16. Ceza Dairesi 2017/1804 E. , 2018/399 K.
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.06.2017 tarih ve 2017/38083 sayılı tebliğnamesinde ve ekindeki Adalet Bakanlığının 13.06.2017 tarih ve 94660652-105-41-5710-2017-Kyb sayılı 'Kanun yararına bozma yoluna gidildiği' konulu yazısında;
'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/03/2017 tarihli ve 2017/3437 soruşturma, 2017/2642 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 24/04/2017 tarihli ve 2017/2761 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, şüphelilerden ...'un ... İlaç A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı, ...’un şirketin Genel Müdürü, ...’ın ise İnsan Kaynakları Müdürü olduğu, aynı şirketin idari işler bölümünde çalışan müşteki ... tarafından, 15/07/2016 tarihinde meydana gelen darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Sayın ... tarafından 00:30 sıralarında darbenin engellenmesi ve önlenmesi için halkın meydanlara ve havaalanlarına gitmeye davet edilmesine rağmen, çalıştığı şirketin mail grubundan 00:55’te 'Değerli Onko ... Ailesi, güvenliğiniz için evden dışarı çıkılmasını kesinlikle önermiyor, en kısa sürede ülkenin sulhe kavuşmasını temenni ediyoruz, saygılarımla insan kaynakları' şeklinde darbe yapılmasını kolaylaştırmak ve sokağa çıkacak personele engel olmaya çalışmak amacıyla mesaj atıldığından bahisle 23/11/2016 tarihinde şikayette bulunulması üzerine yapılan soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08/03/2017 tarihli kararı ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, merci Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğince, müsnet suç yönünden yeterli şüphe oluşturduğundan bahisle itirazın kabulüne ve anılan kararının kamu davası açılması yönünde kaldırılmasına karar verilmiş ise de, sadece şirket personellerinin dahil olduğu ve şirketi ve şirket çalışanlarını ilgilendiren duyuru ve ilanların paylaşıldığı mail grubuna insan kaynakları müdürü olan ... tarafından atılan suça konu mesajın, şirket çalışanlarının iç işleyiş ve güvenliğine yönelik olduğu, yukarıda izah edildiği üzere şüphelilerin darbe girişimini desteklediklerine dair delil bulunamadığı, şüpheliler ... ile ...’un bulunduğu aile içi whatsapp grubunda 16/07/2016 günü saat 01:18'de ''Bence darbe başarısız oldu, demokrasi galip durumda'' şeklinde darbenin başarısız olmasına sevinme mahiyetinde mesajlar bulunduğunun anlaşılması karşısında, şüpheliler hakkında kamu davasının açılmasını gerektirir müştekinin soyut ve her
hangi maddi bir delil ile desteklenmeyen iddiasından başka delil elde edilemediği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.'
Denilmek suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması talep olunmuştur.
I-Olay:
Dosya kapsamına göre, şüphelilerden ...'un ... İlaç A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı, ...’un şirketin Genel Müdürü, ...’ın ise İnsan Kaynakları Müdürü olduğu, aynı şirketin idari işler bölümünde çalışan müşteki ... tarafından, 15/07/2016 tarihinde meydana gelen darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Sayın ... tarafından 00:30 sıralarında darbenin engellenmesi ve önlenmesi için halkın meydanlara ve havaalanlarına gitmeye davet edilmesine rağmen, çalıştığı şirketin mail grubundan 00:55’te 'Değerli ... Ailesi, güvenliğiniz için evden dışarı çıkılmasını kesinlikle önermiyor, en kısa sürede ülkenin sulhe kavuşmasını temenni ediyoruz, saygılarımla insan kaynakları' şeklindeki darbe yapılmasını kolaylaştırmak ve sokağa çıkacak personele engel olmaya çalışmak amacıyla mesaj atıldığından bahisle 23/11/2016 tarihinde şikayette bulunulması üzerine yapılan soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08/03/2017 tarihli kararı ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, merci Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğince, müsnet suç yönünden yeterli şüphe oluşturduğundan bahisle itirazın kabulüne karar verildiği bunun üzerine Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.05.2017 tarih ve 2017/10668 sayılı dilekçeleriyle suçun soyut iddia dışında oluştuğuna dair herhangi bir delil elde edilmediği ve ... adlı kişiyi takipsizlik kararıyla müşteki olarak gösterilip kendisinin CMK 173/1 maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına dair karara 'suçtan zarar gören' tarafın itiraz edebileceği ...'ın atılı suçlar nedeniyle suçtan zarar gören sıfatına haiz olmadığı bu mimbalde Kocaeli Sulh Ceza hakimliği tarafından taraf sıfatı yokluğu nedeniyle itirazın reddine karar vermesi gerekirken kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verilmesini usul ve yasaya aykırı olduğu düşüncesiyle Adalet Bakanlığına Kanun Yararına Bozma isteminde bulunduğu bu istemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Dairemize ulaştırıldığı anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Cumhuriyet savcısının, CMK'nın 160. maddesi gereğince soruşturma yaptıktan sonra kamu davasını açmaya yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle, CMK'nın 172. maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın, itiraz üzerine Sulh Ceza Mahkemesince Cumhuriyet savcılığının kararının kaldırılarak sanık hakkında kamu davasına açılmasına ilişkin kararda usul ve kanuna aykırılık olup olmadığına ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır.
CMK’nın “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” başlıklı 160. maddesine göre;
'(1)Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2)Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” denildikten sonra 161 maddesinde 'Cumhuriyet savcısının görev yetkileri' ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray ..., Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğin araştırılıp bulunmasıdır. Ancak bu yapılırken insan onuru, lekelenmeme hakkı gibi hukukun ve ceza muhakemesi hukukunun temel ilkeleri daima göz önünde bulundurulacaktır. Maddi gerçek, her ne pahasına olursa olsun araştırılıp bulunmalıdır diye bir ilke hiçbir hukuk Devletinde yoktur. Bu nedenle, ceza muhakemesinin amacı insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğin araştırılıp bulunması, adaletin gerçekleştirilmesi ve hukuki barışın sağlanmasıdır.
CMK’nın 172/1 maddesine göre; “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.”
Kamu davasını açmaya yeterli delil yok ise ya da dava açmak için gerekli diğer şartlar bulunmuyor ise kamu davasının açılması mümkün değildir. Bu durumda Cumhuriyet savcısının deliller değerlendirme takdir yetkisi vardır.
Cumhuriyet savcısı topladığı delillerle ilgili olarak, bu delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecektir. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı topladığı tüm delilleri olaylarla ilişkilendirerek, delillerle yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir. Cumhuriyet savcısının kamu davasını açarken bu değerlendirmesinde delilleri takdir edecek olması sebebiyle, Cumhuriyet savcısının şüphelinin suçu işlediği yönünde yeterli şüphenin oluşup oluşmadığına dair takdir hakkını gerekli araştırma ve soruşturma işlemleri yaptıktan sonra kullanacaktır. Cumhuriyet savcısı gerekli araştırma ve soruşturma işlemleri yaptıktan sonra şüphelinin suçu işlemediği düşüncesinde ise şüphelinin lekelenmeme hakkını da göz önüne alarak kamu davası açma yoluna gidemez. Bu durumda
şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Bu bağlamda şüphelilere isnat edilen suçlar nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan etkin ve ayrıntılı soruşturma kapsamında;
1-Şüphelilerin ikametinde ve iş yerlerinde yapılan arama neticesinde, FETÖ/PDY ile irtibatlarını gösterir herhangi bir suç deliline rastlanılmadığı,
2-Şüphelilerin ikametlerinde ve iş yerlerinde yapılan arama neticesinde ele geçirilen bilgisayar, tablet, cep telefonu, flash bellek, usb, cd gibi dijital materyaller üzerinde, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan inceleme neticesinde, FETÖ/PDY ile irtibatlarını gösterir herhangi bir suç deliline rastlanılmadığı,
3-Şüphelilerin kullandıkları cep telefonlarının çıkartılan HTS kayıtlarında, 15 Temmuz darbe gecesinde, öncesinde ve sonrasında herhangi bir şüpheli görüşmenin bulunmadığının tespit edildiği,
4-Şüpheli ...'un, ..., ... ve ...'un da bulunduğu aile içi whatsapp grubunda 16/07/2016 günü saat 01:18'de '' Bence darbe başarısız oldu, demokrasi galip durumda '' şeklinde yazı yazdığının tespit edildiği,
5- Şüphelilerin çıkartılan mail yazışmalarında, 15 Temmuz darbe gecesinde, öncesinde ve sonrasında FETÖ/PDY irtibatını gösterir herhangi bir şüpheli yazışmanın bulunmadığının tespit edildiği,
Şüpheli ... ve ...'un, şüpheli ...'a suçlama konusu olan mail metnini gönderdiklerine ve bu metni yazması yönünde talimat verdiklerine dair herhangi bir yazışmanın bulunmadığı,
6-Şüphelilerin yöneticisi olduğu ... İlaç A.Ş.'nin Bank Asya'da 2402694 numaralı hesabının bulunduğunun ancak 17-25 Aralık 2013 ile soruşturmanın başlatıldığı tarih olan 06.12.2016 tarihler arasında gerçekleşen herhangi bir bankacılık işleminin bulunmadığının tespit edildiği,
7- Şüphelilerin twitter, facebook gibi sosyal medya paylaşımlarına ilişkin açık kaynak araştırması sonucunda, FETÖ/PDY amaç ve faaliyetleri doğrultusunda herhangi bir paylaşımın bulunmadığının tespit edildiği,
8- Şüphelilerin ByLock kayıtlarının bulunmadığının tespit edildiği,
9- Şüphelilerin FETÖ/PDY'ye mensup kurum ve kişilere himmet, bağış ve yardım yaptıklarına, burs verdiklerine ilişkin herhangi bir iddia, ihbar, şikayet bulunmadığı ve bu yönde de herhangi bir delil elde edilemediği,
Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediklerine dair yeterli delil mevcut olmadığı gerekçesi ile şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği tespit edilmiştir.
Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edebilir.
İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirecek olaylar ve deliller belirtilir.
Sulh Ceza Hakimliği soruşturmanın genişletilmesine gerek görmeyip, istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
Görüldüğü üzere Sulh Ceza Hakimi öncelikle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı yapılan itirazın, süresine, itiraz edenin suçtan zarar görme sıfatının bulunup bulunmadığına, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususundaki takdir yetkisini kullanıp kullanmadığına dair objektif koşulları inceleyecektir. Bu koşullar gerçekleşmiş ise toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğunu,
yapılan yargılama sonucunda şüphelinin atılı eylemden mahkum edilebileceği kanaatini taşıyorsa, kararında, hangi delillerle bu sonuca vardığını göstermelidir. Soyut gerekçelerle dava açılmasına ilişkin karar vermek kişilerin lekelenmeme hakkını da zedeleyecektir.
Somut olayda dosya kapsamındaki deliller ve Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararındaki hukuki tespitler ve dosyadaki mevcut deliller sonucu ulaşılan hukuki sonucun yasal ve hukuk mevzuatımıza uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Kamu davasının açılmasına ilişkin kararlara karşı olağanüstü kanun yoluna başvurulup başvurulmayacağı konusuna gelince;
Olağanüstü kanun yolu son çare olması nedeniyle aykırılığı çözmek için başka çare olmamalıdır. Bir başka ifadeyle yargılama makamlarının asıl ceza davasını çözmeye devam etmesi imkansız olmalıdır. (Kunter, Yenisey, Nuhoğlu CMK. 18. Basım syf. 1836-1837). Aynı doğrultuda Yargıtay Ceza Dairelerinin uygulamaları mevcuttur. Son soruşturma açılması kararına karşı kanun yoluna başvurulamayacağına dair (8. Ceza Dairesi 21.12.1983 tarih, 84/7-1122, 6. Ceza Dairesinin 12.05.1966 tarih, 66/193, 5. Ceza Dairesinin 03.02.1965 tarihli kararları) yine öğretide 'itiraz merciinin kamu davası açması kararı' (... Adalet Dergisi 1971 yılı 264. sayı) kanun yararına başvurulmayacak kararlardan sayılmıştır.
Öğretideki görüşler ve yüksek Yargıtay'ın geçmişteki uygulamalarına göre gereksiz şekilde kamu davası açılması masumiyet karinesi ihlaline ve kişilerin mağduriyetine yol açmakta ise de, dava açılmakla yargılama süreci devam edeceğinden son çare olarak başvurulabilecek yöntem koşulunu taşımadığından kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacaktır.
Ancak, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlara karşı yasal süresi içinde suçtan zarar görenin itiraz etme hakkı bulunmaktadır.
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek veya silahlı terör örgütü üyeliği suçlarından soruşturma başlatılmıştır. Bu suçla korunan hukuki değer millet iradesine dayanan demokratik rejimdir. Suçun dolaylı mağduru, demokratik toplumu oluşturan bütün bireylerin olduğu kabul edilebilir. Anayasal düzeni korumak meşru siyasal iktidarın görevlerinden olup, suçtan doğrudan doğruya zarar gören de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Siyasi Partiler gibi kurumlardır. Dolaylı mağdur olarak kabul edilebilecek vatandaşların, CMK'nın 172/1 maddesi kapsamında suçtan doğrudan doğruya zarar görenler olarak kabulüne yasal imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle itiraz etme hakları yoktur.
Olağanüstü kanun yollarından olan 'Kanun Yararına Bozma' talebinde bulunulması halinde, Yargıtay talep ve sebebe bağlı olarak karar verebilmektedir. Yerleşik uygulamalara göre, kanun yararına bozmaya ilişkin taleplerde tüm kanuna aykırılıkların bir seferde giderilmesi gerekmektedir.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2017 tarih, 2017/3437 soruşturma ve 2017/2642 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı, suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen müşteki sıfatını taşımayıp ihbarcı konumunda olan ... vekilinin itiraz etme hakkı bulunmadığından, Kocaeli Sulh Ceza Hakimliğinin 24/04/2017 tarihli 2017/2761 D.İş sayılı kararına karşı itiraz edenin sıfatı bakımından gerçekleşen kanuna aykırılık nedeniyle Kanun Yararına Bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağı hususunda, gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.
IV-Sonuç ve Karar:
Şüpheliler hakkında verilen Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2017 tarih, 2017/3437 soruşturma ve 2017/2642 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı,
suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen müşteki sıfatını taşımayıp ihbarcı konumunda olan ... vekilinin itiraz etme hakkı bulunmadığından bu kanuna aykırılık nedeniyle olağanüstü yasa yoluna başvurulup başvurulmayacağı hususunda, gereğinin takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.