Ceza Genel Kurulu 2016/993 E. , 2020/283 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 73-221
Sanık ...'un kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/2, 86/3-a, e, 29/1, 62, 53 ve 58/6. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 31.03.2015 tarihli ve 73-221 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 29.03.2016 tarih ve 24255-7908 sayı ile;
'1) Sanığın sabıka kaydında yer alan Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesine ait 2009/125 esas, 2009/313 karar sayılı, 19.11.2009 tarihli hapisten çevrilen erteli para cezasının, kesinleşmeden sonra karar tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra vaki olmamış sayılacağı ve tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinde belirtilen hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,'
Nedenlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.05.2016 tarih ve 181021 sayı ile;
“Yerel Mahkemenin tekerrüre esas aldığı mahkûmiyet hükmünün Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.11.2009 tarihli ve 2009/125 esas, 2009/313 karar sayılı, sanığa verilen 765 sayılı TCK'nın 493/2, 522, 59, 647 sayılı Kanun'un 4. maddeleri gereğince ayrı ayrı üç kez 600 TL adli para cezasının 765 sayılı TCK'nın 72. maddesi gereğince içtiması ile sonuç olarak 1.800 TL adli para cezasının, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince ertelendiği ve suç tarihi olan 07.01.2015 tarihinden önce 04.02.2014 tarihinde kesinleşen bir mahkûmiyet hükmü olduğu, bu anlamda tekerrür hükümlerinin uygulanması bakımından TCK'nın 58/1-2. maddesinde yazılı koşulların oluştuğu, Yerel Mahkemenin uygulamasında hatalı bir yön bulunmadığı” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 01.06.2016 tarih ve 9101-13062 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 765 sayılı TCK'nın 493/2, 522, 59, 72. maddeleri ile 647 sayılı Kanun'un 4 ve 6. maddeleri uyarınca hırsızlık suçundan verilen erteli 1.800 TL adli para cezasına ilişkin 04.02.2014 tarihinde kesinleşen 19.11.2009 tarihli mahkûmiyet hükmünün, sanığın 07.01.2015 tarihinde işlemiş olduğu kasten yaralama suçu bakımından tekerrüre esas alınıp alınamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
07.01.2015 tarihli ihbar alma ve değerlendirme tutanağında; aynı gün saat 17.00 sıralarında Göynücek İlçe Devlet Hastanesinde görevli güvenlik memurunun 155 Polis İmdat Hattını arayarak bir kadının eşi tarafından darbedilmesi sonucu Acil Servise geldiğini bildirmesi üzerine adı geçen hastaneye gidildiği, mağdur ...'un, eşi ... tarafından şiddete maruz kaldığı ve mağdurun müşahede altına alındığının öğrenildiği, mağdur hakkında geçici hekim raporu düzenlendiğinin belirtildiği,
Göynücek İlçe Devlet Hastanesince 07.01.2015 tarihinde saat 17.15'te düzenlenen raporda; mağdurun sol el bilek üzerinde şişlik, morluk ve hassasiyet, başta saçlı deride dokunmakla hassasiyet, yüzde sağ göz altında sişlik ve morluk olduğu, kafa travması nedeniyle kesin raporun 6 saat sonra verilmesinin uygun olacağı, aynı hastane tarafından 08.01.2015 tarihinde düzenlenen raporda; mağdurun yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun ifade edildiği,
Göynücek İlçe Devlet Hastanesince 07.01.2015 tarihinde sanık hakkında düzenlenen raporda; darp ve cebir izine rastlanılmadığı, basit tıbbi müdahale ile tedavi gerektirir bir durum olmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... aşamalarda; 07.01.2015 tarihinde saat 14.00 sıralarında elektrik parası ödemek için evden ayrıldığını, yanında para olmadığı için Erzincanlılar Markete uğradığını, bu marketten 800 TL alacaklarının olduğunu, eşi olan sanığın marketten kendisinden habersiz paranın 400 TL’sini aldığını, kendisinin de kalan paradan 100 TL alıp 56 TL’lik elektrik borcunu ödediğini, dönüşte tekrar aynı markete uğrayarak 100 TL daha aldığını, eşi olan sanığın saat 15.00 sıralarında eve geldiğini, marketten aldığı para nedeniyle aralarında tartışma çıktığını, sanığın “Benim işime karışma” diyerek kendisine yumruk attığını ve televizyon kumandası ile kafasına vurduğunu, şikâyetçi olmadığını ifade etmiştir.
Sanık aşamalarda; olay günü iş çıkışında alacağını almak için Erzincanlılar Markete gittiğini, orada çalışan Aykut isimli görevlinin parayı eşi olan mağdur ...’ye verdiğini söylediğini, bunun üzerine eve giderek eşine parayı alıp almadığını sorduğunu, almadığını söyleyince birkaç kez daha parayı alıp almadığını sorduğunu, bir şey söylemeyince aralarında tartışma çıktığını, sinirlenerek eline aldığı televizyon kumandası ile mağdura vurduğunu ve mağdurun kolunu tutup incittiğini, bu esnada marketten 200 TL aldığını söylediğini, marketten 500 TL alacağı olduğu için hemen markete gidip paranın geri kalanını aldığını, Aykut isimli görevli paranın bir kısmını verdiğini söyleseydi bu tartışmanın yaşanmayacağını, olaydan dolayı üzgün olduğunu savunmuştur.
Yerel Mahkemece tekerrüre esas alınan ve dosya arasında bir örneği bulunan Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.11.2009 tarihli ve 125-313 sayılı mahkûmiyet hükmü incelendiğinde; sanık ... hakkında 1999 yılında üç farklı mağdura yönelik işlediği hırsızlık suçundan lehe olan 765 sayılı TCK’nın 493/2, 522, 59 ve 647 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca üç kez 600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı neviden cezaların 765 sayılı TCK’nın 72. maddesi uyarınca içtima ettirilerek 1.800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelemeye karar verildiği, hükmün 04.02.2014 tarihinde 6. Ceza Dairesince onanarak kesinleştiği,
Sanığa ait suç tarihindeki ve güncel adli sicil kayıtları incelendiğinde; sanık hakkında 3 ayrı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sanığın suç tarihinden sonra işlediği kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne ilişkin kayıtlar bulunduğu,
Görülmektedir.
5237 sayılı TCK'nın “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesi;
“(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.
(3) Tekerrür hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.
(4) Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz. Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
(5) Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
(6) Tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir.
(8) Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır.
(9) Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
TCK'nın 58. maddesinin 1. fıkrasında önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacağı, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmadığı belirtilmiştir. Kanun koyucu tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın infaz edilmesi koşulunu aramadığı hâlde, maddenin 2. fıkrasında ise infazdan sonra belirli bir sürenin geçmesi hâlinde tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır. Buna göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkûmiyet hâlinde ise cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle tekerrür hükümleri uygulanamayacaktır.
5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun işlenmesi yeterli olup ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin mükerrirlik açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
765 sayılı TCK'da tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi ise “… Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesinin cezanın infaz edilmiş olması şartına bağlı tutulduğu, ertelenmiş ceza ise infaz edilmiş ceza olmadığına göre, tekerrür hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı” şeklindeki 20.05.1942 tarihli ve 31-14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; önceki mahkûmiyet infaz edilme koşuluna bağlanmış olup 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca erteli cezanın, 'Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur' şeklindeki 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi gereğince aynen infazına karar verilip de infaz edilmediği sürece tekerrüre esas alınamayacağı kabul edilmiştir.
5237 sayılı TCK döneminde, anılan Kanun’un 51/8. maddesi uyarınca, hakkında hapis cezasının ertelenmesine karar verilen hükümlünün, denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi hâlle geçirmesi hâlinde cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde ise, 5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca ertelenen cezanın kısmen veya tamamen çektirilmesine karar verilebilecektir.
765 sayılı TCK'da ise erteli cezaların deneme süresi, önceki mahkûmiyetin kabahat niteliğinde olması durumunda hüküm tarihinden itibaren bir sene, cürüm niteliğindeki bir suça ilişkin olması hâlinde ise beş sene olarak belirlenmiştir.
765 ve 5237 sayılı TCK’nın tekerrüre ve ertelemeye ilişkin hükümleri birlikte değerlendirildiğinde;
647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenen cezalar, 5237 sayılı TCK döneminde, deneme süresi doluncaya kadar tekerrüre esas alınabilecek, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi durumunda ise 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca ertelenen mahkûmiyet, “esasen vaki olmamış” sayılacak ve bu durumda ortada mahkûmiyet hükmü kalmayacağından tekerrür hükümlerinin uygulanması da söz konusu olamayacaktır.
5237 sayılı TCK’nın 7/3. maddesinde düzenlenen “Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.” şeklindeki hüküm gözetildiğinde; mahkûmiyetin vaki olmamış sayılması, 765 sayılı TCK açısından söz konusu olduğundan, deneme süreleri bakımından 5237 sayılı TCK hükümlerinin değil, 765 sayılı TCK hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında tekerrüre esas alınan mahkûmiyet hükmünün, 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca erteli olması ve 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca, hükmün verildiği 19.11.2009 tarihinden itibaren hesaplanacak olan beş yıllık deneme süresinin 19.11.2014 tarihinde dolması karşısında; bu tarih itibarıyla vaki olmamış sayılan mahkûmiyet hükmünün 07.01.2015 tarihinde işlenen kasten yaralama suçu bakımından tekerrüre esas alınamayacağı ve sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 11.06.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.