Ceza Genel Kurulu 2007/7-28 E. , 2007/34 K.
İtirazname :90815
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ADAPAZARI 2. Asliye Ceza
Günü : 15.02.2005
Sayısı : 2005/56 müt.
Ö.Ö.. vekili tarafından tekzip talebinde bulunulması üzerine, Sakarya 2. Sulh Ceza Mahkemesince 11.01.2005 gün ve 14 müt. sayı ile talebin kabulüne, karar ekinde gönderilen “Cevap ve Düzeltme” başlıklı metnin, Yeni Asır Gazetesinin Pazar ilavesinin 5. sayfasında “05.12.2004 tarihli nüshadaki Y.M..’in De Gidi Gari De” adlı makale sütununda yayımlandığı aynı punto ve büyüklükte aynen yayımlanmasına karar verilmiş, bu karara vaki itirazı inceleyen Adapazarı 2. Asliye Ceza Mahkemesince 15.02.2005 gün ve 2005/56 müt. sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı Adalet Bakanı tarafından kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesi 29.11.2006 gün ve 13442-18255 sayı ile;
“Anayasa’nın 28. ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 3. maddesinde ifadesini bulan basının haber verme hakkı gerçeklik, güncelik, kamu yararı, toplumsal ilgi, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık unsurları ile sınırlıdır. Haber verme hakkı bu sınırlar içinde kaldığı sürece hukuka uygundur. Bu unsurlardan birini taşımayan haberin veya eleştirinin hukuka uygun olduğundan söz edilemez ve saldırıya uğrayan kişisel hak korumaya değer bir üstünlük kazanır.
Kanun yararına bozma istemine konu yazının güncellik, kamu yararı, toplumsal ilgi unsurlarını içermekte olduğunda kuşku yoktur. Konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık unsuruna gelince; bu unsur haber gerçeği yansıtsa dahi kullanılacak dil ve ifadenin, yapılacak niteleme ve yorumun haberin verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde bulunmasını öngörür. Öze ilişkin koşulların varlığı durumunda da biçimsel koşullara uyulması zorunluluğu vardır. Eleştirinin verilişinde gereksiz, yararlı olmayan beyan, niteleme ve değerlendirmelere gidilerek içerik ile uygun düşmeyen tahrik edici, yalın bir okuyucuda husumet ve kuşku yaratıcı dil ve ifade kullanılır, seçilen sözcükler aşağılayıcı, küçük düşürücü, incitici nitelikte olursa konu ile ifade arasındaki denge bozulur, haber veya eleştiri hukuka aykırı duruma gelir.
Belirtilen hususlar göz önüne alındığında ve bütünü değerlendirildiğinde anılan yazının konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık unsurunu taşımadığı ve dolayısıyla Ö. Ö..’ün kişilik haklarının ihlal edildiği” gerekçesiyle yasa yararına bozma isteminin reddine oyçokluğuyla karar vermiştir.
Daire Üyelerinden ......ise, “Anayasanın 28 ve 5187 sayılı Yasanın 3. maddelerine göre basın özgürdür.
Basın özgürlüğü, demokratik hukuk devletlerinde korunması gereken önemli değerlerden birisidir. Çünkü toplumun bilgi edinmesi ve gelişmesi bakımından ve aynı zamanda kültür, sanat, edebiyat, siyaset ve akla gelebilecek her alanında topluma mal olmuş kişilerin halka tanıtımında ve bu kişilerin toplum adına bir anlamda denetimi bakımından çok önemli görev ifa ettiğine kuşku yoktur. Basın, görevini yerine getirirken sonsuz bir serbestiye sahip değildir. Bazı sınırlamalara tabidir. Bunlardan biri de kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır.
Basında yer alan açıklamalar konusuna göre olay açıklamaları ve değer yargıları olmak üzere iki biçimde belirir. Günlük basında yer alan haberler olay açıklaması, eleştiriler ise değer yargısı niteliğinde basın açıklamalarıdır. Olay açıklamaları belli bir olayın objektif olarak aktarılması olduğu halde, değer yargıları bir olay ya da durum hakkındaki subjektif düşünce açıklamalarıdır. Eleştiriler değer yargıları içinde önemli bir yer tutmakla beraber bu sayede toplumdaki aksaklıklar ortaya konmakta, bunların giderilmesi istenmektedir. Hukuka uygunluk sınırları içinde kalarak eleştiri hakkı kişi açısından en olumsuz inanç ve sonuçların dahi açıklanabilmesi olanağını ifade eder.
Haber verme hakkının hukuka uygun bir biçimde kullanılabilmesi için gereken ölçütler dört başlık altında toplanmaktadır.
Bunlar;
1- Haber gerçek olmalı,
2- Haber güncel olmalı,
3- Haberin verilmesinde kamu yararı bulunmalı,
4- Haberin veriliş biçimi ile özü arasında düşünsel bir bağ bulunmalıdır.
Bu unsurlar eleştiri hakkı yönünden de geçerlidir. Yani eleştirinin olabilmesi için, yazının gerçek olgulara dayanması, güncel bulunması ve bu haberin verilmesinde kamu yararı bulunması koşullarına bağlıdır.
Olaya baktığımızda;
Toplumun organ nakli konusunda bilinçlendirilmeye ve duyarlılığının arttırılmaya çalışıldığı bir dönemde Ö. Ö..’ün herhangi bir eğitim almaksızın yalnızca kendi bilgileri doğrultusunda yazdığı kitapla organ nakli yapılmasının yine kendi ölçülerine göre kabul edilebilir nitelikte bulunmadığını okuyanı sarsıcı ifadelerle dile getiren ancak ne tıp ne hukuk ne de din bilimi ile bağdaşmayacak düşünce ve ifadeleri içeren bu kitap nedeniyle, toplumun yanlış yönleneceği endişesi taşıyan ve üstelik tiyatro sanatçısı olan yazar eleştiri hakkını kullanmıştır. Eleştiri övgü olmadığına göre zorunlu olarak sert olacaktır. Yazar eleştiri hakkını kullanırken, okuyucunun dikkatini çekmek için yazısını mizahi bir dille kaleme almış ilgili şahsı bir anlamda karikatürize ve hicvetmiştir. Bu bağlamda yazının kişilik haklarını ihlal etmediği; ancak, ağır eleştiri kapsamında değerlendirilebileceği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz” görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 24.01.2007 gün ve 90815 sayı ile;
“Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaat açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli ve etkin yollarından birisi basındır. Basın özgürlüğü; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü, onu kullananlar açısından olduğu kadar gerçekleri öğrenmek özgürlüğüne sahip kişi ve kitleler açısından da temel hak niteliğindedir. Çoğunlukçu, özgürlükçü, demokratik toplumlarda, düşünceyi açıklama özgürlüğü; sadece genel kabul gören ve zararsız veya önemsiz sayılan düşünceler yönünden değil, aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen kural dışı, hatta rahatsız edici, endişe verici, sarsıcı düşünceler için de geçerlidir.
Toplumun ve insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek, doğru ve gerçeği uygun bilgiler ile donatmak, yaşanan sorun, olay ve oluşumlar hakkında kamuoyunu nesnel bir biçimde aydınlatmak, düşünmeye yönlendirici tartışmalar açmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu suretle denetlemek durumunda olan basının sahip olduğu hakkı hukuka uygun bir biçimde kullandığının kabulü için; açıklama, eleştiri ve değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bağ bulunması, açıklamada küçültücü sözlerin kullanılmaması gerekmektedir. Ancak, basın özgürlüğünün bir dereceye kadar abartma hatta kışkırtmaya başvurma hakkını da içerdiği unutulmamalıdır.
Somut olayda, toplumun organ nakli konusunda bilinçlendirilmeye ve duyarlılığının arttırılmasına çalışıldığı bir dönemde Ö. Ö..’ün, organ nakli yapılmasını kabul edilebilir nitelikte bulunmadığını okuyanı sarsıcı nitelikte dile getirmesi üzerine yazar gazetedeki köşesinde kaleme aldığı yazıda, eleştiri hakkını kullanmış, eleştirilerini okuyucunun konuya dikkatini çekmek için mizahi ve çarpıcı bir üslupla dile getirmiştir. Söz konusu yazı, Ö. Ö..’ün (kitabındaki) organ nakli konusunda açıklamaları üzerine yazılmıştır. Bu husus, cevap ve düzeltme isteminde bulunan tarafından da reddedilmemiştir. Yazının güncellik taşıdığı, kamu yararı ve toplumsal ilgi ile gerçeklik unsurunu taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yüksek Dairenin kararında da yazıda bu unsurların mevcut olduğu belirtilmiştir.
Sözü edilen yazının bütünü incelendiğinde, yazıda konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık unsuru da bulunmaktadır. Yazının bütünü dikkate alınmaksızın içerisinden bazı bölümlerin alınmasıyla değerlendirme yapılması, sağlıklı bir sonuca varılmasını engelleyecektir. Yazar, yazının ilk paragrafından sonra kendi öngörüsüne göre daha sonra olabilecekleri çarpıcı, mizahi bir dil kullanarak sıralamaktadır. Yazıdaki yorum ve eleştirilerin kaynağı, yapılma nedeni, yazıyı yazanın toplumundaki konumu ve tüm yazının içeriği dikkate alındığında; yazının yukarıda belirtilen unsurları içerdiği, eleştiri sınırlarını aşmadığı, kişilik haklarına saldırı, kişinin şeref ve haysiyetini ihlal edici nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Yazı, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir.
Yazıda, kişinin şeref ve haysiyetini ihlal edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayın yapılması söz konusu olmadığından düzeltme ve cevap hakkı doğmamıştır (Anayasa m.32, 5187 sayılı Kanun m.14). Bu itibarla, Yüksek Dairece yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yeni Asır Gazetesinin Pazar ekinin 05.12.2004 tarihli nüshasının 5. sayfasında “De Gidi Gari De” başlıklı ve Y. M.. imzasıyla yayımlanan köşe yazısı;
“Bu nasıl fetva!” başlığıyla; “Hafta içinde, “Organ bağışlayan cehenneme gidecektir” diyerek gündemin tam orta yerine düşen 81 yaşındaki tarikat lideri Ö. Ö..bir an önce Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından müşahade altına alınmazda lider bey fetva vermeye devam ederse olacaklara bakın;
Avrupa Birliği’ne gireni cehennemde zebaniler ölene kadar hoko moko yapacaklardır. Kapıkule’ye kadar gelip “Ben girmeyeyim” diye vazgeçenlere güzellikler vardır. Bunlar Kapıkule’ye gümrük memuru yapılacaklar, kısa sürede köşeleri döndürüleceklerdir.
Gelin olur musun, programına katılan kafirler oradan eş diye seçtikleri kadınlarıyla evlenip çocuk peydahladıklarında doğacak çocuk 14 kollu dev bir cüce olarak dünyaya gelecektir.
4 karısıyla, karılarının birbirlerine rızası olmadan grup seksi yapanlara hatta bunu yaparken alet edevat kullananlara öteki dünyada tek bir karı değil karakaçan bile ikram edilmeyecektir.
Müslümanlara 30 yıl vadeyle ev satmaya söz verip bu sözünü yerine getirmeyenlerin 60 yıl cenaze namazı kılınacak, musalla taşında kırım kırım kıvrandırılarak mekansız bırakılacaklardır.
Üç kere “boşal, boşal, boşal” diyen erkeğinin isteğini yerine getirmeyen kadın ömür boyu Bosch mağazalarına giremez.
Organ bağışlayan cehenneme gidecektir de organ bağışlanan cennete gideceğini sanıyorsa büyük gaflet içindedir. O da cehennemliktir.
Hem ben “Organ bağışlayan cehenneme gidecektir” dediysem F.Ü.. gibileri kastettim. Aşk olsun savcı bey, g..tte bir organ değil midir” şeklindedir.
Anılan yazı ile ilgili olarak Ö. Ö..vekilinin başvurusu üzerine tekzip kararı verilmiştir. Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlık, söz konusu yazıda tekzip koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulun¬maktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır.
Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denet¬lemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlen¬dirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakları¬dır. Temelini Anayasa’nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir.
Somut olayda, söz konusu köşe yazısının, tekzipçi tarafından yazılan bir kitabın yine basın haberlerine konu olması üzerine, kitapta yer alan konu ile ilgili olarak kaleme alındığı, gerek mahkeme tekzip kararında gerekse Özel Daire azınlık görüşünde belirtilmiştir. Ancak, tekzipçi tarafından yazılan kitabın dosyaya sunulmadığı, Yerel Mahkeme ve Özel Daire tarafından bu yönde bir inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez.
Bu nedenle tekzipçi tarafından yazılmış olan kitap getirtilerek incelenmeli, tekzibe konu yazının nesnel bir olguya dayanıp dayanmadığı saptanarak, sonucuna göre hukuki durum belirlenmelidir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının bu değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, tekzipçi Ömer Öngüt tarafından yazılan kitabın dosya içerisine getirtilip incelendikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 29.11.2006 gün ve 13442-18255 sayılı kararının, KALDIRILMASINA,
3- Tekzipçi tarafından yazılan kitap getirtilip incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine,
13.02.2007 günü oybirliği ile karar verildi.