9. Hukuk Dairesi 2011/44912 E. , 2013/32389 K.
MAHKEMESİ : 1. ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı, davalı nezdinde coğrafya öğretmeni olarak çalıştığı döneme ilişkin 11 aylık ücretinin tahsili için Isparta 2. İcra Müdürlüğü'nde yaptığı icra takibine davalının yaptığı yetki itirazını kabul ettiği ancak borca itirazı kabul etmediğini ileri sürerek itirazin iptalini, takibin devamını ve %40 icra inkar tazminatı istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının alacağı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı ile vekillerinin itirazın iptalini istedikleri icra takip dosyasının, Isparta 2. İcra Müdürlüğü'ne ait 2007/3815 sayılı icra takip dosyası olduğu, her ne kadar davacı ile vekilleri, icra dairesinin yetkisine yönelik olarak davalı tarafından yapılan itirazı kabul etmiş ise de; Mahkeme'nin yargı alanı dahilinde bulunan ... İcra Müdürlüğü nezdinde icra takibi yapmadığı ve fakat yetkisiz olduğunu kabul ettikleri Isparta 2. İcra Müdürlüğü'ne ait icra takip dosyasına yapılan yetki dışındaki diğer itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettikleri, Davacı ile vekillerinin taleplerinin, alacağın hüküm altına alınması niteliğinde de bulunmadığı ve alacağın, itirazın iptali yolu ile hüküm altına alınması talebinden ibaret olduğu, Mahkeme'nin yargı alanı dışında bir başka yer icra dairesinde yapılan icra takibine yönelik itirazın iptaline ilişkin davaya bakma yetki ve görevinin bulunmadığı ve bu yetki ve görevin, itiraza uğrayan icra takibinin bulunduğu yargı alanı dahilindeki Hukuk Mahkemeleri'ne ait olduğu, o halde davanın, ön şart yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2012/9-1435 Esas, 2013/569 sayılı 24.04.2013 tarihli kararında belirtildiği üzere;
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 5. maddesinde iş uyuşmazlıklarında yer itibari ile yetkili iş mahkemelerini belirlemiştir. Buna göre, 'iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.'
İş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetki kurallarına uygun olup buna ek olarak işin yapıldığı yer, yani işyeri mahkemelerini de yetkili kılmaktadır.
İş mahkemesine açılan dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
İş veya toplu iş sözleşmesinin tarafları, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları, 5521 sayılı kanunun 5. maddesinin son cümlesi gereğince söz konusu düzenlemeyi geçersiz kılar. Bu düzenleme emredici bir kuraldır.
İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan davalı tarafça süresinde yapılmasa da hakim tarafından kendiliğinden bu husus göz önünde bulundurmalıdır.
Bir başka anlatımla hakim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir(Dairemizin 26.05.2008 gün ve 20378-12778 sayılı kararı).
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun l0.maddesinde 'dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir' kuralına yer verilmiş; İcra İflas Kanununun 50.maddesinin birinci fıkrasında da 'Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir' denilerek sözleşmenin yapıldığı yer mahkeme ve icra dairesinin de yetkili olduğu düzenlenmiş bulunmaktadır.
Uyuşmazlık, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanan itirazın iptali davasında yetkili ve görevli mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, iş mahkemelerinin kurulması, yer itibariyle yetkisi, yargılama usulü, temyiz süresi gibi konular 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda düzenlenmiş ve iş mahkemelerinde davaların çabuk ve kolay görülmesi için özel usul hükümlerine yer verilmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi, 'İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.' düzenlemesi ile iş uyuşmazlıklarında iş mahkemelerinde görülecek davalar bakımından yetkili mahkemeleri belirlemiştir.
Görüldüğü üzere, iş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetki kurallarına uygun olup, bu kurallara ek olarak işin yapıldığı yer, yani işyeri mahkemelerini de yetkili kılmaktadır.
Aynı maddenin son cümlesinde “Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılamaz” denilmek suretiyle öngörülen yetki kurallarının sözleşmelerle değiştirilemeyeceği belirtilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunun 17.1.1950 tarih ve 1/542–27 sayılı raporunda yer alan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinin gerekçesinde 'Gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükümet tasarısında derpiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikametgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın Medeni Kanun gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle
işverenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya işyeri dahili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir.' şeklindeki açıklama ile, söz konusu yetki kuralının kamu düzenine ilişkin olduğu ve öngörülen yetki hükmüne aykırı sözleşme yapılamayacağı; iş sözleşmelerinde veya işyeri iç yönetmeliklerinde başka yer mahkemesinin yetkili olacağının kararlaştırılamayacağı açık bir şekilde ifade edilmiştir.
5521 sayılı Kanunun 5. maddesinin kamu düzeni etkisinin ilke olarak, işverene karşı ve yalnız işçinin yararına olduğu, burada işçinin değil işverenin sözleşme serbestisinin kısıtlandığı, bu nedenle anılan maddenin yetki ile ilgili genel hükümleri kaldırmadığı, sadece genel hükümlerle birlikte öngörmüş olduğu, iş yeri esasına dayanan yetkiyi bertaraf edecek anlaşmaları geçersiz kılacağı, geçersizliğin sadece işvereni hedef tuttuğu anlaşılmaktadır (Çemberci M.: İş Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Güzel İstanbul Matbaası, Ankara 1969, s 69-71).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.3.2968 ve 193-192 sayılı kararında da bu ilke benimsenmiştir.
Türk Hukuk Öğretisinde de sözü edilen yetki kuralının kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle sözleşme ile sadece ikametgâh veya işyeri mahkemesinin yetkisinin kaldırılmasının değil, bunların yetkilerine dokunmaksızın bir başka yer mahkemesinin yetkili kılınmasının da bu kurallara aykırılık oluşturacağı kabul edilmektedir( KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, İstanbul 2001, s.1022; MOLLAMAHMUTOĞLU Hamdi, İş Hukuku, 3.Bası, s.134; SÜZEK Sarper, İş Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2006, s. 92; ŞAHLANAN Fevzi “İş Mahkemeleri ve İş Yargılaması”, Cumhuriyetin 75. Yılında Endüstri İlişkilerinde ve Emek Piyasalarının Düzenlenmesinde Devletin Rolü ve İşlevleri, TEİD, III. Uluslararası Endüstri İlişkileri Kongresi, 14-16 Ekim 1998, s.121; TUNCAY, Can, İş Mahkemelerinin Yetkisi ve Sözleşme Yasağı, IHD, C.I, Eylül 1969, S.9. sh.765).
Mahkemenin yer itibariyle yetkisi konusundaki hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu, belirtilen yetki kuralına aykırı sözleşmelerin geçersiz olduğu madde metninde açıkça belirtildiğine göre, kanun koyucunun iradesine ters düşecek ve sözü edilen hükmün ihlali anlamına gelebilecek yorumlara da değer verilemez.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, 5521 sayılı Kanunun 15.maddesinde yer alan; “Bu Kanununda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır” kuralından hareketle, İş Mahkemelerinin yetkisi konusunda yapılacak sözleşmelerin geçerli olacağı kabul edilemez. Çünkü iş mahkemelerinin yer bakımından yetkisi konusu 5521 sayılı Kanunda açık ve kesin bir şekilde düzenlenmiştir. İş Mahkemeleri Kanununun düzenlediği özel yetki kurallarında, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir boşluk veya belirsizlik bulunmamaktadır.
İş mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin ve kesin yetki olduğundan, buna aykırı sözleşme yapılamaz. Davalı tarafça, süresinde yetki itirazı yapılmasa da bu husus hakim tarafından kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir. Yani bu halde yetki itirazı ilk itirazlardan değildir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesindeki düzenleme ile kanun koyucu, anılan Kanunu’nun 1 inci maddesi gereğince görevli bulunan İş Mahkemeleri’nin, yer itibariyle yetkisini saptamaktadır. Bu maddenin kapsamı, sadece İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre açılacak davalarla sınırlı bulunmaktadır. Diğer Yasalar bakımından, örneğin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’na göre açılacak davalar, bu maddenin kapsamında dahil değildir. (Uygur T.: İş ve sosyal Güvenlik Hukukunda Temel Kavramlar, Olgaç matbaası 1980, s.412).
Anılan maddede, kesin yetki kuralı geçerli olup; davacı, iki yer mahkemesinden birisinde, yani davalının ikametgahı mahkemesinde veya işçinin işini yaptığı işyeri mahkemesinde davasını açabilecektir. Buna aykırı sözleşme düzenlenmesi mümkün değildir.
Öte yandan, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun “Yetki ve itirazları” başlıklı 50. maddesi, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. Tetkik mercii tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.
İki tetkik mercii arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.” düzenlemesini içermektedir. Buna göre, sözleşmenin yapıldığı yer mahkeme ve icra dairesinin de yetkili olduğu düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır (Hukuk Genel Kurulunun 28.3.2001 gün ve 2001/19-267-311 sayılı; 20.3.2002 gün ve 2002/13-241-208 sayılı kararları). Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, sayfa:101-102; Aynı doğrultuda H.G.K.20.3.2002 gün 2002/13-241-208 sayılı kararı).
Görevli mahkemenin yer itibariyle yetkisi, o mahkeme için öngörülen özel yetki kurallarına göre belirlenmelidir. İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunda özel yetki kuralları varsa, öncelikle o hükümlerin uygulanması gerekir. Aksi halde 5521 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen yetki kurallarına göre, davanın işverenin ikametgâhı sayılan yer mahkemesi dışında açılma imkânı bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle; uyuşmazlıkta davanın görüleceği yer mahkemesinin yetkisi, İİK’nun 50. maddesinin atıf yaptığı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve giderek ona göre daha özel ve kamu düzenine ilişkin bir düzenleme olan İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesine göre belirlenmelidir.
Somut olayda, yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, davacının işi yaptığı yerin ... olduğu anlaşılmaktadır. İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olup, resen gözetilmesi gerektiğinden takibin Isparta İcra Müdürlüğü'nde yapılması, işçi-işveren arasındaki davanın yetkili ... İş Mahkemesi'nde görülmesine engel değildir.
Bu nedenle, Mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.