4. Ceza Dairesi 2020/447 E. , 2020/3238 K.
Sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçlarından yapılan yargılama sonucunda bu suçlardan mahkumiyetine ilişkin Antalya(Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/11/2013 tarih, 2012/480 (E) ve 2013/789 (K) hükümlerin sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı ilamıyla;
'Sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen tehdit, hakaret ve yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından sanık ... müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA' şeklinde karar verilmiştir.
İTİRAZ:Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/12/2019 gün ve KD - 2019/123590 sayılı yazısı ile;
'İTİRAZ EDİLEN KARAR: Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı kararı.
İTİRAZ EDEN: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
KONUNUN TAKDİMİ: Antalya (kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin, 12/11/2013 tarih ve 2012/480 Esas ve 2013/789 Karar sayılı ilamıyla sanık ... ve diğer sanıklar hakkında açılan kamu davası ve yapılan yargılama sonucunda, sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçundan yapılan yargılama sonucunda 1- TCK 106/1, 43/2, 29, 62 md 4 Ay 20 Gün Hapis ve TCK 53/2, 58/6 md 2- TCK 125/1-4, 43/1, 129, 62 md 2 Ay 20 Gün Hapis ve TCK 53/1, 58/6 md 3- TCK 86/2, 29, 62 md 2 Ay 15 Gün Hapis ve TCK 53/1, 58/5 md cezalandırılmasına karar verildi,
Hüküm sanıklar müdafii tarafından temyiz edildiği, yapılan temyiz incelemesi sonucunda sanık ... hakkında Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı ilamıyla verilen mahkumiyet kararlarının onanmasına karar verildiği,
Sanık ... hakkında Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı onama kararını hukuka aykırı olduğu ve 6763 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253 ve 254 maddelerinde yazılı uzlaştırma hükümlerinin değerlendirilmeden, Yargıtay denetiminden geçtiği ve özel dairece verilen kararın hukuka aykırı nitelikte olduğu kabul edilerek anılan karara itiraz edilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ: İtiraza konu uyuşmazlık sanık ... hakkında tehdit hakaret ve yaralama suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nun 253. maddesi uyarınca uzlaştırma kapsamında kalıp kalmadığının da değerlendirilmesine ilişkindir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 73. maddesinin 8. fıkrasında, 'Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir' hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nun 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması halinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 2. maddesiyle, 5237 sayılı TCK'nun 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin 8. fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK'nun 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. Yapılan bu düzenlemeye göre uzlaştırmanın bir ceza muhakemesi kurumu olduğu açık ise de birey ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle maddi ceza hukukunu da ilgilendirdiği tartışmasızdır.
5271 sayılı CMK'nun 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinde uzlaşmanın kapsamı;
'(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239) suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez' şeklinde belirlenmiş iken, 09.07.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 8. maddesiyle CMK'nun 253. maddesinin üçüncü fıkrasına 'Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz' cümlesi eklenmiş,
Suç ve karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı 'Uzlaştırma' olarak değiştirilmiş ve;
'(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89)
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma oluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz...' şeklinde kapsamı genişletilmiştir.
Görüldüğü gibi, 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK'nun 106. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanunun 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK’nun 'Mahkeme tarafından uzlaştırma ' başlıklı 254. maddesi;
'(1) Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, Uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır.
(2) Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde davanın düşmesine karar verilir' şeklinde iken,
19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 25. maddesi ile;
'(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, Uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır' biçiminde değiştirilmiş,
02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile CMK'nun 254. maddesinin birinci fıkrası;
'Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası,uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir' şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler göz önüne alındığında, gerek 5560 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, gerekse 5560 ve 6763 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklikler sonrası uzlaştırma asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem ise de; her ne suretle olursa olsun uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde kovuşturma aşamasında da mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
Öte yandan ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren bir kanunun, yürürlük tarihinden önce işlenen suçlara tatbik edilebilmesi, ancak lehe sonuçlar doğurması durumunda mümkündür. Önceki ve sonraki kanunlara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirleri aynı ise, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunun uygulanmasına imkân bulunmamaktadır
5237 sayılı TCK'nun “zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesi, 765 sayılı Kanunun 2. maddesine benzer şekilde düzenlenmiş olup, her iki maddede de; ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, 'failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması', “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine de yer verilmiştir.
Bu ilke uyarınca, suçtan sonra yürürlüğe giren ve fail lehine hükümler içeren kanun, hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi karşısında,
Sanık ...'a isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması, hakaret ve yaralama suçlarının ise, suç tarihi itibariyle 5271 sayılı CMK’nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehdit suçuyla birlikte işlenmesi nedeniyle, uzlaşma kapsamında bulunmadığı ve yapılan uzlaştırma önerilerinin geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında, hakaret ve yaralama suçu yönünden de yeniden uzlaştırma önerisinde bulunulmasının gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeden,
Sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının onanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün itirazen kaldırılarak bozulması istemiyle Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı onama kararını itiraz edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dos kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı ilamıyla, sanık ... hakkında mahkumiyet kararlarının onanmasına ilişkin onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Antalya (kapatılan ) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/11/2013 tarih ve 2012/480 Esas ve 2013/789 Karar sayılı ilamıyla sanık ... hakkında tehdit, yaralama ve hakaret suçlarında verilen mahkumiyet kararlarının, 6763 sayılı Kanun kapsamında C.M.Knun 253 maddesinde yer alan uzlaştırma hükümleri kapsamında değerlendirilmek üzere hükmün BOZULMASINA
4-İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurula gönderilmesine karar verilmesi, arz ve talep olunur' biçiminde isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçundan verilen mahkumiyet kararlarının onanmasına ilişkin Dairemizin 03/10/2019 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı, ilamındaki sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının onanmasına ilişkin kısmın KALDIRILMASINA,
Antalya (kapatılan ) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin, 12/11/2013 tarih ve 2012/480 Esas ve 2013/789 Karar sayılı hükmün sanık ... hakkında tehdit yaralama ve hakaret suçlarından mahkumiyetinin onanmasına ilişkin kısmının yeniden inceleme sonucunda;
Dairemizin 03/10/2019 tarih ve 2015/15347 Esas ve 2019/15177 Karar sayılı, ilamının sanık ... hakkında tehdit yaralama ve hakaret suçlarından mahkumiyetinin onanmasına ilişkin kısmına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/12/2019 gün ve KD - 2019/123590 sayılı yazısı ile, itiraz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1-1. cümle maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu, aynı Kanunun 125/1 hakaret ve 86/2 kapsamındaki yaralama suçları yönünden ise, uzlaşma önerisinin yapıldığı tarihte 5271 sayılı CMK’nın 253/3. maddesinde engel bulunduğu gözetilerek, yeni düzenleme karşısında bu suçlar yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.