19. Ceza Dairesi 2018/6415 E. , 2018/13083 K.
Kaynak göstermeksizin yeniden yayım suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda suçun basılı eserle işlenmediğinden bahisle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/04/2017 tarihli ve 2017/80 esas, 2017/93 sayılı kararını müteakip, Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin 01/06/2017 tarihli ve 2017/223 esas, 2017/256 karar sayılı kararıyla mahkemenin görevsizliğine karar vermesi üzerine ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dosyanın gönderildiği ortak yüksek görevli mahkeme sıfatıyla Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesince; Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına dair 05/07/2017 tarihli ve 2017/744 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı'nın 16/10/2017 gün ve 9400 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ve ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/10/2017 tarihli ve KYB. 2017/59381 sayılı ihbarnamesi dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 11/01/2017 tarihli ve 2016/11197 esas, 2017/104 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere,
T.C. Anayasası’nın 37. maddesinde 'Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.', 142. maddesinde 'Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.', 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 3/1. maddesinde 'Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.', 4/1. maddesinde 'Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re'sen karar verebilir. 6. madde hükmü saklıdır.', 5/1. maddesinde 'İddianamenin kabulünden sonra, işin davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.', 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 27. maddesinin 1. fıkrasında 'Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlardan dolayı açılan davalardan, ağır ceza işlerinden olanlar ağır ceza mahkemelerinde, diğerleri asliye ceza mahkemelerinde görülür.', 2. fıkrasında ise 'Bir yerde ağır ceza veya asliye ceza mahkemesinin birden fazla dairesi bulunması halinde bu davalar iki numaralı mahkemede görülür.” hükümlerinin yer aldığı, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 15/10/2012 tarihli ve 2012/3490 esas, 2012/43666 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, internet ile yapılan yayınlar yönünden Basın Kanunu hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı ve sanığa isnat edilen eylemin de internet sitesi üzerinden gerçekleştirilmiş olduğu nazara alındığında Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararında isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yazılı şekilde bu mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5187 sayılı Basın Kanunu'nun 'Yeniden yayım' başlıklı 24/1. maddesi;
'Bir süreli yayında yayımlanmış haber, yazı ve resimleri kaynak göstermeksizin yeniden yayımlayanlar beşmilyar liradan onmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.
Bu eserleri, yeniden yayım hakkı saklı tutulmuş olmasına rağmen, süreli yayın sahibinin izni olmadan yeniden yayımlayanlar yirmimilyar liradan kırkmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.'
'Amaç ve kapsam' başlıklı 1. maddesi;
'Bu Kanunun amacı, basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemektir.
Bu Kanun basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar.',
'Tanımlar' başlıklı 2. maddesi;
'Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Basılmış eser: Yayımlanmak üzere her türlü basım araçları ile basılan veya diğer araçlarla çoğaltılan yazı, resim ve benzeri eserler ile haber ajansı yayınlarını,
b) Yayım: Basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulmasını,
c) Süreli yayın: Belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile haber ajansları yayınlarını,
d) Yaygın süreli yayın: Tek bir basın-yayın kuruluşu tarafından aynı isimle basılan ve her coğrafi bölgede en az bir ilde olmak üzere, ülkenin en az yüzde yetmişinde yayımlanan süreli yayın ile haber ajanslarının yayınlarını...
...g) Yayın türü: Süreli yayınların yaygın, bölgesel ve yerel yayın türlerinden hangisinin kapsamında olduğunu...
...j) Yayımcı: Bir eseri basılmış eser durumuna getirip yayımlayan gerçek veya tüzel kişiyi...ifade eder.'
'Zorunlu bilgiler' başlıklı 4. maddesi;
'Her basılmış eserde, basıldığı yer ve tarih, basımcının ve varsa yayımcının adları, varsa ticarî unvanları ve işyeri adresleri gösterilir. İlân, tarife, sirküler ve benzerleri hakkında bu hüküm uygulanmaz.
Haber ajansı yayınları hariç her türlü süreli yayında, ayrıca yönetim yeri, sahibinin, varsa temsilcisinin, sorumlu müdürün adları ve yayının türü gösterilir.'
'Dava süreleri' başlıklı 26. maddesi;
'Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının bir muhakeme şartı olarak, günlük süreli yayınlar yönünden dört ay, diğer basılmış eserler yönünden altı ay içinde açılması zorunludur.
Bu süreler basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği tarihten başlar. Basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmemesi halinde yukarıdaki sürelerin başlama tarihi, suçu oluşturan fiilin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından öğrenildiği tarihtir. Ancak bu süreler, Türk Ceza Kanununun dava zamanaşımına ilişkin maddesinde öngörülen süreleri aşamaz.
Sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlatıldığı iddia edilen eserden dolayı yayımlatan aleyhine açılacak dava yönünden süre, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilecek beraat kararının kesinleşmesinden itibaren başlar.
Sorumlu müdürün yayımlanan eserin sahibini bildirmesi durumunda, eser sahibi aleyhine açılacak davada süre, bildirim tarihinden itibaren başlar.
Kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlar.
Kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla dava açma süresi durur. Durma süresi dört ayı geçemez.'
'Görevli mahkemeler ve yargılama usulü' başlıklı 27. maddesi;
'Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlardan dolayı açılan davalardan, ağır ceza işlerinden olanlar ağır ceza mahkemelerinde, diğerleri asliye ceza mahkemelerinde görülür.
Bir yerde ağır ceza veya asliye ceza mahkemesinin birden fazla dairesi bulunması halinde bu davalar iki numaralı mahkemede görülür.
Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlara ilişkin davalar acele işlerden sayılır.' hükümlerini amirdir.
24.03.2004 tarihli 'Basın Kanunu Tasarısı'nın 2. ve 24. maddelerine dair madde gerekçesinde;
'Madde 2: ...Öncelikle basılmış eserden ne anlaşılması gerektiği açıklanmalıdır. Aslında basılmış eser tanımına uymayan haber ajansı yayınları da bu kanunun uygulanması açısından basılmış eser sayılmıştır. Basılmış eserin süreli ve süresiz yayını kapsadığı kuşkusudur. Bir eserin basılmış eser sayılabilmesi için ve bu Kanun hükümlerine tabi olabilmesi için maddede belirtilen vasıtalarla basılmış veya çoğaltılmış olması yeterli değildir, ayrıca bu basma ve çoğaltmanın yayımlamak amacıyla gerçekleşmiş olması da gereklidir...
...Bu maddede ayrıca 'yayım' faaliyeti tanımlanmış, bu tanım yapılırken mevcut düzenlemede olduğu gibi sayma usulüne gidilmemiş, bu usulün sakıncalarını gidermek amacıyla, yayım için basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulmuş olması yeterli görülmüştür...
Hükme bağlanan süreli yayın tanımına günlük, haftalık veya başka bir süreyle yayımlanan gazeteler; haftalık aylık veya daha fazla süreli dergiler ve yıllıklar gibi belli aralıklarla yayımlanan basılmış eserler ile resmi veya özel haber ajanslarının yayımladıkları bültenler dahildir... Haber ajansları yayınları da tereddütleri gidermek amacıyla yaygın süreli yayın olarak tanımlanmıştır...
...Bu maddede süreli veya süresiz yayının içeriğini oluşturan yazıyı veya haberi yazan veya resmi veya karikatürü yapan, yazıyı çeviren eser sahibi, bu eseri basılmış eser durumuna getirip yayımlayan gerçek ve tüzel kişiler de yayımcı olarak tanımlanmıştır.
Madde 24: Maddede bir süreli yayında yayımlanmış eserin yeniden yayımlanmasında uyulması gereken şartlar düzenlenmiştir. Bu konu düzenlenirken Bern Konvansiyonunun 10. ve 10 bis maddeleri, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınmış,; yeniden yayım için zorunluluğu sadece eserin yeniden yayım hakkının saklı tutulmuş olması haliyle sınırlandırılmıştır.' şeklinde Kanun'un gerekçesi belirtilmiştir.
Kanun'un genel gerekçesine esas teşkil eden 2 Ekim 1979 tarihinde tadil edilen Bern Konvansiyonu(Sözleşmesi)'un
1. Maddesi; Bu Sözleşmenin uygulanacağı ülkeler, eser sahiplerinin edebiyat ve sanat eserleri üzerindeki haklarını korumak amacıyla bir Birlik kurarlar.
2. Maddesi, (8). Paragrafı; Bu Sözleşmede öngörülen koruma, günlük haberler veya salt basın haberi niteliğini taşıyan çeşitli olaylar hakkında uygulanmayacaktır.
10. Maddesi; (1) Hukuken topluma sunumu gerçekleştirilmiş bir eserden, mutad uygulamaya uygun bulunmak ve amacın haklı göstereceği ölçüyü aşmamak kaydıyla, basın özetleri şeklinde dergilerden ve gazete makalelerinden yapılan alıntıları da içeren kısa alıntılar yapılmasına izin verilebilecektir.
(2) Eğitim amaçlı olarak yayımlarda, yayınlarda veya ses ya da görüntü kayıtlarında resimlendirme yoluyla edebiyat ve sanat eserlerinden yararlanılmasına bu tür kullanımların adil uygulamaya uygun olması şartıyla ve amacın haklı gösterdiği ölçüde izin verilmesi, Birlik ülkelerinin mevzuatı ve taraflar arasında mevcut veya akdedilecek özel anlaşmalar ile düzenlenecektir.
(3) Bu maddenin önceki paragraflarına uygun olarak eserlerden yararlanılması halinde, mevcut olduğu takdirde eser sahibinin adından ve eserin kaynağından söz edilmesi gerekir.)(http://www.telifhaklari.gov.tr/resources/uploads/2012/03/18/2012_03_18_349175.pdf)
Şeklinde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK'nun 'Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi' başlıklı 2. maddesi;
'(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.' ilkesini düzenlemektedir.
Yukarıda yazılı mevzuat, gerekçe ve tanımlamalardan hareketle;
5187 sayılı Kanun'un 'yeniden yayım' başlıklı 24. maddesindeki suçun maddi unsurları;'- Bir süreli yayında yayımlanmış haber, yazı ve resimleri,
- Kaynak göstermeksizin yeniden yayımlamak' eylemidir.
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 15.10.2012 tarihli, 2012/3490 E. 2012/43666 K. Sayılı kararında özetle, internet ile yapılan yayınlar yönünden 5187 sayılı Basın Kanunu hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Keza Dairemizin en güncel ve emsal kararı olan 12.07.2018 tarihli, 2016/9240 E. 2018/8573 K. Sayılı kararında; yine Dairemizin 30.03.2017 tarihli ve 2016/2654 E.- 2017/2911 K., 2016/13439 E. - 2017/2910 K. sayılı kararlarına atıfta bulunulmak suretiyle;
'...Anadolu Ajansı'nın abonelerinin erişimine açık tuttuğu içeriklerin zaten halkın erişimine açık olduğu, herkes tarafından ulaşılabileceği, ancak şikayet konusu edilen dava konusu içeriklerin sadece aboneleri tarafından ulaşılabilecek ve sadece abonelerinin elektronik ortamda bilgisayarlarına indirilebildiği haberler olduğu, sanığın sadece abonelerin ulaşabileceği nitelikteki haberlere bir şekilde hukuka aykırı olarak ulaştığı kabul edilse dahi, bu haberleri yerel gazetesinde 'yayımlamadığı' yani 'basılmış bir eser olarak kamuya sunmadığı' sanığın her iki ihtimalde de gerçekleştirdiği 'haberi internet erişimine sunmak' şeklinde ortaya çıkan fiilinin, tipik bir suç olarak 5187 sayılı Kanun'da tanımlanmadığı, Kanun'daki tanımın basılmış bir eser yoluyla kamuya sunulmasını gerektirdiği, sadece abonelere ve basın organlarına satılan, ajans tarafından herkesin erişimine sunulmayan haber içeriği, resim, yazı veya karikatürün bir şekilde ulaşılmasıyla internet ortamında erişime açılmasının 5187 sayılı Kanun'da suç olarak tanımlanmadığı, 5187 sayılı Kanun'un 24/1. maddesinde kastedilen fiilin, herhangi bir şekilde ulaşılan haberin yeniden yayımlanan basılı araçlarla topluma sunulması olarak gerçekleşmesi gerektiği, haberin internet üzerinden erişime açılmasının yeniden yayım suçunu oluşturmayacağı...' değerlendirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 'I - Amaç ve ilke' başlıklı 54. maddesi;
'(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.'
'II - Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar' başlıklı 55. maddesi;
'(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.',
'III - Basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının sorumluluğu' başlıklı 58. maddesi;
'(1) Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir; ancak;
a) Yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa,
b) Yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa,
c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa,
yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya bakılmaksızın dava açılabilir.
(3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalarda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
(4) Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir.
'C) Ceza sorumluluğu' bölümünün ve 'I - Cezayı gerektiren fiiller' başlıklı 62. Maddesi;
'(1) a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,
b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
'II - Tüzel kişilerin cezai sorumluluğu' başlıklı 63. maddesi;
'(1) Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.' hükümlerini amirdir.
Tüm bu açıklamalar, ilgili mevzuat ve kararlar ışığında somut olay değerlendirilecek olursa;
Şikayetçi Anadolu Ajansı'nın; üzerinde kendi hakları bulunduğunu iddia ettiği, Galatasaray Spor Kulübü futbolcularının hep birlikte 17.05.2000 tarihinde UEFA kupasını kaldırırken çekilen fotoğrafın, 26.03.2016 tarihinde 'www.amk.sozcu.com.tr' internet adresinde kendilerinden izin alınmaksızın haksız ve hukuka aykırı şekilde kullanıldığı gerekçesiyle, internet sitesinin sorumlusu şüphelilerin cezalandırılmaları istemiyle Küçükçekmece Cumhuriyet savcılığına başvurduğu, savcılığın uzlaşma yöntemini müteakiben nihayet 04.04.2017 tarihinde ilgili internet sitesinin sorumlu müdürü ... aleyhine, 5187 sayılı Kanun'un 24/1. maddesine aykırılık suçundan kamu davası açtığı görülmektedir.
Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/04/2017 tarihli ve 2017/80 esas, 2017/93 sayılı kararıyla, eylemin 5187 sayılı Kanun kapsamında değil, 5846 sayılı Kanun kapsamında kaldığından bahisle görevsizlik kararı verdiği, kararın kesinleşmesini müteakiben Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin ise 01/06/2017 tarihli ve 2017/223 esas, 2017/256 karar sayılı kararıyla, suça konu fotoğrafın 5846 sayılı Kanun kapsamında bir eser olarak nitelenemeyeceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verdiği, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dosyanın gönderildiği ortak yüksek görevli mahkeme sıfatıyla Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesince; Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının (gerekçesiz bir şekilde) kaldırılmasına dair 05/07/2017 tarihli ve 2017/744 değişik iş sayılı kararı verdiği anlaşılmaktadır.
Kanun yararına bozma konusu olayda, suça konu eylem; sanığın, bir haber ajansının üzerinde hak iddia ettiği fotoğrafı, internet sitesinde kullanarak haber yapması eylemidir. 5651 sayılı Kanun'da bu eylem internet ortamında yapılan yayın olarak adlandırılmaktadır.
Suç konusu fotoğrafın internet sitesinde üzerinde kullanılması, 5187 sayılı Kanun kapsamında bir 'yayım' faaliyeti olmadığından, sanığın eylemi 5187 sayılı Kanun kapsamında değildir. Öte yandan kullanılan fotoğraf, 5846 sayılı Kanun kapsamında bir eser mahiyetini de taşımamaktadır. Suça konu fotoğraf, 5846 sayılı Kanun'un 84. maddesi çerçevesinde 'eser mahiyetinde olmayan her nevi fotoğraflar, benzer usullerle tesbit edilen resimler ve sinema mahsulleri hakkında haksız rekabet hükümlerinin uygulanacağı' belirtildiğinden, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında haksız rekabet hükümleri gereği korunabilir.
Buna göre sanığın eylemi, her ne kadar da iddianamede 5187 sayılı Kanun 24. maddesinde düzenlenen suç tanımında değerlendirilmiş ve yine aynı Kanun'un 27. maddesi gereği kamu davasının 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmesi istenmişse de; yukarıda yazılı gerekçelerle ve suça konu eylem, 'basılmış eserin yayımı faaliyeti' olmadığından, dolayısıyla 5187 sayılı Kanun kapsamında girmediğinden davaya bakmakla görevli mahkeme Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi değildir. Keza suçun konusu ise 5846 sayılı Kanun kapsamında 'eser' mahiyetini taşımadığından görevli mahkeme özel yetkili Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri de değildir.
Sonuç olarak, sanığın eyleminin, her ne kadar da sevk maddesinde 5187 sayılı Kanun'un 24/1. maddesinde yazılı yeniden yayım suçunu oluşturduğu iddia edilse de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun haksız rekabet hükümlerinin olayda tartışılması gerektiği değerlendirilmekle, görevli mahkemenin, genel görevli Asliye Ceza Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/07/2017 tarihli ve 2017/744 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nun 309/4-a. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda yazılı bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, 10.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.