3. Ceza Dairesi 2021/3057 E. , 2021/9425 K.
İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne yardım etme
Hüküm : CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2019 tarih ve 2019/233 - 2019/535 sayılı yeniden yargılama sonucunda hükümlü hakkında verilen karar o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle;
I-Yargılamanın Yenilenmesi
A)Genel Olarak:
Kesin hükümde yer alan adli hataların düzeltilmesine ve hükümlü hakkında aynı fiil nedeniyle tekrar muhakeme yapılmasına imkan tanıyan yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yollarının bir çeşidini oluşturmaktadır.
Kesin hüküm; doğruluğu hukuken kabul edilen ve artık tartışılmayan bir mahkeme kararıdır. İstisnai olsa da uyuşmazlığın çözümünde “adli hata” denilen yanlışlıklar yapılmış olduğu sonradan öğrenilebilir. Bazı önemli hataların giderilebilmesi ve hakikatin araştırılması bu şekilde maddi gerçeğe ulaşılabilmesi “olağanüstü kanun yolu” ile mümkün olabilecektir.
'Bu yolun istisnai olarak kabul edilmesinin nedeni, doğruluğu hukuken tartışılmayan “kesin hükmün” temellerinin bazı hallerde sarsılmış olması hükmün artık bu temel üzerinde oturmasının mümkün olmamasına dayanmaktadır. Hukuk barışının ve güvenliğinin sağlanması ne kadar önemli ise de, hukuka olan güvenin sağlanması da en az bu kadar önemlidir. Temelleri olmayan bir hüküm hukuk düzeni tarafından kabul edilemez. Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi yolu, sadece çok istisnai hallerde mahkeme kararı ile açılabilmektedir.' (Yenisey-Nuhoğlu, CMK 4. baskı 962. syf.)
Maddi gerçeğe ulaşmayı hedefleyen ceza muhakemesinde verilen ve kesinleşen hükmün sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığı anlaşıldığı halde, kararın infazının aynı şekilde sürdürülebilmesi adli hatadan vazgeçilmemesi, diğer bir anlatımla yeni ortaya çıkan bu durumların görmemezlikten gelinmesi, bir hukuk devletinde kabul edilemez. Her şeyden önce kesinleşmiş bir hükmün, doğru ve maddi bir gerçeğe uygun olduğu, yargılamanın hukuka uygun yürütüldüğü, meşru olduğu, adaletin tecelli ettiği varsayımının bu konudaki inancın kamu vicdanında tahribata uğraması, bozulan hukuk düzeninin yeniden tesis edilmesi ve hukuk barışının yeniden sağlanmasını zorunlu kılar.
İstisnai nedenlerle yargılamanın yenilenmesine karar verildikten sonra yapılacak yargılamada izlenecek yol; yeni bir yargılamada olduğu gibi deliller toplanabilir. Re’sen araştırma ilkesi sonucu olarak yenilenme sebebine bağlı olmaksızın başvuruda belirtilen delillerin dışında da delil toplanabilir. Toplanan deliller karar yerinde tartışılıp suçun ne şekilde işlendiği açıklanmalı, mevcut deliller irdelenmeli, delillerle sonuç arasında bağ kurulmalı, bir başka deyişle bu delillerle önceden bu sonuca varıldığı anlatılmalı, suçun nitelendirilmesi yapılarak yenilenen yargılamanın daha önce yapılıp bitirilen yargılama sonucunda ulaşılan sonuçları değiştirecek bir yenilik getirip getirmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir (Ünver- Hakeri CMK şerhi).
Yargılamanın yenilenmesinin istisnai kanun yolu olduğu Yargıtay CGK’nın 11.03.2014 tarih, 2012/3-909 Esas, 2014/121 sayılı kararında, “Yargılamanın yenilenmesindeki amaç kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde, gerçeğin araştırılması böylece toplumun ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenileme talebini dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.” şeklinde vurgulanmıştır.
B)Yasal Düzenleme:
Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi nedenleri CMK'nın 311. maddede tek tek sayılmıştır.
(1)Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b)Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c)Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d)Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e)Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f)Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2)Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
Geçici Madde 2 – (Ek: 11.4.2013-6459/21 md.)
(1) İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarından, 15.6.2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından bu Kanunun 311'inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler.
Görüldüğü üzere, yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden birisi de “ceza hükmünün, insan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin veya ekli protokollerinin ihlali sureti ile verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması” dır. (m.311/1-f )
Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
CMK’na 11.04.2013 tarih, 6459 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddesi gereğince “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlalin tespitine dair kesinleşmiş kararlardan 15.06.2012 tarih itibariyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından CMK. 311/2. fıkra uygulanmayacaktır.
Yenilenme talebinde bulunabilmek için cezanın infaz edilmemiş olması ya da hükümlünün sağ olması şart değildir. Yargılamanın yenilenmesi isteminde hükümlünün bulunabileceği gibi, sağ olmaması halinde eşi, üst veya alt soyu, kardeşleri, şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı talepte bulunabilir.
II- SOMUT OLAY
Sanık ... hakkında, kapatılan CMK'nın 250. maddesi ile görevli ve yetkili ... Cumhuriyet Başsavcılığının tarih ve sayılı iddianamesiyle 19.02.2005, 31.03.2005, 16.08.2005, 22.08.2005, 09.11.2005, 16.11.2005, 30.11.2005, 21.12.2005, 08.02.2006 ve 16.02.2006 tarihlerinde geçekleştirilen ve PKK/KCK silahlı terör örgütünün propagandasına dönüşen basın açıklaması ve toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldığı, bir kısmında propaganda içerikli konuşmalar yaptığı, bu şekilde sanığın örgütün amacına hizmet edecek şekilde propaganda yaparak silahlı terör örgütüne yardım suçunu işlediğinden bahisle hakkında TCK'nın 314/3 maddesi delaletiyle 220/8 maddesinin 10 kez ve TCK'nın 53, 58/9 ve 63.
maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kapatılan CMK'nın 250. maddesi ile yetkili ve görevli ... 4. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda sanığın eylemlerinin propaganda boyutunu aştığı, bu haliyle silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturduğunu belirterek sanığın TCK'nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle TCK'nın 314/2, TMK 5/1, TCK'nın 53, 58/9, 62/1 ve 63 maddeleri uyarınca neticeden 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına yönelik karar verdiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 13.04.2010 tarih ve 2008/10265 Esas, 2010/4242 Karar sayılı ilamıyla onandığı, iş bu karara ilişkin hükümlü müdafii tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru yoluna gidildiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 10.07.2018 - 10.07.2018 tarihli 57316/10 başvuru nolu, İmret/Türkiye kararında: AİHS'nin 11. maddesinde düzenlenen toplantı düzenleme ve katılma hakkının ihlal edildiğinin belirtildiği, iş bu karar gereği ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere hükümlü müdafii tarafından başvuruda bulunulması üzerine ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2019 tarihli ve 2019/233 - 2019/535 sayılı kararıyla yapılan yeniden yargılama neticesinde, anılan Mahkemenin 26.09.2006 tarih ve 2006/108 Esas - 2006/187 Karar sayılı kararının CMK'nın 323/1 maddesi uyarınca İPTALİNE ve sanığın CMK'nın 223/2-a maddesinden BERAATİNE karar verildiği anlaşılmıştır.
III- SONUÇ:
Örgüte üye olmaktan anlaşılması gereken, örgütü kuranlar veya yönetenler dışında kalmakla beraber, örgütün amaçlarını benimseyerek verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaktır. Failin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığı, bu örgütsel pozisyonun doğrudan doğruya ortaya konulması veya failin eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu ya da eylemin niteliğinden hareketle belirlenir.
Silahlı terör örgütlerinin silahlı kanatlarında faaliyet gösteren üyeleri olabileceği gibi, silahsız kanatlarında, kırsalda ya da yerleşim yerlerinde faaliyet gösteren üyeleri de olabilir. Örgüt üyeliğini kabulde asıl olan, failin nerede ve hangi faaliyette bulunduğu değil terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığıdır.
Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçu ise 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2. maddesinde;
“(Değişik fıkra: 11.04.2013-6459 S.K./8. md) Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) (Mülga bent: 27.03.2015-6638 S.K./10.md.)
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.
İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
Propaganda; belli bir görüşün, ideolojinin toplum içinde yayılmasını, fikir ve kanaatlerinin kökleşmesini sağlamak için, bu amacın gerçekleşmesine yönelik olarak her türlü maddi ve manevi araca başvurarak telkin, teşvik ve etkide bulunmak olarak tanımlamak mümkündür.
Propaganda yapma fiilinden örgütün övülmesi, kişilerde örgüte sempati duyulmasını sağlayacak hareketler gerçekleştirilmesi, örgütün faaliyetlerine yakınlık sağlayacak duyguların yaratılması, örgüte karşı duyulan düşmanlığın ortadan kaldırılması sonucunu doğuran hareketlerin yapılması, örgütü iyi gösteren biçimde tanıtmak gibi faaliyetler anlaşılabilir.
Ancak bütün bu faaliyetlerin, maddenin son hali gereğince, “Örgütün, cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde” olması gerekir. Böylece maddenin yeni haliyle propagandanın yapılış şekline sınır getirilmiştir. Propagandanın örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini ya meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması gerekir. Bu durumda her türlü propaganda fiili bu suçun oluşması için yeterli olmayacak ancak maddede sayılan alternatif niteliklere sahip olan propaganda fiilleri suç teşkil edecektir. Propagandanın bu niteliklere sahip olup olmadığı ise her somut olayda hakim tarafından değerlendirilecek bir husustur.
Örgütün propagandasının belirli bir şekilde yapılması şart değildir. Yazılı, sözlü fiillerle olabileceği gibi, gösteri, protesto vb. yollarla yapılması da mümkündür.
Bu suç ancak kastla işlenebilen bir suçtur; taksirle işlenemez. Özellikle maddenin son halinden sonra bu suçun olası kastla işlenemeyeceğini hatta doğrudan kastla işlenebileceğini belirtmek gerekir. Zira failin propaganda yapmaktaki amacı örgütün iyi gösterilmesine, destek görmesine, örgütün toplum nezdinde benimsetilmesine yönelik olmalıdır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 10 Temmuz 2018 tarihli- 57316/10 başvuru nolu, İMRET - Türkiye(No.2) davası kararında özetle; 'Terörle Mücadele Kanununun 220/7. maddesinin uygulanışında öngörülebilir olmadığına, buna göre sanığın sözleşmenin 11. maddesinde düzenlenen barışçıl toplanma özgürlüğü hakkının ihlal edildiğinin' belirtilmesi karşısında; dosya kapsamına göre PKK silahlı terör
örgütünün üyesi olduğunu gösterir süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerine rastlanılamayan sanığın suç tarihi itibariyle DEHAP Batman Merkez İlçe Başkanı olarak görev yaptığı sırada, 19.02.2005 ile 16.02.2006 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve yasadışı silahlı terör örgütünün propagandasına dönüşen toplam 10 ayrı basın açıklaması ve toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılarak propaganda suçunu işlediğinin kabul edilmesi karşısında, özellikle eylemleri bir suç işleme icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ile lehe yasa uygulaması da gözetilerek, sanığın dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin zincirleme ya da ayrı ayrı propaganda suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması,
Kanuna aykırı olup o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 11.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.