6. Ceza Dairesi 2017/51 E. , 2018/5189 K.
Katılan ...’ya yönelik yağma suçundan sanık ... hakkında üzerine atılı nitelikli yağma suçu açısından cezalandırılmasına ilişkin ANKARA BATI 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08/07/2014 gün, 2014/24 Esas ve 2014/208 Karar sayılı hükmün temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 06.04.2015 gün 2014/13780 Esas ve 2015/39238 Karar sayı ile;
“Oluş ve dosya kapsamına göre; sanığın baştan beri diğer sanıkların yağma eylemine fikir ve eylem işbirliği içerisinde hareket ederek katıldığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 37/1.maddesi yerine, aynı Yasanın 39/2-a-c maddesi ile uygulama yapılması,'' şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2015 gün 2015/177- 2015/309 sayılı kararı ile;
“Sanık ... hakkında katılan ...'ya karşı 13/12/2013 tarihinde mahkememizin 2014/24 Esas 2014/208 karar sayılı ilamıyla haklarında mahkumiyet kararı verilen diğer sanıklarla birlikte işlediği yağma suçundan dolayı, 'Sanık ... her ne kadar suçla bir ilgisinin olmadığını savunmuş ise de; olayın akabinde emniyette vermiş olduğu beyanında; ...'in, katılanın karısından çok korktuğunu, aylık 25-30.000 TL geliri olduğunu, ...'le tanıştığını, fotoğrafları kayıt altına aldığını, bir arada fotoğraflarını çekip para sızdırırız, karısından korktuğu için rezil olmamak için istediğimiz parayı verir dediğini, yine o beyanında 20 gün kadar önce ... ve ...'le birlikte ... ve ...'in evine gittiğini,...'in kendisine anlattığını... ve ...'e anlattığını, bu kişilerinde kafamıza yatıyor dediklerini beyan etmesi karşısında sanık ...'ın olayın başından beri suçun işleneceğinden haberdar olduğu ve bildiği, ayrıca sanıklar arasında daha öncesinde yapılan plana uygun olarak ...'in suç tarihinde sanık ... tarafından sanık ...'in evine getirilmiş olması, müştekiden yağmalanan toplam 100.000 TL meblağlı senetlerin ...'e teslim edilmek üzere sanık ...'a teslim edilmek üzere üzerinde bulunması ve sanığın bu suça konu senetleri suça azmettiren ...'a teslim etmek üzere teslim almış olması, sanık ...'ın suça iştiraki olan ...'i eve bırakması, suça konu edilen senetlerin ...'e teslim edilmek üzere savunması belirttiği üzere suçun işlenmesine iştiraki olmayan kişiye teslimi nazara alındığında; bu durum hayatın olağan akışına uygun düşmediğinden sanık ...'ın suçu işlemediğine dair savunmalarına iştirak edilmemiş, diğer sanıkların sanık ... hakkında suç isnadında bulunarak iftira attıkları savunmalarına da itibar edilmemiş, tüm bu hususlar karşısında sanık ...'ın senet yağması suçuna TCK'nın 39/2. maddesi kapsamında 'yardım eden' sıfatı ile katıldığı kanaatine varılmıştır.' gerekçesiyle hakkında TCK'nın 149/1-a, 39/2-a-c, 168/1-3. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar iddia makamı tarafından sanık ... aleyhine temyiz edilmiştir. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 06/04/2015 tarih ve 2014/13780 Esas 2015/39238 sayılı kararıyla diğer sanıklar ..., ...,... ve ... hakkında onanarak kesinleşmiş sanık ... hakkında 'oluş ve dosya kapsamına göre; sanığın baştan beri diğer sanıkların yağma eylemine fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek katıldığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK'nın 37/1 maddesi yerine aynı Yasanın 39/2-a-c maddesiyle uygulama yapılması' gerekçesiyle bozulmuştur.
Ceza Genel Kurulunun 13/10/2009 tarih, 01/94-235 ve 20/01/2009 tarih 232-2 Esas karar sayılı kararlarında izah edildiği üzere kast, insanın iç dünyasıyla ilgili bir kavram olup, kastın açıkça ifade edilmediği durumlarda, iç dünyaya ait bu olgunun dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak belirlenmesi yoluna gidilmektedir. Kişinin eyleminin bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça ulaşma düzeyinin saptanması için eyleminin bir evresindeki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışlarının da dikkate alınıp tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi gerekir. Yine Ceza Genel Kurulunun 09/06/2009 tarih 10-149 Esas karar sayılı ilamına göre de; TCK'nın 39. maddesi kapsamındaki yardım, asli iştirakin dışında kalan fakat suçun meydana gelmesi bakımından nedensellik değeri taşıyan hareketleri ifade eder. Burada fiil üzerinde hakimiyet kurulmamakta, sadece suçun icrası kolaylaştırılmaktadır. Yardım edenin hareketi asli faillere nazaran suçu yaratıcı ve yapıcı bir nitelik taşımayıp, destekleyici, hazırlayıcı veya kolaylaştırıcı bir durum arz ettiğinden yardım eden ikinci bir konumda yer almaktadır.
Yağma eylemini gerçekleştiren sanıkların yanında bulunan, eylemi gerçekleştirenlerin eylemlerine taraftar olmadıklarını gösterecek şekilde engelleyici söz ve davranışta bulunmayan, söz ve davranışları ile diğer sanıkların yanında yer alan olaydan sonra birlikte yakalanan sanıklar yağma suçunu işleyen diğer sanıkların eylemlerine yardım eden sıfatıyla katılmışlardır. (Ceza Genel Kurulu 17/05/2011/76-100) Yüksek mahkeme bu kararında suçun işlenmesi sırasında olay yerinde bulunan sanıklar hakkında bu sanıkların yardım eden sıfatıyla sorumlu olduklarını kabul etmiştir. Başka bir kararında da, 'birden fazla sanığın önceden anlaşıp fikir ve irade birliği içinde suç işlemeleri halinde, suçun işlenmesindeki faaliyetleri de dikkate alınmalıdır. Silahla yağma suçunun, katılana yönelik yapıcı davranışlarına (icrai hareketlere) katılmayan sanıkları olay yerine getiren otomobil içinde oturup diğer sanıkları bekleyen sanık...'ın beklediği yer ile olay yeri arasındaki mesafede dikkate alınarak eyleminin suça feri katılma niteliğinde olup olmadığı tartışılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti gerekir.' gerekçesiyle verilen kararı bozmuştur.
... müdafi huzurunda 04/12/2013 tarihinde alınan beyanında, olaydan iki ay kadar önce ..., ... ve ...'ın evlerine geldiğini, katılan ... ile ...'i tanıştıracaklarını, bir ortamını bulunca da parasını alacaklarını, ...'in katılanı ...'ın evinde ... ile birlikte uygunsuz yakalamasını sonrasında kendilerinin düşüneceğini söylediğini beyan etmiştir. İfadesinin devamında da ... ile katılan ...'yı ... 'in tanıştırdığını, ilerleyen günlerde ... ve ...ile birlikte ... ve ...'in isteği üzerine dışarıda görüştüklerini, ...'ı ... ile birlikte bir araya getirip uygunsuz fotoğraf çekme konusunda konuştuklarını ve...'ın kendisine ...'a ...'in kendi karısı olduğunu söyleyip bunu ...'a inandırmasını istediğini, olay günü sanık ... ve ...'in kendisine kahvaltıya geldiklerini daha sonra ...'ın çıktığını evde ... ve ...'in yalnız kaldıklarını, bir süre sonra kendisinin de evden ayrıldığını daha sonra ...'in kendisine ortam tamam şeklinde mesajı üzerine ... ile birlikte eve girdiklerini ve bu olayın meydana geldiğini olay sonrasında ...'ı aradığını ve iş tamam şeklinde konuştuğunu...'in kendisine ben ...'dan çıktım, geliyorum, birkaç saate oradayım, siz evrakları ...'a bırakın ben ondan alırım dediğini ve bunun üzerine ...'ın iş yerine gittiklerini, iş yerinin kapalı olduğunu ve telefonla aradığını ve buluştuklarında katılan ...'dan alınan senetleri ...'a verdiklerini ve bunları ...'a vereceksin onun haberi var dediklerini, beyan etmiştir.
...'da müdafi huzurundaki 15/12/2013 tarihli savunmasında; sanık ...'ın 6-7 yılık arkadaşı olduğunu,... ile kendisini onun tanıştırdığını, ilerleyen zamanda ... ile birlikte olmaya başladıklarını olay tarihinden 1,5 ay kadar önce ...'in kendisine aynı binada oturduğu ... isimli şahsın çok zengin olduğunu maddi yönden kendisine yardımcı olabileceğini, bu şahısla gidip tanışması gerektiğini, söylediğini, daha sonraki günlerde ... isimli şahısla tanıştığını ve ...'dan telefon numarasını istediğini ve ilerleyen günlerde beraber gezmeye başladıklarını ve kendisinden birkaç defa para istediğini ve ...'e ...'la tanıştığını beyan etmiştir. İlerleyen günlerde ...,..., ...ve ...'ın ve kendisinin olduğu ortamda katılan ... ile ilgili planlar konusunda konuşma yapıldığını, olay günü sanık ... ile birlikte ...'in evine gittiklerini, gittiklerinde ...'ın da orada olduğunu, daha sonra ... ve ...'ın evden ayrıldıklarını kendisinin ...'ı aradığını ve eve çağırdığını ve bu olayın meydana geldiğini, evde bulunan anahtarlık şeklindeki kameranın sanık ... tarafından sipariş edildiğini, olayı ..., ... ve...'in planladığını beyan etmiştir.
... 14/12/2013 tarihli müdafi huzurundaki beyanında; olay öncesinde ..., ...,...'ın evine misafir geldiklerini ve evinde ...'unda bulunduğunu o gün ...'ın kendisine ... ile arkadaş olduğunu, kendisinden para yardımı istediğini ancak ...'ın para yardımı yapmadığını, çok borcunun olduğunu ve onu ödemesi gerektiğini tefecilerden faizle para aldığını, bir yolunu bulup bu adamdan para alacaklarını, söylediğini diğer sanık ...'ın da bu yönde beyanları olduğunu beyan etmiştir.
Yukarıda özeti alınan bu beyanlar sanıkların yakalandıklarında alınan ilk savunmaları olup ilerleyen zamanlarda ifadelerinde bazı değişiklikler olmuş ise de, bu savunmalardan her ne kadar sanık ...'ın ...'i ... ile tanıştırdığı anlaşılmakta ise de, sanık ...'ın kendisiyle aynı binada oturan katılan ... ile ...'ı tanıştırmayı telkin ettiği ve ilerleyen zamanda sanık ... ile katılanın tanıştığı, ...'in beyanlarından da katılandan bu şekilde para alacakları hususunu sanık ...'in kendisine anlattığı anlaşılmaktadır. Olayın hemen akabinde savunması alınan sanıklardan ...katılandan senetleri aldıktan sonra...'ı arayarak işlem tamam şeklinde haber verdiği bunun üzerine ...'in de senetleri ...'a verin ben ondan alırım, şeklinde beyanda bulunduğu bunun üzerine senetlerin...'a verildiği ve ...'ın üzerinde senetlerin yakalandığı sabittir. Bu beyanlardan anlaşılacağı üzere, ... ve... olay yerinde değildir ve icrai hareketlere katılmamışlardır. Ancak sanık ...'in aynı binada oturduğu katılana karşı böyle bir eylemin yapılması konusunda ...'e ilk önce bahsetmesi olay sonrası ilk önce ...'in aranması ...'in bu olayı azmettirdiği anlaşılmış ve bu konuda mahkememizce verilen karar kesinleşmiştir. Olayın icrai hareketleri sırasında diğer sanıklarla birlikte bulunmayan sanık ...'ın eyleminin nitelendirilmesine gelince;
Sanık ... diğer sanıklarla birlikte katılan ...'dan bu şekilde para alınması konusunda konuşulduğu sırada onların yanında bulunmuş diğer sanıkların bu eylemi gerçekleştirmemeleri yönünde herhangi bir harekette bulunmamış, olay günü ... ile birlikte ... ve ...'ın bulunduğu eve gitmiş daha sonra bu evden ayrılmış, olay sonrasında da ...'in ...'ı yönlendirmesi ile kendisine getirilen senetleri kabul etmiştir. Bu durumda eyleminin TCK'nın 37. Maddesi anlamında fiili birlikteliği gerçekleştiren ve TCK'nın 38. maddesi anlamında azmettiren olarak değerlendirilemez. Sanığın eylemi TCK'nın 39/2-a maddesinde düzenlenen suçu işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek ve c maddesinde düzenlenen suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda icrasını kolaylaştırmak olarak kabul etmek gerekir. Sanık...'in 14/10/2013 tarihli ifadesinde belirttiği, 'sanık ...'ın diğer sanık...'a 'kardeş... sanayide çok zengin bir adam, sanayiciler kralı, çok parası var, ... onun yanında her şeyini biliyor, çok zengin, biz bu işi bir yolunu bulup yapalım' şeklindeki beyanlarının TCK'nın 39/2. maddesine uyduğu, olay günü sanık ...'i olayın meydana geldiği eve götürmesi ve katılandan alınan senetleri sanık ...'in sanık ...'ı yönlendirmesi ile kabul etmesinin de TCK'nın 39/2-c maddesine uyduğu kanaatine varılmakla sanığın eylemine uyan TCK'nın 149/1-a-c, 39/2-a-c maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 'bozma' istekli 31.01.2016 gün ve 2016/11770 sayılı tebliğnamesi ile dosya Ceza Genel Kuruluna gönderilmişse de;
5271 sayılı CMK'nın 307/3. madde ve fıkrasının 2. cümlesini değiştiren ve geçici 10.maddesini düzenleyen, 02/12/2016 gün, 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 36. maddesi uyarınca; 'Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gelen ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların, öncelikle kararına direnilen Daire tarafından incelenmesinin zorunlu kılınması karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığının 07/12/2016 gün, 2016/143 Esas ve 2016/1086 sayılı kararı ile Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı yağma suçuna iştirakten karar verilmesi gerektiği halde, sanık hakkında suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yağma suçuna yardım etmekten hüküm kurulması yerinde görülmediğinden bozulmasına dair;
Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 06.04.2015 gün 2014/13780 esas ve 2015/39238 kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2015 gün 2015/177 - 2015/309 sayılı ilamındaki direnme kararı yerinde görülmediğinden,
CMK'nın 307/3.maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 11.07.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.