T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1123
KARAR NO : 2022/770
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2016 (Dava) - 13/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1579 Esas - 2018/1483 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 11/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 13/12/2018 tarihli 2016/1579 Esas ve 2018/1483 Karar sayılı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ...'in 12.09.2015 tarihinde işyerine giderken, davalı ... şirketine ZMM sigortalı ve diğer davalı ...'nın sahibi ve sürücüsü olduğu ... plakalı kamyonun emniyetsiz bir şekilde yolda bariyer çalışması yapması sebebiyle trafik kazasının meydana geldiğini, davalı tarafa ait kamyonun yeterli mesafede fark edilmeyi ve geriden gelen sürücülerin ikaz edilmesini sağlayacak şekilde gerekli emniyet tedbirleri almadan yolun sağ şeridine park etmiş vaziyette olduğunu, gelen sürücülerin dikkatini çekecek mesafeye yeterli önlemler alınmadığı için müvekkili ...' in son anda fark ettiği levhaya çarparak direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve daha sonra da kamyona arkadan çarpmak zorunda kaldığını, çarpmanın etkisiyle müvekkilinin sağ tarafındaki yüz kemiklerinin kırıldığını, sağ gözünü tamamen kalıcı olarak kaybettiğini, boyun omurundaki zedelenmeden dolayı üç ay boyunluk kullanmak zorunda kaldığını, çoklu travma geçirmiş olması sebebiyle doktorların, ancak kazadan 6 ay sonra gözüne protez takılabileceğini söylediklerini, bu nedenle müvekkillerinin 6 ay boyunca bu psikolojiyle yaşamak zorunda kaldığını, müvekkili ...'in kaza sonrasında görev yeri değiştirilerek daha az ziyaretçisi olan bir şubeye verildiğini, bu sebeple de müvekkilinin normalde alması gereken primleri alamaz olduğunu, zaten bir müddet sonra da bu mağazanın kapatılması sebebiyle müvekkilinin işine son verildiğini, bu kaza olmasaydı müvekkilinin çok sevdiği işinden mahrum kalmayacak olduğunu, tüm bu nedenlerin müvekkilinin çalışma gücünü büyük oranda azalttığını, kendisinin ve ailesinin mağduriyetine neden olduğunu belirterek, HMK 107.madde uyarınca açtıkları işbu davada şimdilik müvekkili ... için 5.000-TL maddi tazminat (maluliyetten ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinden dolayı) taleplerinin davalılar... A.Ş ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili ... için 150.000-TL manevi tazminat ve eşi olan diğer müvekkili ... için 30.000-TL manevi tazminat taleplerinin davalı ...'dan tahsiline, tazminat miktarlarına kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kaza nedeniyle üzgün olduğunu, ancak bahsi geçen trafik kazasının oluşumunda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, dava dilekçesinde belirtilenin aksine yolun sol yanında bir çalışma yapılmadığını, buna rağmen köprü altından gelen araçları uyarmak için bu yolun da sağına, sağ şeritte yol çalışması yapıldığını belirten işaretlemelerin yapıldığını ve bir bayrakçı elemanın da görevlendirildiğini, kazanın dava dilekçesinde bahsedildiği gibi yoğun trafik akışı içerisinde değil, bilakis yol boş iken davacının hız limitlerine uymadan en sol şeritten en sağ şeride geçerek ve 250 metre geride bulunan 5 adet trafik uyarı levhasına ve çok sayıda dubaya da çarparak yüksek hızla gelmesi suretiyle park halindeki müvekkilinin aracına arkadan çarpması neticesinde meydana geldiğini, müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmaması nedeniyle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin ZMSS gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile ayrıca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde sınırlı olduğunu, dava konusu kazanın davacı sürücü ...'in KTK'nın 52/1-B maddesinde yer alan 'sürücüler hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar' kuralını ihlal ederek park halindeki sigortalı araca çarpması sonucu meydana geldiğinin kaza tespit tutanağı ile açıkça ortaya konulduğunu, kazada davacı yanın asli kusurlu olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI :
Mahkemece, '....Kazada davacının yaralandığı, sürücü davalı ... hakkında Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2015/12609 soruşturma sayılı dosyasında davacının kendi kusuru ile meydana gelen kazada yaralanmış olması nedeniyle taksirle yaralama suçundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiği, mahkemece alınan 13.09.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının dikkatsiz ve tedbirsizce davrandığı, aracın hızını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, önünde yavaşlayan aracı geçmek için hatalı olarak sağ şeridi kullanmak üzere aracının doğrultusunu değiştirdiği, bu sırada daha önce fark etmediği sağ şeritte bulunan yol çalışması uyarı levhalarına çarptıktan sonra aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek park halinde bulunan yol çalışması aracına arkadan çarparak yaralandığı olayda kazanın oluşumunda 2918 sayılı yasanın 52/a-b, 54/a maddelerini ihlal ettiğinden ötürü %100 kusurlu olduğu, davalı tarafın kusurunun bulunmadığının belirtildiği, davacı yanın rapora itirazları sonucu tanıkların dinlendiği, tarafların kazadaki kusur oranı yönünde rapor düzenlenmesi için dosyanın Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek alınan 14.09.2018 tarihli raporda; sürücü ...’ın %100 oranında kusurlu, sürücü ...’nın kusursuz olduğunun bildirildiği, her ne kadar davacı yan kaza mahallinde keşif yapılmasını talep etmişse de kaza tarihinin üzerinden 3 yıl geçmiş olması, kaza mahallinin bu süre içinde ve kaza günü yol çalışması olmasından ötürü değişmiş olması nedeniyle keşif talebinin reddedildiği, dosya içerisine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporlarıyla da belirlendiği üzere, davacının kazanın oluşunda tam kusurlu olduğu, kazanın oluşunda davalı yana atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, davacının kendi kusuruna dayanarak davalıdan tazminat talep etme hakkı bulunmadığı görülmekle; MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİNİN REDDİNE...' şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili, '....Eksik inceleme sonucu karar verildiği, ayrıntılarıyla anlattıkları üzere, davalı ...'nın bariyer çalışması yapması sebebiyle, kamyonun yeterli mesafede fark edilmesini ve sol taraftaki yoldan gelen sürücülerin ikaz edilmesini sağlayacak şekilde gerekli emniyet tedbirlerini almadan, yolun sağ şeridine aracını park etmiş olup, gelen sürücülerin dikkatini çekecek mesafeye yeterli önlemleri almamış olduğu, trafik kazası tespit tutanağının gerçeği yansıtmadığı ve hatalı bir şekilde doldurulmuş olduğu, zira olay anında müvekkili ....'in bilincini kaybetmiş olup çoklu travma geçirmiş olması sebebiyle de olayı anlatabilecek durumu olmadığı, dava dilekçelerinde ve sonraki aşamalarda ısrarla talep etmiş olmalarına rağmen mahkemece keşif kararı verilmediği, oysaki dava konusu kazanın meydana geliş şekli ve olay yerinin konumunun kusur durumunun tespiti konusunda keşif yapılmasını mecburi kıldığı, trafik kaza tutanağından ve dinlettikleri tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere, köprü altından gelen yolda ne uyarı işareti ne de bayrakçı bulunmadığı, çalışma yapılan yolun gerisine, köprü altından gelen sürücülerin görmesinin mümkün olmadığı bir yere uyarı levhalarının ve bayrakçının konulmuş olmasının gerekli güvenlik tedbirlerinin alındığı anlamını taşımadığı, o yola soldan katılan bir yol da bulunmakta olduğu ve tedbir alınırken sol yoldan gelen sürücülerin de düşünülmesi gerektiği, soldan gelen yolun çalışma yapılan yolla kesişim noktasının gerisinde kalacak şekilde yani soldaki sürücülerin kesinlikle fark edemeyeceği şekilde işaretleme yapılmış olduğu, ancak her nedense trafik kazası tespit tutanağında bu en önemli ayrıntıdan hiç bahsedilmediği, kabul anlamına gelmemekle birlikte, zaten tutanakta soldaki yolda hiçbir işaretlemeye yer verilmediği, normal şartlarda, köprü altından gelen yola da yapım, bakım, onarım vb. çalışmaların yapıldığı yol kesimine yaklaşıldığını bildiren levhanın konulmuş olmasının gerektiği, oysaki yapılacak bilirkişi incelemesiyle birlikte, soldaki yola hiçbir işaretleme yapılmaması sebebiyle bu kazanın meydana geldiğinin anlaşılacağı, trafik kazası tespit tutanağını kabul etmemekle birlikte, gösterilen kaza yeri krokilerinde görüldüğü üzere çalışma yapılan yerin gerisinde, sağ tarafta eski sahil yolu Rize bağlantısı ve sol tarafta köprü altından gelen iki yolun birleşmekte olduğu, her ne kadar kaza yeri tespit tutanağında ve davalının cevap dilekçesinde davalı araç sahibi tarafından sağdan gelen yola uyarı levhası konulduğu belirtilmiş olsa da, soldaki yola hiçbir işaret konulmadığının bir gerçek olduğu, kaza yeri tespit tutanağında da zaten, köprü altından gelen yola konulmuş hiçbir uyarı levhası işaretlenmediği, müvekkili ve daha yüzlerce sürücünün oldukça yoğun olan sol yoldan gelmekteyken, davalı araç sahibinin sadece sağdaki yola uyarı levhası koymakla yetinmiş olup köprü altından gelen sürücüleri uyaracak hiçbir işaret koymayarak soldaki yoldan gelen sürücülerin hayatını yok saydığı, eğer soldaki yola yani köprü altından gelen yola da, ileride birleşen yolda çalışma olduğu ve şeridin kapalı olduğu bildirilmiş olsaydı bu elim kazanın meydana gelmeyecek olduğu, aldırılan 13/09/2017 tarihli bilirkişi raporunun hiçbir keşif vb. inceme yapılmaksızın sadece kendilerince kabul edilmeyen trafik kazası tespit tutanağından yola çıkarak üstünkörü düzenlendiği, itiraz üzerine alınan Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden gelen raporda da hiçbir keşif vb. yapılmaksızın, hatta dosyada mevcut tanık beyanlarına dahi hiç değinilmeden sadece mevcut trafik kazası tespit tutanağı ve önceki rapora dayanarak üstünkörü değerlendirme yapılmış olduğu, bilirkişilerin bu durumu atlamış oldukları, tanıklarından ...'ın da beyanında, kaza sırasında tesadüfi olarak kaza mahallinden geçtiğini ve olay yerinde herhangi bir uyarı levhası görmediğini belirttiği....' gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasına dayalı maluliyet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı incelendiğinde; davacı tarafça tüm aşamalarda kaza yerinin konumuna vurgu yapılarak, iki yolun birleştiği yolun sağında davalı tarafça yol çalışması yapıldığı, soldan gelen yolun çalışma yapılan yolla kesişim noktasının gerisinde kalacak şekilde, yani müvekkili gibi soldan gelen sürücülerin yol çalışmasını fark edebileceği şekilde uyarı yapılmamış olduğu, yalnızca sağdan gelen araçların görebileceği şekilde uyarı levhaları konulmuşsa da soldan gelen müvekkilinin bunu fark etmesinin mümkün olmadığı iddia edilmiştir. Dosya kapsamındaki kaza yeri krokileri ve sair evraklar incelendiğinde, kazanın meydana geliş şekli ve olay yerinin konumunun kusur durumunun tespiti konusunda keşif yapılmasını zorunlu kıldığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen, mahkemece keşif yapılmaksızın kusur yönünden makine mühendisi bilirkişiden rapor alındığı, keşif yapılmama gerekçesi olarak kazadan 3 yıl geçtiği ve yolun değişmiş olabileceği şeklinde gerekçe belirtildiği, ilk rapordan sonra itiraz üzerine Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmışsa da, bu raporun da dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler doğrultusunda düzenlenmiş olduğu anlaşılmış olup, eksik inceleme ile karar verilemez.
Somut uyuşmazlıktaki kaza yeri ve kazanın oluşumuna göre, mahkemece yapılması gereken iş; talimat yoluyla mahallinde keşif yapılması, keşif öncesinde kaza yerinin bağlı bulunduğu ilgili kurumlardan kaza yerinin kaza tarihindeki durumuna dair proje, plan, görsel belgeler, bakım-onarım çalışmaları ve sair tüm evraklarının dosyaya getirtilmesi, yine davalı kamyonun yol çalışması nedeniyle park halinde olduğu belirtildiğinden kaza tarihinde belirtilen yerdeki yol çalışmasına dair tüm evrakların da istenilmesi, son olarak kaza yerinde değişiklik olup olmadığı, varsa son durumuna dair tüm proje ve evrakların da dosyaya kazandırılmasından sonra, tanıkların ve kaza tespit tutanağı mümzilerinin keşifte dinlenmesi suretiyle, davacılar vekilinin itirazlarını karşılayacak şekilde konularında uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınması, şayet önceki raporlar ile bir çelişki oluşması halinde ise İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/1579 Esas - 2018/1483 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacılardan alınan 44,40-TL maktu istinaf karar harcının istek halinde davacılara iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvuru harcının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11/05/2022