19. Ceza Dairesi 2019/30355 E. , 2019/15118 K.
Huzur Radyo TV A.Ş. bünyesindeki medya kuruluşlarından olan Fox Tv'nin 28/05/2018 ile 01/06/2018 tarihleri arasında 5 gün süreyle 'Fatih Portakalla Ana Haber' isimli programda Sağlık Bakanlığı Mersin Şehir Hastanesi ile ilgili haberlere yönelik ilgilisi Sağlık Bakanlığı vekilinin düzeltme ve cevap metninin yayımlanması talebinde bulunması üzerine, İstanbul Sulh Ceza Hâkimliğinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmesine ilişkin Bakırköy 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/06/2018 tarihli ve 2018/1310 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile cevap ve düzeltme metninin ilgili haber kanalı ve haber programında yayınlanmasına dair Bakırköy 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/06/2018 tarihli ve 2018/3930 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı'nın 29/05/2019 gün ve 2018/9857 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/06/2019 gün ve KYB. 2019/59889 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1- 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 'düzeltme ve cevap hakkı' başlıklı 18. maddesinde yer alan, '(1) Gerçek ve tüzel kişiler, kendileri hakkında şeref ve haysiyetlerini ihlâl edici veya gerçeğe aykırı yayın yapılması hâlinde, yayın tarihinden itibaren altmış gün içinde, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmamak ve suç unsuru içermemek kaydıyla, düzeltme ve cevap yazısını ilgili medya hizmet sağlayıcıya gönderir. Medya hizmet sağlayıcılar, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde, cevap ve düzeltmeye konu yayının yapıldığı saatte ve programda, izleyiciler tarafından kolaylıkla takip edilebilecek ve açıkça anlaşılabilecek biçimde düzeltme ve cevabı yayınlar. Düzeltme ve cevap hakkı doğuran programın yayından kaldırıldığı veya yayınına ara verildiği durumlarda, düzeltme ve cevap hakkı, yedi günlük süre içinde anılan programın yayın saatinde kullandırılır. Düzeltme ve cevapta, buna neden olan yayın belirtilir. (2) Düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirtilen süre içinde yayınlanmaması hâlinde bu sürenin bitiminden; birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayınlanması hâlinde düzeltme ve cevabın yayınlandığı tarihten itibaren on gün içinde ilgili kişi, mahkemeden cevap ve düzeltmenin birinci fıkra hükümlerine uygun olarak yayınlanmasına karar verilmesini isteyebilir. Yetkili ve görevli mahkeme; başvuru sahibinin ikamet ettiği yerdeki sulh ceza mahkemesi, başvuru sahibinin yurt dışında ikamet etmesi hâlinde Ankara Sulh Ceza Mahkemesidir. (3) Sulh ceza hâkimi, istemi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı tebliğden itibaren yedi gün içinde yetkili asliye ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye ceza mahkemesi itirazı üç iş günü içinde inceleyerek kesin karara bağlar... (7) İlgili kişi birinci fıkrada belirtilen cevap ve düzeltme hakkını, aynı süreler içinde doğrudan sulh ceza mahkemesinden isteyebilir.' şeklindeki,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'İtiraz usulü ve inceleme mercileri' başlıklı 268. maddesinde yer alan, '(1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır...' şeklindeki,
5271 sayılı Kanun'un 'Karar' başlıklı 271. Maddesinde yer alan, '(1) Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafii veya vekil dinlenir. (2) İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir...' şeklindeki,
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la değişik 'Sulh ceza hâkimliği' başlıklı 10. maddesinde yer alan, 'Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur...' şeklindeki,
5235 sayılı Kanun'un 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la değişik 'Asliye ceza mahkemesinin görevi' başlıklı 11. maddesinde yer alan, 'Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.' şeklindeki düzenlemeler birlikte nazara alındığında,
Sulh Ceza Hakimliğini bir işe veya itiraza bakmakla yetkili kılan usul hükümlerinde, 6112 sayılı Kanun'un 18. maddesinde yazılı ve halen yürürlükte olan 'düzeltme ve cevap kararı' ve buna dair 'itiraz' usulüne ilişkin bir değişiklik öngörülmediği, keza Kanun'un ilgili maddesinin özel bir yetki ve başvuru usulünü öngörmekte olup halen yürürlükte olduğu, bu itibarla, radyo ve televizyon yayınları nedeniyle düzeltme ve cevap talebiyle başvuran ve başvurusu değişik iş dosyası üzerinden reddedilen kurumun itirazının; kararı veren Bakırköy 6. Sulh Ceza Hakimliğince 6112 sayılı Kanun'un 18. maddesinde yer alan özel usul hükümlerine göre yetki (usul) yönünden yerinde görülmemesi halinde, merci olarak ilgili Asliye Ceza Mahkemesinde itiraz yolu açık olmak üzere yetki yönünden reddedilmesi ve dosyanın ilgili merciye gönderilmesi gerekirken, ortada bir kamu davası varmış gibi bir yetkisizlik kararı verilerek, 5271 sayılı Kanun'un 268. maddesi hükmü uyarınca Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmesinin ve anılan Mahkeme tarafından itirazın kabulüyle dosyanın esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla,
Düzeltme ve cevap talebinin yetki yönünden reddine dair karara karşı yapılan itirazın, 6112 sayılı Kanun'un 18. maddesi gereği, görevli ve yetkili merci olan itiraza bakmakla görevli mercii Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
2- Kabule göre de; görev ihtilafına ilişkin bir olayla ilgili olarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/06/2007 tarihli ve 2007/7-140 esas, 2007/158 sayılı kararında yer alan, 'Ceza Genel Kurulu’nca çözülmesi gereken hukukî ihtilafın; 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren yasal düzenlemeler karşısında kabahate dönüşen eylem nedeniyle Sulh Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi, buna itiraz edilmesi, itiraz üzerine Asliye Ceza Mahkemesinin sadece görev yönünden inceleme yaparak Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararını kaldırması ve Sulh Ceza Mahkemesinin esas ile ilgili karar vermiş olması karşısında; itirazı inceleyen Asliye Ceza Mahkemesinin işin esası hakkında da bir karar vermesinin gerekip gerekmediğine ve Sulh Ceza Mahkemesi tarafından esasa ilişkin verilmiş bir karar bulunduğuna göre, bu karar yok sayılarak Asliye Ceza Mahkemesi kararının yasa yararına bozmaya konu edilmesinin isabetli olup olmadığına iliştiği,... Bunun gibi; “itiraz” göreve ilişkin olduğundan, Asliye Ceza Mahkemesince itiraz mercii sıfatıyla yapılan incelemenin, görev hususu ile sınırlı tutulmasında ve görevsizlik kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın görevli ve yetkili Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesinde de yasaya aykırı bir hususun görülmediği, ' şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, Bakırköy 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05/06/2018 tarihli ve 2018/1310 değişik iş sayılı yetkisizlik kararına karşı yapılan itiraz üzerine, merciince yetki hususu ile sınırlı inceleme yapılarak işin esası hakkında karar verilmesi için dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1-) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının '2-' numaralı kanun yararına bozma sebebi yönünden yapılan incelemede ise;
Kanun yararına bozmaya konu edilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararının somut uyuşmazlıkla doğrudan bir ilgisi bulunmadığı, keza ortada eskiden suç teşkil ederken sonradan kabahate dönüşen bir eylem bulunmadığı anlaşılmakla,
İtiraz yoluna başvurulması halinde, merci tarafından öncelikle varsa özel Kanunlarda yazılı itiraz merci hususunda 'görev yönünden yetkili' hakimlik veya mahkeme konumunda bulunup bulunmadığının (yani yetkili merci olunup olunmadığının) tespiti, devamla itiraza konu uyuşmazlığın çözümüne dair varsa özel ceza Kanunlarında yer alan kuralların da belirlenmesi ve uyuşmazlığın çözümü gerektiği değerlendirilmiştir.
Bu nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebine dair ihbarname içeriği, '2-' numaralı bozma nedeni yönünden yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
2-) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin '1-' numaralı sebebi yönünden yapılan incelemede ise;
6112 sayılı Kanun'un 'düzeltme ve cevap hakkı' başlıklı 18. maddesi;
'(1) Gerçek ve tüzel kişiler, kendileri hakkında şeref ve haysiyetlerini ihlâl edici veya gerçeğe aykırı yayın yapılması hâlinde, yayın tarihinden itibaren altmış gün içinde, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmamak ve suç unsuru içermemek kaydıyla, düzeltme ve cevap yazısını ilgili medya hizmet sağlayıcıya gönderir. Medya hizmet sağlayıcılar, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde, cevap ve düzeltmeye konu yayının yapıldığı saatte ve programda, izleyiciler tarafından kolaylıkla takip edilebilecek ve açıkça anlaşılabilecek biçimde düzeltme ve cevabı yayınlar. Düzeltme ve cevap hakkı doğuran programın yayından kaldırıldığı veya yayınına ara verildiği durumlarda, düzeltme ve cevap hakkı, yedi günlük süre içinde anılan programın yayın saatinde kullandırılır. Düzeltme ve cevapta, buna neden olan yayın belirtilir.
(2) Düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirtilen süre içinde yayınlanmaması hâlinde bu sürenin bitiminden; birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayınlanması hâlinde düzeltme ve cevabın yayınlandığı tarihten itibaren on gün içinde ilgili kişi, mahkemeden cevap ve düzeltmenin birinci fıkra hükümlerine uygun olarak yayınlanmasına karar verilmesini isteyebilir. Yetkili ve görevli mahkeme; başvuru sahibinin ikamet ettiği yerdeki sulh ceza mahkemesi, başvuru sahibinin yurt dışında ikamet etmesi hâlinde Ankara Sulh Ceza Mahkemesidir.
(3) Sulh ceza hâkimi, istemi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı tebliğden itibaren yedi gün içinde yetkili asliye ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye ceza mahkemesi itirazı üç iş günü içinde inceleyerek kesin karara bağlar...
(7) İlgili kişi birinci fıkrada belirtilen cevap ve düzeltme hakkını, aynı süreler içinde doğrudan sulh ceza mahkemesinden isteyebilir.',
5271 sayılı CMK'nin 'İtiraz usulü ve inceleme mercileri' başlıklı 268. maddesi;
'(1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır...',
5271 sayılı CMK'nin 'Karar' başlıklı 271. maddesi;
'(1) Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir.
(2) İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir...',
5235 sayılı Kanun'un 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la değişik 'Sulh ceza hâkimliği' başlıklı 10. maddesi;
'Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur.',
5235 sayılı Kanun'un 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la değişik 'Asliye ceza mahkemesinin görevi' başlıklı 11. maddesi;
'Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.' hükümlerini amirdir.
Buna göre; Sulh Ceza Hakimliğini bir işe veya itiraza bakmakla yetkili kılan usul hükümlerinin hiç birinde, 6112 sayılı Kanun'un 18. maddesinde yazılı ve halen yürürlükte olan 'düzeltme ve cevap kararı' ve buna dair 'itiraz' usulüne ilişkin bir değişiklik öngörülmemiştir. Keza 6112 sayılı Kanun'un ilgili maddesi özel bir yetki ve başvuru usulünü öngörmekte olup halen yürürlüktedir.
Hal böyleyken, radyo ve televizyon yayınları nedeniyle düzeltme ve cevap talebiyle başvuran ve başvurusu değişik iş dosyası üzerinden reddedilen kurumun itirazının; Bakırköy 6. Sulh Ceza Hakimliğince, 6112 sayılı Kanun'un 18. maddesinde yer alan özel usul hükümlerine göre yetki (usul) yönünden yerinde görülmemesi halinde, itiraz merci olarak Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesinin belirtilmesi ve itiraz halinde dosyanın ilgili merciye (Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesine) gönderilmesi gerekirken, CMK'nin 268. maddesi hükmü uyarınca Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmesinin, burada ise itirazın kabulüyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin '1-' numaralı sebebi yerinde görüldüğünden, Bakırköy 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/06/2018 tarihli ve 2018/3930 değişik iş sayılı kararının; 5271 sayılı CMK'nin 309/4-a maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA, bozma gereği müteakip işlemlerin itiraz merci olan Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılacak inceleme sonucunda yerine getirilmesine, 09.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.