Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2021/16006 E. , 2021/3343 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/16006
Karar No : 2021/3343
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:… , K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; davacı tarafından hakkında tesis edilen on iki adet meslekten çıkarma cezasının ve tüm haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açmış olduğu davada; dava dilekçesinin reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:… , K:… sayılı kararın, yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:… , K:… sayılı kararıyla; 2002 yılında emekli olan davacı tarafından, 12 kez meslekten çıkarılmasına ilişkin disiplin kararlarının iptali istemiyle Mahkemelerinin E:… sayılı Esasıyla görülen davayı açtığı, ancak disiplin kararlarının farklı fiiller nedeniyle farklı tarih ve sayılı olması, müstafilik olurunun iptalinin de işbu dosya kapsamında dava konusu edilmemesi gibi nedenlerle dava dilekçesinin 3. ve 5.maddeye uygun olmaması nedeniyle, Mahkemelerinin … günlü, E:… , K:… sayılı kararı ile dava dilekçesinin reddine karar verildiği, kesin olarak verilen bu dilekçe ret kararı üzerine davacı tarafından dava dilekçesi yenilenmeyip istinaf yoluna başvurulduğu, kararın kesin olması nedeniyle istinaf talebinin de Mahkemelerinin … günlü, E:… sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, bu karara karşı da davacının yaptığı istinaf talebinin … Bölge İdare Mahkemesi … Dava Dairesinin … günlü, E:… , K:… sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine, bu kez de davacı tarafından dilekçe ret kararı verilen Mahkemelerinin E:… sayılı dosyası üzerinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53.maddesinin 1.fıkrasının (f) ve (h) bentleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebiyle işbu davanın açıldığı, uyuşmazlıkta; davacı tarafından, 'mesleğine son verildiği güne kadar trafik polisi olarak görev yaptığı ve emekliliği hak ettiği, bu süre içerisinde üzerine atılı suç dışında yüz kızartıcı bir suçla ilgisinin veya verilmiş bir cezasının olmadığı, trafik kazalarına ilişkin tutanak düzenlerken sunular belgelerden kişinin doğru şahıs olduğunu tespit etmenin mümkün olmadığı, tarafınca sahte tutulduğu iddia edilen kaza tespit tutanağının sadece mevcut kazanın durumuna ilişkin olduğu, dolandırıcılık suçundan beraat ettiği, meslekten çıkarma cezası verilmesine sebep ile ilgili adli merciler tarafından hakkında verilen bir mahkumiyet kararının olmadığı, ortada olmayan bir suç ve cezalandırılmasının söz konusu olduğu, ceza mahkemesi dosyasında yapılan yirmi yıla ulaşan yargılama sonucunda suçun sabit olduğuna dair kesinleşen bir mahkeme ilamı bulunmamasına rağmen, Danıştay ve idare mahkemesi kararında suçun sabit olduğuna hükmedildiği, sadece tanıkların beyanları göz önüne alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, 1999 yılında başlayan ve yaklaşık 20 yıl süren dava sonucunda zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği' iddiaları gerekçe gösterilerek yargılamanın yenilenmesi talep edilmiş ise de; yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin Kanun' da sınırlı olduğu, davacının iddialarının bu sebeplerden biri kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi, davacının iddia ettiği gibi 2577 sayılı Kanun'un 53/1 (f) ve (h) bentlerinin uygulanmasının da mümkün olmadığı; anılan hükmün (f) bendinde belirtilmek istenen hususun vekil veya kanuni temsilci sıfatı olmadığı halde, yani bu sıfatlarla dava açamayak kişiler ile davanın görülüp karara bağlanması durumu olduğu, yoksa şahısların yasal bir engel olmadığı müddetçe bizzat davayı takip edebilmelerinin 2577 sayılı Kanun'un 3.maddesi ile hükme bağlandığı, anılan Kanun'un 53.maddesinin (h) bendinin ise; Türk Yargı Sisteminin iki temel ayağından biri olan 'İdari Yargı' içinde verilen kararlar için geçerli olup, 'Adli Yargı' içinde verilen kararlar için geçerli olmadığı, nitekim adli ve idari yargı sisteminin usul ve işleyişi birbirinden farklı olup, farklı kanunlarla düzenlendiği de dikkate alındığında iş bu uyuşmazlıkta anılan bendin uygulanabilmesi mümkün olmadığı gibi, Yasa hükmünde belirtilen diğer şartlardan birinin gerçekleştiğine ilişkin bir iddia ile bilgi ve belge de bulunmadığı görüldüğünden davacının talebinin reddi gerektiği, öte yandan; davacı tarafından meslekten çıkarılmasına ilişkin yerel mahkeme kararları ve Danıştay kararlarından da yakınıldığı anlaşılmakla birlikte, işbu uyuşmazlığın konusunun Mahkemelerinin E:2019/1604 sayılı dosyası kapsamında yargılamanın yenilenmesi talebi olduğu dikkate alındığında, farklı mahkeme kararlarına ilişkin iddiaların bu uyuşmazlık kapsamında incelenmesi mümkün olmadığından itibar edilmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53.maddesi hükümleri uyarınca davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … günlü, E:… , K:… sayılı kararında; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu belirtilerek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, meslekten çıkarma cezası verilmesine sebep ile ilgili adli merciler tarafından hakkında verilen bir mahkumiyet kararının olmadığı, Danıştay ve idare mahkemesi kararında suçun sabit olduğuna hükmedildiği ceza yargılamasında düşme kararı verildiği, kimseye çıkar sağlamak için emeklilik hakkını kazandığı bu teşkilattan atılmayı göze alacak bir kanunsuz yaklaşımda bulunmadığı, bu durumun idarenin yeni kadrolar açmak için emniyet içindeki terör örgütü mensubu veya uzantılarının çabası ile oluşturulmuş suç isnadından ve kumpastan başka bir şey olmadığı ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz istemin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler yeniden incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge İdare Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:… , K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın, kararı veren … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 12/10/2021 tarihinde davanın esası yönünden oybirliğiyle, gerekçe yönünden oyçokluğuyla karar verildi.
(X) GEREKÇEDE KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'Yargılamanın yenilenmesi' başlıklı 53. maddesinin (1.) fıkrasında, '(Değişik birinci cümle:5/4/1990-3622/22 md.) Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.
a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
h) (Değişik:10/6/1994-4001/23 md.) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması,
ı) (Ek:15/7/2003-4928/6 md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Ek ibare : 25/7/2018-7145/4 md.) veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.' nedenlerinden biri ile yargılamanın yenilenmesinin istenebileceği; (2.) fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi isteklerinin esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanacağı; 4928 sayılı Kanun'la değişik (3). fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi süresinin, (1) numaralı fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) numaralı fıkranın (ı) bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gün olduğu, bu sürelerin, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanacağı kuralına yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanun ile değişik 'Yargılamanın yenilenmesi usulü' başlıklı 55. maddesinde ise, isteğin ilişkin olduğu konu, diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise kararın bu daire veya mahkemece verileceği, karşı tarafın savunması alındıktan sonra isteklerin inceleneceği ve kanunda yazılı sebeplerin varlığı durumunda davaya yeniden bakılarak karar verileceği, yargılamanın yenilenmesi istemlerinin, kanunda yazılı sebeplere dayanmaması durumunda ise istemin reddine karar verileceği ve yargılamanın yenilenmesi istemlerinde duruşma yapılmasının, görevli daire veya mahkemenin kararına bağlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Bir yargı kararı, yasalarda belirlenen usullere uygun olarak verildikten, itiraz ya da yasa yollarından geçerek veya bunlara ilişkin başvuru süreleri sona ererek kesinleştikten sonra değişmez bir nitelik kazanır. Yargı kararlarının bu değişmezlik kuvvet ve niteliğine “kesin hüküm” denilmektedir [TELLİ S. Tekin, “İdari Yargıda Kesin Hüküm”, İdare Hukuku ve İdari Yargı ile İlgili İncelemeler I, Ankara 1976, s. 103]. Yargı yerlerinin bu şekilde verdiği kararlar kesin hüküm halini alınca, hukuksal gerçek olarak kabul edilir. Kararı veren mahkeme de dahil olmak üzere hiçbir merci kural olarak (yargılamanın yenilenmesi hariç) bu karara dokunamaz. Bu durum hukuki barışın ve yargıya güvenin amaçlanmasının bir sonucudur. Kesin hükümler, yargılamanın iadesi yoluyla ortadan kaldırılmadıkça tarafları bakımından varlığını ve hukuki sonuçlarını muhafaza eder. Bu yön kamu düzenine taalluk edip re’sen dikkate alınması gereken bir husustur.
Ancak bu kuralın mutlak olarak uygulanması adaletin gerçekleşmesine ters düşebilir. Kararın gerçeğe aykırı olduğu, kesin hükümden sonra yeniden bir muhakemenin yapılmasını haklı gösterecek önemde bir hatanın yapılmış olduğu sonradan anlaşılabilir. Bu durumda ortada bir kesin hüküm vardır denilerek, karara dokunulmaması, başka bir haksızlık teşkil edecektir. Yargılama faaliyeti sonucunda verilen hükümde hata yapılmışsa, hüküm gerçeğe aykırılık teşkil ediyorsa, kesin hüküm, bu gerçeğe tercih edilerek başka bir adaletsizliğe mahal vermek kabul edilemez. İşte bu gibi durumlarda, kanunda sayılmış sebeplere dayanılarak, kesin hükmün ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesini sağlamak üzere, yargılamanın yenilenmesi denilen kanun yolu hukuk sistemlerinde kabul edilmiştir [GÖZÜBÜYÜK A. Şeref/TAN Turgut, İdare Hukuku C. II, İdari Yargılama Hukuku, Ankara 1999, s. 1082].
Yargılamanın yenilenmesi kanun yolu, kesinleşmiş bir karara karşı öngörülmüş olduğu için, gerek literatürde gerekse Danıştayın istikrar kazanan içtihatlarında olağanüstü bir kanun yolu olarak nitelendirilmektedir [aynı yönde bknz. GÖZÜBÜYÜK/TAN, age., s. 1023; KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı, İstanbul 1995, s. 762. ].
Yukarıda yer verilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinde, yargılamanın yenilenmesi sebepleri sayma yoluyla belirlenmiştir. Öğreti ve yargı içtihatlarında, tahdidi olarak sayılan bu sebepler dışında herhangi bir nedenle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulamayacağı gibi, kıyas yoluyla da bu sebeplerin genişletilemeyeceği konusunda fikir birliği bulunmaktadır.
Buna göre, yargılamanın yenilenmesi istemiyle başvuru yapıldığında kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak karar verilecek, yargılamanın yenilenmesi istemleri, kanunda yazılı sebeplere dayanmıyor ise, istemin reddine karar verilecektir. Bununla birlikte yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edilmedikçe, daha önce verilmiş ve kesin hüküm niteliğini kazanmış olan karar varlığını sürdürecek, değişmezlik kuvvet ve niteliğini devam ettirecektir.
Bir hüküm kesinleşmedikçe ona karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemeyeceği gibi, kural olarak, sadece esasa ilişkin nihai kararlara karşı, hüküm aleyhine olan tarafça bu yola başvurulabilir.
Nitekim, 2577 sayılı Kanun'un 53/2. maddesinde, 'Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.' hükmü ile, yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuru yapılabilecek kararlar açısından bir sınırlandırmaya gidildiği, bir başka ifadeyle, yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulabilmesi için, ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen ve davanın tarafları arasındaki maddi uyuşmazlığı çözümleyen nitelikte bir karar olması gerektiği vurgulanmıştır. (Danıştay Beşinci Dairesinin 19/12/1995 günlü, E:1995/4339, K:1995/4159; Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 11/06/1999 günlü, E:1998/385, K:1999/339; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/02/2015 günlü, E:2013/4669, K:2015/406 sayılı karar gerekçeleri de bu yöndedir.) Kaldı ki, 2577 sayılı Yasa'nın 53. maddesindeki 05/04/1990 günlü, 3622 sayılı Kanun değişikliğinin tasarı gerekçesi, 'Kanunun 53 üncü maddesine göre, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı yargılamanın yenilenmesi istenememektedir. Yerine göre işin esası hakkında karar veren bölge idare mahkemesi kararlarına karşı da yargılamanın yenilenmesinin istenebilmesi uygun olacağından 53 üncü maddede bunu sağlayacak değişiklik yapılmaktadır.' şeklinde olup, bu değişiklikten de anlaşıldığı üzere, ancak işin esası hakkında verilen ve maddi uyuşmazlığı çözümleyen kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilmektedir.
Dava konusu olayda; davacı tarafından, hakkında tesis edilen on iki adet meslekten çıkarma cezasının ve tüm haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, 'dava dilekçesinin reddi' yolunda verilen karara karşı davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi istenilmektedir.
Yargılamanın yenilenmesi, dava konusu uyuşmazlık hakkında verilmiş bir kararın, aynı mahkemede, tekrar ele alınarak incelenmesine olanak veren, mahkeme kararlarının dayandığı maddi nedenlerin sakatlığının söz konusu edildiği olağanüstü bir kanun yolu olduğundan ve davanın tarafları arasındaki maddi uyuşmazlığı çözümleyen esasa ilişkin kararlara karşı başvurulabildiğinden; … İdare Mahkemesince verilen -usuli nitelikteki- 'dava dilekçesinin reddi' yolundaki kararına karşı yapılan yargılamanın yenilenmesi isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Nitekim, Danıştay İkinci Dairesinin 30/09/2020 tarih ve E:2020/251, K:2020/2721 sayılı, 01/10/2020 tarih ve E:2020/1011, K:2020/2772 sayılı kararları da bu yöndedir.
Bu hukuki durum karşısında, belirtilen husus göz ardı edilmek suretiyle, yargılamanın yenilenmesi istemine yönelik başvurunun incelenmeksizin reddedilmesi gerekirken, işin esasına girilerek istinaf başvurusunun reddi yolunda verilen … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına gerekçesi yönünden katılmıyoruz.