1. Hukuk Dairesi 2021/8571 E. , 2022/3006 K.
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen 11/07/2018 tarihli ve 2018/729 Esas, 2018/679 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 12/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen davalı ... Endüstri Yapı Gayrimenkul San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen davacı vekili ve diğer davalılar gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar adına kayıtlı ... (öncesi ...) parsel ... hektar büyüklüğünde olup, kayıt maliki ve müştereklerinden harici satış senetleriyle bir kısım bölümlerinin satın alındığını, akabinde zilyetliğin ardı ardına satışlarla müvekkili tarafından devralındığını, halen nizalı bölümün davacının zilyetliğinde olduğunu, eklemeli zilyetliğin 70 yılı aştığını, taşınmaz üzerinde 1400 hane olduğunu, zeminde bulunan evlerin kayıt malikleri ile fiili kullanıcılarının farklı olduğunu, taşınmazın kadastro tespitine itiraz üzerine Kadastro Mahkemesinin 1966/1553 Esas sayılı dosyasıyla davanın görüldüğünü, fakat davacıya taşınmazı devreden ve taşınmaza revizyon gören kayıt maliklerinden tapu dışı yolla bu yerleri satın alan zilyetlerin o tarihlerde zilyetlik sürelerinin 10 yılı doldurmadığı gerekçesiyle (3402 sayılı Yasa'nın 13/B-b mad.) taşınmaza revizyon gören tapunun kayıt malikleri adına sicil oluşturulduğunu, söz konusu dosyada gerek kayıt maliklerinin beyanlarından, gerekse yapılan araştırmalardan gerçek zilyetlerin tespit edildiğini, bilahare harici senetlerle satışların devam ettiğini, davacının eklemeli zilyet olduğunu, taşınmaz kayıt malikleri veya mirasçıları tarafından kullanılmadığı gibi, zilyetliklerine de müdahale edilmediğini, kayıt malikinin mirasçılarının tapuda adlarına intikal sağlayarak, bilahare paylarını tapuda davalılara sattıklarını, toplam 1400 haneden oluşan mahallin belediye hizmetlerinden yararlandığını, vergilerinin ödendiğini, zilyetliğin kesintisiz 1951 yılından tapuda davalılara intikal tarihi 2004 yılına kadar sürdüğünü ve halen devam ettiğini, zilyetler tarafından Köye ait olduğu belirtilen Köy tüzel kişiliği tarafından kullanılan mezarlık, eski okul yeri, muhtarlık, yeni okul yeri, kuran kursu ve top sahası gibi yerlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescilini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde davacıların öncelikle alım hakları olduğundan kullanımlarının tespiti ile önalım hakları nedeniyle adlarına tescile karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
2.1. Davalı ... Endüstri Gayrimenkul Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde; zilyetlik devir senetlerinin hukuki değerinin bulunmadığını, taşınmazın kadastro tespitine yapılan itirazların 1966/1533 Esas ve 1991/270 Karar sayılı kararı ile 14/10/1996 tarihinde kesinleştiğini ve hükmen kayıt oluştuğunu, hak düşürücü sürenin dolduğunu, TMK'nın 713/2 maddesindeki 'ölmüş' sözcüğünün Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini, kaldı ki somut olayda hükmen tescil tarihi ile iptal kararının verildiği tarih arasında süre koşulunun oluşmadığını, vekil eden şirketin taşınmazın çekişmeli payını kayıt malikinin mirasçılarından tapu kaydına güven ilkesi gereğince satın aldığını, TMK'nın 1023. maddesine göre edinimlerinin korunması gerektiğini, nizalı taşınmazın birçok kayıt maliki olduğu halde, davanın bir kısım paydaşa açılmasının isabetsiz bulunduğunu, davacının paydaş olmaması nedeniyle önalım hakkı olmadığı gibi, önalım süresinin de dolduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
2.2. Davalı ... ve ... Uluslararası Nakliyat Turizm Ticaret ve Sanayi A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; tespit öncesi neden bakımından hak düşürücü sürenin dolduğunu, tespit sonrası zilyetlik bakımından ise nizalı parselin tescil kararının kesinleştiği tarihten TMK'nın 713/2 maddesindeki 'ölüm' nedeninin Anayasa Mahkemesince iptal edilerek yürürlüğün durdurulması kararı verildiği tarihe kadar geçen sürenin 20 yıldan az olduğunu, malikin tapu kütüğünden anlaşıldığını, vekil edeninin kütüğe güvenerek işlem yaptığını, öte yandan şufa hakkının hissedarlara tanınan bir hak olduğunu, vekil edeni ...'ın dava konusu parselde ilk hissesini 25/10/2011 tarihinde, diğer davalı ... Uluslarası Nakliyat Turizm Ticaret ve San. A.Ş.'nin de 27/08/2013 tarihinde satın aldığını, her iki satış üzerinden de iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Yargılama aşamasında davacı vekili tarafından ... ve ... davalı olarak davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2017/136 E. 2017/475 K. sayılı kararıyla; tespit öncesi sebepler bakımından nizalı parselin tespitinin kesinleştiği tarihten, dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, tapulu taşınmazların devrinin resmi şekle tabi olduğu, TMK'nın 713/2 maddesinde yazılı ölüm nedenine ilişkin talep bakımından anılan maddedeki 'ölmüş' sözcüğünün Anayasa Mahkemesince 17/03/2011 tarihinde 2009/58 Esas 2011/52 Karar sayılı kararla iptal edildiği ve tespitin kesinleştiği tarih ile iptal tarihi arasında yirmi yıllık sürenin dolmadığı, önalım hakkının taşınmazın paydaşı olunması halinde kullanılabileceği gerekçesiyle, haricen satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescile yönelik davanın esastan reddine, şufa nedenine dayalı terditli davanın ise aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; terditli olarak dava açıldığını, davanın araştırma yapılmadan hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedildiğini, davada tespit öncesinin yanı sıra tespitten sonra kesinleşmeden önce yapılan harici satış sözleşmelerinin ve eklemeli 50-60 yıllık zilyetliğin de ileri sürüldüğünü, tespit tarihi ile kesinleşme tarihi arasında yapılan zilyetlik senetlerine değer verilmesi gerektiğini, mahallinde keşif yapılmadığını, zilyetlik olgusunun ispatı için tanıkların dinlenmediğini, TMK'nın 713/2 maddesi koşullarının Anayasa Mahkemesinin iptal kararı öncesi gerçekleştiğini, davacının bayiinden devralınan zilyetliğin devam ettirildiğini, nizalı taşınmazın zeminde 1000 hanelik köy olduğunu, mevcut evlerin ve taşınmaz bölümlerinin maliki ile zilyetlerinin farklı olduğunu, kentsel dönüşüm yapan ... Belediyesi kararına ilişkin ... 2.İdare Mahkemesinin 2017/153 Esas sayılı dosyasıyla yürütmenin durdurulması kararı verildiğini ve İdare Mahkemesi tarafından kentsel dönüşümün iptal edildiğini, davalı şirketin bir kısım köy sakininin işbirliğiyle durumu bilerek taşınmazı satın aldığını, köyün sorunu araştırılmadan, harici satışlar ve eklemeli zilyetlikler değerlendirilmeden karar verildiğini, zilyetliğin taşınmazın tespite itiraz dosyası kapsamıyla da sabit olduğunu, hükmen kayıt maliki olanların köyde hiç oturmadıklarını, duruma mirasçılarının da itirazı olmadığını ve bildikleri halde devir yapıldığını, davalıların kötü niyetli olduğunu, kayıt maliklerinin ölümünden itibaren 40-50 yıl geçtiğini belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 11/10/2018 tarihli ve 2018/542 E. 2018/1030 K. sayılı kararıyla; dava konusu parselin öncesi 102 kadastral parsel olup, 144 hektar 7600 m2 yüzölçümüyle, 14/10/1996 tarihinde hükmen paylı mülkiyet şeklinde gerçek kişiler adına tescil edildiği, bilahare ifrazı sonucu oluşan 123 parsel ise 144 hektar 7308 m2 yüzölçümüyle 07/11/2001 tarihinde kayıt malikleri adına tescil edilmişken, kayıt maliklerinin mirasçılarının ifraz tarihinden sonra muhtelif tarihlerde intikalleriyle, bir kısım payların bir kısım mirasçılar üzerinde kaldığı, bir kısım mirasçıların paylarının ise tapuda satış suretiyle davalılara ve dava dışı 3.kişilere devredildiği, HMK'nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı; 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği; 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının belirtildiği, 442 sayılı Köy Kanunu'nun 37/7 maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisinin köy muhtarına ait olduğu, köy muhtarının hukuki bir engelinin çıkması durumunda bu yetkinin aynı Kanun'un 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanındığı, ancak, Ondört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanun ile ... Büyükşehir Belediyesinin sınırlarının, il mülki sınırları olarak belirlendiği, bu illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliklerinin kaldırıldığı, köylerin mahalle olarak, belediyelerin ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katıldığı, aynı Kanun'un Geçici 1. maddesinin 13. fıkrasında; “1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur” hükmünün yer aldığı, bu hükmün Kanun'un “Yürürlük” başlıklı 36. maddesi uyarınca, ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30/03/2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olayda davacının ... Köyü tüzel kişiliği adına bu davayı açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, kaldı ki 6360 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen hükümleri gereğince de ... Köyü'nün tüzel kişiliğinin kaldırıldığı, mahalle haline geldiği görülmekle, Mahkemece davacı tarafın aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle karar verilmiş olmasının doğru olmadığı belirtilerek, açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf nedenleri incelenmeksizin kamu düzenine aykırılık teşkil eden taraf ve dava ehliyetine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2017/136 Esas 2017/475 Karar sayılı kararının HMK'nın 355. ve 353/1-b.2 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, davanın HMK'nın 114/1.d ve 115/2. maddeleri gereğince taraf ve aktif dava ehliyetine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1.6100 sayılı HMK 'nın 50. maddesi 'Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.'
3.2.2. 6100 sayılı HMK'nın dava ehliyeti başlıklı 51. maddesi “Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.”
3.2.3. 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi
'Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.'
3.2.3. 6100 sayılı HMK'nın 115. maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”
3.2.4. 6360 sayılı Yasa'nın 1. maddesi “..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
(2) ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.
(3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
(4) ... ve ... il mülki sınırları içerisinde bulunan köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak bağlı bulundukları ilçe belediyesine mahalle olarak katılmıştır.
(5) Birinci, ikinci ve dördüncü fıkrada sayılan illerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliği kaldırılmıştır.
(6) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illerin bucakları ve bucak teşkilatları kaldırılmıştır.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Yukarıda belirtilen mevzuat çerçevesinde davacı ... Köyü’nün tüzel kişiliğinin kaldırılmış olması nedeniyle, aktif dava ehliyeti bulunmadığından dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre (IV.3) numaralı bentte yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 44,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... Endüstri Yapı Gayrimenkul San. ve Tic. A.Ş vekili için 3.815.00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, diğer davalılar vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12/04/2022 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.