1. Hukuk Dairesi 2021/4122 E. , 2022/2067 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Kadastro sonucu, Ortaköy Köyü çalışma alanında bulunan 172 ada 1 parsel sayılı 3.409,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve zilyetlik, 173 ada 2 ve 4 parsel sayılı 1.412.48 ve 68.19 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı, harici bağış, harici taksim ve zilyetlik nedeniyle ... adına, 173 ada 3 parsel sayılı 1.807,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, harici bağış, harici taksim ve zilyetlik nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş; yargılama sırasında 172 ada 1 parsel, 11.01.2017 tarihinde satış yoluyla kayden... adına; 173 ada 2 parsel, 11.01.2017 tarihinde satış yoluyla kayden ... adına; 173 ada 4 parsel muris ...'ın ölümü üzerine taksimen ...’ya intikal ettiği gerekçesiyle, tapuda kayden tescil edilmiştir.
I. DAVA
Davacı Hazine, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/40 Esas, 1994/5 Karar sayılı ilamı ile davalılara ait iki adet tapu kaydının belli kısımlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de, talep edilmesine rağmen hükmün infaz edilip Hazine adına tescillerin yapılmadığının öğrenildiğini, yapılan araştırma sonucu Hazine adına tescili gereken taşınmazların kadastro sırasında 172 ada 1, 173 ada 2, 3. ve 4 parsel numaraları ile davalılar adına tespit ve tescil edildiğinin anlaşıldığını belirterek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı muris ... cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazlara ait tescil ilamı ile oluşan tapu kayıtlarının olduğunu, tespitin de buna istinaden yapıldığını, Hazinenin taşınmazlarda hak ve hissesi bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazda eşi ... adına tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı bulunduğunu, eşinden de kendisine kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06/11/2014 tarihli ve 2012/305 Esas, 2014/389 Karar sayılı kararıyla Hazinenin dava konusu ettiği yerin araç yolu ve dere yatağı içerisinde kaldığı, bu durumun fen bilirkişi raporunda belirtilerek ekli krokide gösterildiği, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/40 Esas, 1994/5 Karar sayılı ilamında Hazine adına tesciline karar verilen yerlerin dava konusu 172 ada 1, 173 ada 2, 3. ve 4 parsel sayılı taşınmazlar olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece “Mahallinde yeniden keşif yapılarak teknik bilirkişiden kadastro paftası ile Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/40 Esas, 1994/5 Karar sayılı ilamına esas krokilerin çakıştırılarak söz konusu ilamda davalılar tapusundan iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verilen kısımların dava konusu 172 ada 1, 173 ada 2, 3. ve 4 parsel sayılı taşınmazlara isabet edip etmediğinin belirlenmesi, dava konusu taşınmazlar içerisinde kaldığı anlaşıldığı takdirde söz konusu ilamın kesin hüküm teşkil ettiğinin göz önünde bulundurulması” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 14.03.2019 tarihli ve 2018/442 Esas, 2019/216 Karar sayılı kararıyla, Yağlıdere Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/40 Esas, 1994/5 Karar sayılı ilamına esas 22.11.1993 tarihli ve 17.04.1994 tarihli krokilerin eldeki dava konusu taşınmazla çakıştırıldığı ve Hazine lehine kesin hüküm teşkil eden kısımların 14.12.2018 tarihli teknik krokide 172 ada 1 parselde kayıtlı (B) harfi ile yeşil renkle boyalı gösterilen 2164.89 metrekalik; 173 ada 2 parselde kayıtlı yeşil renkle boyalı gösterilen 1807.45 metrekarelik; 173 ada 4 parselde kayıtlı yeşil renkle boyalı gösterilen 68.19 metrekarelik; 173 ada 3 parselde kayıtlı yeşil renkle boyalı gösterilen 1412.48 metrekarelik alanda kaldığı anlaşılmakla davacı Hazinenin davasının bu bölümler yönünden kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı ... ve ... vekili, temyiz dilekçesinde, çekişmeli 172 ada 1 parselin yargılama sırasında satış suretiyle malikinin değişmiş olmasına karşın Mahkemece bu parsel yönünden davacıya HMK 125. madde uyarınca seçimlik hak tanınmadığı, Hazinenin dayandığı davada yer alan krokilerin çekişmeli taşınmazlarla ilgisinin olmadığı, çekişmeli taşınmazların el değiştirdiği, teknik bilirkişilerce hatalı işlem yapıldığı; böylece Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, 'Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.'
6.2.2. Bilindiği üzere, davacı, dava dilekçesinde tarafların kimler olduğunu belirtir ve dava, dava dilekçesinde gösterilen taraflar arasında devam eder. Ancak davanın açılmasından sonra, dava dilekçesinde gösterilen taraflarda değişiklik yapılması ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu değişiklik örneğin, taraflardan birinin dava sırasında ölmesinde veya dava yürürken dava konusunun devrinde olduğu gibi zorunlu (yasal) nedenlerle olabileceği gibi, davacının iradesine bağlı (iradi) değişiklik şeklinde de olabilir (Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s.812).
Zorunlu taraf değişikliği durumu halinde, yani; dava devam ederken, taraflardan birinin müddeabihi (dava konusu olan mal veya hakkı) bir başkasına temlik etmesi halinde davaya kim tarafından veya kime karşı nasıl devam edileceği, Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 186. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde; “Dava ikame edildikten sonra iki taraftan biri müddeabihi ahara temlik ederse diğer taraf muhayyerdir. Dilerse temlik eden taraf ile olan davasından sarfınazar ederek müddeabihi temlik eden kimseye karşı dava eder. Bu suretle davayı kazanırsa mahkumunaleyh, müddeabihi kendisine temlik eden kimse ile beraber masarifi muhakemeyi kefaleti müteselsile ile vermeğe mahkum olur. Dilerse davasını müddeabihi ahara temlik eden taraf hakkında zarar ve ziyan davasına tebdil eder” şeklinde düzenleme içermektedir. Aynı yönde düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 125. maddesinde de yer almaktadır.
6.2.3. Maddede geçen müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, eş söyleyişle, dava ile elde edilmek istenen sonuçtur. Anılan madde hükmü, müddeabihin dava sırasında el değiştirdiği bütün hallerde uygulanır. Dava açıldıktan sonra iki taraftan biri müddeabihi bir başkasına temlik ederse, diğer taraf, dilerse, temlik eden ile olan davasından vazgeçerek, davayı müddeabihi devralmış olan üçüncü kişiye teşmil eder; dilerse, müddeabihi başkasına temlik etmiş olan tarafla arasındaki davayı, zarar ve ziyan (tazminat) davasına çevirebilir.
Davada taraflardan birinin müddeabihi bir başkasına temlik ettiğini öğrenen mahkemenin de, bu hali kendiliğinden gözeterek, seçimlik hakkına binaen davacıdan talebini sorması ve davacının vereceği cevaba göre muamele yapması gerekir. Davacının bu konudaki isteği tespit edildikten sonra, davaya ya yeni malike karşı ayın davası olarak devam edilecek ya da eski malik olan davalı hakkındaki davaya zarar ve ziyan (tazminat) davası olarak devam olunacaktır.
Bu seçimlik hakkının hatırlatılması kuralı, kamu düzenine ilişkindir ve kanun yolu dahil yargılamanın her aşamasında yapılır (Yılmaz, a.g.e., s.819).
6.2.4. Davalının, dava sırasında müddeabihi bir başkasına devretmesi üzerine, aynı davaya müddeabihi devralan üçüncü kişiye karşı devam edilmesini isteyen davacının, bu isteğini mahkemeye açıkça bildirmesi, başka bir deyimle davayı üçüncü kişiye teşmil etmesi gerekir. Bu talep üzerine, üçüncü kişi davada taraf (davalı) durumuna girer (eski davalının yerini alır). Bu halde davanın tarafları; davacı ile müddeabihi dava sırasında devralmış olan üçüncü kişidir. Eski davalı, artık davada taraf değildir; zira eski davalının davada taraf sıfatı kalmamıştır. Davacı ile yeni davalı arasında görülen bu dava, yeni bir dava olmayıp, davacı ile müddeabihi temlik etmiş olan eski davalı arasındaki davanın bir devamıdır (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, s.3802-3836).
6.2.5. İradi taraf değişikliği halinde ise; bu durum davayı değiştirme anlamına geldiğinden, zorunlu taraf değişikliğinden farklı bir rejime tabidir. Mülga 1086 sayılı HUMK iradi taraf değişikliği hakkında açık bir hüküm içermemekle birlikte, yerleşik Yargıtay uygulaması ile genel olarak, davada iradi taraf değişikliğine izin verilmemiştir. Bu durumun özellikle usul ekonomisi açısından eleştirilere tabi tutulmasını dikkate alan Yasa Koyucu, 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi ile belirli haller de iradi taraf değişikliğine olanak veren bir düzenleme getirilmiştir .
Anılan Yasa'nın üçüncü fıkrasında “Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir” düzenlemesi getirilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dava konusu 172 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 10.04.1990 tarihli ve 2 sıra numaralı, 173 ada 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar 10.04.1990 tarihli ve 1 sıra numaralı tescil ilamı sonucu oluşan tapu kayıtlarına istinaden tespit edilmişlerdir.
6.3.2. Davacı Hazine, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/40 Esas, 1994/5 Karar sayılı ilamı ile davalılara ait iki adet tapu kaydının belli kısımlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de, talep edilmesine rağmen hükmün infaz edilip Hazine adına tescillerin yapılmadığının öğrenildiğini, yapılan araştırma sonucu Hazine adına tescili gereken taşınmazların kadastro sırasında 172 ada 1, 173 ada 2, 3. ve 4 parsel numaraları ile davalılar adına tespit ve tescil edildiğinin anlaşıldığını belirterek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
6.3.3. Davalı ..., dava konusu taşınmazlara ait tescil ilamı ile oluşan tapu kayıtlarının olduğunu, tespitin de buna istinaden yapıldığını, Hazinenin taşınmazlarda hak ve hissesi bulunmadığını belirterek; davalı ..., dava konusu taşınmazda eşi ... adına tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı bulunduğunu, eşinden de kendisine kaldığını belirterek, davanın reddini istemişlerdir.
6.3.4. Yağlıdere Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/40 Esas, 1994/5 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı Hazine tarafından davalılar ... ve ...’ya karşı açılan dava sonucu, Nisan 1990 tarihli ve 1 sıra numaralı tapu kaydının 17.01.1994 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 7774 metrekarelik kısmının, Nisan 1990 tarihli ve 2 sıra numaralı tapu kaydının 22.11.1993 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 2360 metrekarelik kısmının iptali ile Hazine adına tescillerine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 08.03.1995 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
6.3.5. Mahkemece, davacı Hazine lehine kesin hüküm teşkil eden kısımların 14.12.2018 tarihli teknik krokide 172 ada 1 parselde kayıtlı (B) harfi ile yeşil renkle boyalı gösterilen 2164.89 metrekalik; 173 ada 2 parselde kayıtlı yeşil renkle boyalı gösterilen 1807.45 metrekarelik; 173 ada 4 parselde kayıtlı yeşil renkle boyalı gösterilen 68.19 metrekarelik; 173 ada 3 parselde kayıtlı yeşil renkle boyalı gösterilen 1412.48 metrekarelik bölümler olduğu kabul edilerek bu kısımların tapusunun iptali ile bu kısımların davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de; verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; çekişmeli 172 ada 1, 173 ada 2 ve 4 parseller ... adına, 173 ada 3 parsel ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Yargılama sırasında ise 172 ada 1 parselin 11.01.2017 tarihinde satış yoluyla kayden...’a ... 173 ada 2 parselin 11.01.2017 tarihinde satış yoluyla kayden ...’a (Sabrinin oğlu) intikal ettiği gerekçesiyle tapuda kayden bu kişiler adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi uyarınca, yargılama sırasında dava konusunun üçüncü kişiye devri halinde, davacının seçimlik hakkı bulunmakta olup, buna göre davacı, davasını eski malike karşı tazminat davasına dönüştürebileceği gibi, devreden kişiye karşı olan davasından vazgeçerek davaya yeni malike karşı devam da edebilecektir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 31.05.2013 tarihli ve 2012/1853 Esas, 2013/803 Karar sayılı ilamında da, davada taraflardan birinin müddeabihi başkasına temlik ettiğini öğrenen mahkemenin, bu hali kendiliğinden gözeterek seçimlik hakkına binaen davacıdan talebini sorması ve davacının vereceği cevaba göre işlem yapılması gerektiği açıklanmaktadır.
6.3.6. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazların yargılama sırasında üçüncü kişiye devredildiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi uyarınca davacıya seçimlik haklarından hangisini kullanmak istediği sorulmalı; yeni malike karşı davaya devam etmek istemesi halinde, çekişmeli taşınmazı devralan... ve ...’a husumet yöneltmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı ve taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle 172 ada 1 ve 173 ada 2 parseller yönünden hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer 173 ada 3 ve 4 parsellerin de iddia ve talep ile sonuçtan birebir etkileneceği gözetilerek bu parsellere yönelik sair hususların şimdilik incelemesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.