Ceza Genel Kurulu 2019/182 E. , 2021/638 K.
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık ...’in TCK’nın 103/2, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.10.2015 tarihli ve 411-411 sayılı hükmün sanık ... müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 16.06.2016 tarih ve 2116-6002 sayı ile;
'…Ancak;
Mağdurenin '... cinsel organını arka tarafıma sokmaya çalıştı, canım bu olay dolayısıyla fazla acımadı...' şeklindeki savcılık beyanına, mağdurede fiili livata bulgusuna rastlanılmadığına ilişkin doktor raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın eylemini organ sokmak suretiyle gerçekleştirdiği hususunda şüphe bulunduğu, ortaya çıkan şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği ve mevcut haliyle eylemin çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi yerine yazılı şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması,
Hükümden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 17.10.2016 tarih ve 286-300 sayı ile, çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanığın TCK'nın 103/1-1. cümle, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin verilen hükmün katılan mağdure vekili, katılan ... vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 20.09.2018 tarih, 7122-5335 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri B. Aköz ve M. Yıldırım;
'Mağdur, kendisiyle aynı yaştaki ...’un evine gittiğinde, ...’un ağabeyi olan sanıkla birlikte saklambaç oynadıklarını ve bu sırada sanığın cinsel organını anüsüne soktuğunu iddia etmiş, bu kabulle açılan dava sonunda mahkeme, ilk kararında nitelikli cinsel istismar suçundan mahkumiyet kararı vermiş bu kararın Daremizce 'organ sokma durumunun şüphede kaldığı' gerekçesiyle bozulması üzerine, bu kez çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkumiyet kararı tesis edilmiştir.
Mağdur C. Savcılığındaki beyanında; saklambaç oynadıkları sırada sanık ile misafir odasına gittiklerini, koltuğun arkasında sanığın organını anüsüne sokmaya çalıştığını söylemiş mahkemede ise, bu beyanından tamamen ayrılarak saklambaç oynadıkları gün istismar olayının olmadığını, iddianameyede konu edilmeyen daha önceden hiç anlatmadığı yeni pek çok nitelikli istismardan bahsetmiştir. Mahkeme, huzurundaki bu beyana rağmen, mağdurun ilk ifadesini kabul eder şekilde mahkumiyet kararı vermiştir.
Mağdurenin birbirinden tamamen farklı soyut beyanları bir yana, alınan genital raporunda herhangi bir bulguya rastlanmadığı belirtilmiştir. Bütün bunlara rağmen mahkeme, saklambaç oynadıklarını tanık ...’un da doğruladığı gerekçesiyle, huzurda aldığı beyandan tümden farklı olan mağdurun soruşturma ifadesine dayanarak mahkumiyet kararı vermiştir.
Mağdurun çelişki içeren soyut beyanı dışında herhangi bir delille desteklenmeyen suçla ilgili olarak verilen mahkumiyet kararının beraat yönünde bozulması kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama yönündeki kararına katılmamaktayız.' düşüncesiyle karşı oy kullanmışladır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.11.2008 tarih ve 39106 sayı ile;
'... Olaya ilişkin maddi bir delil yoktur. Sanık tüm şamalarda olayı inkar etmiştir.
Mağdure 26/05/2015 tarihinde Cumhuriyet Savcısına verdiği ifade ve Yerel Mahkemeye 29/09/2015 günlü oturumunda verdiği ifade karşılaştırıldığında, olayın oluş şekli, maruz kalındığı iddia edilen istimarın sayısı, mağdurun olay hakkında annesine bilgi verme nedeni, Sıla isimli arkadaşına yöenlik olarak sanığın eylemini öğrenme şekli gibi birçok konuda taban taban zıt oldukları, Yerel Mahkemenin çelişkiye giermeye tevessül etemediği, bu beyanları gerekçesinde tartışmadığı, kabulünden mağdurenin soruşturma aşaması ifadesinin hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Olay tarihi tam belli olmamakla birlikte en erken 9-10 ay sonra intikal ettirildiği anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkeme, mağdurenin sanığa suç atfında bulunması için bir neden bulunmadığını kabul etmişse de, mağdurenin annesi...'un dayısının oğlu sanık ...'in Babası ... ile amca oğlu olduğunu söyleyen tanık ...ın Jandarma'da verdiği ifadede...'un kendisine ve başka kişilere iftira ettiğini, böyle bir huyu olduğunu beyan ettiği, ifadede bahsi geçen kişi ve olaylarla ilgili olarak mahkemece bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır.
Mağdurenin adli raporlarında maddi bir bulguya rastlanmamıştır.
Olayın intikal şekli ve zamanına, mağdurenin çelişkili anlatımlarına göre sanığın atılı suçtan mahkumiyetine yeter dereecede, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı düşünüldüğünden Yüksek Dairenin onama kararına itiraz etmek gerektiği,' görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK'nın 308/3. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 07.03.2019 tarih, 10026-7955 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı eylemin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
26.05.2015 tarihinde saat 02.10’da kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre; saat 01.55 sıralarında katılanın 155 polis imdat hattını arayıp dayısının oğlu olan sanığın, kızı olan mağdureye cinsel istismarda bulunduğunu mağdurenin söylediği ihbarını yaptığı,
Olayın gerçekleştiği iddia edilen tarihte katılan mağdurenin 6 yaş 4 aylık (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdureden 'mağdure' şeklinde bahsedilecektir.), sanığın ise 19 yaşında oldukları,
26.05.2015 tarihinde ... Aile ... Merkezinde görevli doktor tarafından düzenlenen rapora göre; sanığın harici yapılan fizik muayenesi sonucunda depresif durum sergilemesi ve iletişim kurmada güçlük çekmesi üzerine intihar ihtimali göz önüne alınarak ayrıntılı psikiyatrik muayenesinin yapılması için sevkinin uygun görüldüğü,
26.05.2015 tarihinde ... Harakani Devlet Hastanesinde görevli doktorun sanıkta aktif bir psikopatoloji bulunmadığını belirttiği,
26.05.2015 tarihinde ... Harakani Devlet Hastanesinde görevli kadın hastalıkları ve doğum uzmanının raporuna göre; mağdurenin genital muayenesinde vulvanın doğal olduğu, herhangi bir yaralanmanın olmadığı, kanama veya zorlanma izine rastlanılmadığı, hymenin intakt olarak izlendiği, fiili livata açısından genel cerrahi uzmanının görüşünün alınmasının uygun olduğunun belirtildiği, aynı tarihte aynı hastanede görevli çocuk cerrahı uzmanı tarafından düzenlenen raporda; mağdurenin yapılan muayenesinde; yeni olmayan patolojik istismar bulgusu, fissür, fistül, hematom, ekimoz, hiperemik bulgulara rastlanılmadığının, olayın uzun süre önce gerçekleşmesi nedeniyle adli tıp kurumuna sevkinin uygun olduğunun mütalaa edildiği,
27.05.2015 tarihinde ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen rapora göre; 26.05.2015 tarihinde mağdurenin yapılan muayenesinde; yaklaşık 6 (altı) ay önce arkadaşı ... ile onların evinde oyun oynarken ...'un ağabeyi olan Mert'in eve geldiğini ve saklambaç oynamayı teklif ettiğini, kendilerinin kabul ettiklerini, oyunda ...'un ebe olduğunu, sanık ... kendisinin saklandığını, birlikte misafir odasına gittiklerini, orada bulunan koltuğun yanına geçtiğini, sanığın, kendisinin arkasına geçip alt tarafındaki kıyafetini çıkardığını, ardından cinsel organını çıkararak arka tarafına sokmaya çalıştığını, bu olay dolayısıyla canının çok fazla acımadığını, herhangi bir ıslaklık hissetmediğini ifade ettiği, sanığın, ön taraftan bir girişimde bulunmadığını belirttiği, 26.05.2015 tarihinde yapılan genital muayenesinde; hymenin intakt, vulvanın doğal olduğu, herhangi bir yaralanmanın olmadığı, kanama ve zorlama izine rastlanılmadığı, anüs muayenesinde; anüs, anüs çevresi ve sfinkter tonusunun doğal bulunduğu, halka şeklinde ekimoz, rektuma uzanan kanamalı-kanamasız fissür, eski ve yeni skar dokusu, kanama veya zorlama izine rastlanılmadığı, bakire olduğu, akut ve kronik fiili livatanın maddi delillerine rastlanmadığı ancak rıza ve itina ile ya da kayganlaştırıcı madde kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen anüs yolu ile cinsel ilişkide herhangi bir bulgu saptanmayabileceği, vücuda organ ya da sair cisim sokulmak suretiyle gerçekleştirilmiş yeni (7-10 gün içinde) cinsel ilişki bulgularına rastlanmadığı sonucuna varıldığı,
İnceleme dışı sanıklar ... ve... hakkında katılana yönelik hakaret ve tehdit suçlarından, sanık hakkında inceleme dışı mağdure Sıla’ya yönelik cinsel istismar suçundan kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure ... Savcılıkta; zaman zaman ...’da zaman zaman da ... ili ... ilçesinde ikamet ettiklerini, ... ilçesinde bulunduklarında 70. Yıl İlköğretim Okulu’na gittiğini, olay tarihinde sanığın kardeşi olan tanık ...’la onların evinde oyun oynadıklarını, o esnada sanığın eve gelerek saklambaç oynamayı teklif ettiğini, kabul ettiklerini, oyunda ...’un ebe olduğunu, sanıkla birlikte saklandıklarını, misafir odasına gidip orada bulunan koltuğun yanına geçtiklerini, sanığın, kendisinin arkasına geçip alt tarafını çıkardığını, cinsel organını da çıkararak arka tarafına sokmaya çalıştığını, bu olay dolayısıyla canının çok fazla acımadığını, herhangi bir ıslaklık hissetmediğini, olayı anlatmasının istenilmesi ve olay tarihinin sorulması üzerine; olayın eylül ayında meydana geldiğini ifade ederek ilk beyanında farklı bir tarih bildirdiğinin gözlemlendiği ve ilk beyanında pazartesi günü sanığı gördüğünü ifade eden mağdurenin daha sonraki beyanında pazartesi günü sanığı hiç görmediğini belirttiğine dair hususların ifade tutanağında yer aldığı, mağdurenin ifadesinin alındığı sırada sürekli olarak olayı değişik şekillerde anlattığı, daha doğrusu ilk etapta olayın bir gün önce gerçekleştiğini beyan ettiği fakat daha sonra söz konusu olayın eylül ayında ve bir defa gerçekleştiğini bildirdiği, bu nedenle beyanlarının çelişkili olduğunun gözlemlendiği hususuna da ifade tutanağında yer verildiği, mağdureye olayı dün itibarıyla neden annesine anlattığının sorulması üzerine; kendisinin utandığı için olayı annesine anlatmadığını, bir gün önce sanığın çalıştığı lokantanın önünden geçtiği sırada bu hususun aklına geldiğini ve anlatmaya karar verdiğini, bu nedenle annesine durumu anlattığını, arkadaşı olan inceleme dışı mağdure Sıla’nın bacağının da sanık tarafından evde bulunduğu sırada ellendiğini öğrendiğini, bu hususu yaklaşık 5-6 ay önce tanık ...’un, kendisine söylediğini,
Hazır bulunan psikolog bilirkişi; mağdurenin beyanlarına itibar edilebileceğini ancak bu konuda doktor kontrolünün uygun olacağını düşündüğünü, zira mağdurenin zaman kavramının çok gelişmemiş olduğu kanaatini taşıdığını, dolayısıyla yaşıtlarına göre zekâ hususunda gerilik söz konusu olabileceğini, bu hususun doktor tarafından değerlendirilmesi gerektiğini,
Mahkemede; tanık ...’la arkadaş olduğunu, ...'un annesi tanık... yaylaya gittiğinde ...’un kendilerine gelip kaldığını,... evdeyken zaman zaman onların evine gittiğini, geçen yıl okulların açılmadığı bir zamanda ...'un evinde olduğunu, gece vakti...’nin hayvanlara bakacağını söyleyerek dışarı çıktığını, evde kendisiyle birlikte ... ve sanığın bulunduğunu, sanığın 'Seninle biraz konuşalım. Misafir odasına gel.' dediğini, misafir odasına gittiğini, ...’un ise salonda olduğunu, misafir odasındayken sanığın, kendisine koltuğa kollarını koyup yaslanmasını söylediğini, sanığın, alt iç çamaşırlarını çıkarttığını, kendisini arka tarafından cinsel organıyla sinkaf etmeye başladığını, sanığa 'Bitti mi?' şeklinde soru sorduğunu, sanığın bitmediğini söylediğini, 5 dakika kadar bu şekilde sanığın hareketlerine devam ettiğini, sanığın cinsel organıyla kendisinin anüsüne girdiğini, sonra iç çamaşırlarını giyindiklerini, arkasında herhangi bir ıslaklık hissetmediğini, salona geçtiklerini, o sırada dışarıda bulunan...’nin sanığı çağırdığını, ...'a 'Ağabeyin benim altımı çıkardı.' dediğini, ...’un 'Sanırım ağabeyim seni sinkaf etmiş.' şeklinde sözler söylediğini, o akşam onların evinde kaldığını, ertesi gün akşama kadar yine bu evde olduğunu, akşam ...'la birlikte salonda oturduklarını, sanığın da salonda olduğunu,... ve diğer oğlunun dışarıda hayvanlara baktıklarını, sanığın ... ve kendisini çağırdığını, sanığın yanına oturduklarını, o sırada sanığın eliyle arkasından kalçalarını ellemeye başladığını, ...'a belli etmemek için 'Ağabeyin sırtımı kaşıyor.' dediğini, geceleyin ... ile birlikte koltukta uyuduklarını, sanığın da aynı koltukta ayakucunda uyuduğunu, geceleyin tekrar kendisini cinsel organıyla sinkaf etmeye çalıştığını, iç çamaşırını çıkartmadan cinsel organını, kendisinin elbiseleri üzerinden kalçasına dayadığını, sanığa yapmamasını söyleyip bağırdığını, sesine ...’un kalktığını, aynı odada yerde yer yatağında uyuyan... ve ...’un duymadıklarını, ...’un 'Ne oluyor?' dediğini, sanığın 'Bir şey yok.' diyerek cevap verdiğini, o şekilde uyuduklarını ancak kendisinin sinirlendiğini, ertesi gün yine onların evinde olduğunu, akşama kadar onunla oynadıklarını, gece olduğunda..., ... ve diğer oğullarının dışarıda hayvanlara baktığını, ... ve Mert ile salonda olduklarını, sanığın '... gel, kucağıma otur.' dediğini, yanına gidip sanığın kucağına oturduğunu, ...'un da yanlarında olduğunu, ...'a belli etmeden, giyinik vaziyettelerken sanığın cinsel organını kendisinin kalçasına dayayıp zıplatmaya başladığını, ilk başta oyun oynadıklarını zannettiğini, o gece yine orada kaldığını, ertesi sabah sanığın annesi... ile kendi annesi katılanın telefonda konuşurken tartışmaları üzerine eve döndüğünü, ertesi gün öğle yemeğinden sonra katılanın, kendisine ...'un elbiselerini ve...’nin terliğini götürüp vermesini söylediğini, gittiğinde '...' diyerek seslendiğini ancak cevap verenin olmadığını, kapıyı çaldığını, kapıyı açan sanığın üzerinde kadınların denizde giydiği mayoya benzer bir giysi olduğunu, ...'un elbiseleri ile...’nin terliğini sanığa verdiğini, sanığın, içeri girmesi yönündeki isteğini kabul etmeyip eve döndüğünü, bu olayları korktuğu ve utandığı için kimseye söylemediğini, bir gün annesi katılanla misafirlikten döndüklerini, annesine 'Anne sana bir şey söyleyeceğim.' dediğini, onun da anlatmasını istediğini, annesine 'Mert beni sinkaf etti.' dediğini, Savcılık beyanının okunup sorulması üzerine; sanığın, kendisini saklambaç oynarken sinkaf etmediğini, olayın anlattığı şekilde gerçekleştiğini, sorulması üzerine; Sıla’yı tanıdığını, onu sevmediğini, ...’un bir gün Sıla'nın, evlerine geldiğini, sanığın Sıla'nın kalçasını ellediğini söylediğini, kendisinden de bunu kimseye anlatmamasını istediğini,
Hazır bulunan sosyal hizmet uzmanı; mağdurenin yaşamış olduğu olaylar nedeniyle psikolojik destek almasının gerektiğini, doğruyu yanlışı ayırt edebildiğini, olayları anlatmasının zihinsel ve fiziksel gelişimine uygun olduğunu, beyanına itibar edilebileceğini,
Katılan ... 26.05.2015 tarihinde saat 03.44'te Kollukta; ... ilinde ikamet ettiğini, eşinin vefatından sonra mağdureyle birlikte ... ilinin ... ilçesindeki evinde yılın birkaç ayı kalıp döndüklerini, dayısının gelini ve sanığın annesi olan tanık...’nin yaylaya gittiği zamanlarda sanığın kardeşi tanık ...’u alıp evde ona baktığını,... yayladan döndükten sonra mağdure ve ...’un...’nin evine gidip birkaç gün kaldığını, ardından mağdurenin tekrar eve döndüğünü, son 3 yıldır böyle bir rutinlerinin olduğunu, bir yıl önce mağdure,...’nin evinde kalıp döndükten sonra en az dört kez mağdurenin iç çamaşırının kanlı olduğunu gördüğünü ancak böcek ısırdığını veya kaşıyıp kanattığını düşündüğünü, o vakitlerde konuyu...’ye aktarıp 'Bu kızları bir arada yatırmayalım. Galiba birbirlerine zarar veriyorlar.' dediğini, konunun tekrar etmediğini, kendisinin ...’a döndüğünü, 03.04.2015 tarihinde tekrar ...’ya gittiklerini, mağdurenin,...’nin evine gündüz gidip akşam geldiğini, 25.05.2015 tarihinde saat 18.00 sıralarında mağdurenin 'Annecim sana bir şey söyleyeceğim ama utanıyorum.' dediğini, mağdureye 'Annelerden utanılmaz. Söyle bakalım.' demesi üzerine mağdurenin sanığın, kendisini arkadan sinkaf ettiğini anlattığını, mağdurenin sözleri karşısında çok şaşırdığını, mağdureye yaşananları detaylı anlatmasını söylediğini, mağdurenin, kendisine ...'la oynamak için...’nin evine gittiğini, sanığın, yanlarına gelip yattıkları yatağa girdiğini, kendileriyle oynadığını, ardından 'Gelin saklambaç oynayalım.' dediğini, sonra ...’u koridorda bırakıp kendisini misafir odasındaki koltukların arasına götürdüğünü, iç çamaşırlarını çıkardığını, ardından kendi cinsel organını da çıkarıp arkadan sinkaf ettiğini, poposunun çok acıdığını, bunun üzerine odadan çıkıp ...’un yanına giderek 'Mert ağabey bana bunu yaptı.' dediğini, ...’un ise 'Ağabeyim seni sinkaf etmiş.' şeklinde sözler söylediğini, ..., mağdure ve inceleme dışı mağdure Sıla bu konuyu konuşuyorlarken Sıla’nın sanığın, kendisinin de bacaklarını okşadığını söylediğini, bunun üzerine mağdureyi evde bırakarak...’nin evine gittiğini, mağdurenin söylediklerini anlattığını, 'Gelin kızımı doktora götürelim.' dediğinde tanıklar... ve ...’un kendisine 'Şerefsiz, o....u, f....e. Git istediğin yere şikâyet et. Benim oğlum yapmaz öyle şey. İftira atma.' diyerek kendisini evden kovduklarını, eve gittiğinde ne yapacağını bilmediğini, ağlayarak dayısının oğlu tanık...’nın evine gittiğini, yaşananları ona anlattığını,...’nın 'Evine git. Onları da çağıralım. Doktora gidilmesi gerekiyorsa gidilsin.' diyerek yardımcı olmaya çalıştığını, eve döndüğünü, o sırada eve aile büyüklerinin, ardından da sanığın babası ...’un geldiğini, olayı herkese anlattığını, onların ise 'Olmaz öyle bir şey.' diyerek kendisine telkinde bulunduklarını, o esnada ...’un 'Aklını başına al. Yalancısın. Oğluma iftira atıyorsun. Fazla canımı sıkma. Bir kurşun sıkar seni öldürürüm.' diyerek kendisini tehdit ettiğini, aile büyüklerinin ve ...’un evden ayrıldıklarını, ne yapacağını bilmemesi nedeniyle geç saatlere kadar ağladığını ve ne yapacağını düşündüğünü, internetten araştırma yaptığını, en sonunda saat 02.00 sıralarında ilçe emniyet amirliğini telefonla arayıp ihbarda bulunduğunu,
29.09.2015 tarihinde Mahkemede; sanığın babasıyla aynı dedenin torunları olduklarını, mağdurenin 'Annecim sana çok önemli bir şey söyleyeceğim. Ancak çok utanıyorum.' dediğini, 'Kızım annelerden utanılmaz. Anlat.' demesi üzerine mağdurenin sırtını duvara dayayıp 'Annecim Mert beni sinkaf etti.' dediğini, şaşırdığını, ne demek istediğini sorduğunu, kendisine sanığın evini kastederek 'Saklambaç oynarken Mert beni sinkaf etti.' dediğini, bazı şeyler de anlattığını ancak sinirinden mağdurenin ne dediğine dikkat etmeyip detaylı bir şekilde dinlemediğini, ona bu olayın ne zaman olduğunu sorduğunu, mağdurenin geçen yıl yaz ayında yaşandığını ifade ettiğini, mağdureyle birlikte kış aylarında ...’da yaz aylarında ise ...'da kaldığını, geçen yıl yaz aylarında ...'ya geldiklerinde olayın gerçekleştiğini öğrendiğini, mağdurenin o zaman kendisine bu olayı anlatmadığını, olayın içinde bulunulan yıl içerisinde olmasının mümkün olmadığını, geçen yıl yaz aylarından sonra sanığın ailesiyle küstüğünü, evlenmek amacıyla görüştüğü kişiyle anlaşamadıklarını, o kişinin evlenme işinin olmayacağını söylediğini, sanığın ailesinin de kendisine tavır aldığını, 2015 yılında mağdureyi sanığın ailesinin evine hiç göndermediğini, mağdureden olayı duyunca mağdureyi evde bırakarak sanığın evine gittiğini, ağladığını,... ile ...'a 'Oğlunuz benim kızımı sinkaf etmiş.' dediğini,... ve ...’un kendisini evden kovduklarını, hakaret ve tehdit ettiklerini, onlara 'Gelin çocuğu doktora götürelim.' dediğini, onların 'Nereye istiyorsan oraya git.' şeklinde sözlerle cevap verdiklerini, bunun üzerine eve gittiğini, mağdureyi alıp ağlayarak tekrar onların evine gittiğini, 'Çocuğumu doktora götürelim.' dediğini ancak evden tekrar kovulduğunu,...'nin evinin yanındaki dayısının oğlu olan tanık... Toptaş'ın evine gidip durumu anlattığını, onun aile büyüklerini çağırdığını, aile büyükleri olan tanıklar Koşun Toptaş ve ... Toptaş’ın 'Mert böyle bir şey yapmaz. Varsa da sus. İkiniz de bizimsiniz. Konuyu kapatalım.' dediklerini,...’nın ilk başta 'Yapılması gereken ne varsa yapalım.' dediğini ancak aile büyüklerinin de araya girmesi nedeniyle sesini çıkarmadığını,
13.10.2015 tarihinde Mahkemede; tanık...’nın kısmen doğruyu söylediğini, ilk başta doktora götürmeyi teklif ettiğini ancak daha sonra herkesin 'Doktor muayenesinde bir şey çı...a olayı kapatalım.' şeklinde konuştuklarını,
Bozma sonrası Mahkemede; bozma ilamını kabul etmediğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu, en ağır şekilde cezalandırılmasını istediğini, mağdurenin psikolojisinin bozuk olduğunu,
Tanık ... Savcılıkta; mağdureyle arkadaş ve komşu olduklarını, katılana hala diyerek hitap ettiğini, sanığın ise kardeşi olduğunu, onu çok sevdiğini, ağabeyinin de kendisini sevdiğini, sanığa iftira atmaları nedeniyle mağdureyi ve katılanı artık sevmediğini, eve geldiğinde katılanın çok kötü şeyler söylediğini, komşulardan sanığa iftira atıldığını öğrendiğini, o sırada ağlamaya başlayan tanığa neden ağladığının sorulması üzerine; cevap vermediği, 'Ağabeyine kötü bir şey olmasından mı korkuyorsun?' şeklinde sorulduğunda ağlayarak 'Evet.' anlamına gelecek şekilde kafasını salladığının tutanağa yazıldığı, devamla; bu olaydan önce mağdurenin, kendisinin en iyi arkadaşı olduğunu, onunla her şeyi konuştuklarını, karşılıklı olarak sırlarını paylaştıklarını, genelde mağdureyle oyun da oynadıklarını, birlikte de uyuduklarını, hem gündüz hem de bir defasında gece aynı yatakta uyuduklarını, adliyeye gelmeden önce babasının, kendisini yönlendirecek şekilde beyanda bulunmasını söylemediğini, mağdureyle saklambaç oynadıklarını, genelde gündüzleri oynadıklarını, geceleyin ise sadece bir defa oynadıklarını, sanığın gündüzleri genelde çalıştığını, o nedenle akşamları eve geldiğini, sadece bir defa kendileriyle oynadığını, oyunda kendisinin ebe olup gözlerini kapattığını, 10'a kadar sayıp sonra sanık ... mağdureyi aradığını, ikisini çok çabuk bulduğunu, ikisinin de misafir odasında olduklarını ancak farklı yerlerde bulunduklarını, sanığın koltukların arkasında olduğunu, mağdurenin bulunduğu yeri ise hatırlamadığını, mağdurenin koltukların arkasına saklandığını söylediğinin tanığa sorulması üzerine; olabileceğini ancak mağdurenin koltuğun arkasında olduğunu hatırlamadığını, sorulması üzerine; mağdureyle kendisinin uyuduklarında hiçbir zaman sanığın yanlarına gelip yatmadığını, böyle bir olayın hiçbir zaman yaşanmadığını, sorulması üzerine; mağdureyle birlikte yatakta uyurken sanığın akşam yanlarına geldiğini, biraz kendileriyle muhabbet ettiğini, sonra saklambaç oynamayı teklif ettiğini, saklambaç oynamadan önce biraz yatakta uzandığını, sonra hep birlikte oyun oynadıklarını, bu olayın geçen sene yaşandığını ancak hangi ayda olduğunu hatırlamadığını, o dönemde okulların tatil olduğunu, sorulması üzerine; oyun oynadıkları zaman ebe olmayı kendisinin istediğini, sanığın öyle bir teklifinin olmadığını, saklanmayı değil ebe olmayı sevdiğini, sorulması üzerine; mağdurenin, kendisine hiç ayıplı şeylerden bahsetmediğini, kesinlikle sanığın gerçekleştirdiği kötü ve ayıplı bir şey söylemediğini, öyle bir şey hatırlamadığını, mağdureye de kendisinin bir şey söylemediğini, sanığa iftira atması nedeniyle mağdureyi artık hiç sevmediğini, sorulması üzerine; Savcılığa gelmeden önce lokantaya sanığın yanına gittiklerini, orada çorba içip adliyeye geldiğini, vereceği ifade konusunda sanığın hiçbir şey söylemediğini,
Psikologtan sorulması üzerine; tanığın yaşına göre fiziki ve ruhsal gelişim itibarıyla normal bir durumda ve söylediklerinin bilincinde olduğunu, yorum yapabildiğini, ifade sırasında koruma içgüdüsüyle özellikle dosyanın tarafı olan yakınını koruma saiki ile hareket ettiğini düşündüğünü, söylediklerine itibar edilebileceğini, beyanlarının anlam ve sonuçlarını algılayabilme ve davranışlarını yönlendirebilme yeteneğinin gelişmiş durumda olduğunu,
Mahkemede; mağdureyle arkadaş olduğunu, mağdurenin evlerine gelip gittiğini, akşamları evlerinde kaldığını hatırlamadığını, kendisinin de zaman zaman mağdurenin evine gittiğini, annesi tanık... yaylaya gittiğinde kendisinin mağdurenin evinde gece de kaldığını, öyle bir olaya hiç şahit olmadığını, mağdurenin de kendisine sanığın ona cinsel yönden bir şey yaptığını anlatmadığını, ayrıca mağdureye sanığın inceleme dışı mağdure Sıla'ya cinsel yönden bir şey yaptığına dair hiçbir şey söylemediğini, Savcılık beyanının okunup sorulması üzerine; kendisine çok soru sorduklarını, bu nedenle şaşırdığını, mağdurenin evlerinde hiçbir gece kalmadığını, sorulması üzerine; kendisi, sanık ... mağdurenin saklambaç oynamadıklarını, Savcılıktaki ifadesinde şaşırdığını, sorulması üzerine; mağdureyle birlikte hiç uyumadığını, çok soru sordukları için şaşırdığını,
Sosyal hizmet uzmanından sorulması üzerine; tanığın net ve kısa cevaplar verdiğini, iç hayal dünyasında yaşayarak ailesinin yönlendirmesi altında kaldığını düşündüğünü, beyanına itibar edilemeyeceğini,
İnceleme dışı mağdure Sıla Erben Savcılıkta; sanığın, babasına ait lokantada çalıştığını, sanığın, kendisine yönelik herhangi bir cinsel istismar eyleminin olmadığını, iddia edildiği şekilde bacaklarına ya da başka bir yerine sanığın eliyle dokunmadığını, sanığın kardeşi olan tanık ...’la arkadaş olduklarını, onların evine zaman zaman gidip geldiğini, orada bulunduğu zamanlarda sanığın lokantada çalıştığını,
Psikologtan sorulması üzerine; mağdurenin beyanlarına itibar edilebileceğini, görünüş itibarıyla ve konuşmasında herhangi bir anormallik olmadığını,
... şüpheli sıfatıyla Savcılıkta; katılanla uzaktan akraba olduklarını, katılanın 3-4 ay önce eşinden ayrıldığını, 5-6 ay kadar önce eşi ile aralarında sorunlar olduğunu bildiğini, o tarihlerde katılanın, eşinden ayrılmak istediğini söylediğini, katılana o tarihte eşinden neden ayrıldığını sorduğunu, bu nedenle katılanın küserek 5-6 aydır evlerine gelmediğini, bir gün önce tek başına katılanın eve geldiğini, sanığın mağdureye cinsel istismarda bulunduğunu söylediğini, bir anda şok olduğunu, öyle bir şeyin olmayacağını, sanığın o tür bir şey yapmayacağını ona söylediğini, ancak ne kendisinin ne de eşinin katılana yönelik olarak herhangi bir hakaret veya tehdit sözü söylediğini, ardından katılanın oradan ayrıldığını, 5 dakika kadar sonra mağdureyle birlikte tekrar geldiğini, mağdurenin sürekli ağladığını, orada katılana tekrar kızıp olayın ne zaman olduğunu sorduğunu, katılanın geçen yıl olduğunu söylediğini, katılana 'O zaman söylemediniz. Gerekirse doktora gidin. Devletin kestiği parmak acımaz.' dediğini, bu konuşmanın ardından katılanın evden ayrıldığını, yaklaşık yarım saat sonra kendisini evinin bulunduğu yere çağırıp Kur’an-ı Kerim getirerek el basmak suretiyle 'Bana bunu ... söyledi. Ben kimseye iftira atmıyorum.' şeklinde sözler söylediğini, orada katılana yönelik herhangi bir tehdit sözü sarf etmediğini, sanığın 6-7 yıldır tanık...’in yanında sabah 07.00 akşam 21.00 saatleri arasında hafta sonu dahil çalıştığını, böyle bir olayın yaşanmasının mümkün dahi olmadığını,
Tanık sıfatıyla Mahkemede; katılanla uzaktan akraba olduklarını, katılanın eşinin vefat etmesinden sonra başka bir kişiyle evlenip ayrıldığını, bu yüzden ailecek ona tavır takındıklarını, aralarına soğukluk girdiğini, bu nedenle katılanın sanık hakkında bu şekilde iftirada bulunmuş olabileceğini, kızı tanık ...'la mağdurenin birbirlerinin evlerine gidip geldiklerini, mağdurenin akşamları evlerinde kalıp kalmadığını hatırlamadığını, saat 20.00 sıralarında eşi tanık...'yle birlikte oturdukları sırada katılanın eve telaşlı bir şekilde geldiğini, 'Hediye!...!' diyerek bağırdığını, 'Senin oğlun kızımı sinkaf etmiş.' dediğini, kendisinin şok geçirdiğini, bu olayın ne zaman olduğunu sorduğunu, katılanın geçen yıl olduğunu söylediğini, katılana 'O zaman niye söylemedin?' dediğini, ardından evden ayrılan katılanın tekrar mağdureyle gelip '... söyle.' dediğini, mağdurenin bir şey söylemediğini, ağladığını, katılanın mağdureyi alıp tanık ...'ın evine gittiğini, sonra aile büyüklerinin araya girdiklerini,
... Ülker şüpheli sıfatıyla Kollukta; 25.05.2015 tarihinde saat 19.00 sıralarında evde eşi ...’la televizyon izlediklerini, o esnada halasının kızı olan katılanın ağlayarak ve '...! ...! ...!' diyerek evlerine geldiğini, kendisinin mağdureye bir şey olduğunu düşündüğünü, ne olduğunu sorduğunda katılanın, sanığın mağdureye tecavüz ettiğini söylediğini, kendisinin bir anda şok olduğunu, ne diyeceğini bilmediğini, 'Sen ne diyorsun? Olmaz öyle şey. Benim oğlum sabah erken saatte işe gider. Akşam geç saatte işten gelir. Hiç izin de kullanmaz. Buna Akkaya’da bulunan çarşı esnafının tamamı şahittir. Ayrıca oğlum işten diğer oğlum Salih’le eve gelir. Çoğu zaman da babaları eve getirir.' dediğini, ardından katılanın kızgın bir şekilde evi terk ettiğini, kendisi veya ...’un kesinlikle katılana küfür etmediklerini, onu tehdit etmediklerini, katılanı bir daha görmediğini, akşam saat 22.00 sıralarında oğlu sanık ... ve diğer oğlu Salih’in işten döndüklerini, üzgün olduklarını görünce ne olduğunu sorduklarını, ilk önce sanığın etkilenmemesi için bir şey söylemediklerini ancak daha sonra başkasından duymaması için söylemeye karar verdiklerini, konuyu sanığa anlatınca sanığın panik yapmadığını, rahat bir şekilde katılanın yalan söylediğini, istemeleri durumunda gerekli muayeneyi olacağını, içinin rahat olduğunu söylediğini, kendisinin hasta olduğunu, bu yüzden sanığın 'Anne sakın üzülme. Öyle bir şey olmadı. Olamaz da. Ben öyle bir şey yapmam. Üzülüp hasta olma.' diyerek kendisini teskin ettiğini, ardından içinin rahatladığını, odalara ayrılıp uyuduklarını,
Tanık sıfatıyla Mahkemede; katılanın telaşlı bir şekilde ağlayarak geldiğini, 'Hediye!...! ...! ...!' diyerek bağırdığını, ona ne olduğunu sorduğunda katılanın 'Oğlun Mert ...'e tecavüz etmiş.' dediğini, ona 'Öyle bir şey olamaz. Oğlum hafta sonu bile çalışır, sabah gidiyor, akşam 21.00-22.00 gibi eve geliyor.' dediğini, katılanın dışarı çıktığını, mağdureyi alıp tekrar geldiğini, 'Kızım anlat.' dediğini, mağdurenin hiçbir şey anlatmadığını, bunun üzerine katılanın mağdureyi kolundan sürükleyip tanık... Toptaş'ın evine götürdüğünü, sorulması üzerine; katılanın imam nikâhlı eşinden ayrılma sebebini kendilerinden bildiğini, bu nedenle aralarında küslük olduğunu, bu olayın mayıs ayından 4-5 ay kadar önce gerçekleştiğini, geçen yıl aralarında herhangi bir küslük olmadığını, sorulması üzerine; evlerine katılan ... mağdurenin birlikte geldiklerini, mağdurenin, evlerine tek başına gidip gelmediğini, ...’un onların evlerine tek başına gittiğini,
Tanık... Toptaş Kollukta; ...’un amcasının oğlu, katılanın ise halasının kızı olduğunu, 25.05.2015 tarihinde saat 20.00 sıralarında ailesiyle birlikte yemek yedikleri sırada katılanın ağlayarak eve geldiğini, ne olduğunu sorduklarında sanığın mağdureye tecavüz ettiğini söylediğini, kendisinin kısa süreli bir şok geçirdiğini, böyle bir şey duyacağını ummadığını, amcasının oğlu tanık ...’i çağırıp konuyu ona aktardığını, ...’in, sanığın öyle bir şey yapabileceğine inanmadığını, 'Mert öyle bir şey yapmaz.' dediğini, katılanın evde kaldığını, ...’le beraber ...’un evine gittiklerini, ...’un da şokta olduğunu ve ne olduğunu anlamaya çalıştığını, kendilerinin tekrar katılanın yanına gittiklerini, sanığın öyle bir şey yapmayacağını söylemelerine rağmen katılanın inanmadığını ve oradan ayrılıp evine döndüğünü, kendisinin tekrar ...’un evine geçtiğini, babası tanık Koşun’u da telefonla arayıp çağırdığını, ardından Koşun ve ...’la birlikte katılanın evine gittiklerini, kendisinin ve Koşun’un 'Mert öyle bir şey yapmaz. Bizi rezil etme.' dediklerini, ...’un da 'Eğer benim oğlum böyle bir şey yapmışsa kafasına bir kurşun sıkarım.' dediğini ancak katılana kesinlikle tehdit veya hakarette bulunmadığını, sadece 'Ben seninle muhatap olmuyorum.' dediğini, sanığın öyle bir şey yapacağını düşünmediğini,
Mahkemede; her iki tarafla uzaktan akraba olduğunu, evinin sanığın evine 100 metre mesafede bulunduğunu, akşam saat 19.00 sıralarında katılan ... mağdurenin, evine geldiklerini, her ikisinin de ağladığını, şaşırarak katılana ne olduğunu sorduğunu, katılanın, sanığın mağdureye fiili livatada bulunduğunu söylediğini, '...'i arayalım, o da gelsin.' dediğini, tanık ...’in geldiğini, durumu ona da anlattıklarını, ...’in 'Mert böyle bir şey yapmaz. ... yalan söylüyor.' dediğini, ardından kendisi ve ...’in sanığın evine gittiklerini, sanığın anne ve babası olan tanıklar ... ve...’nin şok içinde olduklarını, amcasının kızı Yazgül’ün de olayı duyunca geldiğini, konuştuklarını, sonra ... ve Yazgül’ün kendisiyle evine döndüklerini, katılan ... mağdurenin evde beklediklerini, katılana böyle bir olayın olmadığını anlatmaya çalıştıklarını ancak katılanı ikna edemediklerini, ardından katılan ... mağdurenin ayrıldıklarını, sonra aile büyüğü olarak babası tanık Koşun’u telefonla arayıp konuyu anlattığını, Koşun’un geldiğini,... ... ve Yazgül’le birlikte katılanın evine gittiklerini, katılana 'Madem böyle bir iddian var kimse duymadan ...'i bir doktora göster. Eğer öyle bir şey varsa o zaman şikâyetçi ol. Gereğini yap.' dediğini, saat 00.00’a kadar katılanın evinde onu ikna etmeye çalıştıklarını, ikna edemeyince katılanın evinden ayrıldığını,
Tanık ... Toptaş Kollukta; ...’un, amcasının oğlu, katılanın, teyzesinin kızı olduğunu, 25.05.2015 tarihinde saat 21.00 sıralarında amcasının oğlu tanık...’nın telefonla aradığını, bir konu olduğunu söyleyip kendisini çağırdığını, gittiğinde evde..., katılan ... mağdurenin olduğunu, katılanın, sanığın mağdureye tecavüz ettiğini söylediğini, kendisinin sanığın böyle bir şey yapmayacağını belirttiğini, ardından katılanın ısrarla böyle bir olay olduğunu ifade ettiğini, oradan ayrılarak ...’un evine gittiğini, sanığın işte olduğunu, ... ve eşi...’nin ağlayarak sanığın böyle bir şeyi yapmayacaklarını söylediklerini, kendisinin de onlara 'Mert öyle bir şey yapmaz. Bu konu asılsızdır.' diyerek telkinde bulunduğunu, sanığın konudan haberdar olup olmadığını sorduğunda sanığa bir şey söylemediklerini belirttiklerini, sonra oradan ayrılıp eve gittiğini, sanığın böyle bir şey yapacağını düşünmediğini,
Tanık Koşun Toptaş Kollukta; ...’un amcası, katılanın ise dayısı olduğunu, 25.05.2015 tarihinde saat 23.00 sıralarında oğlu tanık...’nın telefonla arayıp ...’un evine çağırdığını, oğlu tanık ...’la birlikte ...’un evine gittiklerini, ...’un, katılanın sanığa iftira attığını, aile büyüğü olması nedeniyle kendisini çağırdığını söylediğini, ...’dan sakin bir şekilde konuyu anlatmasını istediğini, ...’un katılanın eve gelip 'Mert ...’e tecavüz etti.' diyerek iftira attığını söylediğini, bunun üzerine... ve ...’la beraber katılanın evine gittiklerini, orada katılanın kendilerine sanığın mağdureye tecavüz ettiğini, şikâyetçi olacağını ifade ettiğini, kendilerinin böyle bir şey olduğu takdirde şikâyetçi olmasının en doğal hakkı olduğunu dile getirdiklerini, orada ...’un katılana hakaret etmediğini,
Tanık ... Toptaş Kollukta; 25.05.2015 tarihinde saat 23.00 sıralarında evde babası tanık Koşun’la oturduğunu, İlhan Çiftçi’nin telefonla arayıp ...’un rahatsız olduğunu, acilen Koşun’un gelmesini söylediğini, kendisi ve babası Koşun’un aceleyle ...’un evine gittiklerini, ağabeyi tanık...’nın da orada olduğunu, ardından ...’un kendilerine katılanın, sanığa iftira attığını söylediğini, ...’dan sakin olup konuyu anlatmasını istediklerini, ...’un, katılanın gelerek sanığın mağdureye tecavüz ettiğini söylediğini, katılanın iftira attığını anlattığını, aile büyüğü olması nedeniyle ne yapması gerektiğini Koşun’a sormak için çağırdıklarını söylediğini, ardından ..., Koşun ve...’nın hep beraber katılanın evine gittiklerini, kendisinin ...’un evinde kaldığını, yaklaşık yarım saat sonra ..., Koşun ve...’nın döndüklerini, katılanın yılın belirli zamanlarında ilçeye gelip birkaç ay kalıp ...’a gittiğini, sanık ... ailesinin sürekli ilçede olduklarını, iki tarafı da tanıdığını, iki taraf içinde net bir şey söyleyemeyeceğini ancak sanığın mağdureye tecavüz ettiğini düşünmediğini,
Tanık Murat Toptaş Kollukta; mağdurenin annesi katılanın, halasının kızı, sanığın babası ...’un amcasının oğlu olduğunu, 25.05.2015 tarihinde saat 22.00 sıralarında ... merkeze gitmek üzere evden çıktığını, ağabeyi tanık... Toptaş’ın evinden ağlama sesi duyduğunu, eve girdiğinde orada... Toptaş, ... Toptaş, İlhan Çiftçi ve katılanın olduğunu, katılanın ağladığını görmesi üzerine ne olduğunu sorduğunu, katılanın, sanığın mağdureye tecavüz ettiğini söylediğini, bunun üzerine katılana 'Sen yalan söylüyorsun. İftira atıyorsun. Mert öyle bir şey yapmaz.' dediğini, kendisi ve katılan arasında olan bir buçuk yıl önceki husumeti hatırlatarak 'Sen bana da iftira atmıştın. Nereden bileyim Mert’e de yapmadığını? Benim iki tane kızım var. Mert evimize girer çıkar. Hatta Mert her gece benim kızımı işten alır, evime getirir. Onun nasıl birisi olduğunu biliyorum. İnsanların şerefiyle oynama.' dediğini, ardından katılanın, kendisine hiçbir şey söylemeden çıkıp gittiğini, işin aslını öğrenmek için,..., ... ve İlhan’la birlikte ...’un evine gittiklerini, sanığın evde olmadığını, ... ve ailesinin şokta olduğunu ve yaşananlara anlam veremediklerini gördüklerini, ...’un 'Benim oğlum öyle bir şey yapmaz. Siz de tanıyorsunuz. Ama yine de yapmışsa ben onu öldürürüm.' dediğini, ardından babası Koşun’u ...’un evine çağırdıklarını,... ... ve... ile birlikte katılanın evine gittiklerini, daha önce katılanın, kendisine iftira atması nedeniyle eve girmeyip dışarıda beklediğini ancak konuşulanların hepsini net bir şekilde duyduğunu, katılanın, mağdureye tecavüz edildiğini söylediğini, ...’un 'Benim oğlum öyle bir şey yapmaz. Eğer yaptıysa kafasına bir kurşun sıkarım.' dediğini, ardından tartışmanın hararetlendiğini, ...’un 'Benim senin gibi bir insanla işim olmaz. Eğer bir sıkıntın varsa istediğin yere git.' diyerek evden çıktığını, ...’un katılana tehdit veya hakarette bulunmadığını, Koşun ve...’nın da evden çıkmasıyla oradan ayrıldıklarını, katılanı yakından tanıdığını, katılanın sürekli insanlara iftira attığını, daha önce kendisine ve dünürü Selim’e de iftira attığını, katılanın, kendi kardeşi ... Rıza ile de davalık olduğunu, olayın duyulduğu zaman ... Rıza’yı telefonla aradığını, ... Rıza’nın, kardeşinin muhtemelen iftira attığını, daha önce de psikolojik tedavi gördüğünü, ...’da da bu tür birkaç konuyla ilgili olarak karakolluk olduğunu söyleyip istenmesi durumunda bu konular hakkında ifade verebileceğini belirttiğini,
Tanık... Erben Kollukta; 7 yıldır sanığın patronu olduğunu, sanık ... ailesini yıllardır tanıdığını, ailecek görüştüklerini, katılan ... mağdureyi tanımadığını, sadece kendisinin ve kızının ismini polise verdiklerini bildiğini, sanığın nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu bildiğini, kendisinin sıkıntılı insanları ... yerinde çalıştırmadığını, yanında çalıştığı süre boyunca sanığın, kendisine veya çevreden birisine saygısızlığını ne duyduğunu ne de gördüğünü, sanığın yaklaşık bir yıldır hafta sonu izni dahi kullanmadığını, sabah saat 07.30’dan akşam saat 22.30’a kadar çalıştığını, akşamları sanığın kardeşiyle birlikte eve gittiğini, çoğu zaman da babaları ...’la birlikte eve gittiklerini, ... yerinde kendisinin de sürekli çalıştığını, bu nedenle sürekli olarak çalışanlarının hâl ve hareketlerini kontrol ettiğini, sanığın kadınlara karşı en ufak rahatsız ya da taciz edici bir hareketini görmediğini, sanığın herhangi bir kişiye cinsel istismarda bulunacağını düşünmediğini, konunun asılsız olduğunu düşündüğünü, kendisinin ve kızının adının konuyla ilişkilendirilmesinden rahatsız olduğunu,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... Savcılıkta; tanık...’in lokantasında hafta sonları da dahil sabah 07.00 akşam 22.00 saatleri arasında çalıştığını, neredeyse hiçbir boş gününün olmadığını, ne mağdure ...’e ne de inceleme dışı mağdure Sıla’ya yönelik olarak iddia edilen cinsel istismar eylemlerini gerçekleştirdiğini, 6 aydır kendi ailesiyle mağdurenin ailesinin konuşmadıklarını, herhangi bir şekilde onlara gidip gelmediklerini, daha önceden kendilerinin yanına hem katılanın hem de çocuklarının gelip gittiğini fakat kendisinin mağdureyle de katılanla da bir samimiyetinin olmadığını, katılanın evlendiği şahıstan ayrılması sonrasında, ailesinin katılana kızdığını, bu mesele dolayısıyla da katılanın evine 6 aydır çok fazla gidip gelmediklerini, neden bu şekilde beyanda bulunduklarını bilmediğini, bir gün önce saat 22.30 sıralarında eve gittiğini, evde bir huzursuzluk olduğunu ancak ailesinin kendisine bir şey söylemediğini, sonra yattığını, saat 04.30 sıralarında polislerin geldiğini, ailesiyle katılan arasında herhangi bir hakaret veya tehdit olayına şahit olmadığını,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; annesi tanık...'yle katılan arasında husumet olduğunu, katılanın ilk eşinin vefat ettiğini, ardından katılanın başka birisiyle evlendiğini, yeni eşinin iyi bir kişi olduğunu ancak katılanın ondan ayrıldığını, annesinin katılana eşiyle neden geçinemediğini sorması üzerine aralarında bir tartışma olduğunu öğrendiğini, bu nedenle katılanın, annesine husumet beslediğini, bu amaçla kendisine iftira attığını, mağdurenin katılanın yönlendirmesiyle o şekilde beyanda bulunduğunu, beyanlarının çelişkili olduğunu, ona öğretilenleri söylediğini, katılanın yine benzer şekilde tanık Murat Toptaş’a da iftirada bulunduğunu, onu görüntülerini internette yaymakla suçladığını, oradan bir şey tutturamayıp sonra da böyle bir senaryo yazdığını,
Mahkemede; katılanın, babasının halasının kızı olduğunu, katılanın eşinden ayrılması nedeniyle ailesinin katılanla irtibatı kestiğini, bu nedenle hakkında bu şekilde beyanda bulunmuş olabileceklerini, kesinlikle öyle bir olay yaşanmadığını, kardeşi tanık ...’la mağdurenin arkadaş olduklarını, zaman zaman evlerine mağdurenin geldiğini,
Bozma sonrası Mahkemede; suçla hiçbir alakasının olmadığını, basit cinsel istismar suçunu işlemediğini, kendisine iftira atıldığını,
Savunmuştur.
Çocukların cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 103. maddesinde;
'(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, ... hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.' şeklinde düzenlenmiş iken,
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 59. maddesi ile;
'(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur', biçiminde değişikliğe uğramış,
02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 13. maddesi ile de;
'Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur' şeklinde son hâlini almıştır.
TCK'nın 103. maddesinde üç grup mağdura yer verilmiş olup birincisi onbeş yaşını tamamlamamış olan çocuklar, ikincisi onbeş yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklar, üçüncüsü ise onbeş yaşını tamamlayıp onsekiz yaşını tamamlamamış çocuklardır. Birinci ve ikinci grupta yer alan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın dahi gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış istismar suçunu oluşturmakta, eylemin bu kişilere karşı cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi ise anılan maddenin dördüncü fıkrası uyarınca cezanın yarı oranında artırılmasını gerektirmektedir. Üçüncü grupta yer alan çocuklar yönüyle eylemin suç oluşturması için gerçekleştirilen cinsel davranışların cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Nitekim cebir, tehdit ve hile olmaksızın onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, anılan Kanun'un 103. maddesinde düzenlenmiş olan çocukların cinsel istismarı suçundan değil, şikâyet üzerine 104. maddede düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan cezalandırılacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdurenin Savcılıkta, sanığın kardeşi tanık ...’la oyun oynadıkları esnada sanığın eve geldiğini, saklambaç oynamayı teklif ettiğini, kendilerinin bunu kabul ettiklerini, oyunda ...’un ebe olduğunu, kendisinin ve sanığın saklandıklarını, birlikte misafir odasına gidip orada bulunan koltuğun yanına geçtiklerini, sanığın, kendisinin arkasına geçip alt tarafını çıkardığını, cinsel organını da çıkararak arka tarafına sokmaya çalıştığını, bu olay dolayısıyla canının çok fazla acımadığını, herhangi bir ıslaklık hissetmediğini belirttiği, Mahkemede; tanık ...’la arkadaş olduğunu, ...'un annesi tanık... yaylaya gittiğinde ...’un kendilerine gelip kaldığını,... evde iken zaman zaman onların evine gittiğini, geçen yıl okulların açılmadığı bir zamanda ...'un evinde olduğunu, gece vakti...’nin hayvanlara bakacağını söyleyerek dışarı çıktığını, evde kendisi, ... ve sanığın kaldığını, sanığın 'Seninle biraz konuşalım. Misafir odasına gel.' demesi üzerine misafir odasına gittiğini, ...’un ise salonda olduğunu, misafir odasındayken sanığın, kendisine koltuğa kollarını koyup yaslanmasını söylediğini, sanığın, alt iç çamaşırlarını çıkarttığını, kendisini arka tarafından cinsel organıyla sinkaf etmeye başladığını, sanığa 'Bitti mi?' şeklinde soru sorduğunu, sanığın bitmediğini söylediğini, 5 dakika kadar bu şekilde sanığın hareketlerine devam ettiğini, sanığın cinsel organıyla kendisinin anüsüne girdiğini, sonra iç çamaşırlarını giyindiklerini, arkasında herhangi bir ıslaklık hissetmediğini, salona geçtiklerini, o sırada dışarıda bulunan...’nin sanığı çağırdığını, ...'a 'Ağabeyin benim altımı çıkardı.' dediğini, ...’un 'Sanırım ağabeyim seni sinkaf etmiş.' dediğini, o akşam ...'un evinde kaldığını, ertesi gün akşama kadar yine ...'un evinde olduğunu, akşam ... ile birlikte salonda oturduklarını, sanığın da salonda olduğunu,... ve diğer oğlunun dışarıda hayvanlara baktıklarını, ... ve kendisini çağıran sanığın yanına oturduklarını, o sırada sanığın eliyle arkasından kalçalarını ellemeye başladığını, ...'a belli etmemek için 'Ağabeyin sırtımı kaşıyor.' dediğini, geceleyin ...'la birlikte koltukta uyuduklarını, sanığın aynı koltukta ayakucunda yattığını, geceleyin tekrar kendisini cinsel organıyla sinkaf etmeye çalıştığını, iç çamaşırını çıkartmadan cinsel organını, kendisinin elbiseleri üzerinden kalçasına dayadığını, sanığa yapmamasını söyleyip bağırdığını, sesine ...’un kalktığını, aynı odada yerde yer yatağında uyuyan... ve ...’un duymadıklarını, ...’un 'Ne oluyor?' dediğini, sanığın 'Bir şey yok.' diyerek cevap verdiğini, o şekilde uyuduklarını ancak kendisinin sinirlendiğini, ertesi gün yine ...'un evinde olduğunu, akşama kadar onunla oyun oynadıklarını, gece olduğunda..., ... ve diğer oğullarının dışarıda hayvanlara baktığını, ... ve Mert ile salonda olduklarını, '... gel, kucağıma otur.' demesi üzerine sanığın yanına gidip kucağına oturduğunu, ...'un da yanlarında olduğunu, ...'a belli etmeden, giyinik vaziyettelerken sanığın cinsel organını kendisinin kalçasına dayayıp zıplatmaya başladığını, ilk başta oyun oynadıklarını zannettiğini, o gece yine orada kaldığını, ertesi sabah sanığın annesi... ile katılanın telefonda konuşurken tartışmaları üzerine eve döndüğünü, ertesi gün öğle yemeğinden sonra annesinin, kendisine ...'un elbiselerini ve...’nin terliğini götürüp vermesini söylediğini, gittiğinde '...' diyerek seslendiğini ancak cevap verenin olmadığını, kapıyı açan sanığın üzerinde kadınların denizde giydiği mayoya benzer bir giysi olduğunu, ...'un elbiseleri ile ...’nin terliğini sanığa verdiğini, sanığın, içeri girmesini istediğini, kabul etmeyip eve döndüğünü, Savcılık beyanının okunup sorulması üzerine; sanığın kendisini saklambaç oynarken sinkaf etmediğini, olayın anlattığı şekilde gerçekleştiğini iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda özetle erken saatte işe gidip geç saatte işten döndüğünü, mağdurenin annesi katılan ile ailesi arasında husumet olduğunu, katılanın tanık Murat’a da iftira attığını, mağdurenin katılanın yönlendirmesiyle beyanda bulunduğunu, mağdurenin açıklamalarının çelişkili olduğunu, üzerine atılı suçu işlemediğini savunduğu olayda;
Olayın olduğunu iddia ettiği tarihte 6 yaş 4 aylık olan mağdurenin sanığın gerçekleştirdiğini belirttiği eylemin ahlaki kötülüğünün farkına yetişkin bir insan gibi hemen varmasının mümkün olmaması, olayın üzerinden yaklaşık 8-9 ay geçtikten sonra katılan ... sanığın ailesi arasındaki soğukluk nedeniyle görüşmemeleri üzerine çalıştığı lokantanın önünden geçerken sanığı görüp olayı anımsaması ve annesi olan katılana olayı anlatması, mağdurenin ilk başta olayı anlatmamasına gerekçe olarak utandığını söylemesinin mağdurenin içinde bulunduğu yaş göz önüne alındığında makul olarak değerlendirilmesinin kabulünde zorunluluk bulunması, mağdurenin annesi katılanın olayı mağdureden duyar duymaz sanığın ailesinin yanına ağlayarak gitmek suretiyle sanığın mağdureye yönelik eylemini anlatması, katılanın telaşlı bir şekilde ve ağlayarak geldiği hususunun sanığın anne ve babası olan tanıklar ... ve...’nin beyanlarıyla da sabit olması, oradan ayrılıp kısa bir süre sonra katılanın, mağdureyi sanığın ailesinin yanına götürerek olayı anlatmasını söylemesi ancak tanık ...’un Savcılık beyanında belirttiği üzere mağdurenin ağlaması ve tanık...’nin de Kollukta mağdurenin 'Konuşmak istemiyorum.' dediğini beyan etmesi, ayrıca tanıklar......, ... ve ...’ın da katılanın olayı öğrenir öğrenmez gösterdiği tepkilere tanıklık etmeleri, katılanın olayı öğrenir öğrenmez aile büyüklerinin kendisini vazgeçirmeye çalışmasına rağmen gecikmeksizin hemen gece saat 02.00 sıralarında kolluk görevlilerine ihbarda bulunması, her ne kadar mağdure Mahkeme ifadesinde Savcılık beyanında anlatmadığı sanığın başka eylemlerinden bahsederek ve sanığın, kendisine saklambaç oynarken bir şey yapmadığını belirterek çelişkili açıklamalarda bulunmuş ise de annesine olayı anlattığı gün olayın üzerinden daha az zaman geçmiş olması nedeniyle ilk beyanının daha güvenilir olması, mağdurenin Savcılık beyanı ve adli tıp raporu için yapılan görüşme kaydındaki beyanının katılanın aşamalardaki beyanıyla da uyumlu olması nedeniyle mağdurenin Savcılık beyanının Mahkemede sanık aleyhine genişlettiği beyanına üstün tutulmasının gerekmesi, katılanın görüştüğü kişiyle ayrılması nedeniyle kendilerine husumet beslediği yönünde sanık ile anne ve babası olan tanıklar ... ve... tarafından ileri sürülen iddia karşısında katılanın kızı olan mağdurenin, sanık tarafından cinsel istismara uğradığı yönündeki iddia bir arada düşünüldüğünde sanık ... ailesi tarafından var olduğu iddia edilen husumetin, sanığın cinsel istismarla suçlanmasını mantıklı gösterecek yoğunlukta olmadığının kabul edilmesinde zorunluluk bulunması, tanık...’nin soruşturma aşamasında şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde olayı oğlu olan sanığa anlattığını, sanığın panik yapmayıp katılanın yalan söylediğini, gerekirse muayene olacağını belirttiği yönündeki beyanına karşın sanığın soruşturma aşamasındaki ifadesinde akşam ... çıkışı eve gittiğinde evde bir huzursuzluk olduğunu ancak ailesinin kendisine bir şey söylemediğini, bunun üzerine gidip yattığını belirtmek suretiyle beyanlarının güvenilirliğini zedelemesi, soruşturma aşamasında tanıklar..., ...,... ve ...’ın sanığın böyle bir eylemi gerçekleştireceğini düşünmedikleri yönündeki subjektif değerlendirme içeren beyanlarının iddia edilen olaya ilişkin somut bir bilgi içermemesi, mağdurenin içinde bulunduğu yaş da dikkate alındığında yaşanmamış bir olayı anlattığı şekilde hayal edip aktarmasının hayatın olağan akışına aykırı olması, olayın üzerinden yaklaşık 9 ay gibi bir zaman geçmesi nedeniyle mağdurenin alınan doktor raporunda fiili livataya bağlı herhangi bir bulgu bulunmamasının tıbben normal olması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığa atılı eylemin sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu nedenle haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddi gerekmektedir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi