16. Ceza Dairesi 2018/876 E. , 2018/2603 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
..., ..., ... için
03.11.2016; Sanıklar ..., ...,
..., ... için 04.11.2016; Sanık ...
...için 05.11.2016; Sanık ... için
07.11.2016, Sanık ... için 09.11.2016; Sanık
... için 10.11.2016
Hüküm : A-Sanıklar ..., ..., ...
..., ..., ..., ...,
..., ... ve ...
hakkında: 3713 sayılı Kanunun 3/1, TCK’nın 314/2,
3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62, 58/9, 53 ve 63
maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükümlerine
dair yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi,
B-Sanıklar ..., ... ve ...
... hakkında; 3713 sayılı Kanunun 3/1, TCK’nın
314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 58/9, 53 ve 63
maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükümlerine
dair yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatları, başvuruların süresi, kararların nitelikleri ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla sanıklar ..., ..., ... müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
II-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
A-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler yönünden;
Yargılama sürecindeki usul ve işlemlerin kanuna uygun yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, özleri değiştirilmeksizin denetime elverişli olacak şekilde tartışıldığı, suçun kanunda öngörülen şekilde vasıflandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, sanık ... hakkında dosyada mevcut diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle bylock tespit ve değerlendirme tutanağı beklenilmeden karar verilmesinin sonuca etkili olmadığı, sanıklar ve müdafilerinin aşamalarda FETÖ/PDY’nin silahlı bir terör örgütü olduğunu bilmediklerine ilişkin savunmalarının ilk derece mahkemesince tartışma konusu yapılmaması sanıkların konumu, eylem ve faaliyetlerinin niteliği, fiillerinin sürekliliği karşısında hata hükümlerinin uygulama olanağı bulunmadığından sonuca etkili görülmemiş olmakla, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin bu ve sair yönlerden temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak;
1-Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında;
Suç tamamlandıktan sonra fail, faal nedamet göstererek işlenen haksızlığın sonuçlarını mümkün olduğu kadar izole etmek isteyebilir. Bu hal ceza kanunlarında özel hükümlerde yer alan bazı suçlar bakımından etkin pişmanlık olarak kabul edilmiştir. Hukuki niteliği itibariyle, cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerden olan etkin pişmanlık, doktrinde, gönüllü vazgeçmenin tamamlanmış suçlardaki görünüm şekli (Koca-Üzülmez, Genel Hükümler, s.385), suçun bütün unsurları ile tamamlanmasından sonra failin bazı pişmanlık gösteren hareketler yapması durumunda, bu hareketler dolayısıyla faile ceza verilmemesini veya cezasında indirim yapılmasını ifade eden kurum (Hakeri, Ceza Hukuku, s. 452) olarak tanımlanmaktadır. Bu haliyle gönüllülük esasına dayanan ve etkin bir pişmanlık gerektiren kurumla, suçun bütün unsurları ile tamamlanmasından sonra faile gerçekleştirilen/gerçekleştirdiği haksızlığın sonuçlarını mümkün mertebe gidermeye çalışmasına imkan verilmektedir.
Etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak yeniden topluma kazandırmaktır.
Bu husus Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında şu şekilde ifade edilmiştir. “Terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 05.06.1985 tarih, 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Yasa kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Bu Yasanın 2 yıllık yürürlük süresinin bitmesi üzerine aynı amaçlara yönelik olarak 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Yasa çıkarılmış, Yasanın 1. maddesi süreli, diğer maddeleri ise süresiz olarak yürürlüğe girmiştir. Anılan 1. maddenin sona eren yürürlük süresi zaman içinde 3618, 3853, 4085, 4450, 4537 sayılı Yasalarla uzatılmış ve beklenen amaca ulaşmaması nedeniyle bu kez 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.”
Terör suçları bakımından etkin pişmanlık, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’da, özel hükümler kısmında kalıcı olarak düzenlenmiştir.
TCK’nın 221. maddesinde;
Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (TCK’nın 221/2 maddesi), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi (TCK’nın 221/4 maddesinin ilk cümlesi), verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması halinde, sanık yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde (TCK’nın 221/3 maddesi), sanık hakkında şahsi cezasızlık nedeni uygulanacaktır.
Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde cezadan indirim yapılacaktır (TCK’nın 221/4 maddesinin 2. cümlesi).
Yargısal uygulamalar ve doktrindeki görüşler dikkate alındığında “etkin pişmanlık” düzenlemesi yapan yasaların, bir af yasası olmayıp terör örgütü mensubu olan sanıkların topluma kazandırılabilmesinin yanında esasen terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, örgütün etkisizleştirilip ortadan kaldırılması ve işlenen suçların aydınlatılabilmesi amacına yönelik düzenlemeler olduğu görülmektedir.
Yakalanan sanıkların TCK’nın 221/3 maddesi kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanabilmeleri için; örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasına örgütün yapısına ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili elverişli bilgi vermesi gerekir. Bu bilginin elverişliliği, örgütün örgütlenme biçimi, failin örgüt yapılanmasındaki konumu ile örgütte geçirdiği süre ve katıldığı faaliyetler gibi kıstaslar gözönüne alınarak mahkemece takdir edilecektir. Tam bir gizlilik esasına ve hücre tipi yapılanmaya dayanan örgütlerde örgütü tamamen dağıtacak, yapılanma şemasını ortaya koyacak bilgiler vermesi beklenemez. Ancak konumu gereği bilmesi beklenen bilgileri samimi olarak ortaya koymalı, bu bilgiler her halükarda örgütte zaafiyet yaratacak, örgüte önemli boyutta zarar verecek, örgüt faaliyetlerini belli ölçüde sekteye uğratacak boyutta olmalıdır (Dairemizin 24.04.2017 tarih, 2015/3 E. 2017/3 K.).
Yasanın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; fail, yakalandıktan sonra kendi bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisi ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermelidir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrada istenen örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
Bu açıklamalar ışığında, somut olayda;
Sanıklar ..., ..., ... ve ...’in savunmalarında bir takım bilgiler verdiklerinin anlaşılması karşısında, adı geçen sanıkların örgütte kaldıkları süre ve konumları itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile ilgili verdikleri bilgilerin örgütteki konum ve faaliyetlerine uygun nitelikte faydalı olup olmadığı, beyanlarında gerçek isimleriyle bildirdikleri kişiler hakkında örgütsel soruşturma veya kovuşturma olup olmadığı, varsa bu beyanlarının söz konusu soruşturma ve kovuşturmalar açısından faydalı olup olmadıkları araştırılıp yasal takdirinin ifasından sonra sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Sanıklar ... ve ... hakkında;
TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle, 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde; suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik de göz önünde bulundurularak hukuka, vicdana, dosya kapsamına uygun olarak makul bir cezaya hükmedilmesi, gerekçelerin de cezaların şahsiliği ilkesine uygun bulunması, keyfilikten uzak olması, sanığın yargılama sırasında izlenen kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin oluşa ve tüm dosya kapsamına göre yerinde takdir edildiğini göstermesi gerekir.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda;
a-Sanık ... hakkında ceza tayin edilirken yazılan 'vahamet arz edebilecek olumsuzlukların gözlenmesi', “örgütün il yapılanması içerisinde en üst kademede bulunmuş olması” şeklindeki teşdit gerekçelerinin somut dayanakları gösterilmeyerek, suçun sübutuna ve fiilin suç oluşturmasına ilişkin tespitler nazara alınmak suretiyle temel ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılıp yazılı şekilde uygulama yapılarak TCK'nın 61. maddesine muhalefetle fazla ceza tayini,
b-Sanık ... hakkında ceza tayin edilirken adı geçen sanığın mensubu bulunduğu silahlı terör örgütünün faaliyetleri kapsamında “... Emniyet Müdürlüğünün mahrem imamı olduğu” yönünde tespitte bulunulduğuna dair...İl Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen ve ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üst yazı ile dosyaya gönderilen yazının göz önünde bulundurulduğunun anlaşılmış olması karşısında, 07.03.2018 tarihinde temyiz aşamasında dava dosyasına gelen ...adlı kişinin ... Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde 06.05.2017 tarihinde vermiş olduğu ifadesine ekli fotoğraf teşhis tutanağının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulduktan sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken, mezkur üst yazı ile dosyaya gönderilen yetersiz ve eksik yazıya dayanılarak, temel cezanın belirlenmesi,
B-Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümler yönünden;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada sanıklar ... ve ...’in bylock kullanıcısı olup olmadıklarının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; adı geçen sanıkların, bylock kullanıcısı olup olmadıklarına dair, ID, şifre, kişi listeleri gibi bilgileri içeren ayrıntılı değerlendirme ve tespit tutanağı dosyaya getirtilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulduktan sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken, adı geçen sanıkların bylock kullanıcısı olduklarına dair düzenlenen yetersiz ve eksik araştırma tutanağına dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi,
a-Kabul ve uygulamaya göre ise;
Sanıklar ... ve ...’in aşamalarındaki beyanlarında özellikle cezaevindeki diğer örgüt mensupları hakkında konumlarına uygun bilgi verip vermedikleri, suçun aydınlatılmasına katkıda bulunarak samimi olarak pişmanlık gösterip göstermedikleri araştırılıp değerlendirilmeksizin, adı geçen sanıklar hakkında dosya kapsamına uymayan ve yetersiz gerekçe ile 5237 sayılı TCK'nın 221/4-2. cümlesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasına yer olmadığına karar verilmesi,
C-Sanık ... hakkında;
a-Aşamalardaki tüm beyanlarında Bylock kullanmadığını savunan, hükümden sonra da dava dosyasına gelen Bylock tespit ve değerlendirme tutanağı ile mesaj içeriklerinin tespitinden sonra söz konusu Bylocku amcası olan ...’in kullandığını savunan sanığın bu yöndeki savunması; mezkur Bylock Tespit ve Değerlendirme Tutanağının 7. (yedinci) sayfasında sanığın kullandığı iddia edilen bylock programının kullanıcısının ...’e ait olduğuna dair tespit yapıldığı gözetilerek; ...adlı kişinin Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/331 Esas sayılı davasında sanık olarak yargılandığının tespit edilmiş olması karşısında, ilgili dosyadan ...’in aşamalardaki beyanları, bylock adlı programı kullanıp kullanmadığına dair araştırma sonuçları ve mesaj içerikleri incelenerek sanığın hukuki durumunun tespit ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
b-Kabule göre de; sanık ...’in ByLock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; istinaf aşamasında dava dosyasına gelen ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı ve mesaj içeriklerinin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada okunup sanık ve müdafiine diyecekleri sorulmadan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA; verilen ceza miktarları ve tutuklulukta geçirilen süreler ile mevcut delil durumları dikkate alınarak sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin tahliye talebinin REDDİNE; delil durumu ile tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak sanık ...’in 5271 sayılı CMK'nın 109/3-a ve b maddesi gereğince 'yurt dışına çıkmamak' ve 'duruşmalarına katılmak' adli kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu değilse salıverilmesinin sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına 14.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.