4. Ceza Dairesi 2017/21392 E. , 2018/468 K.
Kasten yaralama ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 31/05/2017 tarihli ve 2016/84986 soruşturma, 2017/53075 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin merci İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/07/2017 tarihli ve 2017/3480 Değişik İş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 19/09/2017 gün ve 94660652-105-34-9190-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/10/2017 gün ve 2017/54448 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda, şüpheli Mirac ile müşteki ...'ın karı koca olup ayrı yaşadıkları, müştekinin şikayet dilekçesi ile müşterek çocukları olan mağdur ...'i icra kanalı ile teslim aldığı sırada çocuğun annesi tarafından tehdit ve darp edildiğini kendine söylediğinden bahisle şikâyetçi olması üzerine şüpheli hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de;
İstanbul Anadolu Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 14/06/2016 tarihli raporunda, mağdur ...'nin sol bacak kemiği üzerinde ekimotik alanın mevcut olduğu ve kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahele ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğunun belirtilmesi karşısında, mağdurun müşteki olan babasına icra kanalı aracılığı ile teslim edildiği sırada müşteki Zeynel ile mağdur Fatıma'nın konuşmalarını duyduğu iddia edilen araç şoförünün beyanı ile mağdur çocuğun usulüne uygun şekilde beyanının alınması sonucunda şüphelinin hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verildiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Kasten yaralama ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 31/05/2017 tarihli ve 2016/84986 soruşturma, 2017/53075 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin merci İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/07/2017 tarihli ve 2017/3480 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda, şüpheli Mirac ile müşteki ...'ın karı koca olup ayrı yaşadıkları, müştekinin şikayet dilekçesi ile müşterek çocukları olan mağdur ...'i icra kanalı ile teslim aldığı sırada çocuğun annesi tarafından tehdit ve darp edildiğini kendine söylediğinden bahisle şikâyetçi olması üzerine şüpheli hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de;
İstanbul Anadolu Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 14/06/2016 tarihli raporunda, mağdur ...'nin sol bacak kemiği üzerinde ekimotik alanın mevcut olduğu ve kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahele ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğunun belirtilmesi karşısında, mağdurun müşteki olan babasına icra kanalı aracılığı ile teslim edildiği sırada müşteki Zeynel ile mağdur Fatıma'nın konuşmalarını duyduğu iddia edilen araç şoförünün beyanı ile mağdur çocuğun usulüne uygun şekilde beyanının alınması sonucunda şüphelinin hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verildiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kasten yaralama ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 31/05/2017 tarihli ve 2016/84986 soruşturma, 2017/53075 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının yasaya uygun olup olmadığının ve bu bağlamda anılan karara müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin merci İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/07/2017 tarihli ve 2017/3480 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, 'Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. '2. fıkrasında, 'Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.' 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.' 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK'nın 173. maddesi ' (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik fıkra: 2/1/2017 - 680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.' biçimindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet Savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada;
Şüpheli ... ile müşteki ... Türker'in karı koca olup ayrı yaşadıkları, mağdur ...'in ise tarafların müşterek çocukları olduğu, mağdur çocuğun, annesi olan şüphelinin yanında kaldığı, şikayetçi baba ile mağdur çocuk arasında mahkeme kararıyla şahsi ilişki kurulduğu, şikayetçi vekilinin dilekçesinde; 11/06/2016 tarihinde şikayetçinin mağdur ...'i icra kanalı ile teslim almaya gittiği sırada çocuğun şikayetçiye, şüphelinin kendisine yönelik tehdit sözleri söylediğini ayrıca mağdurun sol bacağında olan morluğu da annesi olan şüphelinin yaptığını beyan ettiğinin, mağdurun bu sözleri Cafer isimli araç şoförü ve şikayetçi ...'ın ablası olan ...'in yanında söylediğinin belirtildiği, mağdurun 11/06/2016 tarihli adli raporunda sol bacak kaval kemiği üzerinde 4x3 cm çaplı ekimotik alan olduğunun tespit edildiği, tanık psikolog ...'ın ifadesinin ' Ben psikolog olarak görev yapıyorum. Birçok kereler icra müdürlüğünün çocuk teslimine ilişkin işlemi nedeniyle bende hazır bulundum. Bu teslimler esnasında genelde sorunlu ortamlar oluştu. Fiili kavgaya dönüşen bir durum olmadı ama son derece olumsuz ve soğuk ortamlar oldu. Baba bize çocuğun vücuduna bakın diye söyledi. Ancak ben doktor değilim. Ben sadece işlemlerin çocuğun yararı ve psikolojik durumu açısından etkilenmemesi için buradayım ve bu duruma nezaret ediyorum dedim. Hekim olmadığım içinde çocuğu muayene etmeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine baba ısrarcı oldu. Bunun üzerine icra memuruda babanın beyanını onun ağzından çıktığı şekilde tutanağa yazmak zorunda kaldı. Çocuk genel olarak annesiyle yaşamaktan huzursuz olduğuna dair herhangi bir belirti göstermedi. Ben mesleki tecrübeme göre de böyle bir durumu gözlemedim. Müdahale etmem gereken bir durum olsaydı mutlaka müdahale ederdim. Hatta birkaç kere baba çocuğun üzerini soyup bize göstermek istediğinde ona da müdahale ettim. Bu çocuk açısından olumsuz bir durum yaratır diye söyledim. Çocuk yaş itibariyle küçük olduğu için telkin ve yönlendirmeye açık olabilir. Bu etkilerin klinik olarak tespiti için ayrıntılı değerlendirme yapılması gerekir. Bizim ordaki kısa gözlem anlarımızda mutlaka kanaatler ediniriz ancak meslek etiği açısından ayrıntılı bir değerlendirme yapmadığımız için bir tanı koymamız doğru olmaz. Çocuklar küçük olduğu
içinde düşüp yaralanabiliyorlar. Benim bulunduğum ortamlarda da küçük çocuğun herhangi bir darba maruz kaldığına dair çocuktan birşey duymadım. Böyle bir olayada şahit olmadım. Benim
bulunduğum ortamlarda olumsuz bir durum olmadı.' şeklinde, icra memuru Nagihan Kaluman'ın beyanının ise 'Tutanaktaki ismim altındaki imza bana aittir. Tutanak içeriğindende anlaşıldığı üzere çocuğun şiddet gördüğüne ilişkin iddia babanın bize söylediği beyanlardır. Onun söylediği beyanları söylediği şekilde zapta geçtim. Küçük çocuktan herhangi birşey duymadım. Zaten küçük çocuğun doğrudan beyanda bulunacak durumu yoktur. Babası teslim sırasında bu şekilde beyanda bulunmak isteyince mecburen bende beyanını zapta geçtim. Herhangi bir olumsuz durum yaşanmadı. Çocuğun görünür yerlerinde de herhangi bir darp izi görmedim. Baba çocuğu alır almaz soyup üzerini çıkarıp darp izi arıyor. Biraz telaşlı, heyecanlı ve duygusal yapısı var. Biz görevimiz gereği sadece refakat ediyoruz onun dışında ikili ilişkilere müdahale etmiyoruz. Eğer olumsuz bir durum tartışma suç oluşturan herhangi bir söz ya da eylem söz konusu olsa mutalak tutanağa geçeriz. Ben birçok defalar bu ilamın infazında bulundum. Zaten ayda 2 defa muhakkak görüşme oluyor.Tüm bu görüşmelerde de olumsuz bir durumla karşılaşmadım. ' biçiminde olduğu, şoför Cafer ile şikayetçi ...'ın ablası olan Göknil'in tanık olarak dinlenmediği, mağdur ...'in beyanının tespit edilmediği, şüphelinin 11/06/2016 tarihli olaya ilişkin ifadesinin alınmadığı, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 31/05/2017 tarihli ve 2016/84986 soruşturma, 2017/53075 sayılı kararıyla 'her ne kadar adli rapor içeriğinde mağdurun sol bacak kaval kemiğinde ekimotik alandan bahsedildiği anlaşılmış ise de yaşı itibariyle oyun çağında olan mağdurun oyun oynarken dahi bir yere çarpıp yaralanmasının mümkün olduğu, şüpheli savunması, dinlenen psikolog tanık ... ile icra memuru Nagihan Kaluman' ın beyanlarıda dikkate alındığında şüpheli tarafından mağdura yönelik herhangi bir darp, müştekiye yönelik ise tehdit içeren sözler söylediğine dair inkar yollu savunma karşısında dava açmaya yeter delil elde edilemediği' şeklindeki gerekçeyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara şikayetçi vekili tarafından süresinde itiraz edildiği, itirazın merci İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/07/2017 tarihli ve 2017/3480 değişik iş sayılı kararıyla kesin olarak reddedildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Mağdur ... ile şüpheli ...'in ifadeleri alındıktan, mağdurun söylediği sözleri duyduğu iddia olunan Cafer isimli araç şoförü ile şikayetçi ...'ın ablası olan Göknil'in beyanları tespit edildikten sonra şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik soruşturma neticesinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve bu nedenle itirazın reddine dair mercii kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, merci İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/07/2017 tarihli ve 2017/3480 Değişik İş sayılı kararı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sonraki işlemlerin, CMK'nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 11/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.