12. Ceza Dairesi 2019/4532 E. , 2021/2455 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1-Sanıklar ... ve ... hakkında görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK'nın 38/1. maddesi atfıyla aynı Kanunun 134/1, 134/1-son, 53/1-2-3, 63/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyet
2- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK’nın 38/1. maddesi atfıyla aynı Kanunun 134/2-1, 53/1-2-3. maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyet
Görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanıklar ... ve ...’nin, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanıklar ..., ... ve ...’nin mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, hükmedilen cezaların on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede:
Sanıklar hakkında düzenlenen 11.02.2013 tarihli iddianamenin kapsamına göre, sanık ...’in, 2010 yılında tanışıp, arkadaş olduğu ve daha önce de rızasıyla cinsel ilişkiye girdiği katılan mağdur ... ile 2011 yılının son aylarında akrabası olan diğer sanık ...’nin evinde buluşmayı kararlaştırdığı; ancak, mağdur eve gelmeden önce, sanıklar ... ile ...’nin yaşanacak cinsel birlikteliği gizlice kaydetme konusunda anlaştıkları, bu amaçla sanık ...’ye ait kameralı cep telefonunu bir ayakkabı kutusuna koydukları ve çekimi gerçekleştirebilmek için delik açtıkları kutuyu yatağın karşısındaki masanın üzerine yerleştirdikleri, mağdur eve geldiğinde, sanık ...’nin odaya giderek, cep telefonunun kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği ve daha sonra da sanık ... ile mağdurun odaya geçip, cinsel ilişkiye girdikleri, sanık ... ile çekimden haberi olmayan mağdur arasındaki cinsel birlikteliğin sona ermesinin ve mağdurun evden ayrılmasının ardından, sanıklar ... ile ...’nin kaydedilen görüntüyü izleyip, başkalarına da bu görüntüyü izlettikleri; ayrıca, sanık ...’nin bu görüntüyü akrabaları olan sanık ...’nin cep telefonuna gönderdiği, son olarak sanıklar ..., ... ve ...’nin mağdura ait cinsel içerikli görüntüyü http://xhamster-tr.blogspot.com isimli pornografik internet sitesinde yayımladıkları iddialarına konu olayda;
Mağdurun, ismini açıklamak istemediği bir arkadaşının haber vermesi üzerine tarihten yaklaşık iki yıl önce sanık ... ile olan cinsel içerikli görüntüsünün http://xhamster-tr.blogspot.com isimli pornografik internet sitesinde yayımlandığını gördüğüne dair 06.02.2013 tarihli ilk ifadesinin aksine, 02.04.2013 tarihli duruşmada alınan; “... 2012 yılı Eylül ayında çocukluk arkadaşım bana facebooktan mesaj çekti, internette görüntülerin gezdiğini söyledi... görüntülerden ilk kez 2012 yılı Eylül ayında haberim oldu...” biçimindeki beyanının aynı duruşmada hazır olan sanıklar ... ile ...’nin savunmalarıyla uyumlu olması ve sanıklar ... ile ...’nin savunmalarına göre ilk kez 2011 yılı yaz aylarında ilgili sitede yayımlanan görüntülerin mağdur tarafından 06.02.2013 tarihinden yaklaşık iki yıl önce ilgili sitede yayımlandığını görme olanağının bulunmaması nedeniyle TCK’nın 139/1. madde ve fıkrası uyarınca şikayete tabi olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı şikayet konusu fiilleri ve faillerini 2012 yılı Eylül ayında öğrenen mağdurun aynı Kanunun 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen 6 aylık süre içinde şikayette bulunduğu kabul edilip, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleştiği değerlendirilerek yapılan temyiz incelemesinde:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanıklar ... ile ...’nin aşamalarda özde değişmeyen ve birbirini doğrulayan savunmaları, şikayete konu görüntünün mağdurun bilgisi dışında adı geçen sanıklar tarafından kaydedilmiş olması, görüntünün kaydedildiği tarihi teknik verilerle destekleyen herhangi bir delil bulunmaması ve bu yönde yeni bir delil elde etme olanağının da olmaması karşısında, sanıklar lehine yorum yapılarak, şikayete konu görüntünün 2010 yılı Eylül ayında kaydedildiği değerlendirilip, sanıklar ... ile ... hakkındaki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin suç tarihinin 01.09.2010 olarak gerekçeli karar başlığına ayrıca yazılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK'nın 232/2-c madde, fıkra ve bendine uyulmaması,
2- Sanıkların sübutu kabul edilen suçları fikir ve eylem birliği içerisinde müşterek fail olarak işledikleri kabul edilmesine rağmen TCK’nın 37/1. madde ve fıkrası yerine uygulama koşulları bulunmayan aynı Kanunun 38/1. madde ve fıkrasındaki azmettirme hükmünün uygulama maddesi olarak yazılması suretiyle CMK'nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
3- Mahkemenin hükümlerin gerekçesindeki kabulüne göre şikayete konu görüntünün 2011 yılı Mayıs ayında kaydedildiği ve tarafların beyanları irdelendiğinde 2011 yılı Haziran ayında sanık ... ile mağdur arasındaki arkadaşlığın sona erdiği dikkate alındığında; TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatının gizliliği ihlal edildiği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüş iken, suç tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile yapılan değişiklikle TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesi gereğince, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı düzenlenmiş olup, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanıklar ... ile ...’nin lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hükümler kurulması gerektiği gözetilmeden, temel cezaların asgari hadden uzaklaşılarak tayin edildiği açıklandıktan sonra, TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi gereğince hükmolunan 1 yıl 6 ay hapis cezalarının aynı madde ve fıkranın 2. cümlesi gereğince bir kat artırılması suretiyle suç tarihi itibariyle sanıklar ... ile ... lehine olan düzenleme nazara alınmaksızın sanıklar Yusuf Tahir ile ...’nin 2 yıl 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilerek, görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanıklar ... ve ...’ye fazla cezalar hükmedilmesi,
4- Sanık ...’in 02.04.2013 tarihli duruşmada alınan; “...... bu arada diğer kuzenimiz ...’ye görüntüyü bluetooth vasıtasıyla göndermiş, görüntülerin ne şekilde internete düştüğünü bilmiyorum, kesinlikle ben ya da diğer sanıklar tarafından görüntüleri internete vermedik, bu görüntüler ilk kez 2011 yaz aylarında muhtemelen Temmuz ayında internete düştü, ağabeyim Ozan bana internette benzeyen birinin porno görüntülerinin olduğunu söyledi, baktığımda ... ile aramızdaki ilişki görüntüleri olduğunu anladım, internetten kaldırılması için çaba gösterdim, siteye İngilizce mail attım, bir süre sonra siteden görüntüler kaldırıldı, bu arada ... ile ilişkimiz devam ediyordu, ...'nin bu konuda haberi olmadı, üzülmesini istemedim, daha sonra 2012 yılı Eylül ayında ... beni telefonla aradı, internette görüntülerimiz olduğunu söyledi, baktığımda aynı görüntünün farklı isimlerle aynı sitede yer aldığını gördüm, tekrar İngilizce mail attım, kaldırdılar, 1 ay sonra da mahkeme kararıyla bu sitenin kapandığını gördüm, ...’yi aradım, görüntüyü kaldırttığımı söyledim, özür diledim, bir daha ... ile görüşmedim, daha sonra hakkımda şikayette bulunmuş, ne görüntülerin internette yayılmasıyla ne de görüntülerin altında yazan ...’ye yönelik hakaret içeren sözlerle bir ilgim yoktur, diğer kuzenlerim de görüntüleri göndermemişlerdir, daha sonra öğrendiğime göre kuzenim ...’nin cep telefonunun ekranı arızalanmış, bu görüntülerde telefondaki hafıza kartında bulunuyormuş, Çakmak plazada bir tamirciye telefonu verdiğinde bu görüntünün hafıza kartından alındığını düşünüyoruz...” biçimindeki savunması, aynı duruşmada hazır olan diğer sanıklar ... ve ... tarafından da doğrulanmış olup, sanık ... ile mağdur arasındaki arkadaşlık ilişkisinin sona erdiği süreçte ve hemen sonrasında taraflar arasında yaşanan bir husumet bulunmadığı, yayımlanan görüntüde sanık ...’in de rahatlıkla teşhis edilebildiği ve mağdurun sanık ... ile olan cinsel içerikli görüntüsünün http://xhamster-tr.blogspot.com isimli pornografik internet sitesinde sanıklar tarafından yayımlandığını teknik verilerle destekleyen herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmakla,
Sanıklar ... ile ...’nin görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan CMK’nın 223/2-e madde, fıkra ve bendi gereğince ayrı ayrı beraatlerine, görüntünün kaydedildiği 2010 yılı Eylül ayında ve kayıt tarihinden 3-4 gün sonra görüntüyü bluetooth aracılığıyla sanık ...’nin cep telefonuna gönderdiğini ikrar eden sanık ...’nin ise subut bulan eylemi TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasının 1. cümlesi kapsamında değerlendirilip, TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, aynı madde ve fıkranın 2. cümlesinde, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 81. maddesi ile TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasında yapılan değişiklikle, temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanık ...’nin lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle sanık ...’nin görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, “...Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda: Sanıkların savunmaları, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya muhtevasının birlikte değerlendirilmesi neticesinde... sanık ...’nin kaydettiği bu görüntüleri sanıklar ... ve ... ile paylaştığı, ardından 3 sanığın birlikte bu görüntüleri fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek internette yaydıkları...” biçiminde, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı açıklanmaksızın ve suçun sübutuna yönelik ayrıca bir gerekçe gösterilmeksizin, bu oluşa göre de sanık ... açısından TCK’nın 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç koşullarının tartışılması gerektiği gözetilmeksizin, mağdurun özel hayatına ilişkin görüntüsünün şikayet tarihi olan 04.02.2013 tarihine kadar sanıklar ..., ... ile ... tarafından basın ve yayın yoluyla yayımlandığının kabulüyle sanıklar ..., ... ve ...’nin görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
5-Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38. maddesinin 5. fıkrasının; “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 147/1-e madde, fıkra ve bendinin; “Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur... e)Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir...” hükümleri gereğince susma hakkı bulunan sanıklar hakkında; sanıklar ... ile ...’nin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin aşamalardaki ikrarlarına nazaran çelişki oluşacağı da düşünülmeden, “Olayın niteliği, sanıkların suçlarını ikrar etmeyerek pişmanlık göstermemeleri...” biçiminde, sanıkların suçlamalarla ilgili savunmalarının inkara dayandığına dair yasal olmayan ve “Olayın niteliği” şeklindeki yetersiz gerekçelerle bozma ilamından önceki 28.11.2013 tarihli hükümlerin aksine sanıklar hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmaması,
6-Katılan lehine hükmedilen vekalet ücretinin sanıklardan “eşit olarak” tahsiline, yargılama giderlerinin ise her bir sanığa sebebiyet verdikleri tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, “...vekalet ücretinin sanıklardan tahsili ile katılana ödenmesine” ve “...yargılama giderinin sanıklardan eşit olarak hazine yararına tahsiline” karar verilmesi,
7- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanıklar ... ve ... hakkında görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 04.07.2018 tarihli bozma ilamından önceki 28.11.2013 tarihli hükümlerde sanıkların neticeten 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği ve hükümlerin sadece sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi nedeniyle bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanıklar yönünden kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeksizin, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, sanıklar ... ve ...’nin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan neticeten 2 yıl 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmesi suretiyle kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilmesi,
b) Sanıklar ..., ... ve ... hakkında 04.02.2013 tarihinde işlendiği kabul edilen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal eylemlerinden dolayı alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edildiği açıklanmasına rağmen temel cezaların asgari hadden 2 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle sanıklara eksik ceza hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarları yönünden sanıkların kazanılmış haklarının infazda gözetilerek saklı tutulmasına, 10.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.