Ceza Genel Kurulu 2016/861 E. , 2016/1240 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Yağma suçundan sanık ...'ın beraatine ilişkin İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.02.2010 gün ve 129-11 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.06.2012 gün ve 15870-12762 sayı ile;
'Sanıklar ...'ın kendisinden satın aldığı aracın vergi borçlarını ödememesi nedeniyle yanında diğer sanıklar, İlimder İlter ve ... ile birlikte öldürmekle tehdit ettikleri yakınan ...'i gece 22.00 sıraları evinden alıp sanık ...'ın araba galerisinde zorla senet imzalatmaları eylemine sanık ...'ın kendi iş yerinde bu senedi adı geçen mağdur ...'e imzalanması için hazırlayarak diğer sanıklara vermek suretiyle suça katıldığının anlaşılması karşısında; sanık ...'ın mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.05.2013 gün ve 226-96 sayılı sanığın nitelikli yağma suçundan TCK'nun 149/1-c-d-h, 62, 53/1 ve 63. maddeleri gereğince 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.03.2015 gün ve 8724-38833 sayı ile onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi M. Kurt; 'Davaya CMK 250. maddesi ile görevli mahkemece bakılması kanunlara uygun ise de eşitlik ilkesine aykırı olduğundan, hükmün bozulması gerektiği' görüşüyle karşıoy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.04.2016 gün ve 91600 sayı ile;
'Mağdur ...'in sanık ...'la takas ederek verdiği Opel marka aracın vergi borcunun kimin tarafından ödeneceği hususunda taraflar arasında ihtilaf çıktığı, mağdurun aracı ...'tan satın aldığını, onunla görüşülmesi gerektiğini, kendisinin ödeme yapamayacağını söylemesi üzerine sanıklar ..., İlimter İlter ve ...'ın mağduru ve kardeşini zorla sanık ...'ın oto galerisine sanık ...'ın haberi olmadan getirdikleri,
Sanıklar ..., İlimter İlter ve ...'ın mağduru diğer sanık ...'ın galerisine getirme nedenlerinin, mağdur ile ... arasındaki satış sözleşmesine dayanan hukuki ilişki nedeniyle vergi borcunun kimin tarafından ödeneceğine ilişkin olduğu, dolayısı ile sanık ...'ın hukuki ilişkinin tarafı olması nedeniyle vergi borcundan sorumlu olabileceği için onun yanına gelindiği, bu durumda sanık ... hakkında suç tarihi itibarı ile yağma suçu yönünden 765 sayılı Yasanın 308/2. maddesi ile, 5237 sayılı Yasanın 150/1. madde uygulanmasının değerlendirmesinin yapılmadan hüküm tesisi yasaya aykırı olacağından İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi 07/05/2013 gün 2012/226 Esas,2013/96 sayılı kararının bu yönü ile bozulması' gerektiği düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 03.05.2016 gün, 3605-3796 sayı ve oyçokluğu ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Salih İlboğa'nın çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, şikâyetçi Üzeyir Sezer'e karşı yağma suçuna teşebbüsten beraatine, sanıklar..., ...,...,...,...,..., ..., ve ...'ın çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak suçundan beraatlerine, sanık İlimder İlter'in çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak ve şikâyetçi ... Dülger'e karşı yağma suçlarından beraatine, şikâyetçiler Üzeyir Sezer ve ...'e karşı yağma suçlarından mahkûmiyetine, sanık ...'ın çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak ve şikâyetçi ... Dülger'e karşı yağma suçlarından beraatine, şikâyetçi ...'e karşı yağma suçundan mahkûmiyetine, sanık ... ve ...'ın çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak ve şikâyetçi ... Dülger'e karşı yağma suçundan beraatlerine, şikâyetçi ...'e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkûmiyetlerine ilişkin hükümler Özel Dairece onanmak suretiyle, sanık ...'ın şikâyetçi ...'e yönelik ihkakı hak suçundan verilen düşme kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık Abullah Balık hakkında şikâyetçi ...'e yönelik yağma suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı yağma eyleminin suç tarihi itibarıyla 765 sayılı TCK'nun 308/2. ya da 5237 sayılı TCK’nun 150/1. maddesi kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçi...'in, sanık ...'a ait galeriden 26.11.2004 tarihli harici satış sözleşmesi ile satın aldığı 1994 model Opel marka aracı, satış sözleşmesinden yaklaşık 1 ay sonra, Kartal marka araç ve 2600 Lira almak koşuluyla inceleme dışı sanık ... ile takas ettiği, Ufuk Hakan'ın şikâyetçiye 750 Lira ödeme yaptığı, aracın devrini almak istediğinde ise vergi borcu olduğunu öğrendiği bunun üzerine şikâyetçiyi arayarak “Opel marka aracın borcunu ödeyeceksin” dediği, şikâyetçinin durumunun olmadığını, borcu sanıktan almasını söylediği, olay günü saat 22.00 sıralarında inceleme dışı sanıklar Ufuk Hakan, İlimter İlter ve ...'ın şikâyetçiyi evinde tehdit edip kardeşi ... ile birlikte sanığın galerisine getirdikleri, bir süre sonra sanığın da geldiği, şikâyetçiyi yaklaşık yarım saat galerideki özel bölmede tutarak tehdit edip 1300 liralık senet imzalattıkları,
Ufuk Hakan'ın şikâyetçi...'den takas yolu ile aldığı aracın...adına kayıtlı olup satılmak üzere sanığın galerisine bırakıldığı, söz konusu aracın 13.11.2003 tarihinde satıcısı ..., alıcısı ... olan satış sözleşmesine, 26.11.2004 tarihinde de alıcısı şikâyetçi, satıcısı...olan başka bir satış sözleşmesine konu olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Şikâyetçi ... kollukta özetle; sanığın oto galerisinden satın aldığı aracı 1 ay kullandıktan sonra Ufuk Hakan'ın aracı ile takas ettiğini, bir süre sonra kendisini arayarak “arabanın borcu var, bu borcu ödeyeceksin, yoksa senin için iyi olmaz, biz belalı adamlarız, belanı bizden bulma, sana ve ailene zarar veririz, sen bu parayı bizi ve kendini üzmeden bir an önce öde” diyen Ufuk Hakan'a, ödeme gücünün ve borcunun olmadığını, aracın borcu varsa sanıktan almasını söylediğini, ardından Ufuk Hakan, Aydın ve İlimter'in evine geldiklerini, tehdit edip kardeşi ... ile birlikte Yatağan'a sanığın galerisine götürdüklerini, bir süre sonra sanığın da geldiğini, ardından olay yerine intikal eden polislerin yaptıkları aramada Aydın'ın üzerinde tabanca bulduklarını, sanığın polislerle konuşması üzerine tabancanın iade edildiğini, polisler gittikten sonra İlimter ve Ufuk Hakan'ın “Bu parayı ya bugün ödeyeceksin ya da senet vereceksin, yoksa senin buradan ölün çıkar” dediklerini, senedi sanığın düzenlediğini, üzerlerinde silah olmasının kendisini ve kardeşini korkuttuğunu, bu nedenle senedi imzaladığını, ancak senedin muhteviyatını göstermediklerini, sanığın, İlimter, Aydın ve Ufuk Hakan ile birlikte hareket ederek kendisini mağdur ettiğini, savcılıkta ve 12.03.2007 günlü oturumda; galeriye gidip aracın vergi borcunu sanığa anlattıklarında olayın kendisi ile ilgisinin olmadığını söylediğini, 10.02.2009 günlü oturumda ise; Ufuk Hakan ile takas ettiği aracın vergi borcu nedeniyle aralarında ihtilaf olduğunu, Ufuk Hakan'a aracı sanıktan aldığını belirterek 'bu işi o bilir, o çözsün' dediğini, sanığın galerisine gittiklerini, sanıkla konuştuklarını, herhangi bir baskı olmadan borcunun olduğunu kabul edip senedi imzaladığını, hatırladığı kadarıyla senedin 1300 Liralık olduğunu, iki döneme ait vergi borcu olduğu söylendiği için bu miktarda olduğunu,
İnceleme dışı sanık İlimder İlter aşamalarda; kimseyi tehdit etmediğini,
İnceleme dışı sanık ... 01.09.2005 tarihli dilekçede; İlimter ve Ufuk Hakan ile birlikte...'i evinden alıp zorla sanığın galerisine götürdüklerini ve zorla senet imzalattıklarını, sanığın, önce polis çağırdığını ancak şikâyetçi olmaması üzerine polisin işlem yapmayarak döndüğünü, savcılıkta;...'i sanığın galerisine götürdüklerinde sanığın kendilerinin tahsilata geldiğini zannederek polisle galeriye geldiğini, polisler üzerini aradığında bulunan kuru sıkı tabancanın faturası olduğu için kendisine iade edildiğini, polisler gittikten sonra sanığın ofisinde oturduklarını, Ufuk Hakan'ın alacak verecek meselesini konuştuklarını, şikâyetçinin 'hallederiz' demesi üzerine sanığın çekmecesinden senet çıkarıp doldurduğunu, fakat 'benim el yazım ile olmaz' diyerek vazgeçtiğini,...'e yazdırdıklarını, senede ne olduğunu bilmediğini, sanığın bu olaylar olurken yanlarında olduğunu, kendilerine 'benim Koru köyünde yüklü miktarda alacağım var, bana yardımcı olacaksınız, beraber yürüyeceğiz, beraber büyüyeceğiz' dediğini,
İnceleme dışı sanık ... kollukta; Aydın Çine'den Opel marka araç satın alırken...'in aracılık yaptığını, Kartal marka aracını...'e verdiğini,...'in Şahin marka başka bir aracına da tüp taktığını, çıkan 1300 Liralık borç nedeniyle...'e senet imzalattığını, sanık ile bu konuyu konuşmadığını, sanığın yazıhanesine gitmediklerini, zorla senet imzalatmadıklarını, savcılıkta; şikâyetçiden Kartal marka araç ve 2000 Lira karşılığında Opel marka araç aldığını, mahkemede;... ile araç takas ettiğini, sanığa aracın borcu olup olmadığını sorduğunda, borcunun olmadığını söylediğini, sözüne güvenerek aracı aldığını, daha sonra aracın vergi borcu olduğunu öğrendiğini,...'e aracı iade edip kendi aracını istediğini,...'in ise 'senet vereyim' dediğini, polislerin olduğu ortamda senet aldığını, zorla senet imzalatmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... kollukta;...'in Opel marka bir araç getirip Şahin marka araç aldığını, ödemelerin peşin yapıldığını, aralarında borç alacak ilişkisi kalmadığını, zorla senet imzalatmadığını, polisin gelip birilerini aramadığını, savcılıkta;...'e iki adet araç sattığını, Ufuk Hakan'ın hatırlamadığı bir tarihte kendisini arayarak,...'den araç aldığını sağlam olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de satışın sağlam olduğunu, her zaman alabileceğini söylediğini, olayla herhangi bir ilgisinin olmadığını, kimsenin şikâyetçiye zorla senet imzalatmadığını, mahkemede;...'e sattığı Opel marka aracı...'in de Ufuk Hakan'a sattığını, Ufuk Hakan'ın aracın devrini kendisinden istediğinde... ile muhatap olmasını söylediğini, kendisi yokken galerisine geldiklerini, oğlu çağırınca görüştüğünü, aracın 600 Lira vergi borcu olduğunu, bunu da...'e verdiğini, olayla ilgi ve bağlantısının bu kadar olduğunu,
Savunmuştur.
Uyuşmazlık konusu ile ilgili 765 sayılı TCK'nun ikinci kitabının, 'Adliye Aleyhinde Cürümler' başlığını taşıyan dördüncü babının 'Kendiliğinden İhkakı Hak Edenler' başlıklı sekizinci fasılında yer alan 308. madde de düzenlenen suçun oluşması için; failin, iddia ettiği bir hakkı elde etmek amacıyla, resmi makamlara müracaat imkanı olduğu halde, eşya ve şahıslar üzerinde cebir kullanması gerekmektedir. Failin böyle bir hakka sahip olduğuna inanması ve bu niyetle hareket etmesi yeterli olup, iddia ettiği hakkın gerçekten 'sahibi' olması zorunlu değildir. Kaldı ki, failin hak sahibi olduğunu ispatlaması, aynı maddenin dördüncü fıkrasında indirim nedeni olarak düzenlenmiştir. Bununla beraber, failin bu konudaki iradesini haklı gösterir objektif vakıa ve deliller de bulunmalıdır.
5237 sayılı TCK’nda, 765 sayılı TCK’nun 308. maddesindeki 'kendiliğinden hak alma' suçuna benzer bağımsız bir suç tipine yer verilmemiş, onun yerine kanunda belirtilen bazı suçların bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi halinde failin daha az ceza ile cezalandırılması öngörülmüş, bu bağlamda hırsızlık suçunda 144, yağma suçunda 150/1, dolandırıcılık suçunda 159, belgede sahtecilik suçunda 211. maddeler düzenlenmiştir. Nitekim 5237 sayılı TCK’nun 'Daha az cezayı gerektiren hal' başlığı altındaki 150. maddesinin konumuzu ilgilendiren 1. fıkrası; 'Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır' şeklindedir.
Buna göre, 765 sayılı TCK’nun 308. maddesinde adliye aleyhine işlenen bir suç olarak koruma altına alınan eylemlerin bir kısmı, 5237 sayılı TCK’nun 150/1. maddesiyle malvarlığına ilişkin bir suç haline dönüştürülmüştür. Bu düzenlemeye göre, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla cebir veya tehdit kullanılması halinde eylem yağma suçunu oluşturmakla birlikte, bu özel düzenleme nedeniyle fail kasten yaralama ve/veya tehdit suçundan cezalandırılacaktır. Böylece, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla hareket edilmiş olması daha az ceza verilmesini gerektiren bir hal olarak kabul edilmiş, başka bir anlatımla failin saikine önem verilmiştir.
Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili kanunda belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu olmayıp, hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir. Başka bir anlatımla, şekil şartına uyulmadan kurulan bu ilişkinin ilgili kanun hükümleri uyarınca özel hukuk alanında hukuki sonuç doğurmayacak olması, ceza hukuku alanında dikkate alınmasına engel olmayacaktır. Burada önemli olan şekil şartına uyulsun veya uyulmasın meşru bir hukuki ilişkinin bulunup bulunmadığı ve bu hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla hareket edilip edilmediğidir.
Bununla birlikte fail tarafından alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirilen yağma eyleminin alacak ile orantılı olması gerekmektedir. Alacak miktarından bariz bir şekilde çok daha fazla miktarın alınması durumunda artık TCK’nun 150/1. maddesinin uygulanması mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık ...'ın araç alım satımı yaptığı galeriye Opel marka aracın kayıt maliki...tarafından satış için bırakıldığı, önce ... isimli bir şahsa satılan aracın, bir süre sonra sanığın galerisine tekrar getirilerek olayın şikâyetçisi...'e satıldığı, sanığın, devam eden bu süreçte aracı kayıt dışı da olsa satın almadığı, bu nedenle aracın vergi ve trafik cezalarından da sorumlu olmadığı, dolayısıyla sanık ve şikâyetçi arasında 5237 sayılı TCK'nun 150/1. maddesinin uygulanmasını gerektiren bir hukuki ilişkiden bahsedilemeyeceği gibi 765 sayılı TCK'nun 308. maddesi anlamında kendisinin hak sahibi olduğunu düşündürecek bir alacağının da bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Özel Dairenin onama kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.