8. Hukuk Dairesi 2018/9836 E. , 2019/2646 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün asıl ve birleşen davanın bir kısım davalılarından ... vd vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, asıl ve birleşen dava dilekçeleri ile 03.12.2013 tarihli dilekçesi kapsamına göre; TMK'nin 713/2 maddesine dayalı olarak, dava konusu 389 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı tapusunun iptali ile vekil edenleri ile davalılardan ... Tel, ... ve ... adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili, tapulu taşınmazların TMK'nin 713. maddesi uyarınca kazanılmasının mümkün olmadığını ve haricen satışın geçersiz olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş; diğer davalılar bir savunma getirmemiştir.
Mahkemece, (ilk kararda) davacıların tapu maliklerinin ölümünden doğan zilyetlik nedenine değil, harici satım sözleşmesi ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, tapulu taşınmazların haricen satışı geçerli olmadığı ve hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağından TMK'nin 713/2 maddesinde öngörülen olağanüstü zamanaşımı koşulları oluşmadığı gerekçeleriyle asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, dairenin 11/06/2014 tarihli ve 2015/7532 Esas, 2015/12939 Karar sayılı ilamı ile '.. davada TMK'nin 713/2. maddesinde yer alan “ölüm” sebebine dayanıldığı ve harici satış senetlerinin sadece zilyetliğin başlangıç tarihine işaret ettiği göz önünde bulundurularak, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlık hatalı nitelendirilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemesince, bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile “1-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda G1 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 612/6544 hisse olarak davacı ... (Hüseyin oğlu) adına tapuya kayıt ve tesciline, 2-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda F2 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 242/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) adına tapuya kayıt ve tesciline, 3-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda F3 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 250/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) adına tapuya kayıt ve tesciline, 4-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda F4 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 222/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) adına tapuya kayıt ve tesciline, 5-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda F5 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 225/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) adına tapuya kayıt ve tesciline, 6-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda E3 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 342/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) adına tapuya kayıt ve tesciline, mirasçı ... (... kızı) hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 7-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda E2 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 150/6544 hisse ile davacı ... (... kızı) adına tapuya kayıt ve tesciline, 8-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda D2 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 387/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) adına tapuya kayıt ve tesciline, 9-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda D1 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 387/6544 hisse ile davacı ... (... kızı) adına tapuya kayıt ve tesciline, 10-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda E4 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 281/6544 hisse ile davacı ... (... kızı) adına tapuya kayıt ve tesciline, 11-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda C1 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve 728/6544 hisselik kısmın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 455/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) adına, 273/6544 hisse ile davacı ... (... oğlu) tapuya kayıt ve tesciline, mirasçılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 12-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda A1 harfi ile gösterilen kısmın 1571/6544 hisse ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 13-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda B1 harfi ile gösterilen kısmın 516/6544 hisse ile ...adına tapuya kayıt ve tesciline, 14-Dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda H1 harfi ile gösterilen kısmın 631/6544 hisse ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline,”karar verilmiş, daha sonra 15.03.2017 tarihli tavzih kararı ile “1-Mahkememizin 02/03/2017 tarihli ve 2015/725 Esas, 2017/142 Karar sayılı kararının 8 nolu bendi ile 11 nolu bendinin aynı yer ile ilgili olduğundan, hükmün 8 nolu bendinin hükümden çıkartılmasına, 2-Mahkememizin 02/03/2017 tarihli ve 2015/725 Esas, 2017/142 Karar sayılı hükmünün 12 nolu bendinin ise dava konusu ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 389 parsel sayılı taşınmazın 29/03/2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda C1 harfi ile gösterilen kısmın ifrazı ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 80/128 hisse ile davacı ...(... oğlu) adına, 48/128 hisse ile davacı ... (... oğlu) tapuya kayıt ve tesciline, mirasçılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, (C1 harfi ile gösterilen alanın 728/6544 pay olduğu, bu payın 455/6544 hisse ile ...'e, 273/6544 hissenin ise ... adına kayıt ve tesciline olarak düzeltilmesi, suretiyle mahkememiz kararının tashihine)” hükmedilmiş; karar, asıl ve birleşen bir kısım davalılar ... vs vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK'nin 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesine imkan tanıyan TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi , “Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 tarihli ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmişse de; Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.
Bundan ayrı, söz konusu harici satış senetleri sadece tapulu taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren kural olarak satın alan kişi veya kişilerin zilyetliğinin hangi tarihte başladığı bakımından kabul edilebilir. Bunun dışında tapulu taşınmazların TMK'nin 706, TBK'nin 237, 2644 sayılı TK'nun 26. maddesi gereğince alım ve satımları resmi şekilde yapılmadığı sürece mülkiyet bakımından hukuken geçerli bir sonuç doğurmayıp, alıcıya herhangi bir hak bahşetmez, TMK'nin 713/1. maddesine dayalı istek hakkında da hiç şüphesiz olumlu bir sonuç doğurmaz. Yani, tapulu taşınmazların kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün değildir. Bunun istisnasını TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan hukuki sebeplere dayalı olarak açılan davalar oluşturmaktadır.
Ayrıca Türk Medeni Kanunu'nun 688 ve devamı maddeleri uyarınca paylı mülkiyetin konusu fiili olarak bölünmemiş eşya ve müşterek mülkiyet ise aynı hukuki statüde bulunan birden çok kişinin belirli bir eşyaya aynı anda paylı malik oldukları bir topluluk mülkiyeti şeklidir. Paydaşların eşya üzerinde sahip bulundukları hisse maddi olarak (fiilen) bölünmüş olmayan soyut bir hisse niteliğindedir.
Somut olaya gelince; dava konusu 389 parsel sayılı taşınmazın, 03.10.1955 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında Mart 948 tarih 80-79 sayılı tapu kaydına istinaden ''zilyetleri ..., adlarına hisseleri oranında'' tespit edildiği; tutanağın itirazsız olarak kesinleşmesiyle ... ..., ..., ... ..., ... ..., ...ve... adlarına 13.01.1957 tarihinde paylı olarak tapuya tescil edildiği, kayıt maliklerinden ... ...'ın 25.08.1957, ... ...'ın 9.1.1959, ...'nın 5.6.1968,...'nın ise 4.5.1957 tarihinde öldükleri ve tapu kaydındaki hisselerinin mirasçılarına intikal ettirilmediği, asıl davada davacılar vekilinin (tapu malikleri) ... ...'ın 8/32 hissesinin, ... ...'ın 6/32 hissesinin, ...'nın 3/32 hissesinin,...'nın 3/32 hissesinin iptalini talep ettiği, birleşen davada ise ... ... mirasçılarından ... ... ile ... mirasçılarından ...’in davalı olarak gösterdiği anlaşılmıştır. Ayrıca ... Belediye Başkanlığının 02.04.2012 tarihli ve 74493 sayılı yazı cevaplarına göre dava konusu taşınmazın imar planında bir kısmının yolda kaldığı ve mahkemece gönderilen keşif krokisine göre de ifrazının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Mahkemece, her ne kadar bozma ilamına uyma kararı verilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi bozma ilamı gerekleri de yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, (esasen) dava konusu edilmeyen ... Tel, ... ve ...’e at paylar ile ilgili (hükümde ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda) herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekirken bu tapu maliklerine ait paylar da dava konusu kabul edilerek haklarında karar verilmiştir. Ayrıca davacı vekiline süre verilerek, hangi davacının hangi tapu maliki (hissedara ve hissesine) yönelik dava açtığı tam olarak açıklattırılmadığı gibi hüküm kurulur iken yalnızca dava konusu edilen paylar üzerinden değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken (yukarıda ifade edildiği üzere) dava konusu edilmeyen hisseler de dahil edilerek yeniden tüm payların belirlenmesi doğru olmamıştır. Yine yargılama aşamasında, mahkemece davada taraf olarak gösterilmeyen ...lehine kayıt ve tescil kararı verilmesi de isabetsizdir.
O halde Mahkemece yapılacak iş, öncelikle davacılar vekiline, hangi davacının hangi tapu malikine (ve hangi hissesine) yönelik iptal isteğinde bulunduğu hususunda açıklama yapması için süre ve imkan verilerek, istekler tereddüde mahal bırakılmayacak şekilde somutlaştırıldıktan sonra, dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, davada TMK'nin 713/2. maddesinde yer alan “ölüm” sebebine dayanıldığı ve harici satış senetlerinin sadece zilyetliğin başlangıç tarihine işaret ettiği hususunun göz önünde bulundurulması, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde ve hangi tarihte intikal ettiğinin, davacıların zilyetliğinin başlangıcı ve sürdürülüş şeklinin tanıklardan ayrıntılı olarak sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde, HMK'nin 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, TMK'nin 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebebinin tüm şartlarının mevcudu halinde (dava konusu edilmeyen paylar hariç tutularak) yalnızca çekişme konusu edilen hisseler baz alınıp davacıların (veya hissedarların) fiili kullanım durumları yerine iptali talep edilen hisse miktarlarına göre oranlama yapılmasının düşünülmesi, bu konuda keşfe katılacak teknik bilirkişiden infaz elverişli şekilde ayrıntılı ve denetime elverişli rapor temin edilmesi ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, mahkemece iptal edilen hisselere ilişkin (hükme esas alınan) fen bilirkişi krokisinde karşılığı olarak gösterilen harfe atıf yapılmaksızın hisse oranında karar verilmesi gerekirken “Paydaşların eşya üzerinde sahip bulundukları hisse maddi olarak (fiilen) bölünmüş olmayan soyut bir hisse niteliğindedir.” kanun maddesine aykırı şekilde özgüleme yapma yolunun seçilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada bir kısım davalılar ... vs vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.