4. Ceza Dairesi 2015/3536 E. , 2015/24516 K.
Tebliğname No : KD - 2011/16373
Tehdit suçundan sanıklar B.. Ü.., M.. K.., H.. A.., Y.. K.. ve M.. Z.. hakkında yapılan yargılama sonunda, sanık H.. A..'ın mahkumiyetine, diğer sanıkların beraatine dair Salihli 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 14.05.2010 tarih ve 2008/540 Esas 2010/205 Karar sayılı hükmün O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 21.01.2015 tarih ve 2013/5041 Esas 2015/1776 Karar sayılı kararıyla;
'Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanıklar B.. Ü.., M.. K.., Y.. K.. ve M.. Z..'in eylemlerine ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısı'nın temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-H.. A.. hakkında verilen kurulan hükme yönelik temyize gelince; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın, araç içerisinde bulunan birden fazla kişiye karşı tek bir fiille tehdit suçunu işlemesi karşısında, TCK'nın 43. maddesi uygulanmayarak eksik cezaya hükmedilmesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA' karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/02/2015 tarih ve 2011/16373 sayılı yazısı ile;
'Cumhuriyet Başsavcılığımızca sanıklar B.. Ü.., M.. K.., Y. D. ve M.. Z..'in hakkındaki beraat kararlarının yerinde olmadığını ve sanık H.. A.. hakkındaki bozma kararındaki nedene itirazımız olmamakla birlikte bozma nedenlerinin eksik bulunduğunu düşünmekteyiz. Şöyle ki;
Tüm sanıkların bulundukları araç ile müşteki Z.. H..'nun kullandığı diğer mağdurlar Ö. T. ve G.. S..'in içerisinde bulunduğu aracı ısrarla takip edilmesi ve katılan G.. S..'e aralarında daha önceden yaşanan arkadaşlığın sonlanması nedeniyle husumet besleyen sanık H.. A..'ın müştekilere tüfek göstererek tehdit etmesi nedeniyle müşteki Z.nin telefonla polisi araması sonucunda olay yerine gelen polislerce sanıkların hepsinin araç içerinde yakalanması şeklinde gelişen somut olayda;
Sanıkların tümünün soruşturma sırasındaki beyanlarında aracı kullanan kişinin sanık H. olduğunu, olay sonrasında ele geçen tüfeğin aracın bagajında ele geçtiğini ve kovuşturma sırasında sanık H. ve B. dışındaki diğer sanıkların tüfekten haberdar olmadıklarını söylemelerine karşın, 13/08/2008 tarihli yakalama tutanağı içeriğine göre, araç sürücüsünün sanık M.. Z.. olduğunu ve tüfeğin sağ ön koltuk yanında bulunduğunun belirtilmesi, soruşturma sırasında sanık M.. Z.. dışındakilerin tüfeğin M.. K..'a ait olduğunu savunmaları, sanık H.'in hem soruşturma hem de kovuşturma sırasında tüfeğin sahibinin sanık M. olduğunu söylemesi, müşteki Ö. T.'in soruşturma sırasındaki beyanı ve teşhis tutanağında kendilerine tüfek doğrultan kişinin şoförün yanındaki sanık H. olduğunu ifade etmesi, müştekilerin sanıkların araç ile ısrarla kendilerini takip ettiklerini iddia etmeleri ve olay günü sabah saat 04.00 sıralarında yolda sanıkların ve müştekilerin tesadüfen karşılaşmaların hayatın olağan akışını uygun olmaması birlikte değerlendirildiğinde,
Sanıkların soruşturma ve kovuşturma sırasında kendi ve diğer sanık savunmaları ile çelişkili beyanları, aşamalarda değişmeyen ve dosya ile uyumlu müşteki iddiaları, yakalama ve teşhis tutanakları içeriklerine göre aracı kullanan kişinin sanık M., tüfeğin sahibinin sanık M., tüfeği gösteren kişinin sanık H. olduğunun ve gazinoda çalışan müştekiler G. ve Ö.'in çıkış saatini bekleyen sanıkların müştekilerin aracını ısrarla takip ettiklerinin anlaşılmakla,
Sanık H.'in yanında arkadaşları diğer sanıklarla önceden anlaşıp verdikleri karar ile M.'e ait silahı alarak kendisi ile arkadaşlığını bitiren mağdur G.'in iş çıkış saatini bekleyip hep birlikte araç ile ısrarla takip ederek silah gösterilip tehdit edilmesinde sanıkların tümünün önceden analaşarak suç işlemek için fikir ve eylem birliği içerisinde bulunup ve birlikte olmanın verdiği güvenle mağdurları tehdit ettiklerinin anlaşıldığından sanıklar B.. Ü.., M.. K.., Y.. K.. ve M.. Z.. 'in TCK.nun 106/2-a-c., 43/1-2., maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerektiği,
Diğer taraftan silahlı tehdit suçunu diğer sanıklarla birlikte işleyen sanık H. hakkında TCK.nun 106/2-a yanında aynı madde ve fıkrasının (c) bendinin de tatbik edilmesinin gerektiği için itiraz etmek gerekmiştir. Bu nedenle anılan ilamdaki onama ve bozma kararının kaldırılmasını CMK.nun 308. maddesine göre istemek zorunlu olmuştur.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle Yüksek Dairenizin 21.01.2015 gün ve 2013/5041 E. 2015/1776 K. sayılı ilamının yeniden incelenerek tamamen kaldırılması, anılan ilamdaki bozma kararına ek olarak;
1- Katılan ve müştekilerin dosya ile uyumlu iddiaları, yakalama ve teşhis tutanakları ve tüm dosya kapsamına göre, sanık H.'in yanında arkadaşları diğer sanıklarla önceden anlaşıp verdikleri karar ile M.'e ait silahı alarak kendisi ile arkadaşlığını bitiren mağdur G.'in iş çıkış saatini bekleyip hep birlikte araç ile ısrarla takip ederek silah gösterilmesinde sanıkların tümünün suç işlemek için fikir ve eylem birliği içerisinde bulundukları ve birlikte olmanın verdiği güvenle mağdurları tehdit ettikleri anlaşıldığından sanıklar B.. Ü.., M.. K.., Y.. K.. ve M.. Z.. 'in TCK.nun 106/2-a-c., 43/1-2. maddesi uyarınca cezalandırılmaları,
2- Silahlı tehdit suçunu diğer sanıklarla birlikte işleyen sanık H. hakkında TCK.nun 106/2-a yanında aynı madde ve fıkrasının (c) bendinin de tatbik edilmesinin gerektiğini gözetilmemesi, yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması, eğer itiraz yerinde görülmez ise dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi itirazen arz ve talep olunur.' isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, tehdit suçundan, sanıklar B.. Ü.., M.. K.., Y.. K.. ve M.. Z.. hakkında verilen beraat kararının onanmasına ve sanık H.. A.. hakkında verilen mahkumiyet kararının bozulmasına dair, Dairemizin 21/01/2015 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 21/01/2015 gün ve 2013/5041 esas, 2015/1776 karar sayılı onama ve bozma hükümlerinin KALDIRILMASINA,
Salihli 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 14.05.2010 tarih ve 2008/540 esas, 2010/205 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Tehdit suçunun nitelikli hali olan birden fazla kişi tarafından tehdidin kabulü için, söz konusu eylemin birden fazla kişi tarafından birlikte icra edilmesi gerekir. Bu irade birliği, suçtan önce anlaşma suretiyle olabileceği gibi, suç sırasında iradelerin uyuşmasıyla da gerçekleşebilir. Birden çok kişinin birlikteliği ile gerçekleştirilen tehdit, saldırının yoğunluğunu, ciddiyetini ve tehlikesini arttıracak, böylece bir yandan mağdur üzerindeki korkutuculuk etkisi fazlalaşacak, diğer yandan da mağdurun kendisini savunma olasılığı azalacaktır.
Yargılama konusu olayda;
Sanıkların soruşturma ve kovuşturma sırasındaki kendi arasında ve diğer sanık savunmaları ile çelişen beyanları, tüm aşamalarda değişmeyen ve dosya ile uyumlu müşteki iddiaları, yakalama ve teşhis tutanakları içeriklerine göre, aracı kullanan kişinin sanık M.. Z.., aracın sağ ön koltuğunda bulunan tüfeğin sahibinin sanık M.. K.., araç içerisinden tüfeği müştekilere gösteren kişinin sanık H.. A.. olduğu ve gazinoda çalışan müştekiler G.. S.. ve Ö.. D..'nin bulunduğu aracın sanıkların içerisinde olduğu araçla ısrarla takip edildiği, ayrı yerlerde yaşayan sanıklar ile müştekilerin olay günü sabahı saat 04.30 sıralarında trafikte karşılaşmalarının hayatın olağan akışına uygun düşmediği anlaşılmakla,
Sanık H.. A.. ve arkadaşları olan diğer sanıkların önceden anlaşıp verdikleri karar ile sanık M.. K..'a ait silahı alarak sanık M.. Z..'e ait araçla, önceden sanık H.’in gazinosunda oryantal olarak çalışıp ayrılan ve kendisi ile arkadaşlığını bitiren müşteki G.'in bulunduğu aracı hep birlikte ısrarla takip ederek silah gösterip tehdit etmelerinde, sanıkların tümünün önceden anlaşarak suç işlemek için fikir ve eylem birlikteliği içerisinde aynı araçta bulunan birden fazla müştekiyi tek bir fiille tehdit ettikleri, bu suretle tüm sanıkların TCK'nın 106/2-a-c. ve 43/1-2. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, sanıklar B.. Ü.., M.. K.., Y.. K.. ve M.. Z..'in yerinde olmayan gerekçe ile beraatine, sanık H.. A.. hakkında ise TCK'nın 43. maddesi uygulanmayarak eksik cezaya hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile itiraz yazısındaki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.03.2015 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
TCK’nın 37. maddesi uyarınca suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
Madde gerekçesine göre, “Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı fail statüsündedir. Ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasındaki rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulur. Bu durumda, fiilin icrası veya sonuçsuz kalması ortak faillerden her birinin elinde bulunmaktadır. Örneğin suç ortaklarından birinin cebir veya tehdit kullanarak mağduru etkisiz hâle getirdiği, diğerinin de üzerindeki para ve sair kıymetli eşyayı aldığı yağma suçunda her iki suç ortağının suçun işlenişine yaptıkları katkı, suçun icrası açısından birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Dolayısıyla, her iki suç ortağı, suçun işlenişi üzerinde ortak bir hâkimiyet kurmaktadır.”
Kişilerin birlikte tehdit suçundan cezalandırılabilmesi için, TCK’nın 37. maddesi anlamında suça bir şekilde katılmaları gerekir. Sanıkların önceden mağduru tehdit için anlaşmış oldukları ve bu nedenle S....’ye gittikleri delillendirilemediği ve sübuta ermediği gibi, sanık H.’in tüfek göstererek tehdidi sırasında, bu tehdide katıldıkları konusunda da bir delile ulaşılamamıştır.
Birarada bulunan birden fazla kişiden birisinin, ani gelişen bir suç hareketini gerçekleştirdiği sırada diğerlerinin engel olma gibi bir yükümünün hiçbir hukuk kuralında tanımlanmadığı, suçta sorumluluğun şahsi olduğu, suç eylemini işleyenler dışındakilerin ceza sorumluluğunun, ancak işlenmekte olan suça katkı sağlar biçimde bir eylemle mağdura yönelmesi halinde doğabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.
Birbirinin arkadaşı olan kişilerden birinin tehdit suçunu işlediği sırada suça katılma, işlenen eyleme tehditle ya da işaretle veya bir başka korkutucu hareketle, eyleme destek verme ve katılma ile olabilir. Aksi takdirde suç işleyen kişi ile birlikte bulunan her kişinin de o suçtan sorumlu tutulması mümkün hale gelir ki, bu kabul TCK’nın 20. maddesinde “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” biçiminde ifade edilen suç ve cezanın şahsiliği ilkesiyle bağdaşmaz.
İnceleme konusu dosyada sanıkların bir araç içinde birlikte olmaları, arkadaşlıkları hatta mağduru aramaları, ısrarla takip etmeleri, mağdura yönelik tehdit suçunun işlendiğine bir karine oluşturur ise de, sanık H. dışında bir sanığın mağdura yönelik eyleminin tespit edilememesi, mağdurun dahi diğer sanıkların tehdit olarak kabul edilebilecek eyleminden söz etmemesi gözetildiğinde, mahkemenin kararının bu yönüyle yerinde olduğu ve Yargıtay C. Başsavcılığının itirazının reddi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun itirazın kabulü yönündeki kanaatine katılmıyorum.
KARŞI OY:
Sanık H.. A..'ın, aynı olaya karıştığı iddiasıyla haklarında dava açılıp yargılama sonunda beraat eden diğer sanıklarla birlikte müşteki mağdure G. ve arkadaşlarını silahla tehdit ettiği, bu sanık yönünden birden fazla kişiyi silahla tehdit suçu yerine sadece G. tehditten eksik ceza tayin edildiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına, diğer sanıklar bakımından verilen beraat kararının ise onanmasına karar verildikten sonra, Yargıtay C.Başsavcılığının diğer sanıklar yönünden beraatin onanması kararına yapılan itiraz üzerine bu defa, sanık H. dışındaki sanıklar bakımından verilen onama kararının kaldırılarak, sanıkların tümünün H. ile birlikte bu suçu gerçekleştirdiklerinin kabulü ile cezalandırılmaları gerekeceği düşüncesi ile onlar yönünden de Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Oysa Yerel Mahkeme tüm sanıkların eylemlerini hukuki bakımdan irdeledikten sonra sanıklar Y.. K.., M.. Z.., M.. K.. ve B.. Ü..'nün olay öncesi veya olay anında sanık H.'in iradesi ile uyumlu bir suç işleme iradesi içinde hareket ettiklerine dair dosyaya
herhangi bir kanıt yansımadığı gerekçesiyle beraat kararı vermiştir. Bu kararın isabetli olduğunu düşünmekteyim.
Müştekilerden başka olayda tarafsız tanık bulunmadığı gibi, müştekilerin kolluk beyanlarında kendilerine silah doğrultulmasından bahsedilse de hangi sanığın doğrulttuğu ayırdedilememiş, muhtemelen aracın sağ önünde oturan bir sanığın silah gösterdiğinden bahsedilmiş, müşteki Ö.'in karakolda canlı teşhisi ile bu sanığın H. olduğu belirlenmiş, diğer müşteki G.in karakoldaki ile çelişen talimatla alınan beyanında da bu şahsın H. olduğu teyit edilmiş, ancak her üç müştekinin de diğer sanıkların bu eyleme katıldıklarını belirleyen bir anlatımları olmamıştır.
Sanıklardan kimin kullandığı da tam olarak tartışmalı olan aracın içinde bulunan, özellikle arka koltukta oturan üç sanığın olaydaki eylemleri açıklığa kavuşmamıştır.
Şüpheden sanık yararlanır evrensel ilkesi gereği ve Yerel Mahkemenin tarafları gözlemleyip çözümleyen bakış açısına ve kanaatine göre sanık H.'in eyleminin birden fazla mağduru silahla tehdit şeklinde gerçekleştiği, bununla birlikte diğer sanıkların eylemlerinin sübut bulmadığı düşüncesi ile sayın çoğunluğun görüşlerine iştirak etmediğimi saygıyla bildiririm.