saldırdığının görüldüğü, saat 14.55.52 itibarıyla görüntüden çıktığı, 2 numaralı kamerada sanık saat 14.56.12 itibarıyla görüntüye girdiği, okulun batı tarafında bulunan çıkışa doğru duvar kenarından ilerlediği ve 14.56.23 itibarıyla görevlilerin suç aleti olan bıçağı bulduğu yere bir şey bıraktığının görüldüğü, 3 numaralı kamerada katılanın 14.56.00 itibarıyla yurdun giriş kapısından içeri girdiği ve kapıyı kapattığı, 4 numaralı kamerada 1 numaralı kameradaki görüntülerin değişik açıdan çekilmiş hâlinin olduğunun belirtildiği,
Katılan hakkında Mecitözü Devlet Hastanesince düzenlenen 26.10.2011 tarihli raporda; katılanın polis eşliğinde aynı tarihte saat 15.25 sıralarında acil servise kocası tarafından bıçaklanması hikayesi ile getirildiği, yapılan muayenesinde, sağ memede 1 cm'lik yüzeysel kesi, sol elde avuç içinde kesici bir aletle yaralandığı, yaralanmasının ortalama 2 cm'lik kesi olduğu, avuç içine sokulan kesici aletin elin üst kısmından yüzük ile orta parmak arasından geçtiği ve 1,5 cm'lik kesi yarası oluşturduğu, aynı zamanda sırt kısmında 1 cm uzunluğunda 2 cm derinliğinde kesi yarasının mevcut olduğu, bu kesi yaraları hayati tehlike oluşturmayan lezyonlar olup basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu, hastanın huzursuz, endişeli, kocası tarafından öldürüleceğini düşündüğü ve korku içerisinde olduğu tespitlerine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu ... Adli Tıp Şube Müdürlğünce düzenlenen 25.11.2011 tarihli raporda; katılanın 24.11.2011 tarihinde Şube Müdürlüğünde yapılan muayanesinde, sağ meme başı medialinde 1 cm uzunluğunda meme üst dış kadranda 2 adet 0,5 cm uzunluklarında yara nedbeleri olduğu, sol göğüs lateralde arka aksiller hatta 1 cm uzunluğunda yara nedbesi bulunduğu, sol el 3. parmak proksimal dorsalde 1,5 cm uzunluğunda üzerinde sütür izi bulunan, sol el 3. parmak plantar proksimalde 2 cm uzunluğunda üzerinde sütür izi bulunan yara nedbeleri olduğu, sol el 3. parmak ekstansiyonunda minimal kısıtlılık bulunduğunun tespit edildiği, katılanda meydana gelen yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının belirtildiği,
11.11.2011 tarihli ekspertiz raporunda; incelenmek üzere gönderilen bıçağın 9,5 cm uzunluğunda, sivri uçlu, tek ağızlı, delici ve kesici nitelikteki namlusunun bir yüzünde 'EAGLE' ibareleri ile her iki yüzeyinde namlu açma mandalı bulunan, kabzası ile birlikte tüm uzunluğunun 20,5 cm olan, el yardımı ile açılan namluyu kabzaya kilitleme düzeneği mevcut bir adet bıçak olduğu, taşımakta olduğu nitelikler itibarıyla 6136 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığının belirtildiği,
Mecitözü Asliye Hukuk Mahkemesince 06.05.2011 tarih ve 9 değişik iş sayılı karar ile sanık hakkında 4320 sayılı Yasa'ya göre tedbir kararı verildiği,
Mecitözü Asliye Hukuk Mahkemesince 26.10.2011 tarih ve 41-92 sayı ile; sanık ... katılanın boşanmalarına karar verildiği,
Sanık hakkında katılana karşı 05.05.2011 tarihinde ölümle tehdit suçunu işlediği iddiasıyla Mecitözü Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 30.05.2011 tarih ve 80-58 sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı,
Sanık hakkında katılana karşı 25.05.2011 tarihinde 4320 sayılı Kanun'a muhalefet, eşe karşı kasten yaralama ve sair tehdit suçlarını işlediği iddiasıyla Mecitözü Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 01.06.2011 tarih ve 85-61 sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemi vasıtasıyla temin edilen nüfus kayıt tablosundan; 1965 ... doğumlu katılan ... (...) ile 1961 ... doğumlu sanık ...'in 07.12.1984 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden 1985 doğumlu ... ve 1990 doğumlu ... isimli çocuklarının olduğu, tarafların Mecitözü Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/41 esas, 2011/92 karar sayılı 23.12.2011 kesinleşme tarihli ilamı ile boşandıkları,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... (...) Kollukta; sanığın 27 yıldır resmî nikâhlı eşi olduğunu, evlendikleri günden beri sürekli alkol aldığını, kendisini sürekli dövdüğünü, sanığın daha önce iş yerinde kaçak içki içirip polislere mukavemette bulunmasından dolayı cezaevine girip çıktığını, yaklaşık 7 yıldır ayrı yaşadıklarını, aynı evde kalsalar bile ayrı odalarda yaşadıklarını, sanığın yaklaşık 7 ay önce kendisini yaraladığından dolayı şikâyetçi olduğunu, bu nedenle 6 ay evden uzaklaştırma cezası aldığını, 20 gün kadar önce evden uzaklaştırma cezasının son bulduğunu, 26.10.2011 tarihinde sanık ile boşanma davalarının olduğunu, sanığın hâkim istediğinden dolayı mahkemeye geldiğini, Hâkimin boşanma kararı verdiğini, mahkemeden çıktıktan sonra evine doğru hızlı bir şekilde yürüyerek giderken arkasına baktığında sanığın peşinden geldiğini, koşarak eve doğru giderken ... Yurdu'na girmek isterken merdivenlerde kendisini yakalayıp yumrukla arkasından sırtına vurduğunu, ayağının kayıp yere düştüğünü, sanığın kendisine 'Ölümün er geç benim elimden, içeriye girip çıksam seni gene öldüreceğim, kim kurtaracaksa kurtarsın.' diyerek pantolonunun sağ cebinden çıkarttığı bıçağı kalbine saplamak istediğini, eğilince bıçağın sırtına saplandığını, sanığın bıçağı rastgele salladığını, sağ göğsünde üç adet bıçak yarası olduğunu, göğsü acıyınca sol eliyle sağ göğsünü kapattığını, bu kez sanığın salladığı bıçağın sol eline geldiğini, daha sonra yürüyerek elinden kanlar aka aka öğrenci yurduna girdiğini, daha sonra ambulans ve polislerin olay yerine geldiğini, sanığın elindeki bıçağı sürekli olarak göğüs kısmına kendisini öldürmek için salladığını, belden aşağı kısmına hiç sallamadığını,
Savcılıkta; sanığa boşanma davası açtığını, 26.10.2011 tarihli duruşmada boşandıklarını, duruşmadan çıktıktan sonra sanığın duruşmadaki hâl ve hareketlerinden şüphelenip korktuğundan dolayı hızlıca evine doğru yürümeye başladığını, ilçe merkezine geldiğinde arkasından sanığın geldiğini fark ettiğini, daha da hızlı yürümeye başladığını, amacının sanığı fark ettiği yere en yakın yer olan yurda sığınmak olduğunu, sanığın daha hızlı olması sebebiyle kendisini yurdun bahçesine inen merdivenlerde yakaladığını, 'Benden kaçabileceğini mi zannediyorsun, ben sana beni boşarsan seni öldürürüm demedim mi? Sana kim yardım edecek?' diyerek yumrukla saldırmaya başladığını, bu sırada kendisini korumak için hareket ettiğinde birlikte yuvarlanarak merdivenlerin dibine düştüklerini, sanığın ayağa kalkarak bıçakla saldırmaya başladığını, bıçakla saldırırken tekrardan 'Sana demedim mi, beni boşarsan seni öldürürüm, nereye gitsen seni bulurum, kimse seni koruyamaz.' diyerek sinkaflı küfrettiğini, çantasından kendisini korumak için biber gazını alamadığını, sanığın bıçağı savururken özellikle kalbine doğru hedef aldığını, kendisini korumak amacıyla elini göğsüne attığında elinden bıçaklandığını, bu saldırılar sırasında aralarındaki boğuşmadan ötürü sırtından da bıçaklandığını, bir fırsatını bulup yurdun içerisine kendisini attığını, arkadan da sanığın kapıyı açmaması için kapıyı tuttuğunu, bu sırada da sanığın kapıyı açmak için iteklediğini, olayın etkisiyle feryat figan bağırdığını, bu sırada daha önce bu yurtta çalışması sebebiyle tanıdığı tanıklar ... ve ...'in yanına geldiğini, sanığın da onları görünce kapıdan uzaklaşarak ayrıldığını, tanık ...'in polisi aradığını, tanık ...'in de boğuşma sırasında bahçeye düşen telefonunu getirdiğini, olay günü giydiği elbiseleri olayı hatırlattığı için yaktığını, sanığın psikolojisini bozduğunu, sanığın cezaevinden çıkması durumunda kendisini öldürmesinde korktuğunu,
İstinabe olunan Mahkemede; Savcılıkta verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, sanığın eski eşi olduğunu, 27 yıl evli kaldıklarını, 7 yıldır ayrı yaşadıklarını, kendisinin istememesine rağmen çocuklarının sanığı kabul ettiğini, sanıkla aynı evde, farklı odalarda kaldıklarını, eve geldikten sonra sanığın huzursuzluk yaratmaya, kendisini darp ve hakaret etmeye başladığını, sanıktan ayrılmak için mahkemeye başvurduğunu, mahkemenin boşanmalarına karar verdiğini, duruşmadan çıktıktan sonra sanığın hâl ve hareketlerinden şüphelenip korktuğu için hızlı bir şekilde evine doğru giderken sanığın kendisini yurdun önünde arkasından tutup yakaladığını ve yumrukladığını, bıçağını çıkararak ' Benden kaçacağını mı zannediyorsun, beni boşarsan seni öldürürüm demedim mi, sana kim yardım edecek.' diyerek saldırdığını, göğsünden beş bıçak darbesiyle yaraladığını, kaçarak yurda sığındığını, yurtta yanına tanıklar ... ve ...'in geldiklerini, polisi aradıklarını, sanığın kendisini öldürme kastıyla bıçakladığını,
Mahkemede; sanıkla 1985 yılında evlendiğini, evlendiklerinden itibaren sanığın kendisine şiddet uyguladığını, en sonunda dayanamayıp boşanma davası açtığını, sanığın olayın olduğu gün boşanma davası duruşmasına geldiğini, mahkemenin açtığı davayı kabul ettiğini, adliyenin çıkışında sanığın beklediğini gördüğünü, adliyenin yanındaki polislere sanığın kendisini beklediğini, bu nedenle korktuğunu söylediğini, polislerin kendisine 'Sen git korkma bir şey yapmaz.' dediklerini, sanığın kendisini takip edeceğinden korktuğu için devamlı arkasına baktığını, ara sokağa girdiğinde sanığın arkasından koşarak geldiğini gördüğünü, iyice korktuğunu, koşmaya başladığını, okulun içine girdiğini, merdivenlerin bulunduğu yerde binanın avlusunda sanığın yanına geldiğini, 'Beni boşarsan seni öldürürüm demedim mi?' dediğini, aynı zamanda küfrettiğini, sanığın önce kendisini yumrukladığını, daha sonra üzerindeki bıçağı çıkararak göğsünün sağ tarafından 3 kez ve sol koltuk altından 1 kez olmak üzere bıçakladığını, sanığı engellemek isterken elinden de yaralandığını, telaşla kendisini yurdun içine attığını, kapıyı kapattığını, ancak sanığın yine de camlara vurduğunu, daha sonra yurttakilerin geldiğini, bir kısmının polisi aradığını, bir kısmının da ambulansı aradığını, sanığın bıçağı özellikle kalbine saplamak istediğini, ancak boğuşma sırasında kendisini koruduğu için sol koltuk altından bıçaklandığını,
Tanık ... Kollukta; 26.10.2011 tarihinde saat 15.10 sıralarında Mecitözü ... Yurdu'nun yan tarafında bulunan aradan evine doğru giderken bir bayanın ön tarafta kendisini tanıdığı sanığın ise arkasından hızlı hızlı yürüyerek aşağıya doğru geldiklerini, sanığın daha sonradan eşi olduğunu öğrendiği bu bayanı yurdun merdivenlerinde yakalayarak 'Nereye kadar kaçacaksın?' diyerek bağırıp bayanı yere yatırmak istediğini, bu esnada sanığın yere düştüğünü, kadının elinden kurtulup okula doğru koşarken 'Beni bıçakladı.' diye bağırdığını, bu sırada bayanın elinden yere kan aktığını, evine gittiğini, sanığın elinde herhangi bir bıçak görmediğini, bıçaklanma anını da görmediğini, sadece kadının kaçarken elinden yere kan aktığını gördüğünü,
Savcılıkta; Emniyet Amirliğinde verdiği ifadesinin içeriğini aynen tekrar ettiğini, aynı mahalleden tanıdığı sanığın bir bayanın peşinden hızlı bir şekilde geldiğini gördüğünü, bayanın sanıktan kaçar gibi bir görüntü içerisinde olduğunu, sanığın yurdun bahçesine giden bayanı merdivenlerin üzerinde yakaladığında 'Nereye kadar kaçacaksın?' diyerek saldırmaya başladığını, bayanın kendisini korumaya çalıştığında her ikisinin de merdivenlerin yanında bulunan eğilimli yerden merdivenlerin bitimine doğru düştüğünü, sanığın ayağa kalktığında bayana saldırmaya devam ettiğini, daha sonra bayanın da bir şekilde kendisini kurtararak yurdun giriş kapısından içeriye girip kapıyı arkadan tuttuğunu, sanığın bir süre kapıyı açmak için zorladığını, ancak açamayınca olay yerinden uzaklaştığını, sanığın Özcan Caddesi olarak bildiği caddeye doğru gittiğini, sanık gidince içeriye kaçan bayanın dışarıya çıkıp '... beni bıçakladı.' diye bağırdığını, bu arada bayanın elinin kanadığını gördüğünü, sanığın bayana saldırdığı süreç içerisinde elinde herhangi bir bıçak görmediğini, sanığın bayana saldırırken de hatırladığı kadarıyla da sadece 'Nereye kaçacaksın?' dediğini,
Mahkemede; katılanın sanığın eşi olduğunu bildiğini, olay yerine gelmeden önce sanık ... katılanın önünden yürüdüğünü, ses duyduğunu, geri baktığında sanığın katılanın arkasından gelip 'Nereye kadar kaçacaksın?' diye seslendiğini duyduğunu,
Tanık ... Savcılıkta; ... Yurdu'nda çalıştığını, 26.10.2011 tarihinde öğleden sonra saat 15.00 sıralarında yurtta bulunduğu esnada bağırma sesi duyduğunu, sesin öğrencilerden geldiğini düşünerek hemen sesin geldiği yere doğru gittiğini, sesin yurdun giriş kapısından geldiğini, sesin olduğu yere gittiğinde kendisini daha önceden aynı yurtta çalıştığını bildiği katılanın kapıyı kapatıp arkasını tuttuğunu gördüğünü, katılanın elinde kanama olduğunu, sürekli olarak 'Kurtarın beni, öldürüyorlar.' dediğini, kapının önüne baktığında kimseyi görmediğini, bu sırada katılanın 'Kurtarın beni öldürecekler, dışarıda telefonum var, onu getirin, polisi arayacağım.' dediğini, yurdun bahçesine çıkıp yerdeki telefonu alıp katılana getirdiğini, katılanın kocasını görse tanıyacağını, olay günü yurdun bahçesinde sanığı görmediğini,
İstinabe olunan Mahkemede; olayın gerçekleştiği yurtta çalıştığını, 26.10.2011 tarihinde öğleden sonra saat 15.00 sıralarında yurtta bulunduğu sırada bağırma sesi duyduğunu, hemen yurdun giriş kapısına doğru yöneldiğini, sesin geldiği yere vardığında kendisini daha önce aynı yurtta çalışmaları sebebiyle tanıdığı katılanın yurdun giriş kapısını kapatıp arkasını tuttuğunu gördüğünü, bu sırada katılanın elinin kanadığını, sürekli olarak 'Kurtarın beni öldürüyorlar.' dediğini, daha sonra polisleri aradığını, olay yerinde sanığı görmediğini,
Tanık ... Savcılıkta; 26.10.2011 tarihinde okuldan çıkıp saat 15.00 sıralarında dersaneye doğru giderken bir adamın bir kadını kovaladığını gördüğünü, adamın kadını ... Öğrenci Yurdu'nun merdivenlerinde yakaladığını ve vurmaya başladığını, kadın da kendisini korumak için geri çekildiğinde ikisi birlikte merdivenlerden düştüklerini, daha sonra adamın ayağa kalkıp cebinden bir bıçak çıkarıp kadına bıçakla saldırmaya başladığını, bu sırada adamın kadına 'Ölümden kaçışın yok, seni öldürüceğim.' dediğini, kadının bir şekilde kurtulup yurdun içerisine girdiğini, adamında kadının peşinden koştuğunu, ancak kadın binaya girince kapının önünde bekleyeme başladığını, biraz bekledikten sonra da bahçeden ayrılarak gittiğini,
Mahkemede; olay günü saat 15.00 sıralarında dershaneye giderken bir bayanla bir erkeğin arkada olmak üzere bayanı koşarak kovaladığını gördüğünü, kendisinin yolun yan tarafında bulunduğunu, önlerinden bir yaşlı adam daha gittiğini, kovalayan yurdun önüne geldiği sırada kadını yakaladığını, tartışmaya ve boğuşmaya başladıklarını, yere düştüklerini, daha sonra kadının yerden kalkarak kız yurdunun içine doğru koştuğunu, yurdun arka tarafına doğru erkeğin de koşarak kaçtığını, bayan yurt binasına girdikten sonra tekrar görmediğini,
Tanık ... Savcılıkta; olayın meydana geldiği yurtta çalıştığını, 26.10.2011 tarihinde saat 15.00 sıralarında bir bağırma sesi duyduğunu, sesin geldiği yön olan yurdun giriş kapısına doğru gittiğinde daha önce aynı yurtta çalışan katılanı yurdun giriş kapısını tutarak 'Kurtarın beni öldürecek.' dediğini duyduğunu, bu sırada katılanın elinden kan geldiğini, polisi arayarak durumu bildirdiğini, dışarıya baktığında kimseyi görmediğini, sanığı ilçe halkından olması sebebiyle tanıdığını, olay günü dışarıya baktığında sanığı görmediğini,
Mahkemede; olayın gerçekleştiği yurtta temizlik görevlisi olarak çalıştığını, olay günü gündüz vakti kim olduğunu bilmediği bir bayanın pansiyonun içerisine girerek pansiyonun giriş kapısını kapatmaya çalışarak yardım istediğini, bıçaklandığını söylediğini, elinden kan geldiğini gördüğünü, nereden yaralandığını görmediğini, olayın nasıl olduğunu görmediğini, huzurda bulunan sanığı olay yerinde görmediğini,
İfade emişlerdir.
Sanık ... müdafisiz Kollukta; katılanın 27 yıllık eşi olduğunu, hâlen ... Kahvehanesi isimli iş yerinde ocakçı olarak çalıştığını, 26.10.2011 tarihinde saat 14.50 sıralarında kahvehanede bulunduğu sırada kendisini tanıdığı polis memurunun kahveye gelerek mahkemesi olduğunu söylediğini, birlikte mahkemeye gittiklerini, eşi katılan ile boşanma davalarının olduğunu, ancak gününü 28 Ekim olarak bildiğini, mahkemeye girdiklerini, mahkemeden çıktıktan sonra katılanla konuşmak için peşinden gittiğini, kendisini yurdun merdivenlerinde yakaladığını, kendisine '... neden böyle yapıyorsun?' diye sorduğunu, katılanın da kendisine 'Sus şimdi burada konuşma.' dediğini, katılanın kendisini itekleyerek okulun içerisine doğru kaçmaya başladığını, bunun üzerine geri döndüğünü, kahveye giderken polislerin gelip kendisini Emniyete getirdiklerini, katılanı bıçaklamadığını, nasıl yaralandığını da bilmediğini,
Savcılıkta; katılanın 27 yıllık eşi olduğunu, son bir yıldır geçimsizliklerinin meydana geldiğini, katılanı yaraladığı ve rahatsız ettiğinden ötürü hakkında dava açıldığını, eşi katılanın ikamet ettiği eve yaklaşmama konusunda mahkeme kararı olduğunu, ayrı kaldığı süre içinde katılanla barışma girişimlerinde bulunduğunu, katılanın 4 ay önce boşanma davası açtığını, 26.10.2011 tarihinde mahkemenin kendilerini boşadığını, mahkeme kararı verdikten sonra katılanla konuşmak için yanına gitmek istediğini, amacının barışmak olduğunu, ancak duruşma salonundan çıktıktan sonra katılanın kendisine manalı manalı kafasını salladığını, kendisiyle konuşmak ve hareketinin manasını sormak için katılanı takip ettiğini, katılanın manalı manalı kafasını sallamasının çok gücüne gittiğini, katılanın kafasını sallaması başını aşağıya yukarıya indirip kaldırmak şeklinde olduğunu, onun dışında kafasını sallarken herhangi bir şey söylemediğini, bu sebepten dolayı katılanı takip ederken kendini kaybettiğini, en son hatırladığı kadarıyla katılanı okulun merdivenlerinde tuttuğunu, ondan sonra olan hiçbir şeyi hatırlamadığını, bir süre sonra yanında taşıdığı bıçağı okulun duvarının dibine atınca büyük bir yanlışlık yaptığını fark ettiğini, niyetinin hemen gidip polise teslim olmak olduğunu, ancak polislerin kendisini daha önce bulduğunu, katılanı bıçaklarken kullandığı bıçağı normalde yanında taşımadığını, çakısını kaybettiği için bu bıçağı yanına aldığını, duruşmaya o bıçak üzerinde çıktığını, çünkü duruşma olduğundan haberdar olmadığını, katılanı takip edip durdurduğunda ne dediğini, ne yaptığını hatırlamadığını, katılanın kendisinin elinden kurtulmak için okula atıp kapıyı kapattığını, o kapıyı açmak için zorlayıp zorlamadığını hatırlamadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; olay günü katılan ile boşanma davalarının olduğunu, boşanma davaları bitip Hâkim boşanmalarına karar verdikten sonra duruşma salonundan dışarı çıktığını, katılanla barışmak için yanına gittiğini, onun da kendisine kafa sallayarak 'Her şey bitti.' dediğini, bunun üzerine meyve yiyip cebine koyduğu bıçağı katılana sapladığını, neresine sapladığını hatırlamadığını, katılanın kafa sallamasının gücüne gittiğini, birkaç defa bıçağı katılana sapladıktan sonra okul duvarının dibine bıçağı attığını, pişman olduğunu,
Mahkemede; olay gününden önce katılanla ayrı yaşadıklarını, mahkemenin hakkında uzaklaşma kararı verdiğini, olay günü boşanma davalarının olduğunu sonradan öğrendiğini, bu nedenle mahkemeye kendisini polisin getirdiğini, boşanma davasına çıktıklarını, mahkemenin kendilerini boşadığını, boşanma davasını katılanın açtığını, mahkeme kendilerini boşayınca şuurunun kaçtığını, duruşmadan çıktıktan sonra adliyenin dışında katılanı beklediğini, kendisiyle konuşmak istediğini, adliyenin çıkışında katılanı gördüğünü, kendisiyle konuşarak katılanın evine doğru gittiklerini, yolda giderken ileri geri konuştuğunu, kendisine 'Utanmıyor musun? Mahkeme aralarında bizi gezdiriyorsun.' dediğini, bunun üzerine katılana 'Mahkemeyle uğraşmayalım birleşelim.' dediğini, o esnada birbirlerine girdiklerini, üzerinde bıçak olup olmadığını da hatırlamadığını, o sırada katılanı bıçakladığını, kavga anında katılanın yüzüne tükürdüğünü, daha sonra kaçmaya başladığını, okul bahçesinin kapısında ikisinin de yere düştüklerini, katılanı bıçakladığını hatırlamadığını, katılan bağırınca kaçtığını, okulun merdivenlerinde katılanla düştüklerini, katılanı okulun giriş kapısında bıçakladığını, zaten merdivenlerinde kapıya yakın olduğunu, okul ile adliye arası yürüme mesafesi 6 dakika civarında olduğunu,
Bozmadan sonra Mahkemede; Yargıtay bozma ilamına bir diyeceğinin olmadığını,
Savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 'Suça teşebbüs' başlıklı 35. maddesinde;
“Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna 'subjektif unsur' denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir. (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, ..., 2000, s.315.)
Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK'nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır.
Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ve katılan ... (...)'ın 07.12.1984 tarihinde resmî nikâhla evlendikleri, bu evliliklerinden 1985 doğumlu ... ve 1990 doğumlu ... isimli 2 çocuklarının olduğu, aralarındaki problemler nedeniyle katılanın 09.06.2011 tarihinde Mecitözü Asliye Hukuk Mahkemesinde sanığa boşanma davası açtığı, olay tarihinde sanık ... katılanın birlikte boşanma davasının duruşmasına katıldıkları, mahkemenin 26.10.2011 tarihli hükmü ile tarafların boşanmalarına karar verdiği, duruşma bittikten sonra katılanın adliyeden çıkarak evine gitmek üzere yürüdüğü, sanığın ise katılanı takip etmeye başladığı, bir süre sonra takip edildiğini anlayan katılanın adımlarını hızlandırarak bir öğrenci yurdunun bahçesine girdiği, sanığın katılanı öğrenci yurdunun girişinde bulunan merdivenlerde yakalayarak 'Nereye kadar kaçacaksın?' diyerek darbetmeye başladığı, ardından üzerinde bulundurduğu kesici kısmı 9,5 cm olan bıçağı çıkartarak katılanı sağ meme başı medialinden, sağ meme üst dış kadrandan, sol göğüs lateral arka aksiller hattan ve sol el 3. parmaktan hayati tehlike geçirmeksizin basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladığı, katılanın sanığın elinden kurtularak yurdun içine girip kapıyı kapattığı, sanığın ise yurdun bahçe duvarının yanına suçta kullandığı bıçağı atarak kaçtığı olayda;
Boşanma davası sonunda verilen kararla öfkeye kapılan, bu amaçla katılanı takip eden ve elverişli vasıta ile saldırıya geçen, sanığın ciddi bir engel neden olmamasına rağmen kendiliğinden eylemine son vermesi, katılanda meydana gelen yaraların yerleri, nitelikleri ve yaralanma derecesi dikkate alınıp sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürme kastını ortaya koyabilecek kesinliğe ulaşmadığı, bu husustaki şüphenin aleyhe yorumlanması nazara alındığında sanığın kasten yaralamaya yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüs oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.06.2014 tarihli ve 93-143 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün; sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.11.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.