19. Ceza Dairesi 2019/35318 E. , 2020/1374 K.
Askerî hizmete mahsus bir şeyi hususî menfaatlerinde kullanmak suçundan şüpheli ... hakkında bahse konu olay ile ilgili olarak daha önce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar sonrasında yeni delil elde edilmediği ve usulüne uygun açılmış bir kamu davası bulunmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Çanakkale 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/09/2018 tarihli ve 2018/681 Esas, 2018/588 Karar sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 22/07/2019 gün ve 94660652-105-17-6758-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/08/2019 gün ve 2019/80871 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
“Askerî hizmete mahsus bir şeyi hususî menfaatlerinde kullanmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 05/02/2018 tarihli ve 2018/246 soruşturma, 2018/610 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın o yer Cumhuriyet Başsavcısı tarafından soruşturma aşamasındaki birtakım eksikliklerin ikmâl edilmesi maksadıyla iade edilmesini müteakip, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 03/08/2018 tarihli ve 2018/246 soruşturma, 2018/2605 Esas, 2018/560 Karar sayılı iddianame ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Çanakkale Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/08/2018 tarihli ve 2018/434 Esas, 2018/368 Karar sayılı kararı sonrasında, bahse konu olay ile ilgili olarak daha önce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar sonrasında yeni delil elde edilmediği ve usulüne uygun açılmış bir kamu davası bulunmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Çanakkale 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/09/2018 tarihli ve 2018/681 Esas, 2018/588 Karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Çanakkale 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/09/2018 tarihli kararı ile dava konusu olay ile ilgili olarak daha önce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar sonrasında yeni delil elde edilmediği ve usulüne uygun açılmış bir kamu davası bulunmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
1- 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 5/1. maddesinde yer alan “… ağır ceza Cumhuriyet Başsavcıları, merkezdeki Cumhuriyet Savcıları ile bağlı ilçe Cumhuriyet Başsavcıları ve Cumhuriyet Savcıları üzerinde, gözetim ve denetim hakkına sahiptir” şeklindeki, benzer şekilde 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 'Cumhuriyet Başsavcısının Görevleri' başlıklı 18. maddesinde yer alan, “Cumhuriyet başsavcısının görevleri şunlardır: 1. Cumhuriyet Başsavcılığını temsil etmek, 2. Başsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak, iş bölümünü yapmak, 3. Gerektiğinde adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak, 4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısının; ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli Cumhuriyet başsavcıları, Cumhuriyet Başsavcı vekilleri, Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır. Asliye ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısının o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır.' şeklindeki, 5235 sayılı Kanun'un 'Cumhuriyet Savcısının Görevleri' başlıklı 20. maddesine göre, 'Cumhuriyet savcısının görevleri şunlardır: 1. Adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak, 2. Cumhuriyet başsavcısı tarafından verilen adli ve idari görevleri yerine getirmek, 3. Gerektiğinde Cumhuriyet başsavcısına vekâlet etmek, 4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet başsavcı vekili bulunmadığında, Cumhuriyet Başsavcısına vekâlet edecek olanı Cumhuriyet başsavcısı belirler.' şeklindeki düzenlemeler ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başlıklı 172. maddesinde yer alan '(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir. (2) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. (3) (Ek: 11/4/2013-6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.' şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Cumhuriyet Başsavcısının Cumhuriyet savcısı üzerinde denetim ve gözetim yetkisinin bulunduğu hususunda kuşku bulunmadığı, bu yetkinin idarî görev kapsamı ile sınırlı bulunduğu ileri sürülebilir ise de, Cumhuriyet Başsavcılıklarının bir bütün olduğu ve Cumhuriyet Başsavcısının bu bütünlüğü koruyarak Başsavcılığın verimli ve düzenli çalışmasını sağlamakla mükellef olduğu, bu kapsamda Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararın görüldü işlemini de yapmasının yetki ve görevleri arasında bulunduğu, ancak bu işlemin, Cumhuriyet savcısının işlemlerinin Cumhuriyet Başsavcılığı adına tanzim edildiği ve her bir mahkeme karşısında tekil olarak Cumhuriyet savcısının değil Cumhuriyet Başsavcılığının bir bütün olarak bulunduğu, dolayısıyla bu görüldü işleminin mahkemelerin veya hakimliklerin kararlarına karşı yapılan görüldü işlemlerinden ayrı ve bağımsız olarak Cumhuriyet Başsavcılığının bütünlüğü içerisinde gerçekleşen işlemden ibaret olduğu, Cumhuriyet Başsavcısı tarafından görüldü yapılmak üzere gönderilen karar üzerinde yapacağı görüldü işlemi her ne kadar söz konusu kararın kurucu unsurlarından değil ise de, kararın görüldü yapılmadan kesinleşmesinin söz konusu olmadığı gibi esasen ortada henüz hukuk düzeninde doğmuş bir kararın da bulunmadığı, zira Cumhuriyet Başsavcılığı adına hukuk düzeninde doğacak olan kararın henüz Başsavcılığı temsil eden makam tarafından hukuk düzenine katılmadığı, Cumhuriyet Başsavcısının bu kapsamda Cumhuriyet Savcısının kararı üzerinde esasını değiştirmeye yetkili bir makam gibi red işlemi yapamayacağı ancak kararın esas sahibi Cumhuriyet savcısının yeniden bir değerlendirme yapmasını sağlayabileceği, bu aşamada kararın niteliğinin değişmesi söz konusu olmadığı gibi yetkinin de hâlen Cumhuriyet Savcısında bulunduğu değerlendirilmekle;
Dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imza ile imzalanan ancak görüldü işlemleri sırasında yeniden değerlendirilmek üzere gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra, ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından eksikliğin anlaşılması üzerine, soruşturmaya devam edildiği, soruşturma sonucunda da iddianame düzenlendiği, görüldü işlemi sırasında Cumhuriyet Başsavcısının gerekçesi ile birlikte yeniden değerlendirmek üzere dosyayı iade yetkisinin bulunduğu ancak bu yetkinin elbette ki hukukî değerlendirmeye yönelik olamayacağı ancak hukuk düzeninde var olacak evrakın da Cumhuriyet Başsavcılığı adına düzenlenmiş olacağının da gözetilmesi gerektiği, dolayısı ile ortada henüz tamamlanmış bir karardan söz edilemeyeceği gibi anılan kararın görüldü ve imza aşamasının bu şekilde kalması durumunda da taraflara tebliğe çıkarılmasının mümkün olmadığı; kaldı ki kararın şüpheliye tebliğ edilmediğinden kovuşturmaya yer olmadığı kararının da kesinleşmediği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/2. maddesinde yer alan 'Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.' hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” şeklindeki düzenlemede ceza mahkemelerinde yapılan yargılama neticesinde verilebilecek hüküm türlerinin gösterildiği, maddenin devamında ise bahse konu kararların hangi hallerde verilebileceğinin kesin bir şekilde belirtildiği, Mahkemece yargılama yapılarak, 5271 sayılı Kanun’un 223. maddesinde gösterilen hüküm türlerinden biri ile karar vermek zorunluluğu bulunduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği” belirtilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü;
15/10/2017 tarih ve 1701525308 başvuru sayılı BİMER başvuru evrakı ile Çanakkale Merkez Komutanlığında görevli Deniz Piyade Albay ...'nın 'askeri hizmete mahsus bir şeyi hususi menfaatlerinde kullanmak' suçunu işlediğinden bahisle müracaatta bulunulması üzerine Askeri Makamlarca gerekli idari tahkikatın yapılmasıyla ve soruşturma açılmak üzere dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesiyle başlatılan soruşturma kapsamında Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 05/02/2018 tarih ve soruşturma no:2018/246 soruşturma, 2018/610 Karar sayılı kararıyla, şüpheli ... hakkında “askeri hizmete mahsus bir şeyi hususi menfaatlerinde kullanmak” suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ilgili kararın UYAP sisteminde tanımlı olan Başsavcının görüldü ve onay işlemi kapsamında Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, “şüpheli hakkında düzenlenen idari tahkikat raporuna ekli, dosyada mevcut Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Garnizon Komutanlığı Yapacak Birlik ve Kurumlar konulu 09/12/2016 tarihli emir ve bunun eki olan listenin gözetilmesi, bu emre göre şüphelinin Ezine’ye motorlu devriye gönderme yetkisinin/görevinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, sonucuna göre de motorlu devriye aracı kızının nişanı için odun getirmesinin yasal olup olmadığının belirlenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi” denilmek suretiyle iade edildiği, iade kararı sonrası Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheli hakkında soruşturmaya devam olunarak Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03/08/2018 tarih ve 2018/246 Soruşturma, 2018/2605 Esas, 2015/560 Karar sayılı iddianamesi ile askeri hizmete mahsus bir şeyi hususi menfaatlerinde kullanmak suçundan Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, tensip zaptı ile Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Çanakkale Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/08/2018 tarihli ve 2018/434 Esas, 2018/368 Karar sayılı kararı sonrasında, Çanakkale 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/09/2018 tarihli ve 2018/681 Esas, 2018/588 Karar sayılı kararı ile, “...CMK 172/1 maddesi KYOK verilmesini düzenlemiş, 172/2. maddede söz konusu kararla ilgili yeni delil elde edilmekçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz şeklinde bir düzenleme getirmiştir. Somut olayda KYOK kararı verilmesine müteakip CMK'nin 172/2. maddesindeki seçeneklerden hiçbirinin gerçekleşmediği, iddianamede yeni delil elde edildiğinin ileri sürülmediği gibi dosyada yeni delil toplanmadığı, sonuç olarak usulüne uygun açılmış bir kamu davası bulunmadığı kanaatine varılmakla aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir” şeklindeki gerekçeyle askeri hizmete mahsus bir şeyi hususi menfaatlerinde kullanmak suçundan usulüne uygun kamu davası açılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verme yetkisi, CMK’nin 172/1. maddesine göre yalnızca Cumhuriyet savcısına verilmiştir. Cumhuriyet savcısının makam itibariyle süje olarak tek başına gerçekleştireceği bir muhakeme işlemi ile bu kararı verebileceğine kuşku bulunmamaktadır. CMK, bu işlemi geçerlilik şartı olarak sadece “yazılı olma” şartına tabi tutmuş; “görüldü” veya “onay” prosedürü gibi başkaca bir şarta bağlamamıştır. Öte yandan bu kararın taraflara bildirilmesi ise sadece tarafların öğrenmesinin ve itiraz süresinin sağlanması amaçlıdır. İddia makamı adına hareket eden bir Cumhuriyet savcısı tarafından imzalanmış kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ayrıca hiçbir onay, görüldü vb. prosedürüne ihtiyaç duymamaktadır. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu'nun 5. maddesinde yer verilen; 'Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur' ilkesi çerçevesinde Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imza ile imzalanan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar hiçbir onay işlemine gerek olmadan hukuken geçerli bir ceza muhakemesi işlemi niteliğindedir.
Bu kapsamda, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı adına Çanakkale Cumhuriyet savcısı Yavuz Alp Oflu tarafından 05/02/2018 tarihinde elektronik imza ile imzalanan 05/02/2018 tarih ve soruşturma no:2018/246 soruşturma, 2018/610 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başkaca hiçbir işleme gerek olmaksızın hukuken geçerli bir ceza muhakemesi işlemi niteliğindedir. Bir diğer anlatımla, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı'nın UYAP sistemi üzerinden yapacağı 'onay' veya 'iade' işleminin sözü edilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının geçerliliği yönünden hukuken herhangi bir tesiri de olmayacaktır. Cumhuriyet savcılarının ceza muhakemesi yürütürken kullandığı yetki CMK’dan doğan ve asli nitelikte bir yetkidir; Cumhuriyet Başsavcısına veya vekiline niyabet etme niteliğinde değildir.
Bu itibarla, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı‘nca verilen 05/02/2018 tarih ve soruşturma no:2018/246 soruşturma, 2018/610 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararı hukuken geçerli bir karardır.
Öte taraftan, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 172/2. maddesi uyarınca; kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacaktır.
Somut olayda; Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı‘nca, “...askeri hizmete mahsus bir şeyi hususi menfatinde kullanmak suçunun somut olayda oluşmadığı, bu suçun oluşum için özel kastın varlığının gerekliliği, hizmete mahsus eşyanın askeri ihtiyaçlar nedeniyle tahsis edilmesi ve bu nedenle hizmete mahusus eşyanın tahsis gayesi dışında olmak üzere şahsi menfaat kastıyla kullanılması gerekliliğiyle suçun maddi unsurunun eşyanın özel işlerde kullanılması ve böylece menfaat temini şeklinde olduğu ancak somut olayda askeri işe tahsisli eşyanın özel kast ile sırf özel işe özgülendiğine dair delil bulunmadığı, şüpheli hakkında atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı” gerekçesiyle şüpheli hakkında 05/02/2018 tarih ve soruşturma no:2018/246 soruşturma, 2018/610 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı’nın iade işlemi sonrası, Çanakkale Boğaz Komutanlığının 15/03/2018 tarihli ve LOJ:86257379-4000-52-18/İkm.Ks. sayılı yazısı ile eklerinin, aynı Komutanlığının 11/04/2018 tarihli ve LOJ:86257379-4000-73-18/İk.Ks. sayılı yazısının ve ekindeki 22/09/2017 tarihli göreve ait motorlu araçların günlük hizmet kayıtları garaj defterinin ilgili sayfasının, 22/09/2017 tarihli göreve ait tekerlekli araç günlük görev koruyucu bakım formunun, iki sayfa motorlu araçların günlük hizmet kayıtları garaj defterinin ilgili sayfasının ve iki sayfa tekerlekli araç günlük görev koruyucu bakım formunun, ayrıca 2’nci Kolordu Komutanlığının Temmuz 2018 tarihli ve ...HİZ.:51663031-9180-579-18 sayılı şüpheli hakkında verilmiş soruştuma izninin dosyaya eklendiğinin anlaşılması karşısında, elde edilen belgeler yeni delil niteliğinde kabul edilse dahi, CMK‘nin 172/2. maddesi uyarınca sulh ceza hakimliğinden karar alınmadığı, bu itibarla CMK‘nin 172/2. maddesi uyarınca gereken şartlar yerine getirilmeden, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 05/02/2018 tarih ve soruşturma no:2018/246 soruşturma, 2018/610 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı sonrası iddianame düzenlenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; kanun yararına bozma istemine konu Çanakkale 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/09/2018 tarihli ve 2018/681 Esas, 2018/588 Karar sayılı kararında bir isabetsizlik bulunmadığı cihetle, kanun yararına bozma isteminin CMK'nin 309. maddesi uyarınca REDDİNE, 1 nolu red sebebine göre kanun yararına bozma isteminin (2) no’lu nedeni yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE, 12/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.