Ceza Genel Kurulu 2017/1069 E. , 2021/393 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 146-352
Katılan mağdur : ...
Sanık ... hakkında katılan mağdur ...'ı kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/2, 86/3-d, 29, 62 ve 51/1 maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelenmeye ilişkin ... 23. Asliye Mahkemesince verilen 23.01.2015 tarihli ve 408-51 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesince 21.01.2016 tarih ve 21945-1404 sayı ile;
“...Olayın tek görgü tanığı olan ...'nun 5271 sayılı CMK'nın 210. maddesine aykırı şekilde kovuşturma aşamasında beyanı alınmadan sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 31.05.2016 tarih ve 146-352 sayı ile;
'...2559 sayılı PVSK'nun 15. maddesinde 'polis yaptığı tahkikat esnasında ifadelerine müracaat lazım gelen kimseleri çağırır ve kendilerine lüzumlu olan şeyleri sorar. Kolluk tanıkların ifadesini alma yetkisine sahip değildir.' Bunun içindir ki kolluk suç tanığının beyanlarını bilgi veya ifade tutanağı, bilgi alma tutanağı gibi çeşitli adlar altında belgelemektedir.
Olaydan yedi gün sonra karakolda beyanı alınan ...'nun 21/05/2014 tarihli bilgi alma tutanağındaki beyanında 'olayı hiç görmedim, konu hakkında bilgim yoktur,' şeklinde açıkça yargılama konusu olaya dair bilgi sahibi olmadığı bilinmelidir.
Ceza yargılamasında amaç meydana gelen somut olay ile ilgili maddi gerçeğe ulaşmak ve hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde olayın deliller ile ispat edilmesini sağlamaktır. Kovuşturma evresinde delil, meydana gelen somut olayın ispatlanması ve Hâkimin kanaati için gerekli olan ispat vasıtasıdır. Bu itibarla; ceza yargılamasında tanık beyanının niteliği ve önemi hususunda açıklama yapılması gerekmektedir.
Prof. Dr. Nurullah Kunter tanık beyanının niteliğini; 'Müşahhas olaya münhasır beyan' şeklinde tanımlamaktadır.
Tanık beyanı, taraflardan olmayan bir kimsenin bir olay hakkında beş duyusu ile edindiği bilgileri sübut konusunda karar verecek olan hâkim veya onun tayin ettiği naip hâkim veya istinabe olunan hâkim huzurunda sözle bildirmesidir.
Tanık beyanı, özellikle ceza muhakemesi hukukunda delil olarak kabul edilmiştir. Delil yargılama görevini yapıp bir uyuşmazlığın maddi yönü hakkında karar verecek durumda olan hâkimin hakikatı görme vasıtası olduğundan, delil olan tanık beyanında hâkime bilgi verilmesi niteliği taşıması gerekir.
Tanık beyanının değeri, olayı aksettirmesi, bir diğer söyleyişle temsil etmesi nispetindedir. Bilginin doğrudan doğruya veya dolayısı ile edinilmiş olması, beyanının değerine tesir edebilir. Doğrudan doğruya tanığın beyanı, hakikati daha iyi temsil edeceği belirtilmelidir.
Hazırlık soruşturması sırasında, bilgi sahibi olabilir düşüncesi ile kolluk tarafından beyanına başvurulan şahıs henüz tanık sıfatı verilmeyen kişidir. Bilgisine başvurulan kişi eğer 'olayı hiç görmedim, konu hakkında bilgim yoktur.' şeklinde beyanı bulunmakta ise, artık bu kişiye bilgi sahibi denmeyeceği gibi, olay tanığıdır da denemez. Diğer yandan Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre kolluğun tanık dinleme yetkisi zaten bulunmamaktadır. CMK 43/5. maddesine göre; Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme önünde dinlenmesi hâlinde kişiye tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır ifadesi yer almaktadır.
Gerek 2559 sayılı PVSK'nın 15. maddesi ve gerekse 5271 sayılı CMK'nın 43/5. maddesi hükmüne göre değerlendirme yapıldığında beyanına başvurulan kişi olan ...'nun bilgi alma tutanağındaki 'olayı hiç görmedim, konu hakkında bilgim yoktur,' biçimindeki sözleri dikkate alındığında; olayın tanığı olmadığı, bu şekildeki beyanı nedeniyle çağrılıp dinlenmesinin de yargılama konusu maddi olaya hiç bir katkı sunmayacağı göz önüne alındığında Bahar İstanbulluoğlu'nun dinlenmemesinin esasa etkili olmadığı, diğer yandan Bahar İstanbulluoğlu'na olayın tek görgü tanığı olduğu belirtlerek CMK 210. maddesine göre dinlenmesi lüzumuna işaret edilmiş ise de bu yöndeki düşünce de usul hükümlerine aykırıdır. Zira 5271 sayılı CMK'nın 210/1. maddesinde 'olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir' biçimindeki açıklamadan da anlaşılacağı üzere; olayın delilinin bir tanığın açıklamalarından ibaret olması gerekmektedir. Oysa ki katılan mağdur ...'ın soruşturma ve kovuşturma aşamasında değişmeyen istikrarlı iddiası, olay sonrasında annesi diğer katılan ... ile karakola başvurup şikâyetçi olması, yaşı nedeniyle avukat huzurunda ve kamera kaydı ile mağdur katılan mağdur ...'ın beyanı alındığında yakın çekim görüntülerinde de göz altında morlukların açıkça ve net bir biçimde görüldüğü, diğer yandan bu görüntülerin katılanlar tarafından dosyaya ibraz edilen yakın çekim 3 adet kartpostal fotoğraflardaki göz altı morlukları ve yüz şişliğine dair görüntüleri de teyit ettiği, bunlardan da önemlisi dosyada bulunan katılan mağdur ... ile ilgili ... Dr.... Devlet Hastanesinden verilen 15/05/2014 tarihli 681928 protokol sayılı raporunda özetle; 'sol orbite altında ve etrafında morluk mevcut' şeklinde mütalaanın yer aldığı göz önüne alındığında tanık kabul edilmemekle birlikte ...'nun beyanı dışında somut olaya ilişkin dayanak kabul edilebilir başka deliller bulunmaktadır. Bu itibarla sabit görülen eyleminden sanığın cezalandırılmasına karar vermek uygun görülmüştür.' gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.12.2016 tarihli ve 375011 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesince 05.10.2017 tarih ve 18480-12257 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan mağdur ... hakkında 15.05.2014 tarihinde saat 11.40'ta ... Dr.... Devlet Hastanesince düzenlenen raporda; katılan mağdurun sol orbite altında ve etrafında morluk mevcut, burunda deformasyon, hayati tehlikesinin olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının belirtildiği, aynı raporun ek form vücut diyagramında katılan mağdurun sol gözde morluk ve burunda deformasyon olduğuna dair belirleme yapıldığı,
Sanık hakkında 15.05.2014 tarihinde saat 16.05'te ... Dr.... Devlet Hastanesince düzenlenen raporda; sanığın vücudunda darp ve cebir izinin bulunmadığının belirtildiği,
15.05.2014 tarihli olay yeri görgü tespit ve araştırma tutanağında; olayın Turanemeksiz Mahallesi, 48. Sokak'ta bulunan 23 Nisan Ortaokulunun 3. kat koridor kısmında 14.05.2014 tarihinde saat 14.00 sıralarında olduğu, olayın olduğu yerde herhangi bir iz ve emarenin, güvenlik ve mobese kamerasının olmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdur yaşı sebebiyle tayin olunan vekili ile Kollukta; 23 Nisan Ortaokulu 6/I sınıfına gittiğini, dün yani 14.05.2014 tarihinde saat 14.00 sıralarında 6. dersin teneffüsünde iken okulun 3. katının koridorunda nöbetçi olan öğretmeni sanık ...'ı gördüğünü, 'Hocam nasılsın?' diyerek yanına gittiğini, biraz sohbet ettikten sonra hocası sanığın kendisine hitaben 'Sınıfına git.' dediğini, kendisinin de cevap olarak 'Tamam.' dediğini, bu sırada karşıdan bayan öğretmenleri bilgisine başvurulan ...'nun geldiğini, kendisinin de bayan öğretmenine 7/B sınıfının kapısını açarak 'Buyrun Hocam' dediği sırada sanığın kendisine 'Sınıfına git demedim mi?' diyerek yakasından tutarak yumruk ile yüzüne vurmaya başladığını, 5-6 kez yumrukla vurduğunu, 7/B sınıfına kaçarak girdiğini, sanığın arkasından gelerek tekrar vurduğunu, sonrasında sanığın elinden kaçarak kendi sınıfına gittiğini,
Yaşı sebebiyle tayin olunan vekili ve CMK'nın 236/3. maddesi gereğince hazır bulunan bilirkişi huzurunda Mahkemede; olay günü öğrencisi olduğu okulda teneffüste iken ders zilinin çalması üzerine sınıfına gitmekte iken Sosyal Bilgiler öğretmeni sanığın hâlini hatrını sorduğunu, koridorda birlikte yürüdüklerini, bu sırada karşıdan Bahar öğretmenin geldiğini, ona gideceği sınıfın kapısını açtığını, 'Buyrun Hocam' dediğini, bu sırada da öğretmen sanığın geldiğini kendisine hitaben 'Sen daha burada mısın?' dediğini, 'Tamam Hocam gidiyorum.' dediği sırada kendisini dövmeye başladığını, yumrukla her iki gözünün üzerine vurduğunu, hiç kimsenin kendilerini ayırmadığını, yüzünü kapatarak sakındığını, devam eden derse girdiğini, sonra eve gittiğinde ailesine olayı anlattığını, kolluğa giderek kendisinden şikâyetçi olduklarını,
Katılan mağdurun dinlenilmesinde CMK'nın 236/3. maddesi gereğince hazır bulunan bilirkişi ... beyanında; katılan mağdurun beyanlarına itibar edilebileceğine, fiziksel ve zihinsel gelişiminin yaşına uygun olduğunu,
Katılan ... Kollukta; katılan mağdurun oğlu olduğunu, 23 Nisan Ortaokulunun 6. sınıfında öğrenci olduğunu, 14.05.2014 tarihinde katılan mağdurun okula gittiğini, akşam saat 15.10 sıralarında eve geldiğinde gözünün önünde morlukların olduğunu gördüğünü, katılan mağdura 'Ne oldu?' diye sorduğunda kendisine Sosyal Bilgiler öğretmeni sanığın kendisini dövdüğünü söylediğini, oğlu katılan mağduru 15.05.2014 tarihinde Hastaneye götürdüğünü, gerekli doktor raporunu aldığını,
Mahkemede; katılan mağdur ...'ın oğlu olduğunu, okul öğretmeni sanığın katılan mağdurun yüzüne vurması sebebiyle alt göz kapaklarının çevresinde morluklar oluştuğunu, derslerinden geri kalmasın diye okuluna devam ettiğini, o sırada çekilen 3 adet fotoğrafı da ibraz ettiğini, olay sonrası okula gittiğini, doğrusu okul müdür yardımcısına olayı anlattığı hâlde kendisiyle ilgilenmediğini, sanığın eve gelerek özür dilediğini, ancak kabul etmediğini, araya muhtarı da koyduğunu,
Kollukta bilgi alma tutanağı başlığı altında ifadesi alınan ...; 23 Nisan Ortaokulu'nda Fen Bilgisi öğretmeni olduğunu, 14.05.2014 tarihinde saat 14.00 sıralarında dersi olduğu için okulda bulunduğunu, 6/I sınıfının derslerine girdiğini, katılan mağdur ...'ın 6/I sınıfından öğrencisi olduğunu, olay esnasında kendisine sınıfın kapısını kimin açtığını hatırlamadığını, olayı hiç görmediğini, konu hakkında bilgisinin olmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta; 23 Nisan Ortaokulu'nda Sosyal Bilgiler öğretmeni olduğunu, hakkında şikâyetçi olan ...'ın görev yaptığı okulun öğrencisi olduğunu, 14.05.2014 tarihinde okulda nöbetçi öğretmen olarak görevli iken okulun 3. katında öğretmenler zilinin çaldığını, öğrencileri sınıflarına girmeleri için uyardığını, 7/H sınıfının kapısında bir grup öğrencinin birbirleri ile kargaşa hâlinde koridorda olduklarını gördüğünü, aralarında kavga eder şeklinde olduklarını, öğrencileri uyardığını ve ayırmak için aralarına girdiğini, ismi geçen katılan mağduru da sınıfına girmesi için uyardığını, öğrencileri 5 kez uyarmasına rağmen sınıflarına girmelerini sağladığını, derse hazır olmaları için sınıfın kapısını kapattığını, katılan mağdurun 7/H sınıfıyla aynı koridorda 30 metre uzaklıktaki 6/I sınıfının öğrencisi olduğunu sonradan öğrendiğini, katılan mağdur öğrenciye herhangi bir darp ve şiddet olayı uygulamadığını,
İstinabe olunan Mahkemede; olay tarihinde ... ili, Şahinbey ilçesinde bulunan 23 Nisan Ortaokulunda Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak görev yaptığını, olay günü okulun 3. katında nöbetçi öğretmen olduğunu, öğretmenler zilinin çaldığını, koridorun sonunda bulunan sınıfın kapısının önünde bir grup öğrencinin kargaşa ve kavga hâlinde olduğunu gördüğünü, öğrencilere ayrılmalarını ve sınıflarına gitmeleri gerektiğini söylediğini, 5-6 kez uyardıktan sonra öğrencilerin sınıflarına girdiklerini, ertesi günü polisin ifadesi için okula geldiğinde şikâyetçi olduklarını öğrendiğini, veli ile görüşmek üzere evlerine gittiğini, ancak kendisine velinin 'Ben çocuğuma mı inanayım sana mı?' diyerek terslediğini ve dinlemediğini, hiçbir şekilde hiçbir öğrenciye cebir ve şiddet uygulamadığını, kesinlikle orada bulunan öğrencilere vurmadığını,
Bozmadan sonra istinabe olunan Mahkemede; daha önce ifade verdiğini, ifadesini aynen tekrar ettiğini, herhangi bir darp veya şiddet eyleminde bulunmadığını, katılan mağdurun yaralanmasının koridora geldiğinde kalabalık bir öğrenci grubunun kavga hâlinde olduğunu gördüğünü, bu esnada olmuş olabileceğini, öğrencinin anne ve babasından korktuğu için haksız yere nöbetçi öğretmeni suçladığını düşündüğünü, Yargıtay bozma ilamına bir diyeceği olmadığını, mahkemenin bu yönde yeniden karar vermesini talep ettiğini, suçsuz olduğunu,
Savunmuştur.
Duruşmada okunamayacak belgeler başlıklı CMK'nın 210. maddesinde;
'(1) Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.
(2) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde, önceki ifadesine ilişkin tutanak okunamaz.' şeklinde düzenlenmiştir.
Hükümet Tasarısı Gerekçesi:
'217'nci maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, delillerin hükmü verecek mahkeme huzurunda ortaya konulması, tartışılması ve irdelenmesi adil yargılama ilkesinin temel gereklerindendir. Bu itibarla, duruşmada sanık ve tanığın ifadesine ait tutanakların okunması ile yetinilmesi, ancak zorunlu hâllerde kabul olunabilir, 219'uncu madde söz konusu hâllerde olduğu gibi, madde, üç fıkra hâlinde tutunakların okunamayacağı hâlleri göstermektedir:
1. Olayın delili bir tanığın bilgi veya görgüsünden ibaret ise bu tanığın duruşmada dinlenilmesi zorunludur.
2. Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi duruşmada çekinecek olursa, önceki ifadesini içeren tutunak okunamaz.
3. Sanığın tavır ve hareketine ilişkin açıklamaları içeren belgeler duruşmada dosyada yer alsa da okunamaz.' şeklindedir.
Ceza yargılamasında tanık önemli bir delildir. Özellikle bazen olayı gören tek bir kişi bulunmaktadır. Böyle bir hâlde, olayın tek görgü tanığı ile ilgili 5271 sayılı CMK'da öngörülmüş birtakım kurallara uyulması zorunluluğu vardır.
Mahkûmiyetin belirleyici delillerinin tek bir tanığın beyanlarına dayalı olması, o tanığın duruşmada mutlaka dinlenilmesi zorunluluğunu doğurur.
Hükmün dayandığı ve kilit delil konumundaki olayın tek görgü tanığın dinlenilmemesi ve sanıkla yüzleştirilmemesi adil yargılama hakkını ihlal eder niteliktedir.( Dr. Suat Çalışkan, www.hukukihaber.net)
Olayın tek tanığının anlatımından başka, sanığın ikrarı, bilirkişi raporu gibi kanıtlar var ve bu kanıtlarla gerçeğe ulaşılmış ise, tek tanığın anlatımından vazgeçilmesi de olanaklıdır. Fakat, bu durumda tanığın anlatımının okunulmaması ve buna dayanılmaması gerekir. Ancak öbür kanıtlarla olay aydınlanmamış ve kuşku yenilmemiş ise tek tanığın dinlenilmesi şarttır. Tek tanığın anlatımından başka kanıt yoksa dinlenilmesi zorunludur. (Osman Yaşar, Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu, 2. Cilt)
5271 sayılı CMK'nın “Delilleri Takdir Yetkisi” başlıklı 217. maddesi ise; “Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” biçiminde düzenlenmiş olup, madde gerekçesi; “Ceza davasında ulaşılması amaçlanan temel hedef, gerçeğin meydana çıkarılmasıdır. Madde, gerçeğe ulaşmak bakımından delillerin serbestliği ilkesini kabul etmiş bulunmaktadır. Türk sistemi, maddenin birinci fıkrasında ifade edildiği üzere, suçun varlığının ve sanığın sorumluluğunun, kanunun ayrıca hüküm koyduğu hâller dışında, her türlü delille saptanabileceğini kabul etmiş bulunmaktadır…” şeklindedir.
Ceza muhakemesinde hangi hususun hangi delillerle ispat olunacağı konusunda bir sınırlama bulunmayıp, yargılamayı yapan hâkim hukuka uygun şekilde elde edilmiş akla, bilime ve mantığa uygun olan her türlü delili kullanmak suretiyle sanığın aleyhine olduğu kadar, lehine olan delilleri de araştırıp değerlendirerek şüpheden arınmış bir sonuca ulaşmalıdır. Yargılama konusu olayın açıklığa kavuşturulması ve maddi gerçeğin bulunabilmesi için ispat amacıyla kullanılan hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş her araç delil olarak kabul edilir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...'ın Şahinbey ilçesi, ... Mahallesi, Şehit Osman Sokak'ta bulunan 23 Nisan Ortaokulunda Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak görev yaptığı, olayın olduğu iddia edilen günde de adı geçen okulda nöbetçi öğretmen olduğu, katılan mağdur ...'ın 11 yaş içerisinde olup, aynı okulda 6/I sınıfı öğrencisi olduğu, 14.05.2014 tarihinde saat 14.00 sıralarında sanık ve katılan mağdurun okulun 3. kat koridorunda karşılaştığı, sanığın katılan mağduru sınıfına girmesini söylemesine rağmen katılan mağdurun bilgisine başvurulan Fen Bilgisi öğretmeni ...'nun 7/B sınıfında derse girmek üzereyken öğretmene kapıyı açarak kendi sınıfında derse girmediği, katılan mağdurun öğretmen sanığın uyarılarını dinlememesi sebebiyle sanık tarafından yumruk vurulmak suretiyle darbedildiği iddasıyla annesi katılan ... ile birlikte kolluğa müracaat ederek şikâyetçi oldukları, katılan mağdur hakkında 15.05.2014 tarihinde Gaizantep Dr. ... Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen rapora göre sol orbite altında ve etrafında morluk ve burunda deformasyon mevcut olduğunun tespit edildiği, katılan mağdurun yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği olayda;
Kollukta bilgisine başvuran Fen Bilgisi öğretmeni ...'nun 'Olayı hiç görmedim, konu hakkında bilgim yoktur.' şeklindeki beyanından olayla ilgili bilgi sahibi olmadığı ve bu nedenle kovuşturma aşamasında dinlenilmesinin sonuca etkili olmayacağı gözetilerek Yerel Mahkemece tanığın dinlenilmemesi yönündeki gerekçesinin isabetli olduğu kabul edilmedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, direnme gerekçesi yönünden isabetli olduğuna ve uygulamanın denetlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Dört Ceza Genel Kurulu üyesi; Kollukta bilgisine başvurulan ...'nun dinlenmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
1- ... 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.05.2016 tarihli ve 146-352 sayılı direnme kararına konu hükmünde Kollukta olaya ilişkin bilgisinin bulunmadığını ifade eden ...'nun dinlenilmemesi yönündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.