(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2013/20967 E. , 2013/18533 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, 31 Temmuz-01 Ağustos 2010 tarihlerinde yapılan genel kurulda alınan kararların ve yapılan seçimlerin tüm sonuçlarıyla birlikte iptalini, organlara seçilen kişilere el çektirilerek üç kişilik kayyum tayini kararı verilmesini, ayrıca sendikanın zarara uğratılmaması için sendikanın mal varlığının 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla taşınır-taşınmaz mallar, bankadaki hesaplar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, birleşen dosya ile de 31.07.2010-01.08.2010 tarihlerinde yapılan genel kurulun, genel kurulda alınan kararların ve yapılan seçimlerin tüm sonuçları ile iptali ile davalı sendikanın mal varlığının 3. kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacılar ...-... ve 2-DİSK avukatları tarafından temyiz edilmiştir. Dava sendika seçimli genel kurulunun iptaline ilişkin olup 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 15. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Yargıtay’ın 15 gün içinde ve kesin olarak uyuşmazlığı çözeceği düzenlenmiştir. Söz konusu süre yaptırımı olmayan ve düzenleyici nitelikte olsa da bu tür uyuşmazlıkların çözümünün süreye bağlanması ve Yargıtay’ın kesin olarak uyuşmazlığı çözeceğinin hüküm altına alınması karşısında uyuşmazlığın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasının amaçlandığı açıktır. Hükmün duruşmalı olarak temyiz incelemesinin yapılması halinde ise söz konusu incelemenin kendine özgü özellikleri nedeniyle belirtilen amaçla bağdaşmayan bir durumun ortaya çıkacağı da tartışmasızdır. Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ve yukarıda açıklanan hüküm özel nitelikte bir usul kuralı olup temyizde duruşmanın düzenlendiği gerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesinin 1. fıkrası uyarınca uygulamaya devam olunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 435. maddesi, gerekse yine aynı konunun düzenlendiği 6100 sayılı Kanun’un 396. maddesi 6356 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 2. fıkrası ile bağdaştığı ölçüde uygulama kabiliyetine sahiptir. Açıklanan nedenlerle mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
I-Asıl Dava:
Davacılar ... ve ... vekili; davalı sendikanın 11. Olağan Genel Kurulu'nun kanun ve tüzüğe aykırı şekilde eksik delege toplandığını, toplantıdan önce
delegelere çalışma raporunun gönderilmediğini, kongrede sendikanın bağlı bulunduğu konfederasyon olan DİSK’den ayrılıp Hak-İş'e katılma kararı alındığını ve yine aralarında müvekkillerinin de bulunduğu bir kısım üyenin ihracına karar verildiğini, genel kurulun toplanması, genel kurulda alınan kararlar ve yapılan seçimlerin 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, Davacı DİSK tüzüğü ve davalı sendikanın tüzüğüne aykırı olduğunu, sendika içi demokrasi ilkesine uyulmadığını, yöneticilerden bazılarının genel kurul sürecinden önce usulsüz senetler düzenleyerek sendikayı zarara uğratıcı işlemlerde bulunduklarını, bu senetlere dayanılarak icra takibi başlatıldığını, ayrıca davalı sendika genel merkez yönetiminin bölge şubelerinin genel kurulunun tamamında usulsüzlükler ve hileli işlemler yaptığını bu hususta açılan davaların derdest olduğunu öne sürerek 31 Temmuz-01 Ağustos 2010 tarihlerinde yapılan genel kurulda alınan kararların ve yapılan seçimlerin tüm sonuçlarıyla birlikte iptalini, organlara seçilen kişilere el çektirilerek 3 kişilik kayyum tayini kararı verilmesini ayrıca sendikanın zarara uğratılmaması için sendikanın mal varlığının 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla taşınır-taşınmaz mallar, bankadaki hesaplar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II-Birleşen Davalar:
Davacılar ... ve DİSK vekilleri; sendika hakkındaki iptal kararı nedeniyle görev başına gelen eski yönetimin itiraz edilmeden kesinleşen Bölge Şubelerinin Genel Kurullarını yok sayarak yeni baştan genel kurul kararı alıp süreci sıfırdan başlattığını, bu nedenle bölge şube genel kurulları için (İç Anadolu, Marmara, Ege, Akdeniz, Manavgat) davalar açıldığını ve 4 ayrı genel kurul kararı aldığını, sendika yönetim kurulunun tüzüğe aykırı olarak hileli işlemlerle ve sendika kayıt ve belgelerinde tahrifat yaparak şubelerin üye sayısı, bir delegenin temsil edeceği üye sayısı, ve delege aritmetiğinde kendi lehlerine değişiklik yaptığını, bunu yaparken aidat alınmayan işyerlerinde sanki örgütlüymüş gibi delege seçimine esas aldığını, Ankara Sheraton ve Etap Altınel Otellerinde durumun bu şekilde olduğunu, ayrıca üye sayısı 500’ün altında olan yerlerde sahte belgelerle bu sayının üzerine çıkararak delege seçimleri yapıldığını, şube genel kurullarına katılan delegelerin çeşitli nedenlerle sendika üyeliklerinin sona erdiğini, Ege Bölge Şubesi’nin seçimlerinin 7 gün önce yapıldığını, oysa tüzüğe göre üç ay önceden yapılması gerektiğini, bu şubenin üst kurul delegelerinin ise genel merkez genel kuruluna delege olarak alınmadığını, bu şekilde 31/07/2010-01/08/2010 tarihinde 176 delegeyle eksik delege ile genel kurulun toplandığını, oysa kanun ve tüzüğe göre delege sayısının 200’den aşağı olamayacağını, hesap raporlarının 15 gün önceden tebliğ edilmediğini, genel kurula katılan delegelerin ve seçilen organların üyelerinin sendika üyeliklerinin çeşitli nedenlerle tartışmalı olduğunu, içlerinde işveren sayılacak kişilerinde de yer aldığını, bunun ise sendikanın saflığı ilkesine aykırı olduğunu, genel kurulda alınan konfederasyon üyeliğine ilişkin değişiklik kararının ise usulsüz olduğunu, sonuç olarak genel kurulda alınan kararların kanun ve tüzüklere aykırı olduğunu, sendika yönetim kurulu üyelerinin usulsüz işlemlerle ve senetlerle sendikayı borçlandırdıklarını, birbirleri lehine senet düzenlediklerini, davalı sendikanın malvarlığının korunması gerektiğini iddia ederek 31/07/2010-01/08/2010 tarihlerinde yapılan genel kurulun, genel kurulda alınan kararların ve yapılan seçimlerin tüm sonuçları ile iptali ile davalı sendikanın mal varlığının 3. kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, açılan davaların hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davacıların ilgili davayı açmakta hukuki menfaatlerinin olmadığını, Ankara 1. İş Mahkemesinin 2009/374 esas ve 2009/152 sayılı kararının Yargıtay'ca onanarak kesinleştiğini, 26-27 Mayıs 2007 tarihinde yapılmış olan Oleyis Sendikası Olağanüstü Genel Kurulu’nda seçilen tüm organların üyelerinin görevlerinin 23.6.2009 tarihi itibariyle sona erdiğini ve bu Genel Kurulda alınan tüm kararların mahkeme kararıyla iptal edildiğini, iptale neden olan 26.05.2007 tarihindeki Olağanüstü Genel Kuruldan bir gün öncesindeki hukuki duruma dönmek gerektiğini, mahkeme kararı ile göreve dönen OLEYİS sendikasının merkez yönetim kurulunca mahkeme kararı gereği yeniden açılması gereken şube ve bölge şubelerini yeniden açarak en kısa sürede Olağan Genel Kurulu gerçekleştirmek için seçim takvimini başlattığını ve önce tüm şube ve bölge şubelerin seçimlerinin yapıldığını ve arkasından da dava konusu 31 Temmuz-01 Ağustos 2010 tarihlerinde yapılan Olağan Genel Kurulun gerçekleştirildiğini ve yapılan bu işlemlerin sendika tüzüğüne uygun olarak yapıldığını, tüm iddiaların gerçek dışı olduğunu, genel kurulun eksik delege ile toplandığı iddiasının doğru olmadığını, zira davacıların Ege Bölge Şubesi’nin iptali dava açmaları nedeniyle ilçe seçim kurulunun kararıyla 176 delege ile toplanıldığını, tüm delegelere 15 gün önceden çağrı yapılmadığı ve raporların gönderilmediği gibi iddiaların tümünün gerçek dışı olup bu hususlarda seçim kuruluna yapılan tüm itirazların seçim kurulunca reddedildiğini savunarak tedbir talebi ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davacının 11. Olağan Genel Kurulun süresinde yapılmadığına ilişkin iptal talebinin yerinde olmadığı, zira yaşanan süreç ve kesinleşen mahkeme kararları ile 11. Olağan Genel Kurul'un 31 Temmuz-1 Ağustos 'da yapılmasında seçimi yapan eski yönetimin yönetimi devralma ve devir tarihi itibariyle iptali gerektirir gecikme olmadığı hususunda yasal ve vicdani kanaate varıldığı, yine iptal nedeni olarak dayanılan yasal olarak 200 delege ile toplanma şartının yerine getirilmemesinin nedeninin Ege Bölgesi seçimlerinin mahkeme kararı iptali nedeni ile seçilen 24 delegenin seçime katılmayışı olduğu, Etimesgut 1. İlçe Seçim Kurulu kararı ile seçime yapılan tüm itirazların ret olunmakla seçimin kesinleştiği, tebliğ edilmiş seçimin yapılması sürecinde seçime delegelerin katılmayışlarının mahkeme kararına dayanması ve bu konuda yapılan itirazların İlçe Seçim Kurulunca reddedilmiş olması nedeniyle iptal nedeni olamayacağı kanaatine varıldığı, davacının iptal gerekçesi olarak sunduğu hesap raporunun seçimden 15 gün önce seçime katılacak delegelere gönderilmesine ilişkin iptal gerekçesinin ise yine İlçe Seçim Kurulu kararı ile seçime yapılan itirazlar incelenerek ret olunması ve davacılar tarafından delegelere 15 gün önceden genel kurul tarihinin ve raporun tebliğ edilmediğinin ispatlanamaması nedeniyle yerinde olmadığı, ayrıca süreç incelendiğinde; kamu düzenini de ilgilendirdiği anlaşılan dava sürecinde davalar nedeniyle genel kurulların iptaline gidildiğinde yeni genel kurulların toplanmasında gecikmeler ve aksaklıklar yaşandığı, bu davada da karar neticelenmeden 22-23/09/2012 tarihinde sendikanın genel kurul yaptığı, genel kurulların seçime dayalı ve düzenli olarak yapılması için sendika içi demokrasinin işletilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:
1-Taraflar arasında davacıların bu davayı açıp açamayacakları ve hukuki yararları olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Sendika genel kurulunun veya genel kurulda alınan kararların iptalini ancak sendika üyeleri isteyebilirler. Bu noktada dava hakkı üyeliğe bağlı bir haktır (4721 sayılı TMK m. 83). Konfederasyonlar ise değişik işkollarında en az beş sendikanın bir araya gelmesi suretiyle meydana getirdikleri tüzelkişiliğe sahip üst kuruluşları ifade etmektedir (6356 sayılı STİSK m. 2). Dolayısıyla sendikanın üyesi olduğu işçi konfederasyonu kural olarak genel kurul ve alınan kararların iptalini isteyemez. Davacı DİSK bir işçi konfederasyonu olup somut olaydaki davayı açabilecekler arasında yer almamaktadır. Bu nedenle davacı DİSK açısından davanın reddine karar verilmesi sonuç olarak isabetlidir.
Davacılar ... ve ...’nin ise dava devam ederken üyelikten istifa ederek sendika üyeliğinden ayrıldıkları görülmektedir. Dairemiz kararlarına göre açılıp görülmesi üyeliğe bağlı olan bu tür davalarda üyeliğin korunması gerekmektedir. Oysa davacılar karar tarihinde davalı sendikanın üyesi olmadıklarından verilen karardan bir hukuki yararları kalmamıştır. Bu nedenle bu davacıların açtıkları davaların reddine karar verilmesi sonuç olarak doğrudur.
2-Taraflar arasında iptali istenen genel kurulun eksik delege ile toplanmasının iptal sebebi olup olmayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 10. maddesine göre, Sendika genel kurulunun delege sayısı ikiyüzden az beşyüzden çok olmamak üzere tüzüğünde belirlenir. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda delege sayısına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmeyerek bu husus sendika tüzüklerine bırakılmıştır. Somut olayda sendika tüzüğünde merkez genel kurulu için delege sayısının 200 olarak belirlendiği görülmektedir. Sendika tüzüğü uyarınca Bölge Şubelerinin genel kurullarını merkez genel kurulundan üç ay önce bitirmeleri ve merkez genel kuruluna gidecek üst delegeleri seçmeleri gerekmektedir. Davalı sendikanın en son olağan genel kurulunu 2006 yılı Temmuz ayında yapması, 2007 yılı Mayıs ayındaki olağanüstü genel kurulun iptaline dair kararın 23/06/2009 tarihinde Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmesi, önceki yönetimin tekrar idareyi devralarak genel kurul kararı alması ve genel kurul sürecini işletmesi neticesinde Bölge Şubeleri için öngörülen 3 aylık süreye riayet edilemediği anlaşılmaktadır.
Ege Bölge Şubesinin genel kurulu için yapılan itirazlar nedeniyle genel kurulun geciktiği ve 25/07/2010 tarihinde yapılabildiği seçim sonuçlarının ise 27/07/2010 tarihinde kesinleştiği, Ege Bölge Şubesi için ayrılan 24 delegelik kontenjan olmaksızın 176 delegenin isminin 24-25-26/07/2010 tarihlerinde askıya çıkarıldığı, 24 delegenin dahil edilmesi için sendikanın yaptığı itirazın ise delege listesinin kesinleştiği gerekçesiyle ilçe seçim kurulunca reddedildiği gözlemlenmektedir.
Somut olayda davalı sendikanın eksik delege ile genel kurula gittiği sabittir. Bu eksik delege ile toplanma davacı ... tarafından seçime itiraz edilmesi nedeniyle seçimin durdurulmasından ve Ege Şubesi seçimlerinin merkez genel kurul tarihinden önce askı listesi kesinleşmeden sonuçlanmamasından kaynaklanmaktadır. Tüm bu süreç dikkate alındığında 2007 yılındaki olağanüstü genel kurulun iptali neticesinde yönetimi devralan önceki yönetimin kısa süre içinde genel kurulu toplamak zorunda olması nedeniyle şube genel kurullarının merkez genel kurulundan üç ay önce toplanması ve merkez genel kurulun 200 delege ile toplanmasına ilişkin kurallara uyulamadığı anlaşılmaktadır. Şu halde bu aykırılıkların genel kurul ve alınan kararların sonucunu etkileyip etkilemediğinin değerlendirilmesi gereklidir. Yapılan incelemede toplantı karar nisapları dikkate alındığında eksik delege ile toplanılmış olması genel kurul ve genel kurulda alınan kararları sonuç olarak değiştirebilecek nitelikte değildir. Bu nedenle mahkemenin ulaştığı sonuç doğrudur.
3-Davacılar tarafından bölge şube genel kurul ve seçimlerine yönelik bir kısım usulsüzlük iddialarında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu usulsüzlük iddiaları bölge şubeleri genel kurullarına karşı açılan davalarda da ileri sürülmüş ve kesinleşen yargı kararlarıyla yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Bu nedenle de mahkemece davaların reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4-Genel kuruldan önce çalışma ve hesap raporlarının yasa ve tüzük hükümleri gereği 15 gün önceden delegelere gönderilip gönderilmediği konusunda taraflar arasında anlaşmazlık bulunmaktadır. Bu iddianın davacılar tarafından ispat edilip edilmediği konusu bir kenara bırakılırsa öncelikle belirtilen iddianın doğru olması halinde bu husus tek başına genel kurulun iptali için yeterli değildir. Fakat çalışma ve hesap raporlarının önem arz ettiği genel kurulda alınan kararlar bakımından iptal sebebi söz konusu olabilir. Davacıların somut olarak iptalini istediği kararlar arasında bu neviden karar ya da kararlar bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkeme tarafından ulaşılan sonuç isabetlidir.
Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olan hükmün ilave bu gerekçelerle ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 11.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi