4. Ceza Dairesi 2019/3690 E. , 2019/13621 K.
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/2-1, 106/1-1.cümle, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ve 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarihli ve 2017/884 esas, 2018/443 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2018 tarihli ve 2018/599 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 19/04/2019 gün ve 94660652-105-06-3670-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/05/2019 gün ve 2019/47760 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları oluşmadığı halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği ve bozma kararının aleyhe sonuç doğuracağı nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre;
Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2017/884 esas, 2018/443 sayılı kararı yönünden;
Somut olayda, suç tarihinde sanığın ... no'lu GSM hattından müştekinin ... no'lu GSM hattına attığı mesajlar nedeniyle yapılan yargılama neticesinde sanığın mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, sanığın aşamalarda alınan savunmasında çelişki oluşturmayacak şekilde mesajları arkadaşı olan ... isimli şahsın attığını net bir şekilde ifade edip bu şahsın adres ve iletişim numarasını vermesine rağmen mahkemesince bu hususta araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/11/2018 tarihli ve 2018/599 değişik iş sayılı kararı yönünden;
Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarihli kararına karşı sanık tarafından yapılan itiraz üzerine mercii tarafından sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinde belirtilen koşulların mevcut bulunduğundan bahisle itirazın reddine karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şekli olarak değil, hem maddi olay, hem de hukuki yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alındığında, itiraz mercii Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanığın esasa yönelik itirazları konusunda da inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşulların var olup olmadığı yönünden
değerlendirme yapılarak itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/2-1, 106/1-1.cümle, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ve 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2018 tarihli ve 2017/884 esas, 2018/443 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2018 tarihli ve 2018/599 değişik iş sayılı kararının, somut olayda, suç tarihinde sanığın 0537 881 38 74 no'lu GSM hattından müştekinin ... no'lu GSM hattına attığı mesajlar nedeniyle yapılan yargılama neticesinde sanığın mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, sanığın aşamalarda alınan savunmasında çelişki oluşturmayacak şekilde mesajları arkadaşı olan ... isimli şahsın attığını net bir şekilde ifade edip bu şahsın adres ve iletişim numarasını vermesine rağmen mahkemesince bu hususta araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında ve yine Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarihli kararına karşı sanık tarafından yapılan itiraz üzerine mercii tarafından sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinde belirtilen koşulların mevcut bulunduğundan bahisle itirazın reddine karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şekli olarak değil, hem maddi olay, hem de hukuki yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alındığında, itiraz mercii Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanığın esasa yönelik itirazları konusunda bir inceleme yapılmadan karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/2-1, 106/1-1.cümle, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ve 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarihli ve 2017/884 esas, 2018/443 sayılı kararına karşı sanık tarafından yapılan itirazın, sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden incelenerek reddine karar verilmesine ilişkin, mercii Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/11/2018 tarihli ve 2018/599 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı
CMK'nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa'nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle 'sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.' cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle 'Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez' cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa'nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup 'İtiraz olunabilecek kararlar' başlıklı 267. maddesinde; 'Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir' şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK'nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında 20/02/2017 tarihli hakaret ve tehdit eylemleri nedeniyle cezalandırılması talebiyle 22/10/2017 tarihinde kamu davasının açıldığı, sanığın sabıkasız olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği, yargılama neticesinde Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarihli ve 2017/884 esas, 2018/443 sayılı kararıyla sanığın, TCK'nın 125/2-1, 106/1-1.cümle, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ve 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık tarafından, suçu işlemediği ve söz konusu mesajların arkadaşı tarafından atılma ihtimalinin Mahkemece değerlendirilmediğinden bahisle anılan karara itiraz edildiği, mercii Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/11/2018 tarihli ve 2018/599 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararıyla '...sanık savunmasının alınması sırasında CMKnun 231 maddsinin uygulanarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmiş olduğundan, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarih ve 2017/884-2018/443 esas ve karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğu görüldüğünden, sanık ... itirazının reddine karar vermek gerekmiştir' şeklindeki gerekçeyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir. CMK’nın itirazla ilgili maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair açık bir düzenleme olmadığı gibi, ayrıca yasa yoluna başvurma hakkının içerisinde esastan inceleme yapılmasını isteme hakkının olduğunun da kabul edilmesi gerekir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının talebe bağlı oluşu(CMK'nın 231/6-c maddesi) yasa yolu incelemesinde esastan inceleme isteminde bulunulamayacağı anlamına gelmez. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu açıklamalar karşısında, sanık ...'ın, işlenen suçu işlemediği, asıl mesajları gönderen şahsın kimlik bilgilerini vermesine rağmen Mahkemece değerlendirilme yapılmadığı, bu nedenle beraat etmesi gerektiği talebini de içeren itirazının, hem maddi hem hukuki yönden ele alınması, kararda hukuka aykırılık saptanması halinde gerekçesi de gösterilmek suretiyle itiraz kabul edilerek yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesi, bu suretle de kararın her açıdan hukuka uygunluğunun denetlenmesinin gerektiği gözetilmeden ve esasa ilişkin değerlendirme yapılmadan '...sanık savunmasının alınması sırasında CMKnun 231 maddsinin uygulanarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmiş olduğundan, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarih ve 2017/884-2018/443 esas ve karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğu...' şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle itirazın reddine karar verilmesine dair, Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/11/2018 tarihli ve 2018/599 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriğinde yer alan ve ikinci paragrafta düzenlenen bozma nedeni yerinde görüldüğünden, Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/11/2018 tarihli ve 2018/599 değişik iş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Bir (1) numaralı bozma nedeni karşısında, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/10/2018 tarihli ve 2017/884 esas, 2018/443 sayılı kararına yönelik ihbarnamenin ilk paragrafında yer alan bozma nedeniyle ilgili olarak bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
Bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK'nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 12/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.