6. Ceza Dairesi 2016/5246 E. , 2019/1537 K.
... Cumhuriyet Başsavcılığının 31.01.2005 gün ve 2005/1298-367 sayılı iddianamesiyle 'Müşteki ...'ın cep telefonu dükkanı işlettiği ve arkadaşı ...'nin vasıtası ile sanıklar ... ve ... ile tanıştığı, müştekinin işlerinin iyi gitmediği, çevresine borç yaptığı ve bu arada bir kısım borçlarını da sanıklardan aldığı paralarla ödediği, sanıkların müştekiye yaklaşık 13 milyar TL'lik borç para verdikleri ve karşılığında senetler aldıkları, ancak müştekinin borcunu ödememesi üzerine sanıkların suç tarihinde arabalarına müştekiyi zorla bindirerek darp ederek alacaklarını istedikleri ve böylece sanıkların müsnet suçu işledikleri'nin iddia edildiği ve sanıklar ... ve ...'ın TCK'nin 308/3. maddesiyle cezalandırılmalarının talep edildiği,
... 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.07.2005 gün ve 2005/117-1523 sayılı kararıyla sanıkların eylemlerinin TCK'nin 148/2, 149/1-c, 109/1-3-b madddelerinde düzenlendiği belirtilerek görevsizlik kararı verildiği,
Sanıklar ... ve ...'ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılmalarına ve yağma suçundan beraatlerine ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.11.2006 gün ve 2005/447-2006/464 sayılı hükmün O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanıklar savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20.03.2013 gün ve 2009/28738-2013/5702 sayılı kararı ile sanık ... savunmanının süresinden sonraki temyiz talebinin reddine, sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün onanmasına, yağma suçundan kurulan hükme ilişkin olarak eylemin ihkak-ı
hak suçunu oluşturduğu, zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu belirtilerek davanın düşmesine karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.11.2015 gün ve 2015/59826 sayılı yazısıyla '...Davanın dayanağını oluşturan 31.01.2005 tarihli iddianamede, sanıkların müştekiye 13 milyar TL borç para verdikleri ve karşılığında senet aldıkları, ancak müştekinin borcunu ödememesi üzerine sanıkların suç tarihinde arabalarına müştekiyi zorla bindirerek darp ederek alacaklarını istedikleri ve böylece müsnet suçu işledikleri iddia olunarak suç tipine ihkak-ı hak yazılıp, sevk maddesi de 765 sayılı TCK'nin 308/3. maddesi olarak gösterilerek sulh ceza mahkemesine kamu davası açıldığı, ... 3. Sulh Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda, 5237 sayılı TCK'de ihkakı hak suçunun düzenlenmediği, 5237 sayılı Kanuna göre sanıkların eyleminin 148/2, 149/1-c, 109/1,3-b maddelerinde tanımlanan suçları oluşturduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır....Davanın dayanağını oluşturan iddianamede, iddianamedeki olayın anlatım biçimi ve uygulanması istenen yasa maddelerine göre; sanıklar hakkında sadece kendiliğinden hak almak suçundan kamu davası açılıp, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçundan usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı, görevsizlik kararı ile de kamu davası yaratılmasının mümkün olmadığı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçunun 765 sayılı TCK'nin 499. maddesinde tanımlanan yağma suçunda olduğu gibi, kendiliğinden hak almak suçunun unsuru olmadığı gibi, kendiliğinden hak almak suçunun kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçuna dönüşmesinin de mümkün bulunmadığı, Yüksek Dairenin 20/03/2013 tarihli kararında da bu hususun kabul edilerek, sanıkların alacaklarının tahsili için, yakınana yönelik cebir ve tehdit kullanarak senet imzalatmaları eylemlerinin yağma suçunu değil kendiliğinden hak almak suçunu oluşturduğu kabul edilerek kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiği anlaşılmakla, dava konusu edilmeyen kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçundan hükümlülük kararı verilmesinde isabet görülmemiştir...Yüksek Dairenizin 20/03/2013 gün ve 2009/28738 Esas, 2013/5702 Karar sayılı her iki sanık hakkındaki kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçuna ilişkin onama kararının kaldırılarak, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2006 tarih ve 2005/447 Esas, 2006/464 Karar sayılı kararının BOZULMASINA...' karar verilmesinin talep edildiği,
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 03.12.2015 gün ve 2015/8849-45588 sayılı kararıyla ''itirazın kabulüne onama kararının kaldırılmasına, iddianamede ve görevsizlik kararındaki olayın anlatım biçimi ve uygulanması istenen yasa maddelerine göre; sanıklar hakkında, 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak' suçundan 5271 sayılı CMK'nin 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gibi, ek iddianame de düzenlenmediğinin anlaşılması karşısında; hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemle sınırlı olduğu gözetilmeden dava konusı dışına çıkılarak 5271 sayılı CMK'nin 225/1. maddesine aykırı davranılması' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
Sanıklar savunmanlarının, yargılama aşamasında dinlenen tanık ...'ın yalan tanıklıkta bulunduğu gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmaları üzerine yapılan duruşma sonucu ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2014 gün ve 2005/447-2006/464 sayılı ek kararıyla 30.11.2006 gün ve 2005/447-2006/464 sayılı kararın yerinde olduğu gerekçesiyle anılan hükmün CMK'nın 323/1. maddesi gereğince onaylanmasına karar verildiği, bu kararın sanıklar savunmanlarınca temyiz edildiği,
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 11.02.2016 gün ve 2016/993-560 sayılı kararıyla 'Sanıklar ... ve ... hakkında, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2006 gün, 2005/447 Esas ve 2006/464 Karar sayılı ilamı ile yakınan ...'a yönelik 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan verilen 3 yıl 4 ay hapis cezasına ilişkin hükmün, Dairemizin 20/03/2013 gün, 2009/2878 Esas ve 2013/5702 Karar sayılı ilamı ile onandığı, kovuşturmada dinlenen bir tanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu iddiası üzerine yargılanmanın yenilenmesine karar verilip duruşma açılarak 18/12/2014 tarihinde yeniden mahkumiyet kararı verildiği, Dairemizin 20/03/2013 günlü onama kararına 14/11/2015 tarihinde itiraz edildiği, 03/12/2015 gün, 2015/8849 Esas ve 2015/45588 sayılı karar ile Dairemiz tarafından
itiraz yerinde görülerek 20/03/2013 günlü onama kararının kaldırıldığı ve sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkumiyet kararının bozulduğunun anlaşılması karşısında; anılan bozma ilamı doğrultusunda sanıkların hukuki durumlarının yeniden degerlendirilmesi zorunluluğu' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
Bozma sonrası ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2016 gün ve 2016/112-214 sayılı kararı ile;
'Mahkememizin 30.11.2006 tarih 2005/447 esas, 2006/464 karar sayılı ilamı sanıklar ... ve ...'ın kişiyi hürriyetinden yoksun suçundan TCK'nin 109/1, 2, 3-b, 62/2. maddeleri gereğince 3'er yıl 4'er ay hapis cezasına mahkum edilmiş olup, bu cezalar kesinleşmiştir.
Hükümlüler vekilleri yargılanmanın yenilenmesi dilekçeleri ile müvekkilerinin mahkumiyetine yol açan tanık ...'ın yalan tanıklıktan dolayı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açıldığı ve dava açıldığından bahisle yargılanmanın yenilenmesi istenmiş, yargılama aşamasında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/11577 Esas sayılı iddianamesi ile ... hakkında yalan tanıklıktan açılan dava hakkında ... 8. Asliye Ceza Mahkemesince 2013/475 Esas, 2013/886 sayılı kararı ile TCK'nin 272/3, 62/1. maddeleri gereğince mahkumiyet kararı verilmiş ve CMK'nin 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilmiştir.
Yargılanmanın yenilenmesi aşamasında duruşmada dinlenen tanık ... sanıkları tanımadığını, müşteki ...'ın annesini komşusu olması nedeni ile tanıdığı için olay günü kendisine günaydın diyerek yanından geçtiğini, yürüyerek devam ettiğini, ...'ın beyaz araçta bulunan iki kişi ile tokalaştığını, şakalaşarak araca bindiğini ve aracın olay yerinden uzaklaştığını gördüğünü, aynı gün yine müştekinin annesi... ile karşılaştığında oğlunun işe girip girmediğini sorduğunu, bir araca binerek gittiğini söylediğini, ...'ın annesinde ...'ın alacaklıları olduğunu ve ...'ın zor durumda olduğunu belirtilerek kendisinden ricada bulunarak ...'ı iki kişinin döverek zorla araca bindirerek araca bindirdiklerini söylemesi için ricada bulunduğu ve kendisinin de bunu kabul ederek mahkememizde bu şekilde ifade verdiğini ancak daha sonra sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi üzerine vicdanını rahatlatmak için bu şekilde gelip ifade verdiğini ve bunun bedeli olan yalan tanıklıktan mahkumiyeti göze aldığını ifade etmiştir.
Tanık ... beyanında; ...'ın yargılanmanın yenilenmesi duruşmasında doğruyu söylemediğini, olay günü oğlu ...'ı iki kişinin zorla beyaz araca bindirdiklerini ellerinde silah olduğunu gördüğünü belirttiği, dolayısı ile ilk duruşmada doğruyu söylediğini, mahkum olan sanıkları cezadan kurtarmak için yargılanmanın yenilenmesinde ifade değiştirdiği, ifade değiştirmesinin sebebinin de yine ...'ın kendisine anlattığına göre oğlunun sanık ...
Sulayan'ın aracına çarpması nedeni ile bu şekilde ifade verdiğini belirtmiştir.
Yargılanmanın yenilenmesinde çözülmesi gereken temel sorun ...'ın ilk ifadesinin mi yoksa ikinci ifadesinin doğru olduğudur. ... ile ilgili ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/475 Esas, 2013/886 sayılı kararı ile yalan tanıklıktan mahkum edilmiş olması kararı bu anlamda iki farklı ifadeden hangisinin doğru olduğunun tespitine yönelik olamaz, sadece tanık ...'ın mahkememizin mahkumiyet kararına dayanak teşkil eden ifadesi ile daha sonradan hakkında suç duyurusu bulunulması ve yargılanmasına karar verilen ve farklılık arz eden ifadesi arasında farklılığı yalan tanıklığa esas almıştır.
Aksi takdirde kesinleşmiş mahkeme kararındaki tanıklık ile daha sonradan verilecek olan farklı beyanlar arasında hangisinin ne gerekçe ile üstünlük tanınacağının tüm dosya içeriği, diğer maddi ve bilimsel delilerle de desteklenmesi gerekecektir.
Kaldı ki; mahkememizin mahkumiyet hükmüne dayanak teşkil eden belgeler içerisinde KOM Şube Müdürlüğünün fezlekesinde dahi müşteki ...'ın iddia ettiği hususlar doğrultusunda darp edilmesinden dolayı gönderildiği Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca yapılan muayenesinden sonra 5 gün iş ve gücünden kalır raporunun verildiği, ayrıca tanık ...'ın duruşmadaki ifadesinde müştekinin olayı anlatış tarzına uygun olarak tüm ayrıntıları ile anlatmış olması ile birlikte yine ...'ın yargılanmanın yenilenmesine ilişkin olan dilekçede; mahkememizin mahkumiyet karanındaki ifadesinde kendisini ...'ın yönlendirdiğini oysa yargılamanın yenilenmesine ilişkin mahkememizin 26.06.2014 tarihli duruşmasında ...'ın annesi...'ın kendisini bu şekilde ifade vermeye yönlendirdiğini beyan etmesi çelişkileri karşısında ...'ın mahkememizin mahkumiyete dayanak teşkil eden kararındaki sanıkların müştekiye karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçunu işlediklerine ilişkin ifadesinin doğru olacağı ve daha sonraki ifadesine itibar edilmeyeceği kanaatine varılmakla yargılanmanın yenilenmesi talebi yerinde görülmediğinden mahkememizin 30.11.2006 tarih 2005/447 Esas, 2006/464 karar sayılı ilamının onaylanmasına dair verilen kararımızın yeniden sanıklar müdafiince temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 11/02/2016 tarihli bozma ilamı ile,
'Sanıklar ... ve ... hakkında, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2006 gün, 2005/447 Esas ve 2006/464 Karar sayılı ilamı ile yakınan ...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen 3 yıl 4 ay hapis cezasına ilişkin hükmün, Dairemizin 20/03/2013 gün, 2009/2878 Esas ve 2013/5702 Karar sayılı ilamı ile onandığı, kovuşturmada dinlenen bir tanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu iddiası üzerine yargılanmanın yenilenmesine karar verilip duruşma açılarak 18/12/2014 tarihinde yeniden mahkumiyet kararı verildiği, Dairemizin 20/03/2013 günlü onama kararına 14/11/2015 tarihinde itiraz edildiği,
03/12/2015 gün, 2015/8849 Esas ve 2015/45588 sayılı karar ile Dairemiz tarafından itiraz yerinde görülerek 20/03/2013 günlü onama kararının kaldırıldığı ve sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkumiyet kararının bozulduğunun anlaşılması karşısında; anılan bozma ilamı doğrultusunda sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak bozulmasına' karar verilmiş olup dosya incelendiğinde; sanıklar hakkında İhkak-ı Hak suçundan ... 3. Sulh Ceza Mahkemesine açılan iddianamenin anlatımında'... müştekinin borcunu ödememesi üzerine, sanıkların suç tarihinde arabalarına müştekiyi zorla bindirerek...' şeklindeki ifadeden sanıkların daha sonraki 5237 sayılı TCK'de yer almayan İhkak-ı Hak suçu nedeni ile görevsizlik kararı veren 3. Sulh Ceza Mahkemesi kararında bu cümleden yola çıkarak sanıkların eylemlerinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçu olarak ayrı ayrı nitelendirip görevsizlik kararı vererek dosyayı mahkememize gönderdiği, mahkememizin verdiği 30/11/2006 tarihli ilk kararında sanıkların yağma suçundan beraatlerine, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise cezalandırılmalarına ilişkin verilen karar sanıklar müdafiinin kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2009/28738-2013/5702 Esas-Karar ve 20/03/2013 tarihli kararına göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolayı sanıklar hakkındaki kararımızın onandığı, bu karar üzerine sanıklar müdafiilerinin tanık ...'ın yalan tanıklığı nedeni ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş, yargılamanın yenilenmesi sırasında dinlenen tanık beyanı ve tüm dosya kapsamına göre; yargılanmanın yenilenmesinde çözülmesi gereken temel sorun Sevilay Sargın'ın ilk ifadesinin mi yoksa ikinci ifadesinin doğru olduğudur. ...'ın ile ilgili ... 8.Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/475-886 Esas, Karar sayılı kararı ile yalan tanıklıktan mahkum edilmiş olması kararı bu anlamda iki farklı ifadeden hangisinin doğru olduğunun tespitine yönelik olamaz, sadece tanık ...'ın mahkememizin mahkumiyet kararına dayanak teşkil eden ifadesi ile daha sonradan hakkında suç duyurusu bulunulması ve yargılanmasına karar verilen ve farklılık arz eden ifadesi arasında farklılığı yalan tanıklığa esas almıştır.
Aksi takdirde kesinleşmiş mahkeme kararındaki tanıklık ile daha sonradan verilecek olan farklı beyanlar arasında hangisinin ne gerekçe ile üstünlük tanınacağının tüm dosya içeriği, diğer maddi ve bilimsel delilerle de desteklenmesi gerekecektir.
Kaldı ki; mahkememizin mahkumiyet hükmüne dayanak teşkil eden belgeler içerisinde KOM Şube Müdürlüğünün fezlekesinde dahi müşteki ...'ın iddia ettiği hususlar doğrultusunda darp edilmesinden dolayı gönderildiği Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca yapılan muayenesinden sonra 5 gün iş ve gücünden kalır raporunun verildiği, ayrıca tanık ...'ın duruşmadaki ifadesinde müştekinin olayı anlatış tarzına uygun olarak tüm ayrıntıları ile anlatmış olması ile birlikte yine...'ın yargılanmanın yenilenmesine ilişkin olan dilekçe de; mahkememizin mahkumiyet karanındaki ifadesinde kendisini ...'ın yönlendirdiğini oysa yargılamanın yenilenmesine ilişkin mahkememizin 26.06.2014 tarihli duruşmasında ...'ın annesi...'ın kendisini bu şekilde ifade vermeye yönlendirdiğini beyan etmesi çelişkileri karşısında ...'ın mahkememizin mahkumiyete dayanak teşkil eden kararındaki sanıkların müştekiye karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçunu işlediklerine ilişkin ifadesinin doğru olacağı ve daha sonraki ifadesine itibar edilmeyeceği kanaatine varılmakla yargılanmanın yenilenmesi talebi yerinde görülmediğinden mahkememizin 30.11.2006 tarih 2005/447 Esas, 2006/464 Karar sayılı ilamının onaylanmasına, bu hususta verilen önceki kararımızda bu nedenle ısrar edilmesine' gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
03/12/2015 gün, 2015/8849 Esas ve 2015/45588 sayılı bozma ilamı doğrultusunda sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğundan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2014 gün ve 2005/447-2006/464 sayılı kararının bozulmasına dair;
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 11.02.2016 gün ve 2016/993-560 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2016 gün ve 2016/112-214 sayılı ilamındaki direnme kararı yerinde görülmediğinden,
CMK'nin 307/3. maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 11.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.