Ceza Genel Kurulu 2011/5-232 E. , 2011/258 K.FUHUŞAİLE NÜFUS KAYIT TABLOSU UYAP SİSTEMİNDEN ÇIKARILARAK EKSİKLİĞİN GİDERİLMESİKİMLİK PAYLAŞIM SİSTEMİHUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (6100) Madde 4451982 ANAYASASI (2709) Madde 141TÜRK CEZA KANUNU (5237) Madde 227NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU (5490) Madde 44
Fuhuş suçundan sanıklar N... S... ve B... S...’ın 5237 sayılı TCY’nın 227/2-5, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3’er yıl 9’ar ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.06.2010 gün ve 148-358 sayılı hükmün sanık B... ile sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 23.06.2011 gün ve 4005-4963 sayı ile;
“Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Mağdure ile sanık B...’in evli olduklarını gösterir onaylı aile nüfus kayıt tablosu dosyaya getirtilmeden sanıklara tayin olunan cezalarının TCK.nun 227/5. maddesi ile artırılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 18.08.2011 gün ve 99269 sayı ile;
“Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere ve gerekçeye, mahkemenin; soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına göre;
1- Yüksek Daire, sanık B... ile mağdurenin suç tarihlerinde evli olduklarını gösterir onaylı bir aile nüfus kayıt tablosunun dosya içine getirtilmeden sanıklara tayin olunan cezanın TCK’nun 227/5. maddesi uyarınca artırılmasının yasaya aykırı olduğundan hükmü usulen bozmuş ise de; bu bozma ilamı usul ve yasaya aykırıdır.
a) Sanık B... ile mağdurenin suç tarihinde evli olduklarına ilişkin tespite tarafların herhangi bir itirazları olmadığı gibi, mahkemedeki beyanlarında hem sanıklar hem de mağdure bu husus açıkça teyit etmişlerdir. Ayrıca sanık N...’nin de, sanık B...’in öz annesi ve mağdurenin de kayınvalidesi olduğu hususunda da herhangi bir itiraz ve şüphe yoktur.
b) Sanık B... ile mağdurenin aile nüfus kayıtları UYAP ortamından Yargıtay C. Başsavcılığınca indirilerek onaylanıp dosya içine konmuştur. Bu kayıt incelendiğinde sanık B... ile mağdurenin suç tarihlerinde evli oldukları ve daha sonra 13.10.2010 tarihinde boşandıkları anlaşılmaktadır.
2- Yargıtay C. Başsavcılığınca UYAP ortamından indirilerek onaylanıp dosya içine konulan aile nüfus kayıt tablosu resmi bir belge niteliğinde olup bağlayıcı mahiyettedir. Sanık B... ile mağdurenin suç tarihlerinde evli olduklarına yönelik tarafların herhangi bir itirazlarının olmaması ve duruşmalardaki beyanları ile örtüşmesi karşısında; kararın sadece aile nüfus kayıt tablosunun celbi bakımından bozulması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi usul ekonomisine de aykırı olmakta ve yargılamayı uzatmaktan başka bir işlev de görmemektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendi¬rilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıkların 5237 sayılı TCY’nın 227/2-5, 62 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilen somut olayda, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yargılama dosyasında bulunmayan nüfus aile kayıt tablosunun temyiz incelemesi sırasında Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi kullanılarak çıkartılması suretiyle eksikliğin giderilmesinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Sanıklar hakkında yerel mahkemece fuhuş suçundan 5237 sayılı TCY’nın 227/2. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinden sonra sanık B... S... ile katılan Y... S...’ın resmi nikahla evli olmaları, sanık B...’in annesi olan sanık N... S... ile katılan Y... S... arasında kayınlık ilişkisinin bulunması ve kayın üstsoyu olması nedeniyle aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca cezalarının yarı oranında arttırılmasına karar verildiği,
Yargılama dosyası içinde sanık B... ile katılanın evli olduklarını gösteren aile nüfüs kayıt tablosunun bulunmadığı,
Yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece; “mağdure ile sanık B...’in evli olduklarını gösterir onaylı aile nüfus kayıt tablosu dosyaya getirtilmeden sanıklara tayin olunan cezalarının TCK.nun 227/5. maddesi ile artırılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Özel Daire bozma kararından sonra 11.08.2011 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca UYAP sistemi kullanılarak çıkartılan ve dosyaya konulan aile nüfus kaydı tablosuna göre, sanık B... ile mağdure Y...'in 17.12.2009 tarihinde evlendikleri ve 13.10.2010 tarihinde boşandıkları, diğer sanık N...'nin de sanık B...'in annesi ve mağdurenin de kayınvalidesi olduğu,
Dosya içeriğindeki tüm delillere göre B... ile mağdure Y...'in suç tarihlerinde resmen evli olduklarına dair herhangi bir kuşkunun bulunmadığı,
Katılanın da sanıklar hakkında evliliğin sürdüğü sırada 12.02.2010 tarihinde şikâyet dilekçesi verdiği,
Anlaşılmaktadır.
Fuhuş suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCY’nın 227. maddesinin konumuza ilişkin 2. ve 5. fıkraları; “…(2) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır.
…(5) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlât edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır…” şeklindedir.
Anayasamızın 141/4. maddesinde; davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu belirtilmiş, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesinde de, davaların makul bir süre içinde bitirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), Yüksek Mahkemeler de dahil olmak üzere bütün yargı organları ile birlikte adli tıp ve icra daireleri arasında bilgi alışverişinin elektronik ortama taşınması, evrakın elektronik ortamda güvenli bir şekilde depolanması, kişilere internet üzerinden hizmet verilmesi, diğer kurumlarla elektronik ortamda hızlı, etkin ve güvenilir bilgi alışverişinin sağlanması ve bu kurumlardan istenilmesi gereken bilgilerin sistem tarafından hazır edilmesi, kısaca adalet hizmetlerinin daha hızlı ve güvenilir bir şekilde yerine getirilmesi amacıyla uygulamaya konulan bir bilişim sistemi projesidir.
Bu doğrultuda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının “Elektronik İşlemler” başlıklı 445. maddesinde; “Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır” şeklindeki düzenleme ile Ulusal Yargı Ağı Projesinin işlevi ve kullanılacağı alanlar tanımlanmıştır.
5460 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 3. maddesinin 1. fıkrasının,
(e) bendinde “Aile kütüğü”; “Nüfus olaylarına ilişkin kayıtların kâğıt veya elektronik ortamda tutulduğu kütük”,
(k) bendinde “Kimlik Paylaşımı Sistemi”; “Genel Müdürlükçe merkezî veri tabanından ayrı olarak elektronik ortamda tutulan, Kimlik Paylaşımı Sisteminden yararlanacak kurumların istifadesine sunulan ve sınırlandırılmış bilgiler ihtiva eden aile kütüğü kayıtları”,
(m) bendinde; “Merkezî veri tabanı”; “Genel Müdürlükte elektronik ortamda tutulan aile kütüğü kayıtları”,
(n) bendinde “MERNİS”; “Merkezî veri tabanı ve Kimlik Paylaşımı Sistemini de kap-sayan Merkezî Nüfus İdaresi Sistemi”,
(r) bendinde “Nüfus kaydı”; “Aile kütüğüne işlenmiş kişisel bilgiler”,
(s) bendinde “Nüfus kayıt örneği”; “Aile kütüğüne işlenmiş kişisel bilgilerin özetlerini gösterir belge”, olarak tanımlanmıştır.
Anılan Yasanın 44. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi uyarınca, adli makamların nüfus kayıt örneklerini alma yetkisi olduğu vurgulanmış, “Kimlik ve Adres Paylaşımı Sistemlerinin Kullanılması” başlıklı 45. maddesindeki “Bakanlık (İçişleri), Kimlik Paylaşımı Sistemi ve Adres Paylaşımı Sistemi veri tabanlarında tutulan bilgileri bu Kanunda belirtilen esas ve usûller çerçevesinde kurumlar ile diğer kişilerin hizmetine açabilir” hükmü ile de bu bilgilerin kullanılması düzenleme altına alınmıştır.
Bu düzenlemeler ile İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde “Kimlik Paylaşımı Sistemi” adı altında elektronik ortamda tutulan aile kütüğü kayıtlarından diğer kurumların ve bu kapsamda adli makamların da doğrudan yararlanmasının yasal dayanağı oluşturulmuştur.
Bununla birlikte 10.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Kimlik Paylaşımı Sistemi Uygulama Yönetmeliğine dayanılarak, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı arasında 26.09.2006 tarihinde imzalanan protokole göre, “Uyap'ı kullanan tüm yargı birimlerinin nüfus bilgilerine ulaşabilmesi” olanağı sağlanmış olup, halen Yargıtay dahil olmak üzere tüm adli makamlardaki yetkili birimler, ilgili kişilerin nüfus kayıtlarına ulaşabilmektedir.
Yargıtay Özel Dairelerince verilen birçok kararlarda da UYAP sistemi kullanılarak çıkartılan nüfus kayıt örneklerine dayanılarak eksiklikler temyiz aşamasında tamamlanmakta, bu belgelerin temin edilmiş olması nedeniyle yerel mahkeme hükümlerinin bozulması yoluna gidilmemektedir. Bu bağlamda; UYAP sistemi kullanılarak çıkartılan nüfus kayıt örneğine dayanılarak öldüğü anlaşılan sanıklar hakkındaki kamu davalarının TCY'nın 64. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmesi, dosyada bulunmayan ve suç vasfının belirlenmesi açısından önem taşıyan mağdurlar ile sanıkların nüfus kayıt örneklerinin UYAP'tan çıkartılması nedeniyle bu eksikliğin bozma nedeni yapılmaması sürdürülen bir uygulamadır.
Öte yandan, yargılama dosyasında bulunmayan ve buna bağlı olarak duruşmada okunmayan nüfus kayıt örneğinin temyiz aşamasında temin edilerek dosyaya konulması suretiyle bu eksikliğin giderilmesinin yargılama yasası kuralları açısından da ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu konuya ilişkin olarak 5271 sayılı CYY'nın “Duruşmada Okunması Zorunlu Belge ve Tutanaklar” başlıklı 209/1. maddesinde;
“Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada okunur”,
“Delilleri Takdir Yetkisi” başlıklı 217/1. maddesinde;
“Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir” şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
Sanık ile katılanın evli olduğu hususunun iddianamede anlatılması ve dosya içeriğindeki belge ve bilgilerden de açıkça anlaşılması karşısında, mevcut ve taraflarca bilinen bir durumun belgelendirilmesi mahiyetindeki nüfus aile kayıt tablosunun temyiz aşamasında çıkartılarak dosyaya konulması ortaya konulmuş yeni bir delil niteliğinde değildir. Dolayısıyla nüfus aile kayıt örneği, bu özelliği gözönüne alındığında CYY'nın 217/1. maddesi kapsamında değerlen¬dirilemeyecektir.
Bununla birlikte sanık B...'in katılan ile evli olduğunu gösteren nüfus aile kayıt örneğinin CYY'nın 209. maddesi uyarınca duruşmada okunması gereken belgeler arasında olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu belgenin duruşmada okunmadan hüküm kurulmuş olması hukuka aykırıdır. Ancak her hukuka aykırılık bozma nedeni oluşturmamaktadır. 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY'nın 308. maddesinde sayılan hukuka mutlak aykırılık halleri dışındaki aykırılıkların bozma nedeni sayılabilmesi için esasa etkili olması gerekir. Esasa, yani yerel mahkemece verilen hükme etkisi olmayan nisbi hukuka aykırılık halleri ise bozma nedeni oluşturmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yürürlükte bulunan mevzuata göre UYAP sisteminden diğer adli makamlar gibi Yargıtay Dairelerinin de gerek nüfus kayıt bilgilerini, gerekse diğer bilgileri, çıkartarak kullanmasında ve kararlarına dayanak yapmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, usûl ekonomisi de gözetilerek yargılamaların süratle sonuçlandırılabilmesi için gerektiğinde temyiz aşamasında UYAP sistemi kullanılarak nüfus kayıt örneği çıkarılmalı ve inceleme sırasında göz önüne alınmalıdır. Böylece yargılamaların gereksiz yere uzamasının önüne geçilebilecektir.
Somut olayda, Özel Daire tarafından temyiz incelemesi sırasında dosyada bulunmayan, sanık B... ile katılanın evli olduklarını gösteren nüfus aile kayıt tablosunun UYAP sistemi kullanılarak çıkartılması ve değerlendirilmesi olanaklı iken, bu husus gözardı edilerek yerel mahkeme hükmünün sadece bu yönden bozulmasına karar verilmesi, Anayasamızın 141. ve AİHS’nin 6. maddelerine aykırı olarak yargılamanın gereksiz yere uzaması sonucu doğuracaktır.
Bu itibarla, UYAP sistemi kullanılarak çıkartılan nüfus aile kayıt tablosuna göre katılan Y...'in sanık B...'in eşi, diğer sanık N...'nin de gelini olduğu anlaşıldığından Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi O. Koçak; “Somut olayda hüküm Yargıtay 5. Ceza Dairesince ‘mağdure ile sanık B...'in evli olduklarını gösterir onaylı aile nüfus kayıt tablosu dosyaya getirtilmeden sanıklara tayin olunun cezaların TCK.nun 227/5. maddesi ile artırılması’ isabetsizliğinden bozulmuş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da UYAP ortamından aile nüfus kayıt tablosunu indirerek eksikliği giderip hükmün onanmasını istemiştir.
Daireler değerlendirmesini dosyanın içindeki mevcut belgelerle yapar. Bu husus Yargıtayda yerleşmiş bir kuraldır. Yargıtayda yerleşmiş uygulamalarla oynamak istikrarı bozar. Bu görüşün kabulü halinde artık hüküm belge eksikliğinden dolayı bozulamaz. Aksi halde dosyada otopsi raporunun, adli tıp raporunun, keşif zaptının, kısa kararın ve benzeri belgelerin bulunmaması halinde Uyap'tan Yargıtayca temin edilerek karar verilmesi sonucunu doğuracaktır. Mahkeme kararlarının denetimini yapmakla görevli Yargıtay dosyadaki eksikliklerin giderilmesi görevini de üstlenmiş olacaktır ki bu da Yargıtay'ın görevi ile bağdaşmaz. Kaldı ki CMK.nun 214/1. maddeye göre bir açıklamayı ve görüşü içeren resmi belge ve diğer yazılar, fenni muayene ve doktor raporları duruşmada okunur. 215. maddeye göre de herhangi bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı katılana veya vekiline, Cumhuriyet Savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur. Bu kurallara riayet etmemek usul kurallarını yok saymaktır ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz.
İzah edilen nedenlerle itirazın reddi gerektiği görüşüyle çoğunluğun kararına katılmıyorum” görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Onbir Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle itirazın reddi gerektiği görüşüyle,
Karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 23.06.2011 gün ve 4005-4963 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.06.2010 gün ve 148-358 sayılı hükmünün ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2011 günü yapılan ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 13.12.2011 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.