12. Ceza Dairesi 2013/20183 E. , 2014/6127 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK'nın 62/1, 53/1, 52/1-2. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar ve sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle,
Sanıklar müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, suç tarihinde, Marmara İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri tarafından yapılan kontroller sırasında, Marmara İlçesi,...,... Genel Müdürlüğü'nden ihale ile alınıp müteahhit firma ... İnşaat ve Sanayi Limited şirketi tarafından yapılmakta olan balıkçı barınağı ve liman inşaatı sırasında, müteahhit firma tarafından liman çalışma sahası dışına çıkılarak Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 27/10/2007 gün 3078 sayılı Kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde kalan araziye tecavüz edilerek taş ve hafriyat alındığının tespit edilmesi üzerine, ... İnşaat ve Sanayi Limited Şirketinin müdürü olan sanık ... ve aynı şirkette şantiye şefi olarak çalışan ... hakkında açılan kamu davası ile ilgili olarak, tespit tarihinden daha evvel, aynı şirket tarafından belirtilen işin yapılması sırasında 3. derece doğal sit alanı sınırlarında kalan arazi üzerinde yol çalışması yapılıp, izinsiz hafriyat alınıp, deniz dolgusu yapıldığından Marmara Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2009/12 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılama yapıldığı, bu dosyada suç ve tespit tarihinin 30/04/2008 olduğu ve 09/01/2009 tarihinde iddianame düzenlenip hukuki kesinti gerçekleştikten sonra bahse konu şirket tarafından eylemlerin devam ettirildiği, bu kapsamda sanıkların dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildikleri, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında da sanıklar lehine herhangi bir değişiklik olmadığı, anlaşılmakla,
1-Sanıklardan ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanık ve müdafinin, eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi altsoyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, altsoy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
b-Sanık hakkında tayin edilen adli para cezasına ilişkin olarak TCK'nın 52/4. maddesi gereğince ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmesi ile yetinilmesi yerine, infaz aşamasında nazara alınması gereken 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi gereğince ihtarına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının 5. paragrafının “sanığın, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d, e bentlerinde belirtilen haklarından, mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise 1-c bendindeki haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına” şeklinde düzeltilmesi, hükmün 11. paragrafındaki “5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi gereğince” ibaresinin çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanıklardan ...'nın mahkumiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanık ve müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-5237 sayılı TCK’nın 51. maddesindeki ertelemeye ilişkin düzenlemenin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek somut gerekçeler gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği, bu itibarla sabıkası bulunmayan, yargılamayı sürüncemede bırakacak bir davranışı ile dosyaya yansıyan olumsuz kişiliği belirlenemeyen sanık hakkında “suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gerek sözlü, gerekse eylemli olarak herhangi bir pişmanlık göstermediği ve bu nedenle sanığın tekrar suç işlemeyeceğine dair mahkememizde en ufak bir kanaat hasıl olmadığı” şeklinde, yerinde olmayan gerekçe ile cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,
b-5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, altsoy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.