T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/616
KARAR NO : 2022/1086
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2017
NUMARASI : 2016/212 E. - 2017/458 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : TPMK YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
Dairemizden verilen 01.07.2020 tarih 2020/642 Esas, 2020/572 sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 27/01/2022 tarih ve 2020/7044 Esas 2022/709 K. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin ticaret unvanının kılavuz unsuru olan “...” markasını uzun yıllardır nizasız ve fasılasız bir şekilde kullandığını ve 1977 yılından bu yana faaliyette bulunduğunu, müvekkili şirket adına davaya konu marka başvurusundan çok daha önceki tarihlerde 24 ve 25. sınıflarda tescilli “...” esas unsurlu markalarının da mevcut olduğunu, davalının 2011/81151 sayılı ve '...' ibareli başvurusu yönünden, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b hükmü çerçevesinde tescil engeli bulunduğunu, davalı şirket tarafından TPMK’na yapılan başvurunun WIPO tarafından ...’ye bildirim tarihinin 29.09.2011 olduğu halde, 13.05.2012 tarihinde Resmi Marka Bülteninde yayınlandığını, bu ilana istinaden müvekkil şirket tarafından yapılan itiraz hakkında 01.11.2013 tarihinde kısmi ret kararının verildiğini ve bu kararın ... tarafından WIPO'ya bildirim usulünün düzenlendiği Madrid Protokolü’nün 24. maddesi çerçevesinde, 29.09.2011 tarihinden itibaren 18 aylık süre içinde bildirilmesi gerekirken, protokole uyulmayarak WIPO’ya 12.11.2013 tarihinde yani 25 ay sonra (29.09.2011-12.11.2013) bildirildiğini, bu nedenden dolayı da 09.04.2016 tarih ve 2016-M-1402 sayılı YİDK kararının müvekkil şirketin telafisi mümkün olmayacak şekilde zarar görmesine neden olduğunu ve iptalinin gerektiğini, müvekkil şirketin “...” markasının gerçek hak sahibi olduğunu, bu nedenle de YİDK kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, davalı yanın markasını tescil ettirmekte kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davalı ... YİDK.'nın 2016-M-1402 sayılı kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu YİDK kararının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında esasa dair yapılan bir inceleme olmayıp, taraf olduğumuz Madrid Protokolü hükümleri çerçevesinde yapılan maddi hatanın düzeltilmesine dair bir karar olduğunu, bu bakımdan kararın hukuka uygun olup iptalini gerektirir herhangi bir hususun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, talebin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, Madrid Protokolünün uygulanması açısından ... YİDK.'nın 2016-M-1402 sayılı kararının Uluslararası Büro nezdinde yapılan bir işlemin tespiti niteliğinde olduğu, hükümsüzlük talebi açısından davalının 2011/81151 sayılı “...” markası ile davacının itiraza gerekçe olarak gösterilen 2003/7505 sayılı '...” ve 99/014565 sayılı '... ” markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca 24. ve 25. sınıflarda benzer bulunduğu, 9. ve 28. sınıflar bakımından ise 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzer olmadığı, davacının anılan markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 bendi anlamında tanınmış marka olduğunun ve davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığının ispatlanamadığı, davalı şirketin dava konusu “...” markasına ilişkin 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi bakımından eskiye dayalı kullanım hakkının bulunduğunun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı ... YİDK.'nın 2016-M-1402 sayılı kararının, dava konusu tescilli marka kapsamında bulunan 24 ve 25. sınıflar yönünden kısmen iptaline, diğer davalının 2011/81151 sayılı markanın, 24 ve 25. sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin '...' esas unsurlu tanınmış markaların gerçek hak sahibi olduğunu, davalı şirkete ait marka başvurusu ile müvekkil şirketin '...' esas unsurlu markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olup, 9 ve 25. sınıf dahil tüm mal ve hizmetler yönünden markalar arasında iltibasın kaçınılmaz bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında hem ibareler hem de emtia yönünden 556 sayılı KHK.'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, Madrid Protokolü’nün 4.1. maddesi uyarınca, Uluslararası Büro’nun (WIPO) uluslararası tescili belirlenmiş akit tarafların ofislerine bildirmesi üzerine akit taraf ofisi, süresi içinde büroya ret bildiriminde bulunmazsa veya ret bildirimini usulüne uygun şekilde yapmazsa veya ret bildirimini sonradan geri alırsa markanın, uluslararası tescil tarihinden itibaren ilgili akit tarafta tescil edilmiş gibi korunduğunu, bu hüküm uyarınca ... Kurumu’nun dava konusu 2011/81151 sayılı '...' markasını tescilli olarak kabul etmesinin zorunlu bulunduğunu, bu nedenle dava konusu markayı tescil ettiğini, dolayısıyla dava konusu YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkilinin dava konusu marka üzerinde önceye dayalı üstün ve öncelikli hakkınının bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu YİDK kararının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında esasa dair yapılan bir inceleme olmayıp, taraf olduğumuz Madrid Protokolü hükümleri çerçevesinde yapılan maddi hatanın düzeltilmesine dair bir karar olduğunu, bu bakımdan kararın hukuka uygun olup, iptalini gerektirir herhangi bir hususun bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemize ait 01.07.2020 tarih 2020/642 E.- 2020/572 K. sayılı karar ile başvuru konusu markanın kapsamında yer alan 9. sınıftaki “gözlük kılıfı, güneş gözlükleri, kayak gözlüğü ve kayak kabı” ile 28. sınıftaki “jimnastik ve spor malzemeleri” malları ile itiraza mesnet markaların kapsamında yer alan 25. sınıftaki mallar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalı şirket adına tescilli 2011/81151 sayılı markanın, 9. sınıf kapsamında bulunan 'gözlük kılıfı (Spectacle glasses), güneş gözlükleri (sunglasses), kayak gözlüğü ve kayak kabı (ski goggles and spectacle frames)' malları ile 24 ve 25. sınıfların tescil kapsamındaki tüm mallar yönünden kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, davalı ... YİDK'nun 2016-M-1402 sayılı kararının iptaline ilişkin davanın ve fazlaya dair diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ'NİN 27.01.2022 TARİH VE 2020/7044 E. -2022/709 K. SAYILI KARARININ ÖZETİ: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nce, Dairemiz kararının hüküm fıkrasının 1. bendinde gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak ve kararın icrasında tereddüte sebebiyet verecek şekilde hüküm kurulduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Gerçekten de Dairemize ait 01.07.2020 tarih 2020/642 E.- 2020/572 K. sayılı karar ile başvuru konusu markanın kapsamında yer alan 9. sınıftaki “gözlük kılıfı, güneş gözlükleri, kayak gözlüğü ve kayak kabı” ile 28. sınıftaki “jimnastik ve spor malzemeleri” malları ile itiraza mesnet markaların kapsamında yer alan 25. sınıftaki mallar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik bulunduğu gerekçesine yer verildikten sonra, 28. sınıftaki “jimnastik ve spor malzemeleri” malları hariç, diğer mallar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuştur. Bu halde 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, önceki kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, yeniden bir karar verilmesi gerekir.
Dairemizin eldeki davasında uyulmasına karar verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 27.01.2022 tarih ve 2020/7044 E. -2022/709 K. sayılı kararında, 'mahkemece, bozmaya uyularak tesis edilecek yeni hükümde temyiz yoluna başvuranın sıfatına göre taraflar yararına oluşan usuli müktesep hakların da göz önüne alınması gerektiği' bildirilmiştir. Dairemizce Yargıtay bozma ilamında geçen bu cümleden, Dairemizin 01.07.2020 tarih 2020/642 E.- 2020/572 K. sayılı dosyasında uyulmasına karar verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 12.02.2020 tarih ve 2019/2678 E.- 2020/1261 K. sayılı bozma ilamı ile davacı yararına oluşan müktesep hakkın anlaşılması gerektiği düşünülmüştür. Zira Dairemizin 04.04.2019 tarih ve 2018/1004 E.- 2019/407 K. sayılı kararını taraf vekilleri temyiz etmiş, ancak Dairemiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 12.02.2020 tarih ve 2019/2678 E.- 2020/1261 K. sayılı kararıyla sadece davacı yararına bozulmuş, Dairemizce de 2020/642 E. sayılı dosyası üzerinden devam eden yargılamada, bozmaya uyulması ile başvuru konusu markanın kapsamında yer alan 9. sınıftaki “gözlük kılıfı, güneş gözlükleri, kayak gözlüğü ve kayak kabı”, 28. sınıftaki “jimnastik ve spor malzemeleri” malları ile 24 ve 25. sınıftaki malların tümü için davanın kısmen kabulüne karar verilmesi konusunda davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur.
Esasen Dairemizin 01.07.2020 tarih 2020/642 E.- 2020/572 K. sayılı kararı, kurulan hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı arasında çelişki oluştuğundan ve bu durumda ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm dahi bulunmadığından, böyle bir kararı bozan Yargıtay ilamına uyulması ile herhangi bir taraf yararına usulü kazanılmış hak doğması da mümkün değildir. Dolayısıyla Dairemizin 2022/616 E. sayılı yeni esası üzerinden yapılan yargılamada, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 27.01.2022 tarih ve 2020/7044 E. -2022/709 K. sayılı bozmasına uyulması ile, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gereken emtia yönünden, taraflar yararına herhangi bir usulü kazanılmış hak doğmamıştır. Zaten bu nedenledir ki 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa karar başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı bildirildikten sonra, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiş ve sonuçta 'önceki kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde' yeniden bir karar verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla Dairemizce kurulan yeni hükümde, temyiz yoluna başvuranın sıfatına göre taraflar yararına oluşan usulü müktesep hakların da gözetilmesi suretiyle somut uyuşmazlıkta, başvuru konusu markanın kapsamında yer alan 9. sınıftaki “gözlük kılıfı, güneş gözlükleri, kayak gözlüğü ve kayak kabı” ile 28. sınıftaki “jimnastik ve spor malzemeleri” malları ile itiraza mesnet markaların kapsamında yer alan 25. sınıftaki mallar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik bulunduğu kanaatine varılmış ve hükümsüzlük davasının 9. sınıftaki “gözlük kılıfı, güneş gözlükleri, kayak gözlüğü ve kayak kabı” ve 28. sınıftaki “jimnastik ve spor malzemeleri” malları ile 24 ve 25. sınıfların tescil kapsamındaki tüm mallar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ayrıca Yargıtay HGK.'nın 04.03.2021 tarih ve 2021/2-96 E.- 2021/205 K. sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda, dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde taraflar yararına ayrıca duruşma vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği nazara alınarak, somut uyuşmazlıkta da Dairemizce davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle taraflar yararına ayrıca duruşma vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı şirket adına tescilli 2011/81151 sayılı markanın, 9. sınıftaki “gözlük kılıfı, güneş gözlükleri, kayak gözlüğü ve kayak kabı” ve 28. sınıftaki “jimnastik ve spor malzemeleri” malları ile 24 ve 25. sınıfların tescil kapsamındaki tüm mallar yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine,
2-Davalı ... YİDK'nın 2016-M-1402 sayılı kararının iptaline ilişkin davanın ve fazlaya dair diğer istemlerin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 2.250,00 TL bilirkişi masrafı, 3.080,00 TL tercüme ücreti, 404,50 TL posta ve tebligat ücreti ile istinaf aşamasında yaptığı 223,40 TL posta ve tebligat gideri toplamı 5.957,90 TL'nin davanın 1/2 kabul ret oranına göre belirlenen 2.978,95 TL'ye peşin harç olarak yatırılan 29,20 TL eklenerek toplam 3.008,15 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan 96,08 TL tebligat ve posta giderinin davanın 1/2 kabul ret oranına göre belirlenen 48,04 TL'nin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, bakiye kısmın davalı şirket üzerine bırakılmasına,
8-Davalı ... Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,00 TL tebligat posta giderinin davanın 1/2 kabul ret oranına göre belirlenen 110,00 TL'nin davacıdan alınarak davalı ... Kurumuna verilmesine, bakiye kısmın davalı ... Kurumu üzerine bırakılmasına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Taraflardan ayrı ayrı ve peşin olarak alınan 35,90'ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 14/09/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2022
Başkan
Üye
Üye
Katip