15. Ceza Dairesi 2013/27280 E. , 2014/18854 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli mala zarar verme, tehdit, iftira, görevi yaptırmamak için direnme, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma, yaralama, kamu görevlisine hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Nitelikli mala zarar verme, tehdit, iftira, görevi yaptırmamak için direnme, yaralama, kamu görevlisine hakaret suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelenmesinde;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır.Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir.
Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme”suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla ... zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır.Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur.Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil,görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır.Cebir,kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle,kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse,fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır.Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir.Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeğe elverişli,doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye ..., şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur.İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun ... şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır.Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, ... ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi halinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hakim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaretten bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü ... anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin ... yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.
Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Somut olayda; sanık ile mağdur ...'ın resmi nikahlı eş oldukları, müştekiler ..., ... ve ...'nin ise...İlçe Jandarma Komutanlığı'nda görevli personel oldukları, mağdur ... ile sanık arasında sürekli aile içi tartışmalarının yaşandığı, bu nedenle ...'ın, ailesinin yanına gittiği, mağdur ...'ın Adana ilindeki sanık ile müşterek ikametlerini terk etmesinden bir hafta sonra sanığın, mağdur ...'ın ailesinin bulunduğu ... Köyü'ne geldiği ve doğruca ...'ın odasına yöneldiği ve o anda uyumakta olan Şenay'a hitaben 'öldüreceğim seni' dediği sonra ...'ın vücudunun çeşitli yerlerine vurmak suretiyle darp ettiği, mağdur ...'ın sanık tarafından darp edildiğinin diğer mağdur ... tarafından görülmesi üzerine ...'nın sanığa engel olmak için araya girdiği, bunun üzerine sanığın ...'ya hitaben 'evin erkeği gelsin, önce onu öldüreceğim, hepinizi öldürürüm, sizi yok edeceğim, burayı Mardin Katliamına çevireceğim' şeklindeki sözler söylediği, bunun üzerine ... ve ...'ın olay yerinden kaçarak komşularına sığındıkları, daha sonra da mağdur ... ve Jandarma görevlilerine haber verildiği, İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerinin geldikleri, müşteki ...'ın öncelikle taraflar arasında yaşanan olayı öğrendiği, daha sonra da mağdurlar ..., ..., ...ve ...'nin sanıktan şikayetçi olmaları nedeniyle hakkında gerekli işlemlerin yapılabilmesi için sanığı İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürmeyi teklif ettiği, bunun üzerine sanığın Jandarma Uzman Çavuş ... ve diğer kolluk görevlileri olan erlere hitaben 'Beni siz mi götüreceksiniz, götürebiliyorsanız götürün bakalım, götürün de ondan sonra ne oluyor görün bakalım' dediği müşteki ...'ın sanıktan susmasını istediği, sanığın da bu kez ...'a hitaben 'Sana bi yumruk vururum, yarısı boşa gider, şu karşıdaki seranın içine gömerim' şeklindeki sözler söylediği, sanığın sözleri üzerine basit üst araması yapılmak istendiğinde el kol hareketleri yaparak üzerinin aranmasına engel olmaya çalıştığı, sanığın taşkın hareketlerinin devam etmesi üzerine müşteki kolluk görevlileri ..., ... ve ...'in sanığı komutanlığa ait araca bindirmek istedikleri, ancak sanığın araca binmemek için anılan müştekilere zorluk çıkardığı, bu sırada olay yerinde olan mağdur ...'ya 'Sizin ananızı avradınızı sinkaf ederim, seni öldüreceğim' dediği, sanığın araç içerisinde taşkın hareketlerine devam ettiği, müşteki kolluk görevlilerine 'Bak lan, yeter ha kafanı patlatırım ha, lan dur, Allah'ını sinkaf ederim var mı ötesi', (kolluk görevlilerinin ellerinde bulundurduğu piyade tüfeğini kastederek) 'bak mekanizmayı çekerim, gırtlağına dayarım senin ha, senin Allah'ını sinkaf ederim, seni de sinkaf ederim, seni bir sefer yaşatmam ha, insan ol lan insan ol, bak senin Allah'ını bi ton sinkaf ederim' şeklindeki sözler söylediği, müşteki kolluk görevlilerinin bu sırada olanları cep telefonu kamerası ile kaydettiği, bu durumun sanık tarafından görülmesi üzerine sanığın bu kez 'Kamera komutanlığın mı, hee, bunları çekiyonmu, ben Balcalı'dan aldırırım raporumu aldırırım, darbemi aldırırım, senin yapacağın ney...' şeklinde sözler sarfettiği, sanığın bu sözlerine karşı müşteki kolluk görevlileri ... ve ...'ın herhangi bir kötü muamelede bulunmadıkları, buna rağmen sanığın bu kişilerin ceza almasını sağlamak için bilerek kendisine zarar verdiği, dosyada mevcut hekim raporunda geçen basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir yaraların bu kişiler tarafından yapıldığına dair Cumhuriyet Başsavcılığına beyanda bulunduğu, sanığın nezarethanede bulunduğu sırada Koyunevi Köyü'ndeki taşkın hareketlerine benzer davranışlar sergilemeye devam ettiği, nezarethanede bulunan yatağın ahşap olan baş kısmına tekme ile vurmak suretiyle yatağın baş kısmını kırdığı, kendi başını sürekli olarak yerlere vurduğu, bunun üzerine kolluk görevlileri tarafından gerekli muayenesinin yaptırılabilmesi için sanığın İmamoğlu Devlet Hastanesi'ne götürülmek istendiği, bu amaçla binadan çıkarıldığı sırada İlçe Jandarma Komutanlığı bahçesinde sanığın o an için henüz işlemleri tamamlanmayan mağdur ...'yı gördüğü, müşteki ...'nın yanından geçerken müştekinin yüzüne tükürerek 'Seninle görüşeceğiz, orospu, ben nasıl olsa çıkıp geleceğim, seni öldüreceğim' dediği mağdur ...'ın sanığın Koyunevi Köyü'ne geldiğinde yanında bir adet ateşli silahın da olduğunu iddia etmesi üzerine anılan silahı kolluk görevlilerinden saklayabileceği düşüncesi ile müşteki ...'nin evinde arama yapıldığı, yapılan aramada iddialarda belirtilen silahın elde edilemediği, ancak hayma diye tabir edilen gölgeliğin kenarında bulanan çiçek ekili saksıların arasında gazete kağıdına sarılı vaziyette 2 gram ağırlığında esrar olduğundan şüphelenilen maddenin bulunduğu, bulunan madde ile ilgili olarak sanığın geçmişte esrar kullandığını, ancak halihazırda esrar kullanmadığını, 12-13 ay kadar önce esrar kullanmayı bıraktığını, bulunan esrarın mağdur ...'ye ait olabileceğini, ...'nin 4 yıl kadar önce kendisine izinsiz olarak iki fide hint keneviri ekerek verdiğini beyan ederek esrarın kendisine ait olmadığını savunduğu, sanığın savunmaları üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ele geçen maddenin inceleme yapıldığı, sanıktan alınan ve idrar örneklerinin de içinde uyuşturucu madde olup olmadığı hususunda incelenmesi için Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesine gönderildiği, anılan kurumlar tarafından yapılan incelemelerde ele geçen maddenin hint keneviri bitkisi kırıntıları olduğu ve net 0,32 gram esrar elde edilebileceği, sanığın idrar örneklerinde de 63. Ng/ml esrarın bulunduğunun tespit edildiği, sanığın savunması üzerine ...'ye ait evde bulunan kağıda sarılı 2gr. ağırlığındaki esrar maddesinin ...'ye ait olabileceğini belirterek ...'ye suç isnadında bulunduğu anlaşılmakla, atılı suçlardan mahkumiyetine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; o yer Cumhuriyet savcısının ve sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2-Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan hükmünün incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında ... suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68.maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve ... Kanun'un 85.maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7.maddenin 2.fıkrası uyarınca, 191.madde hükümleri çerçevesinde 'hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına'.
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68.maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen 'Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma kovuşturma konusu yapılmaz' hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223.maddesinin 8.fıkrası uyarınca 'davanın düşmesine' karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 13/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.