Hukuk Genel Kurulu 2022/129 E. , 2022/293 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 2. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra mahkemece verilen direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
5. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde inşaat ustası olarak 13.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasında çalıştığını, aylık ücretinin net 1.800TL olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedene dayanılmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, tüm çalışma dönemine ait ücret, ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
6. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirketin bir süre alt işvereni olan dava dışı ... İnşaat A.Ş.’nin işçisi olarak çalıştığını, müvekkilinin haberi olmadan sigorta numarası kullanılmak suretiyle işe girişinin dava dışı şirket tarafından yapıldığını, durum öğrenildiğinde müdahale edildiğini, bu arada ise sigorta priminin müvekkili tarafından, ücretin ise dava dışı ... İnşaat A.Ş. tarafından ödendiğini, alt işverenlik ilişkisinin sona ermesi üzerine davacının işten ayrıldığını, dava dilekçesinde bildirilen ücret miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. Ankara 2. İş Mahkemesinin 13.11.2012 tarihli ve 2011/783 E., 2012/856 K. sayılı kararı ile; davacı işçinin davalı işveren bünyesinde 13.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasında çalıştığı, ihbar tazminatı ile ödenmeyen ücret ve fazla çalışma ücreti alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Ankara 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 12.11.2013 tarihli ve 2013/13866 E., 2013/18906 K. sayılı kararı ile; “…Davacının davalı nezdinde çalışıp çalışmadığı ihtilaflıdır.
Davacı vekili davacının davalıya ait işyerinde 13/07/2009-14/12/2010 tarihleri arasında bilfiil ve kesintisiz çalıştığını iddia etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının bir süre taşeron şirket işçisi olarak çalıştığını beyan etmiş ise de, aşamalarda davacının davalı yanında fiili çalışmasının olmadığını savunmuştur.
Dinlenen davacı tanıkları davacının davalı şirketin işinde çalıştığını söylemiştir. Davalı tanıkları ise davacıyı tanımadıklarını belirtmiştir.
Dosyada bulunan Hizmet Cetvelinde davacının davalı şirkete ait işyerinden bilidirilen iddia edilen dönemi kapsayacak şekilde sigortalı çalışmasının kayıtlı olduğu görülmekle birlikte, davacının aynı zamanda davalı işyeri dışında başka bir işyerinden daha davalıdaki hizmet süresi ile çakışır biçimde aylık 30 gün üzerinden çalışması bildirilmiştir. Yargılama aşamasında bu husus üzerinde durulmamış ve gerekli araştırma yapılmamıştır.
Bu itibarla davacının davalı nezdinde çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında aynı zamanda çalışıyor göründüğü diğer işyerinden davacıya ait işyeri dosyası istenmeli, fiili hizmetinin bulunup bulunmadığı, ücret alıp almadığı, davacının ne sebeple sigortalı çalışmalarının bildirildiği araştırılmalı, bu hususta gerekirse ek hesap raporu alınmalı, dosya içindeki diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek davacının davalı yanında çalışıp çalışmadığı kesin bir biçimde belirlenmelidir.
Kabule göre de;
1-Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasanın 225'nci maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Somut olayda; davalı vekili cevap dilekçesinin deliller bölümünde yemin deliline dayandığından davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafa bu hakkı hatılatılmadan üstelik davacıya mahkemece resen yemin ettirilmediği halde resen yemin ettirildiği gerekçede yazılarak eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
2-Davacının aylık ücreti ihtilaflıdır.
Davacı vekili davacının fesih tarihindeki aylık ücretinin net 1.800,00 TL olduğunu ve inşaat izalosyon ustası olarak çalıştığını iddia etmiştir.
Davalı vekili talep edilen ücretin hayal mahsulu olduğunu savunmuştur.
Davacı tanıkları iddiayı teyit eder mahiyette beyanda bulunmuş ve davacının inşaat izolasyon ustası olduğunu söylemişlerdir.
Mahkemece emsal ücret araştırması yapılmış, müzekkereye davacının 15 yıllık inşaat ustası olduğu yazılmıştır. Yol İş Sendikası ile Van Ticaret ve Sanayi Odası 15 yıllık inşaat ustasının alabileceği ücreti bildirmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Van Ticaret ve Sanayi Odasının bildirdiği ücretin iddianın üzerinde olması nedeni ile taleple bağlı kalınarak hesaplama yapılmıştır.
Davacı işçinin alabileceği ücret konusunda yapılan emsal ücret araştırması yeterli değildir. Hesaplamalara esas alınan Van Ticaret ve Sanayi Odası davacı işçi açısından meslek odası olmadığı gibi ücreti piyasa araştırması yaparak tespit ettiğini bildirmiştir. Davalı vekilinin temyiz dilekçesine eklediği Özcan Günay isimli işçi tarafından açılan dava dosyasına gönderilen Van İnşaat Mühendisleri Odası 13 yıllık inşaat mühendisi için net 1650,00 TL ücret bildirmiştir. Davalı vekili ayrıca davacının 1980 doğumlu olup 15 yıllık kıdeme sahip olmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
Bu itibarla, öncelikle davacının inşaat ustalığı işindeki kıdemi tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmeli, daha sonra davacının yaptığı iş, meslekteki ve işyerindeki kıdemi, iş yerinin bulunduğu yer ve diğer özellikleri belirtilmek sureti ile ilgili meslek odalarından alabileceği ücret sorulmalı, dosya içindeki diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli, işçilik alacakları buna göre hesaplanmalıdır.
Yapılacak iş; hizmet süresi ile ilgili bozma nedeni konusunda gerekli araştırma yaparak eksiklikleri tamamlamak, ardından gerekirse kabule göre saptanan 2 numaralı bozma nedeni gereğini yerine getirmek ve sonrasında da 1 numaralı bozma gereğini yerine getirdikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
O halde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır...” gerekçesi ile karar bozulmuş, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Ankara 2. İş Mahkemesinin 28.02.2014 tarihli ve 2014/11 E., 2014/257 K. sayılı kararı ile; yeterli ücret araştırmasının yapılması için ara kararlar kurulduğu ve işlemler yapıldığı, müzekkere cevaplarının dosyada mevcut olduğu, yemin konusunda da davacının ücret alacağı, çalışma süresi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri göz önüne alındığında davalının açık bir yemin teklifi bulunmadığından yemin eda ettirilmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
11. Ankara 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2017 tarihli ve 2014/(7)22-2474 E., 2017/1307 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece, bozma kararının “Kabule göre de” açıklamasıyla başlayan “1” ve “2” no’lu bentler altında yer alan yemin ve aylık ücret seviyesi ile ilgili tavsiye niteliğinde bulunan açıklamalar, bozma nedeni gibi kabul edilerek direnilmişse de, usuli anlamda bozma niteliği taşımayan bu hususlara karşı direnilmesi mümkün olmadığından, buna ilişkin kararın Hukuk Genel Kurulunca da incelenmesi olanaklı değildir.
Dolayısıyla Özel Dairece “kabule göre” bozma gerekçesi yapılan aylık ücret seviyesi ile yemin hususlarında Hukuk Genel Kurulunca bir inceleme yapılamayacağı oybirliğiyle kabul edildikten sonra bu kez asıl bozma nedeni olan “hizmet (çalışma) süresi” ile ilgili olarak direnme hükmünün gerekçe içerip içermediğinin incelenmesine geçilmelidir…
Eldeki davada mahkemece, davacı işçinin hizmet (çalışma) süresinin tespiti yönünden eksik inceleme yapıldığına işaret eden bozma nedeni yönünden ortada yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş, ilk kararın aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir gerekçeli karar bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda gerekçe içeren bir direnme kararının olmadığı da her türlü duraksamadan uzaktır.
Şu hale göre; açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere kararın bozulması gerekir…” gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.
12. Ankara 2. İş Mahkemesinin 24.12.2019 tarihli ve 2018/1 E., 2019/616 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun kararı sonrasında usulüne uygun meşruhatlı yemin davetiyesinin tebliğine rağmen yemin teklifi üzerine duruşmaya gelmeyen davacı yemini eda etmediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
13. Ankara 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2021 tarihli ve 2020/(7)9-456 E., 2021/474 K. sayılı kararı ile; “…22. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda, mahkemece direnme kararı verilmekle taraflar yönünden usulü kazanılmış hakkın doğduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Bu karardan dönülerek Özel Dairenin bozma kararına uyulması yasal olmadığı gibi, 1086 sayılı HUMK'un 439/son maddesi gereğince mahkemeleri bağlayıcı nitelikte bulunan Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma ilamına aykırı karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
23. Açıklanan nedenlerle, direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2017 tarihli ve 2014/(7)22-2474 E., 2017/1307 K. sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Özel Dairenin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın reddine dair karar vermesi isabetli bulunmamıştır.
24. Bu nedenlerle mahkemenin 24.12.2019 tarihli ve 2018/1 E., 2019/616 K. sayılı kararının açıklanan usuli nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.
14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı üzerine dosyanın tevzi edildiği Ankara 46. İş Mahkemesinin 01.11.2021 tarihli ve 2021/1270 E., 2021/198 K. sayılı kararı ile; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre 1012671 sicil numaralı işyerinde 01.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasında çalıştığı, bu sicil numarasının davalı şirket ve dava dışı ... İnşaat A.Ş. adına kayıtlı olduğu, belirtilen çalışma dönemi içerisinde 19.09.2009-26.11.2009 tarihleri arasında dava dışı Mustafa Ekşi İnşaat ve Türkoğlu Ortak Girişiminde de çalışmasının bulunduğu, cevap dilekçesinde açıkça davacının ücretinin dava dışı ... İnşaat A.Ş., sigorta primlerinin ise kendileri tarafından ödendiğinin ifade edildiği, davalının başlangıçta kabulünde olan davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığı hususunu sonradan inkâr etmesinin davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, dosyada dinlenen davacı tanıklarının da davacının çalışmasını doğruladığı, kaldı ki davacı muhasebeci olduğundan aynı anda birden fazla şirkete hizmet vermesine de yasal olarak engel teşkil eden bir durum olmadığı, bu nedenle davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında çalışmasının görüldüğü diğer işverenden kayıtların istenilmesinin dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
15. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacı işçinin davalı işverene ait işyerindeki çalışma süresinin 13.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasındaki dönem olarak kabul edildiği ve 14.09.2009-26.11.2009 tarihleri arasındaki dönemde dava dışı başka bir işyerinden de çalışmasının bildirildiği somut olayda, dava dışı işyerindeki çalışmasına ilişkin olarak araştırma yapılmasının ve davalı işveren yanındaki hizmet süresinin kesin bir biçimde belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
18. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
19. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
20. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
21. Somut olayda, mahkemece davacının 13.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde çalıştığı kabul edilerek verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece davacının davalı nezdinde çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında aynı zamanda çalışıyor göründüğü diğer işyerinden davacıya ait işyeri dosyasının istenmesi, fiili hizmetinin bulunup bulunmadığı, ücret alıp almadığı, davacının ne sebeple sigortalı çalışmalarının bildirildiği hususlarının araştırılması ve gerekirse ek hesap raporu alınması ile dosya içindeki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek davacının davalı yanında çalışıp çalışmadığı kesin bir biçimde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
22. Direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca gerekçe içermediğinden bahisle usulden bozulması üzerine mahkemece 08.03.2018 tarihli duruşmada “1-Direnme kararı veren hakimin emekli olması nedeniyle görevde olmamasına nazaran Yargıtay bozma ilamı gereğince davacının hizmet cetvelinde davalı işverenlikte çalıştığını iddia ettiği sürede mükerreren 1012767 ve ayrıca 1012671 iş yeri sicil no'lu iş yerinde 2009 yılı Eylül ayında 12 gün, 2009 yılı Ekim ayında 30 gün ve 2009 yılı Kasım ayında 26 gün çalışması bulunduğu…” belirtilerek ilgili yerlere yazılan müzekkerelere verilen cevaplar dosya kapsamına alındıktan sonra bilirkişiden Özel Daire bozma kararı doğrultusunda rapor alınmış, usulüne uygun meşruhatlı yemin davetiyesinin tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen davacı yemini eda etmediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
23. Hukuk Genel Kurulunca bu defa direnme kararı verilmekle taraflar yönünden usuli kazanılmış hakkın doğduğu, direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Özel Dairenin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın reddine dair karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle kararın bozulması üzerine mahkemece davacının aynı anda birden fazla işveren yanında sigortalı olarak gösterilmesinde yasal bir engelin olmaması, aynı anda birden fazla işverenle iş sözleşmesi kurulabileceği, bu nedenle davacının sigorta kaydında görünen diğer işverenden kayıtların istenmesinin, davacının muhasebeci olması dikkate alınarak dosyaya katkı sağlamayacağı, tanık anlatımları ile davacının dava dışı alt işveren ... İnşaat A.Ş.’de Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında görünen süre kadar çalıştığının sabit olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
24. Yapılan bu açıklamalar göre, Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin ilk bozma kararından sonra Özel Daire bozma kararı uyarınca dosya kapsamına alınan deliller dikkate alındığında, direnme kararının Özel Dairece incelenmeyen yeni delile dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
25. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
26. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.