10. Hukuk Dairesi 2021/5229 E. , 2022/135 K.
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
Dava, iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ...'in İşveren ... Dökümcülük Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ye ait ... OSB adresinde kurulu işyerinde 20/12/2011 tarihinde Jant İşleme bölümü Havuç Koparma tezgahında çalışırken, kullanmış olduğu matkaptaki bor yağ denilen sıvı madde ile sol elinin temas etmesi sonucunda vardiye bitimine kadar sol el 3.parmağı kararmış ve aynı gün fabrika revirine çıkması üzerine merhem ve ağrı kesici tedavisi verilmiş, ancak elinin giderek kötüleşmesi üzerine ... Üniversal Hospital Hastanesine müracaat etmiş olduğunu, teşhis konulamaması üzerine tekrar ... Tıp Merkezine ve yine Üniversal Hospital’a başvurmuş ve sonunda CBÜ Hastanesine sevk edilerek burada yapılan araştırma sonucunda elindeki sakatlığın çalışma esnasında elinde oluşan çizik ile matkaptaki sıvının temasından kaynaklandığı tespit edilmiş ve hemen tedavisine başlanmış olduğunu, olaydan sonra müvekkilinin ... CBÜ hastanesinde yatarak ve iki kez ameliyat olarak tedavi görmesine rağmen sağlığıma kavuşamamış ve neticede Sol el 3.parmağında kalıcı sakatlık oluşmuş olduğunu, davacının elinde meydana gelen sürekli sakatlığın sebebi iş yerinde meydana gelen ve iş kazasına dayalı elinde çizik oluşması ve çalıştığı aletten kaptığı mikrop olduğunu, davalı ...'ya müvekkil adına Sürekli İş Görmezlik Ödeneği talebi ile müracaatta bulundukları ancak kurum tarafından yapılan incelemede olayı gören ve müvekkilimizin olaydan sonra tedavi gördüğünü belirten tanıkların beyanına rağmen, sırf fabrika revir defterinde kayıt olmadığı gerekçesi ile meydana gelen olayın iş kazası olmadığından bahisle müvekkilinin talebinin reddine karar verilmiş olduğunu, işveren şirket aleyhine ... 2.İş Mahkemesi 2014/108 E.sayılı dava dosyasında açılan tazminat davasının yargılaması esnasında 25/07/2017 tarihli ara kararı ile Sgk aleyhine iş kazasının tespiti davası açılması kararı gereği kurumun 22/02/2016 tarih ve 18191334-2753619 sayılı Kurum işleminin iptali ve Müvekkilimin l0/12/2011 tarihinde İşveren Şirket ... A.Ş. yanında çalışırken yaralanarak sakat kalmasına ilişkin olayın İş Kazası olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 20.12.2011 tarihinde maruz kaldığını iddia ettiği kaza ile ilgili kurum müfettişleri tarafından inceleme yapılmış, inceleme neticesinde iddia edilen vakaların 5510 S.K'nın 13. maddesinde belirtilen tipik bir iş kazası olmadığı hususları tespit edilmiş olduğunu, inceleme raporunda açıkça tespit edildiği üzere sigortalının elinde meydana gelen güç kaybının nedeni dava dilekçesinde de anlatıldığı gibi kullanmış olduğu matkaptaki boryağ denilen sıvı madde ile sol elinin temas etmesi olmadığını, işveren tarafından kazaya maruz kalındığı iddia edilen gün için sigortalının revirden ilaç temin etmediği, hastane kayıtlarının incelenmesinde davacının kazaya maruz kaldığı günlerde herhangi bir muayene kaydının olmadığı, ilk tedavinin kazadan 40 gün sonra 30.01.2012 tarihinde olduğu, sigortalının 2011 yılından önce de kendisine deri ve deri altı bozuklukları, yumuşak doku bozuklukları, deri apse, fronkül ve karbonkül gibi genel tanılar konulduğu hastane kayıtları ile sabit olduğunu, 14.05.2008 yılında Özel Universal ... hastanesine sağ el parmağında 6-7 aydır ağrı şikayeti ile başvurduğu ve deri apse, fronkül ve karbonkül tanısı konulduğunu, sigortalının kazaya maruz kaldığını iddia ettiği tarihten daha önceki süreçte sağ el parmaklarından kaynaklanan uzun süreli bir enfeksiyon geçirdiği, kazadan itibaren 3 hafta içerisinde iyileşebilecek rahatsızlık için 40 gün sonra hastaneye başvurulduğu dikkate alındığında rahatsızlık ile iddia edilen kaza arasındaki illiyet bağı kaybolmuş olduğunu, 5510 S.K'nın 13. maddesinde iş kazası 'meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaylar' olarak tanımlanmış olduğunu, 27.01.2016 tarihli 402080/04/İR/04 sayılı inceleme raporu ve ekindeki ifadeler ile davacının sol elinde gelen rahatsızlığın 20.12.2011 tarihinde meydana geldiği iddia edilen kaza nedeni ile oluşmadığını, bu rahatsızlığın iş kazası sayılamayacağı, haksız ve dayanaksız davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia edilen olayın vuku bulmasından çok önce el parmağında iltihaplı lezyon, piyoderma gibi tespitler yapıldığını, davacının iddia ettiği şekilde yaşanan kaza sonrasında doku kaybı yaşanabilmesi için sürecin nasıl ilerlemesi gerektiği ifade edilmiş olduğunu, davacının iddia ettiği tarihlerde ve sonrasında 40 gün boyunca hiçbir sağlık başvuru/kaydının olmadığı belirtilmiş olduğunu, -kabul manasına gelmemekle birlikte- iş kazası geçiren bir çalışanın bu kazadan sonra 40 gün boyunca herhangi bir başvurusunun bulunmadığının sabit olduğunu, SGK müfettişi kendi değerlendirmesini ve araştırmasını yaptıktan sonra olayın 5510 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre iş kazası kabul edilemeyeceği yönünde rapor düzenlendiğini, davanın müvekkil şirket açısından öncelikle usulden reddine, işbu talebi kabul edilmezse haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulü ile, davacının davalı işyerinde 20/12/2011 tarihinde iş kazası geçirdiğinin tespitine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... 3. İş Mahkemesi'nden verilen 12/11/2020 tarih, 2017/233 Esas ve 2020/170 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik davalı Kurum vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacının kazaya maruz kaldığını iddia ettiği günlerde herhangi bir muayene kaydının olmadığını, aralıksız çalışmaya devam ettiğini, davacının kazaya maruz kaldığını iddia ettiği tarihten daha önceki süreçte sağ el parmaklarından kaynaklanan uzun süreli bir enfeksiyon geçirdiğini, bunun sebebinin tespit edilmediğini, davacının elinde meydana gelen rahatsızlığın nedeninin iddia edildiği gibi 20.12.2011 tarihinde boryağ ile temas etmesi olmadığını, dava iş kazasının tespitine yönelik olduğundan kusur raporu aldırılmasının hatalı olduğunu, davacının maruz kaldığını iddia ettiği kazanın iş kazası olup olmadığının tespitine yönelik olması gerektiğini, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını ve Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması taleplerinin değerlendirilmediğini beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı şirket vekili, Kurum Hekimi Ortopedi ve Travmatoloji Uzman Op. Dr. ...'den tıbbi değerlendirme talep edildiğinde, kazalının daha önce de sağlık kuruluşlarına başvurmuş olduğu, 14.05.2008 tarihinde Özer Üniversal ... Hastanesine sağ el parmağında ağrı şikayetiyle başvurduğu, 2009 yılında da aynı hastaneye başvurduğu ve 'deri, apse, fronkül ve karbonkül' tanısının koyulduğu ve hangi el ve parmakta olduğu belirtilmemekle birlikte 'El parmağında iltihaplı lezyon, piyoderma' tanısının konduğunun belirtildiğini, bahse konu tıbbi değerlendirmede 'Hastanın iddia ettiği gibi sıvılarla olan direkt temaslarda erken dönemde yaralanma yerinde lezyon erken dönemde şişlik, kızarıklık, ödem, yanık bulguları görülürken olayın gerçekleştiği günden sonraki 3 haftaya kadar uzayabilen geç dönemde ise dolaşım bozukluğu, enfeksiyon veya nekroz gibi bulgular oluşacağını, bu şikayetlerin hepsinde hastanın tıbbi yardım gereksinimi doğacağını, ... isimli hastanın 20.12.2011 tarihinde ve sonrasındaki 40 günlük süreçte ... Hastane ve ... Eczane sistemlerinde kaydına rastlanmadığını, bu nedenle sol eldeki rahatsızlığın iddia edildiği gibi iş kazası nedeniyle olmadığı kanaatini oluşturtuğunu, ifadelerinin ve belirlemelerin yer aldığı, işçinin iddia edilen olayın vuku bulmasından çok önce el parmağında iltihaplı lezyon, piyoderma gibi tespitler yapıldığı, dolayısıyla davalının olaydan önce deri ve deri altı bozuklukları yakınmalarıyla sağlık kuruluşlarına başvurduğu sabit olmakla birlikte kazalının önceki başvurularında sol elinden herhangi bir yakınması olmadığı ve davalının sol elindeki rahatsızlığın 20.12.2020 tarihli olaydan kaynaklanmadığının açık olduğunu, 40 gün boyunca hiçbir sağlık kuruluşuna başvurmadığını, bunun hayatın olağan akışına ters olduğunu, ilk tedavinin kazadan 40 gün sonra 30.01.2012 tarihinde olduğu tespit edildiğini, kazadan itibaren 3 hafta içerisinde iyileşebilecek rahatsızlık için 40 gün sonra hastaneye başvurulduğu dikkate alındığında rahatsızlık ile iddia edilen kaza arasındaki illiyet bağının ortadan kalktığını, olayın hemen akabinde revire gidip gitmediği konusu tartışmalı olmakla birlikte parmağındaki sorunun büyüdüğünü gören kazalı işçinin de daha sonra tekrar doktora (gerek işyeri gerekse herhangi bir hastanedeki doktora) başvurmayı ihmal ettiği kanaati oluştuğunu, davacının doktora başvurmamış olması da netice itibariyle bir iş göremezliği var ise bunun sebebinin davacının kendi kusurlu ve veya ihmali davranışı olduğunu gösterdiğini, elindeki kesiği iş yerinde oluştuğuna dair herhangi bir ifade ya da kayıt veya başvuru bulunmadığını, Meydana gelmiş olan rahatsızlığın nedeninin boryağ teması olduğu sadece iddia olup herhangi bir şekilde ispatlanmadığını, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından biri 5510 sayılı Kanunun 13. maddesine göre iş kazası;
'Madde 13- İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, .... meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.' şeklinde tanımlanmıştır.
Olayın, iş kazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur.
Bu bakımdan 13. madde teknik yönden tanımlayıcı bir hukuk kuralıdır. Bunun uygulamaya ilişkin sonucu ise, bir olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağının anılan maddenin tanımı ve öngördüğü unsurlar çerçevesinde belirlenebileceğidir. Yasanın açık hükümleri bir yana bırakılarak, iş kazası kavramının unsurlarının belirlenmesine olanak yoktur. Bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, sigortalıyı bedence ve ruhça zarara uğratan olayın, maddenin belirlediği “hal ve durumlardan” birinde meydana gelmiş bulunması gerekli ve yeterlidir. Bu sınırlı durumlar dışında meydana gelen ve sigortalıyı ruh ve bedence zarara uğratan olayların iş kazası olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Belirtilmelidir ki, yasanın, iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması, illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başka kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır.
Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının sigortalı olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.10.2009 tarih, 2009/21-400 Esas, 2009/432 Karar sayılı ilamı)
Dosya kapsamına göre, davacının davalı şirkete ait jant üretimi işyerinde, 20.12.2011 tarihinde büyük matkap ile alüminyum jantı delmeye çalışırken sol el orta parmağına alüminyum kıymığının battığı, alüminyum kıymığının oluşturduğu kesi ile büyük matkabın haznesinde kalan bakteri içerikli bor yağının teması sonucu parmağının enfeksiyon kaptığı, tedavi süreci sonucu ise parmağının kesildiği iddiası ile eldeki davanın açıldığı, Kurum teftişinde, davacının olay tarihinden önce ortopedi ve travmatoloji, dematoloji vb. polikinliklerine başvurusunun olması sebebiyle hastanelerde yapılan muayenelerin davacının parmak enfeksiyonu ile ilgili olup olmadığına dair alınan uzman görüşünde, kurum doktoru Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı tarafından verilen 22.01.2016 tarihli raporda; “davacının 2008 yılında poliklinik başvurularında “tırnak bozukluğu”, “deri ve deri altının bozuklukları”, “yumuşak doku bozuklukları” ve “deri apse, fronkül ve karbonkül” gibi genel tanılar konulduğu, enfeksiyon ve yaralanmanın vücudun hangi bölgesinde olduğuna dair bir bilginin bulunmadığı, bu dönemde işyeri hekimi tarafından yazılan ağrı kesici ve antibiyotikler kullandığı, 14.05.2008 tarihinde hastaneye başvurduğu, burada “sağ el parmağında 6-7 aydır ağrı” şikayetinin bulunduğu, “deri apse, fronkül ve karbonkül” tanısı konulduğu, olay tarihinde eczane ve ... sisteminde kaydının bulunmadığı, elindeki rahatsızlıkla ilgili ilk tedavisinin olaydan 40 gün sonra 03.01.2012 tarihinde olduğunun düşünüldüğü, olay tarihinden önceki muayenelerinde sağ el parmaklarından kaynaklanan uzun süreli bir enfeksiyon geçirdiğinin anlaşıldığı, sebebine dair bir bilginin olmadığı, sol elinde hastalık gelişmesine neden olabilecek patolojik durumla ilgili kesin bir bilginin bulunmadığı, iddia edildiği gibi sıvılarla olan direk temaslarda erken dönemlerde yaralanma nedeniyle şişlik, kızarıklık, ödem, yanık bulguları görüldüğü, olay sonrası üç haftaya uzayabilen geç dönemde ise dolaşım bozukluğu, nekroz veya enfeksiyon gibi bulguların oluştuğu, bu rahatsızlıkların tamamında hastanın tıbbi yardım ihtiyacının doğacağı, ancak davacının olay tarihinden 40 gün sonra sağlık hizmet sunucusuna başvurduğu, bu nedenle meydana geldiği iddia edilen olayın bir iş kazası olmadığı” kanaatinin bildirildiği, tanık ...’in alınan beyanında, kıymık battığı ve revire gittiği gün davacının parmağını gösterdiğini bildirdiği, tanık Ertuğrul Uyar’ın ise, davacının parmağı sarılı halde çalıştığını gördüğünü beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, meydana gelen olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca iş kazası tanımı kapsamında sayılması için bunun sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ve ruhen zarara uğratması gerekir. Eldeki davada, davacının olay tarihinden önce ve sonraki ortopedi ve travmatoloji, dematoloji bölümlerindeki tedavilerine ilişkin tüm tedavi evrak ve raporları ilgili sağlık kuruluşlarından celp edilmeli, davacının işyerindeki periyodik muayeneleri kontrol edilmeli gerektiğinde periyodik muayene yapan hekimlerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sol el orta parmağına alüminyum kıymık batması sonucu oluşan basit kesinin bor yağıyla teması ile davacının sol el parmağının kesilmesi arasında illiyet bağı olup olmadığı, davacının olaydan önceki hastane kayıtları ile belirlenen alerjik rahatsızlıklarının sol el parmağının kesilmesine sebep olup olmayacağı, davacının iddiaya konu rahatsızlığı ile çalışmasını sürdürmesinin mümkün olup olmadığı Adli Tıp Kurumundan rapor alınmak suretiyle değerlendirilmeli ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm, bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...’ın muhalefetine karşı, Başkan ... ile Üyeler ..., ..., ...’nın oyları ve oy çokluğuyla, 11/01/2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık “20.11.2011 tarihinde işyerinde çalışırken parmağında oluşan kesi sonrası oluşan parmak kesilmesindeki engellilik durumunun davacı sigortalıda var olan alerjik durumun neden olup olmadığı, bu kapsamda illiyet bağının bulunup bulunmadığı ve iş kazası olarak tespiti olarak kabul edilip edilmeyeceği” noktasında toplanmaktadır.
2. İlk derece mahkemesinin “davacının olay günü jant delme esnasında matkap ucunun kayması neticesinde davacının yaralandığı, davalı işyerinde büyük jant üretiminin nadiren yapılsa da büyük jant üretiminde kullanılan büyük matkap nadiren kullanıldığı ancak büyük matkabın haznesinde kalan bor yağının boşaltılmaması nedeniyle bu kısımda bakteri üremesinin söz konusu olduğu, kaza diğer bir işçinin çalışması esnasında alüminyum çapağının kesmiş olduğu parmağına temas eden bor yağı nedeniyle elinin enfeksiyon kaptığı ve böylelikle işyerinde yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelen kazalı işçinin yaralanmasının iş kazası olduğu” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
3. Verilen kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
4.Kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine çoğunluk görüşü ile “davacının basit kesi olayının iş kazası olması için bunun ileri de sigortalıya hemen veya sonradan bedenen ve ruhen engelli hale getirmesi gerektiği, davacının kendisinde var olan alerjik nedenin parmağın kesilmesine sebep olup olmadığı, illiyet bağının olup olmadığı Adli Tıp Kurumundan tüm rapor ve tıbbi belgeler temin edilerek rapor alınmak suretiyle temin edilmesi gerektiği ” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
5. 5510 sayılı SSGSSK’un 13. Maddesi uyarınca 4/1-a kapsamındaki sigortalılar için iş kazası:
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
-İşveren tarafından yürütülmekte olan bir iş nedeniyle,
- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
-4/1-a kapsamındaki emziren kadın sigortalının iş mevzuatı gereğince, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır' şeklinde tarif edilmiştir. Bu tarif, iş kazasını bazı hallerde fiilen çalışma ilişkisinden koparan, sigortalıyı korumaya yönelik olarak hazırlanmış geniş anlamda bir iş kazası tarifidir.
6. Sosyal güvenlik hukuku anlamında iş kazası unsurları;
- Kazaya uğrayanın 5510 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılması,
- Sigortalının kazaya uğraması,
-Sigortalının kaza sonucu bedensel veya ruhsal bir zarara uğraması ve
-Kaza ile sigortalının uğradığı bedensel zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunmasıdır (GÜZEL, A.-OKUR, A.R.-CANİKLİOĞLU, N.:Sosyal Güvenlik Hukuku, B.15, ... 2014, s.417-432).
7. 30.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 3. maddesine göre ise 'iş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen yada bedenen engelli hale getiren olay şeklinde tanımlanmış olup, bu tanım hem bireysel iş hukuku anlamındaki iş kazası tanımından hem de sosyal güvenlik hukuku anlamındaki iş kazası tanımından farklılık göstermektedir. 6331 sayılı Kanun ile getirilen iş kazası tanımına göre işin yürütümünden kaynaklanan kazaların yanında iş yerinde meydana gelen kaza da iş kazası olarak kabul edilmektedir (ERDOĞAN,Ç.:İşveren ve İşveren Vekilinin İş Kazasından Doğan Cezai Sorumluluğu, ... 2016, s.67-68, Y. HGK. 21.05.2019 tarih ve 2017/10-2194 e, 2019/584 K).
8. Somut uyuşmazlıkta; davacının 20/12/2011 tarihinde, davacının büyük matkap ile alüminyum jantı delmeye çalışırken, sol el orta parmağına alüminyum kıymığının battığı, davacının küçük bir sıyrık olması ve işyeri doktorunun yarayı temizleyip merhem vermesi nedeniyle vücut arazının geçeceğini umduğu için derhal hastaneye gitmediği, ancak daha sonra parmağının kötüleştiği, hastane kayıtları ile davacının sol el orta parmağındaki arazın ortaya konulduğu, 22/01/2016 tarihinde ortopedi doktoru ...'in ... kayıtları üzerinde inceleme yaparak düzenlediği rapora göre, 2008-2009 yıllarında davacının sağ el parmağında ve tırnaklarında deri ve deri altı bozukluklarının olduğu, işyeri hekimi tarafından antibiyotik ve ağrı kesici verildiği, deri apsesinin bulunduğu, sağ el parmağında 6-7 aydır ağrı şikayeti olduğu gibi verilerin bulunduğunun tespit edildiği, davacının vücudunun çalıştığı işyerinde kullanılan boryağa tepki gösterdiği, zaman içinde antibiyotik ve ağrı kesicilerle bu rahatsızlığı giderilmeye çalışıldığı, ancak sonuçta parmak kesildiği anlaşılmıştır.
9. Davacı sigortalı olup işyerinde çalışırken parmağına kıymık batmış ve kesi meydana gelmiştir. Basit gibi görünen bu yaralanma, zamanla kötüleşmiş ve kesilmeye kadar gitmiştir. İş kazasının işyerinde olma ve kaza geçirip zarar görme unsurları oluşmuştur. Burada önemli olan, sebebi ne olursa olsun, 5510 sayılı Kanunun 11. maddesinde tarif edilen işyeri sınırları içinde bulunmak, zararlandırıcı olayın iş kazası sayılması için yeterlidir. Sigortalıyı zarara uğratan olayın iş kazası sayılabilmesi için, kaza ile sigortalının maruz kaldığı zarar arasında uygun bir sebep-sonuç ilişkisinin (illiyet bağı) olması gerekir. Burada önemle belirtmek gerekir ki, söz konusu illiyet bağı sigortalıyı zarara uğratan olay ile sigortalının yaptığı iş arasında değil, olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında kurulacaktır. Davacı işyerinde yaralanmış ve akabinde parmağı kesilerek engelli hale gelmiştir.
10. Burada davacı sigortalının tedavisine ve oluşan maluliyet oranına, alerjik durumunun veya işyerinde kullanılan boryağının etkili olup olmadığı, kısaca illiyet bağının olup olmaması iş kazası olgusunu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, gelir bağlanması veya tazminat davasında miktarı etkileyecek bir durumdur. İlk derece mahkemesinin tespiti yerindedir. İş kazası tespitine ilişkin karar doğru olduğundan onanması gerekir. Bu nedenle çoğunluğun bozma kararına katılınmamıştır.