3. Ceza Dairesi 2021/1945 E. , 2022/117 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.05.2018 tarih ve 2017/67 - 2018/86 sayılı kararı
Suç : 1-Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, 2-Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, 3-Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, 4-Silahlı terör örgütüne üye olma,
5-Nitelikli adam öldürmeye teşebbüs,
6-Korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme
Hüküm : 1-Sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan; TCK’nın 309/1, 53, 58/9, 63. maddesi uyarınca verilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
2-Sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan; TCK’nın 309/1, 62, 53, 58/9, 63. maddesi uyarınca verilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
3-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etme suçundan; CMK'nın 223/2-e. maddesi uyarınca verilen beraat kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
4-Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9, 63. maddesi uyarınca verilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
5-Sanık ... hakkında nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadankaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından; CMK'nın 223/2-e. maddesi uyarınca verilen beraat kararlarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
6-Sanık ... hakkında nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından; CMK'nın 223/2-e. maddesi uyarınca verilen beraat kararlarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
I-Sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme talepleri yönünden;
Sanıklar hakkında ilk derece mahkemesince verilen hükmün Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince yapılan duruşmalı incelemede istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş ve karar temyiz edilmiş olmakla; sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme isteminin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunmalarını kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu yönünden doğrudan zarar gören, davaya katılma ve hükmü temyiz etme yetkisi bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan suçlar yönünden CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılan olarak kabulüne,
II-Katılanlar ... ve ... vekillerinin tüm sanıklar hakkında nitelikli adam öldürmeye teşebbüs suçundan verilen beraat; katılan ... vekilinin sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında tüm suçlar yönünden verilen tüm kararlara; katılan ... vekilinin sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında nitelikli adam öldürmeye teşebbüs suçu dışında kalan tüm suçlar yönünden verilen tüm kararlara; katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin sanıklar ..., ... ve ... hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçları yönünden verilen ceza verilmesine yer olmadığına ve sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarından verilen beraat, sanık ... hakkında korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan verilen beraat; katılan TBMM Başkanlığı vekilinin sanıklar ..., ... ve ... hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu yönünden verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlarına yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
... ve Milli Savunma Bakanlığının Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme ve nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etme; T.C. Cumhurbaşkanlığının silahlı terör örgütüne üye olma ve korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarının niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmediklerinden; İlk Derece Mahkemesinin 28.04.2017 tarihli celsesinde sanıklardan şikayetçi olmadıklarını ve davaya katılmak istemediklerini beyan ederek ... ve ...'ın sanıklar hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtikleri, bu nedenle de davaya katılma hakları bulunmadığından; T.C. Cumhurbaşkanlığı, ... ve ... vekillerinin anılan suçlar yönünden davaya katılmasına ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararı ile mağdurlar ... ve ... ile vekillerinin davaya katılmasına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin kararları hukukî değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden ve ayrıca korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan verilen beraat kararının niteliği itibariyle CMK'nın 286/2-g maddesi gereğince temyizi kabil kararlardan olmadığı; korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından İlk Derece Mahkemesinin ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının CMK'nın 286/2-h maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan anılan suçlar yönünden temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
Sanıklar hakkında nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etme suçu yönünden İlk Derece Mahkemesince kurulan beraat kararlarının Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine dair karara yönelik katılan kurum T.C. Cumhurbaşkanlığının herhangi bir temyiz talebi olmadığı, kaldı ki temyiz yetkisi de bulunmadığı belirlenerek;
Temyizin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriği; oluş ve tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları, Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 E. 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında 'doğrudan fail' olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla, sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde, yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak, amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
III-Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Ankara Anıttepe Destek Kıtalar Birlik Komutanlığı Personel Temin Merkezi Korgeneral ... Kışlasında haziran ayında yayınlanan aylık nöbet listesine göre 15.07.2016 günü nöbetçi amirinin Jandarma Binbaşı ...'in olduğu, 28.06.2016 tarihli nöbet değiştirme formuna göre ...'in nöbeti ...'a devrettiği, ...'ın da nöbeti sanık ...'a devrettiği, 15 Temmuz 2016 tarihinde sanık Jandarma Kurmay Binbaşı ...'ın bu şekilde nöbetçi amir, sanık Teğmen ...'ın nöbetçi subay olarak görevli olduğu, sanıklar Teğmen ..., Yüzbaşı ... ve Teğmen ...'nın ise herhangi bir görevinin bulunmadığı, sanık ...'ın 21:00 sırlarında nizamiye nöbetçisi tanık astsubay ... ve silahlık nöbetçisi tanık astsubay ...'ya silah sesi duyup duymadıklarını sorduğu, tanıkların silah sesi duymadıklarını beyan ettikleri ancak tam bu sırada uçak ve silah seslerinin gelmeye başladığı, bunun üzerine sanığın ve tanıkların ayrı ayrı Jandarma Harekat Merkezini arayarak bilgi almaya çalıştıkları ancak herhangi bir bilgi alamadıkları, sanık ...'ın cep telefonuna Whatsapp isimli uygulama üzerinden sıkıyönetim emrinin gönderildiği, bunun üzerine sanık ...'ın nöbetçi heyet ile nizamiye önünde sıkıyönetim ilan edildiği bilgisini paylaştığı, kışlaya giriş çıkışın yasaklandığı ve erlerin içtima alanına toplanması talimatı vermesi üzerine saat 23:00 sularında erlerin uyandırılarak içtima alınan toplandığı, sanık ...'ın üzerinde bu saate kadar pantolon, gömlek ve kayık şapka şeklindeki resmi üniforma bulunmasına rağmen içtima alınana kamuflaj ve bordo bere giymiş bir şekilde gelerek erlere yönelik 'TSK yönetime el koydu. Genel kurmay başkanımız ... hepinizi gözlerinden öpüyor.' şeklinde konuşma yapıp, darbe bildirisini merkezi anons sisteminden tekrar okuduğu, hazır kıtaların ve nöbetçilerin sayısının artırılması, rütbeli ve rütbesiz tüm personelin silahlanma ve teçhizatlanma talimatı vermesi üzerine tüm personelin silahlığa giderek MP-5 silah şarjör, mermi, yelek ve kompozit başlık aldığı, yine saat 23:00 sularında herhangi bir görevleri ve nöbetleri olmadığı halde sanıklar Teğmen ..., Yüzbaşı ... ve Teğmen ...'nın kışlaya kendiliğinden gelerek giriş yaptıkları, sivil kıyafetli olmalarına rağmen sanık ...'ın emir ve talimatları doğrultusunda resmi kıyafetlerini giyerek silah ve teçhizat aldıkları, saat 00:30 ve 01:00 sıralarında nizamiye iç kısmına giriş çıkışı engelleyecek şekilde 2 adet otobüsün yan yana çekildiği, saat 00:30 sıralarında darbe yanlısı askeri personeli taşıyan ve Genelkurmay Başkanlığı'na gitmeye çalıştığı değerlendirilen 12 adet tankın Anıtkabir istikametinden Necatibey istikametine doğru hareket halinde olduğunun görüldüğü, Necatibey Caddesi ve Gençlik Caddesinin kesişim noktasında bulunan kavşağın polisler ve sivil vatandaşlar tarafından kapatılması nedeniyle tankların ilerleyemeyerek Gençlik Caddesi üzerinde kışlanın önünde durmak zorunda kaldıkları, Cadde üzerinde bulunan vatandaşların ve polislerin tankların içinde bulunan askeri personeli ilerlememeleri ve teslim olmaları için ikna etmeye çalıştıkları sırada sanıkların bulunduğu kışla içerisinde sanık ...'ın talimatı ile askerlerin silahlı olarak Gençlik Caddesine ve Necatibey Caddesine bakacak şekilde mevzilendikleri, saat 01:30 sıralarında 7 adet tankın Gençlik Caddesi üzerindeki refüjü aşarak geldikleri yöne doğru geri gittikleri, 3 adet tankın ise yine orta refüjü aşarak ters yöne geçtikleri, bu sırada vatandaşların tankları durdurmaya çalıştığı ancak tankların durmayarak Gençlik Caddesi üzerinde bulunan araçları ezmek suretiyle ilerleyerek Necatibey Caddesi üzerinden Sıhhiye istikametine doğru gittikleri, bu sırada bir karmaşa yaşandığı, olay yerinde bulunan bir kısım polis memurlarının tanık sıfatıyla aşama anlatımlarına göre tankların hareket anında tanklardan ve kışla içerisinden ateş açıldığı, mağdur ...'ın istinaf mahkemesinde alınan ayrıntılı beyanlarında bu sırada tanktan açılan ateş sonucu yaralandığını beyan ettiği, 2 adet tankın olay yerinde kaldığı, vatandaşların ve polis memurlarının bu 2 tankın ilerlememesi ve içindeki askeri personelin tahliyesi için gayret gösterdikleri, kışla içerisindeki hareketlilikten dolayı bir kısım vatandaşların tepki göstermek amacıyla kışlanın dış cephesinde bulunan demir parmaklara yöneldikleri, ancak polis memurlarının ve duyarlı vatandaşların araya girerek bu vatandaşları demirlerden uzaklaştırmalarına rağmen kışla içerisinden ateş açıldığının tanık anlatımları ve kamera kayıtları ile sabit olduğu, sanıklar ..., ... ve ...'ın havaya doğru ateş ettiklerini ikrar ettikleri, dosya arasında bulunan 19.07.2016 tarihli Arama ve Muhafaza Altına Alma Tutanağına göre, kışla içerisinde sosyal tesis olarak kullanılan bölge ile nöbet kulübelerinin bulunduğu bölgede 16 farklı yerde toplam 222 adet MKE 9P ibareli boş kovan, 3 adet MKE 9 mm BM ibareli boş kovan ve 1 adet deforme mermi çekirdeğinin ele geçirildiğinin bildirildiği, saat 03:00 sıralarında polis memurları tarafından kışla içerisine gaz ve sis bombalarının atıldığı ve teslim olun çağrıları yapılmasına rağmen, sanık ...'ın askerlere kesinlikle teslim olunmayacağı ve kışlaya girmeye kalkışan olursa ateş edilmesi talimatı verdiği, saat 07:30 sularında nöbetçi heyet içerisinde yer alan tanıklar ..., ... ile ... ile birlikte rütbesiz personelin çabaları ile sıralı amirlerinden aldıkları emir ve talimat sonucu gece ateş ettiklerini gördükleri sanıklar ..., ... ve ...'ı yakalayarak kışla dışındaki polis memurlarına teslim ettikleri anlaşılmıştır.
IV-Yukarıda belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etme ve sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından verilen beraat; katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve sanık ... hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından verilen beraat; katılan TBMM Başkanlığı vekilinin sanıklar ... ve ... hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından verilen beraat kararları ile sanık ... müdafiinin sanık hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu dışında kalan tüm suçlar yönünden verilen beraat kararlarının gerekçesine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre kışla içerisinden mi yoksa kışla dışından mı geldiği tespit edilemeyen kurşun ve şarapnelle yaralanan mağdur ...'ın yaralanmasından dolayı sanık ...'ın ...'a yönelik nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etme suçundan verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamede c maddesinin birinci fıkrasında bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Sanık ...'ın 15 Temmuz 2016 tarihinde Ankara Anıttepe Destek Kıtalar Birlik Komutanlığı Personel Temin Merkezi Korgeneral ... Kışlası'nda nöbetçi subay olarak görevli olduğu ve dosya kapsamına göre de darbeye yönelik bir eylemi de tespit edilemediği de nazara alındığında sanık hakkında mahkemenin takdir ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamede c maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinde bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğu anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığı vekilleri ile sanık ... müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
V- (III) numaralı bentte belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde sanıklar ..., ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik sanıklar ..., ... ve ... müdafileri, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar ..., ... ve ... müdafileri, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sair nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
1-) Görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullandığı anlaşılan sanıklar hakkında verilen cezanın TCK'nın 266/1. maddesi uyarınca artırım yapılmaması,
2-) Sanıklar hakkında 3713 sayılı Kanunun 3. maddesinde mutlak terör suçu olarak sayılan Anayasayı ihlal suçundan verilen temel cezaya aynı Kanunun 5/1. maddesinin de tatbiki gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... müdafileri, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun 5271 sayılı CMK'nın 303/1-c. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hükmün A, B ve C maddelerinin ikinci fıkralarının ikinci ve beşinci bentlerinin tamamen çıkarılarak, birinci bentlerinden sonra gelmek üzere 'sanığın görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullandığından, hakkında verilen cezanın TCK'nın 266/1. maddesi gereğince 1/3 oranında artırım yapılarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına', '3713 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrası gereğince yarı oranında arttırım yapılarak sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına,' ibareleri eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
VI- (III) numaralı bentte belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet kararına sanık ... müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının; sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen beraat kararlarına yönelik sanık ... müdafii, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1-) Sanık ... bakımından;
a-) CMK'nın 50/1-c maddesine yanlış anlam yüklenerek yemin verilmeyen tanıklardan olmayan ...'nun yeminsiz olarak dinlenilmesi,
b-) Temyiz aşamasında ifadeleri dosyaya gönderilen başka dosya şüphelileri ..., ..., ..., ... ve ...'in sanık hakkındaki beyanları CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulup ayrıca, gerekirse tanık sıfatı ile ifadelerine başvurularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
c-) Sanık hakkındaki silahlı terör örgütüne üye olma suçundan davaya katılma hak ve yetkisi bulunmayan T.C. Başbakanlık(T.C. Cumhurbaşkanlığı) lehine ve sanık aleyhine olacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi,
2-) Sanık ... bakımından;
15 Temmuz 2016 günü mesai saati bitmesine ve nöbetçi ya da görevli olmamasına rağmen sivil kıyafetlerle darbenin gerçekleştiği saatlerde Ankara Anıttepe Destek Kıtalar Birlik Komutanlığı Personel Temin Merkezi Korgeneral ... Kışlasına kendiliğinden gelerek giriş çıkışların yasak olmasına rağmen nöbetçi amir sanık ...’ın izni ile herhangi bir engelle karşılaşmadan kışlaya giren ve yine sanık ...'ın emri ve talimatı doğrultusunda odasında bulunan resmi mesai kıyafetlerini giydikten sonra silahlıktan MP-5 silah, çelik yelek ve teçhizat alarak bahçe içerisindeki askerlerin başında bulunan, silahlı ve teçhizatlı olarak koridorlarda ... ile dolaşırken kamera kayıtları olan, böylece darbeye katılma konusundaki iradesini ortaya koyan ve istinaf aşamasında dosya arasına giren Ardışık Arama HTS Analiz Tutanağına göre asker şahıslarla ardışık aranması olduğu tespit edilen, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanığın eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ile sanıklar ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.01.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.